1.
amerikalı ünlü oyun yazarı ve şair. kardeşinin geçirdiği lobotomi ameliyatından sonra akli dengesini yitimesi üzerine kendini odaya kilitleyerk sürekli olarak okumuş ve her ne kadar bu talihsiz ve trajik olayı unutmaya çalışsada hayatında derin izler bırakmıştır. orta ve liseyi okuduğu kolejde feminen davranışları ve cinsel kimliği ile sürekli aşağılanmış ve çareyi semt değiştirmekte ve kendini sanatına adamakta bulmuştur.
(bkz: kızgın damdaki kedi)
(bkz: kızgın damdaki kedi)
devamını gör...
2.
en sevdiğim yazarlar listesi oluşturacak olsam, ilk beşe hiçbir yere değmeden girebilecek amerikalı oyun yazarıdır. türkiye'de belki de hak ettiği kadar bahsedilmiyor kendisinden, belki de rus ya da fransız edebiyatı yazarı olmadığı için yeterince popüler değil, bilemiyorum ama kesinlikle gelmiş geçmiş en iyi oyun yazarlarından biridir. hatta benim nazarımda çehov'dan daha ön plandadır bu anlamda. çehov oyunlarındaki kasvetin şiddetini tennessee williams oyunlarında da görebiliriz ama williams'ın oyunları daha dinamik ve akıcıdır bana göre.
kendisi 26 mart 1911'de mississipi'de doğmuş ve asıl adı thomas lanier williams'dır. babası despot bir pazarlamacı, annesi bunaltıcı bir soyluydu. kız kardeşi rose ile bağları çok güçlü olan williams'ın bir de abisi vardı ve sorunlu bir aile yapısında büyümesinin izlerini eserlerinde de rahatça görebiliriz.
çocukken (bkz: difteri) teşhisi koyulan williams, annesinin çabalarıyla hayal gücünü kullanmaya teşvik edilmiş ve yazarak aldığı ilk ödül, 16 yaşındayken aldığı "iyi bir kadın iyi bir eğlence olabilir mi?" yazısı ile üçüncülük ödülüdür.
fakat williams'ın en önemli kırılma noktası, şizofreni teşhisi koyulan kız kardeşi rose'un tedavi süreci ve bu süreçte ailesinin rose'u iyileştirmek adına prefrontal lobotomi tedavisine izin vermesi ile kardeşinin hayatına tamamen zihinsel engelli devam etmesine sebep olan başarısız tedavilerin karşısında duramamasidir. birçok eserinde, kendi ailesinden ve özellikle kızkardeşi rose'dan izler vardır. sırça hayvan koleksiyonu'un laura'sı, arzu tramvayı'nın blanche'ı kardeşinden esinlenilerek yazılmış karakterlerdir mesela. hatta, geçen yaz birdenbire'de, direkt lobotomi konusu işlenmiştir. yine sırça hayvan koleksiyonu oyundaki amanda karakteri annesinin, tom karakteri de kendisinin bir yansımasıdır.
williams eşcinsel bir yazardı ve bu yüzden saldırıya da uğradı. 1952'de yazdığı "gül dövmesi oyununu erkek arkadaşı frank merlo'ya ithaf etmiş. bu ilişki merlo kanserden ölene kadar devam etmiş ve williams'ın üretkenliğini önemli ölçüde beslemiştir.
williams'ın oyunları her ne kadar toplumsal olayların dışında ve daha çok bireysel zihin savaşları ve çatışmalar üzerinden ilerlese de, etkin dönemindeki önemli olaylar (bkz: büyük buhran), (bkz: ekonomik çöküntü) ve sosyal değişim gibi etkenlerin izleri karakterlere bolca sinmistir. doğrudan bu konuları ele almasa da, karakterleri etkilenir o dönemin sartlarından ve büyük bir ustalıkla aktarılır okuyucuya ve seyirciye. bana göre, belki de bu yüzden oyunları zamansızdır. yani metne sadık kalınarak hangi tarihte sahneye taşınırsa taşınsın, günceldir. gotik edebiyat severler için tavsiye edilir.
