sabah sabah "ne yaptın lan bana bok" dediğim murathan mungan şiiri. içinde bir parça özlem, bir parça kırgınlık, biraz da terkeden ama sokağın başından usulca izleyen ben var.

bak, ne diyor;
kimdi kimdi kalan,
giden mi suçludur her zaman?
ne zaman başlar ayrılıklar,
dostluklar biter ne zaman?


burada diyor ki; bir dur da düşün. sorulara bir bak, kelimelere odaklan. ne dedi, ne demek istedi, anlatmaya çalıştığı neydi, bir gör. dostluklar var ortada, diyor. öyle varlar ki ne zaman bitecekleri belirsiz, öyle çoklar.

sonra devamı geliyor acımasızca, zaten bu şairleri oldum olası sevemedim. içinizde tutsaydınız ya birazını, neyse;
her geçen gün bir parça daha,
aldı götürdü bizden.
aynı kalmıyordu hiçbir şey,
değişiyordu her şey,
kendiliğinden
.

ikinci dörtlük, en çok yakanı gibi bir şey. bendeki anlamı şu; her geçen dakikada yeni sözler sarf edildi ama nereye? sanırım bir boşluğa söylenmiş çünkü yaşananlara bakınca kavgalar aynı sebepten, gürültüler aynı sebepten.
bu mısranın bir "ama"sı var; değişiyoruz, diyor, aynı kalmayacak. ben de dedim murathan mungan abi, demedim mi sanıyorsun? fayda etmedi ki? herkes şahit, sor.
daha önce yazdım da hatta bilmem kimin "dönüş yolunda rüzgârla savrulan yapraklar yalnızca pişmanlık taşır," sözünü.
anlamadı ki.

sonra şu geliyor;
artık çözülmüştü ellerimiz,
artık bölünmüştü yüreğimiz,
birimiz söylemeliydi bunu;
ötekini incitmeden.


bu dörtlük gözlerimi karartıyor. inanmak istemiyorum ve inanmayacağım da. tamam abi, sizinki bitti de bizim verilmiş sözlerimiz var ulan, öyle kolay mı? hem daha saat kaç?
ne demişti meslektaşlarından biri; "günün en güzel saatleri bunlar, yanımda kal."
şair sözü çiğnemek yakışır mı bana?

ah, işte, son dörtlük;
kimdi giden, kimdi kalan?
aslında giden değil,
kalandır terkeden.
giden de,
bu yüzden gitmiştir zaten.


hayır, ben gitmedim. resmiyette ben terk ettim ama resmi kayıtlar kimin umrunda ki? o ben değildim, giden kalan'dı. umursamazca üzerime attığı her bir lafla gitmişti. anlamadan, dinlemeden. kötü olan sadece o gece değildi, sen değildin. içim kötüydü, hâlâ kötü. birkaç saatlik uykuyla ayaktayım. enerjisiz enerji içecekleri ve sigara da olmasa ağzıma tek lokma girmeyecek. o gece sadece sen kötü değildin. şahitlerim var. sadece sana değil, herkesin yüzüne bir bir kapattığım kapılar var, bu kapılar içeriden kilitli ve zili yok. çalarsan duymam yakına gelmeden. geleceğim zamanı da bilmiyorum. içim kötü, hâlâ çok kötü. kelimelere gizleyemem, inceden hissettiremem.

şimdi son değil, tek hatırladığım "nasıl hisseder?" bile dememiş olman. ben bunun ağırlığını üzerimden atamam. o kadar büyümedim.
kedileri sevmiyorum, seni dokuz kadar.
hep ve hâlâ.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim