#ödüllü filmler
1963 yılı alfred hitchcock'un en bilinen filmlerden biri. zengin bir kadının, kuş satın almak istemesiyle olaylar başlar. sonra deniz kenarında bir kasabaya giden melaine, nereden geldiği belli olmayan kuş saldırısıyla korku dolu anlar yaşamaya başlar.
film ile ilgili ufak bir dip not: kuşların,oyuncu tippi hedren'e (melaine) saldırısı gerçektir. sahnenin gerçekçi olması için hitchcock,oyuncudan habersiz sahneyi bu şekilde değiştirmiştir.
film ile ilgili ufak bir dip not: kuşların,oyuncu tippi hedren'e (melaine) saldırısı gerçektir. sahnenin gerçekçi olması için hitchcock,oyuncudan habersiz sahneyi bu şekilde değiştirmiştir.
yönetmen:
alfred hitchcock
oyuncular:
rod taylor
jessica tandy
suzanne pleshette
tippi hedren
veronica cartwright
alfred hitchcock
oyuncular:
rod taylor
jessica tandy
suzanne pleshette
tippi hedren
veronica cartwright
* dvd özel ödülleri (2001)
en iyi dvd orijinal retrospektif belgesel/uzun film
* altın küre, abd (1964)
en umut veren yeni oyuncu - kadın
* jules verne ödülleri (2008)
jules verne légendaire ödülü
* ulusal film koruma kurulu, abd (2016)
ulusal film sicili
* çevrimiçi film ve televizyon derneği (2018)
ofta film onur listesi
en iyi dvd orijinal retrospektif belgesel/uzun film
* altın küre, abd (1964)
en umut veren yeni oyuncu - kadın
* jules verne ödülleri (2008)
jules verne légendaire ödülü
* ulusal film koruma kurulu, abd (2016)
ulusal film sicili
* çevrimiçi film ve televizyon derneği (2018)
ofta film onur listesi
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "coldboy" tarafından 28.12.2020 09:29 tarihinde açılmıştır.
1.
1963 yapımı alfred hitchcock filmidir. şimdi bile izlendiğinde hâlâ gerim gerim germe potansiyeline sahiptir. filmin konusu, hitchcock'un insanlara saldıran kuşlarla ilgili bir haber okumasıyla ortaya çıkar. üç yıla yakın bir çalışmanın sonucunda hazırlanan film üzerine çok sayıda makale yazılmıştır.
devamını gör...
2.
hitchcock filmi 1963 yapımı. şehir kuşların istilasına uğruyor. fakat şimdiki kötü efektli örümcekli, yılanlı filmlere benzemiyor. insan cidden içten içe bir geriliyor. rahatsız ediyor yani hafiften.
devamını gör...
3.
sinema tarihinin en bilinen fantastik korku filmlerinden biri. özgün ismi " the birds" diye geçen, 1963 abd yapımı olan bu film yapıldığı dönemden bu yana, kendisinden ilham alan pek çok filme öncü olmuş, fakat "taklitler aslını yaşatır" misali, bu filmin başarısına ulaşamamış, film de bu yüzden efsane kalabilmiş. ölümcül arılar, devasa karıncalar, köpekbalıkları, piranhalar gibi hayvanların konu edindiği gerilim unsurları, bu filmin etkisi altında kalan sinemacılar tarafından ortaya çıkarılmış fakat spielberg'in jaws filmi dışındakiler, kuşlar'ın başarısına ulaşamamışlar.
filmin yönetmeni de, başarılı olmasında büyük payı olan, gerilim sinemasını korku unsurundan çıkarıp sanatsal bir kimliğe taşıyan, ingiliz alfred hitchcock. sevimli bir tonton görünümlü bu yönetmen, öyle gerçekçi bir sinema tarzına sahip ki, izleyiciyi büyüleyip hipnotize ederek, adeta koltuğa yapıştırıyor.
filmin hikayesi california'da geçiyor. zengin bir basın patronunun kızı, kuş satan bir işyerinde tanıştığı bir erkek ile hafta sonunu geçirmek için bir tatil kasabasına gidiyor. fakat eğlenceli bir şekilde başlayan hafta sonu tatili, bölgede bulunan kuşların toplanıp saldırıya geçmesiyle büyük bir kabusa dönüşüyor.
filmin yönetmeni de, başarılı olmasında büyük payı olan, gerilim sinemasını korku unsurundan çıkarıp sanatsal bir kimliğe taşıyan, ingiliz alfred hitchcock. sevimli bir tonton görünümlü bu yönetmen, öyle gerçekçi bir sinema tarzına sahip ki, izleyiciyi büyüleyip hipnotize ederek, adeta koltuğa yapıştırıyor.
filmin hikayesi california'da geçiyor. zengin bir basın patronunun kızı, kuş satan bir işyerinde tanıştığı bir erkek ile hafta sonunu geçirmek için bir tatil kasabasına gidiyor. fakat eğlenceli bir şekilde başlayan hafta sonu tatili, bölgede bulunan kuşların toplanıp saldırıya geçmesiyle büyük bir kabusa dönüşüyor.
devamını gör...