her ne kadar rus edebiyatı ya da fransız edebiyatı kadar popüler olmasa da, amerikan edebiyatı da bana kalırsa yeterince doyurucudur. siyasi ve ekonomik hareketlilik, toplumsal olaylar, kozmopolit karmaşa vb gibi faktörlerin edebiyata oldukça olumlu etkileri olduğu yönünde düşünüyorum.
williams alkol bağımlısıydı ve 25 şubat 1983'te, new york'ta kaldığı otelde, ilaç şişesinin kapağının boğazına kaçması ve refleks göstermeyecek kadar sarhoş olduğu için boğularak öldüğü söylenir.
kendisi 26 mart 1911'de mississipi'de doğmuş ve asıl adı thomas lanier williams'dır. babası despot bir pazarlamacı, annesi bunaltıcı bir soyluydu. kız kardeşi rose ile bağları çok güçlü olan williams'ın bir de abisi vardı ve sorunlu bir aile yapısında büyümesinin izlerini eserlerinde de rahatça görebiliriz.
çocukken (bkz: difteri) teşhisi koyulan williams, annesinin çabalarıyla hayal gücünü kullanmaya teşvik edilmiş ve yazarak aldığı ilk ödül, 16 yaşındayken aldığı "iyi bir kadın iyi bir eğlence olabilir mi?" yazısı ile üçüncülük ödülüdür.
fakat williams'ın en önemli kırılma noktası, şizofreni teşhisi koyulan kız kardeşi rose'un tedavi süreci ve bu süreçte ailesinin rose'u iyileştirmek adına prefrontal lobotomi tedavisine izin vermesi ile kardeşinin hayatına tamamen zihinsel engelli devam etmesine sebep olan başarısız tedavilerin karşısında duramamasidir. birçok eserinde, kendi ailesinden ve özellikle kızkardeşi rose'dan izler vardır. sırça hayvan koleksiyonu'un laura'sı, arzu tramvayı'nın blanche'ı kardeşinden esinlenilerek yazılmış karakterlerdir mesela. hatta, geçen yaz birdenbire'de, direkt lobotomi konusu işlenmiştir. yine sırça hayvan koleksiyonu oyundaki amanda karakteri annesinin, tom karakteri de kendisinin bir yansımasıdır.
williams eşcinsel bir yazardı ve bu yüzden saldırıya da uğradı. 1952'de yazdığı "gül dövmesi oyununu erkek arkadaşı frank merlo'ya ithaf etmiş. bu ilişki merlo kanserden ölene kadar devam etmiş ve williams'ın üretkenliğini önemli ölçüde beslemiştir.
williams'ın oyunları her ne kadar toplumsal olayların dışında ve daha çok bireysel zihin savaşları ve çatışmalar üzerinden ilerlese de, etkin dönemindeki önemli olaylar (bkz: büyük buhran), (bkz: ekonomik çöküntü) ve sosyal değişim gibi etkenlerin izleri karakterlere bolca sinmistir. doğrudan bu konuları ele almasa da, karakterleri etkilenir o dönemin sartlarından ve büyük bir ustalıkla aktarılır okuyucuya ve seyirciye. bana göre, belki de bu yüzden oyunları zamansızdır. yani metne sadık kalınarak hangi tarihte sahneye taşınırsa taşınsın, günceldir. gotik edebiyat severler için tavsiye edilir.
her ne kadar rus edebiyatı ya da fransız edebiyatı kadar popüler olmasa da, amerikan edebiyatı da bana kalırsa yeterince doyurucudur. siyasi ve ekonomik hareketlilik, toplumsal olaylar, kozmopolit karmaşa vb gibi faktörlerin edebiyata oldukça olumlu etkileri olduğu yönünde düşünüyorum.
williams alkol bağımlısıydı ve 25 şubat 1983'te, new york'ta kaldığı otelde, ilaç şişesinin kapağının boğazına kaçması ve refleks göstermeyecek kadar sarhoş olduğu için boğularak öldüğü söylenir.
devamını gör...