4.
aynı zamanda hitchcock'un filmi yaparken esinlendiği, daphne du maurier'in 1952 yılında yayımladığı bir öykü.
spoiler vermeden kısaca öyküden bahsedelim, artılarını ve eksilerini konusalım. şimdi öncelikle, öykü kuşların örgütlenerek, birbiriyle asla yan yana bulunmayacak bazı türlerle bir olup insanlığın üstüne saldırdığı, gökyüzündeki güneşi kapatacak kadar korkutucu bir hal alması ile başlıyor. bunu yaparken, asla yan yana gelemeyecek kuş türlerinden bir başlıyor ve bir anda kendinizi birçok kuş türünün günlük yaşantısı hakkında bilgi sahibi olmuş buluyorsunuz, daha da güzeli o zamanın radyo kültürünü de çok hoş bir biçimde önümüze sunuyor, zira sabah yediyi bekleyip radyodan haberleri dinlemeler mi dersiniz, her insanın "ne olup ne bitmiş yahu?!" diye her kısmıyla radyoların başında durmalar mı dersiniz, insanı gerçekten yazıldığı yıla getiriyor, yetiyor mu? yetmiyor, zira insanlar evlere kapanmış, sokağa çıkamayacak haldeyken bir anda yaklaşık 10 yıl öncesini düşünmemizi de sağlıyor.
10 yıl önce ne olmuştu, sahi? evet, 2.dünya savaşı... ve o zamanın hava saldırılarından korunma şekilleri, o günlerde radyoların nasıl yayın yaptığı, ne zorluklarla yaşandığına kadar insanı kendi içerisine çekiyor bu öykü.
öykünün güzel kısımları kadar zevk veren yerleri olduğu kadar eksik olan kısımları da bi hayli rahatsız edici, misal kitap oldukça yavaş başlayıp bir anda hızlanıp öyle keskin bir biçimde bitiyor ki, "acaba okuduğum kitap eksik mi benim?!" diye iç geçiriyorsunuz, zira kitap 66 sayfalık bir şey. daha kötü olan kısım ise hikayenin orta yerinde kesilmesi, yani öykü öyle bir anda bitiyor ki, "lan nolcak acaba, aaaaaaaaağ!" diye bağırabilirken bulabiliyorsunuz kendinizi, bu da ne yazık ki benden bir tık eksi not almasına sebep oldu.
spoiler vermeden kısaca öyküden bahsedelim, artılarını ve eksilerini konusalım. şimdi öncelikle, öykü kuşların örgütlenerek, birbiriyle asla yan yana bulunmayacak bazı türlerle bir olup insanlığın üstüne saldırdığı, gökyüzündeki güneşi kapatacak kadar korkutucu bir hal alması ile başlıyor. bunu yaparken, asla yan yana gelemeyecek kuş türlerinden bir başlıyor ve bir anda kendinizi birçok kuş türünün günlük yaşantısı hakkında bilgi sahibi olmuş buluyorsunuz, daha da güzeli o zamanın radyo kültürünü de çok hoş bir biçimde önümüze sunuyor, zira sabah yediyi bekleyip radyodan haberleri dinlemeler mi dersiniz, her insanın "ne olup ne bitmiş yahu?!" diye her kısmıyla radyoların başında durmalar mı dersiniz, insanı gerçekten yazıldığı yıla getiriyor, yetiyor mu? yetmiyor, zira insanlar evlere kapanmış, sokağa çıkamayacak haldeyken bir anda yaklaşık 10 yıl öncesini düşünmemizi de sağlıyor.
10 yıl önce ne olmuştu, sahi? evet, 2.dünya savaşı... ve o zamanın hava saldırılarından korunma şekilleri, o günlerde radyoların nasıl yayın yaptığı, ne zorluklarla yaşandığına kadar insanı kendi içerisine çekiyor bu öykü.
öykünün güzel kısımları kadar zevk veren yerleri olduğu kadar eksik olan kısımları da bi hayli rahatsız edici, misal kitap oldukça yavaş başlayıp bir anda hızlanıp öyle keskin bir biçimde bitiyor ki, "acaba okuduğum kitap eksik mi benim?!" diye iç geçiriyorsunuz, zira kitap 66 sayfalık bir şey. daha kötü olan kısım ise hikayenin orta yerinde kesilmesi, yani öykü öyle bir anda bitiyor ki, "lan nolcak acaba, aaaaaaaaağ!" diye bağırabilirken bulabiliyorsunuz kendinizi, bu da ne yazık ki benden bir tık eksi not almasına sebep oldu.
devamını gör...