the secret life of pets

ıllumination entertainment şirketinin yapımını üstlendiği 2016 yılında vizyona giren animasyon filmi. filmde başlıktan da anlaşılabileceği üzere evcil hayvanların evde tek kaldıkları yaşadıklarını anlatmaktadır. oldukça güzel ve hoş bir bakış açısı vardır. izledikten sonra acabaaa? diye düşünmekten insan kendini alamıyor.
frangmanı şuraya bırakıyorum. buyrunuz

2016 yapımı eğlenceli bir animasyon, çizgi film. bir evcil hayvan olan max'in hayatı, sahibinin duke adında bir sokak köpeğini kabul etmesi ile alt üst oluyor. yetişkinlere yönelik bir içeriği var mıydı hatırlayamıyorum ama küçük kitle için eğlenceli vakit olanağı sunabilir

bir chris renaud animasyon filmidir.

animasyon filmim senaryosunu cinco paul, ken daurio ve brian lynch yazmıştır. filmin seslendirme kadrosunda louis c. k., modern family dizisinin yıldızı eric stonestreet ve kendisini çok beğenmesem de bu filmde harika bir seslendirme yapan kevin hart bulunmaktadır.

bu, benim de her zaman merak ettiğim bir şeydir aslında. sahipleri evden ayrıldığı zaman evcil hayvanlar neler yapar, kendi aralarında neler konuşur, ne gibi dedikodular döner, aralarında nasıl bir ilişki vardır?

filmde sahibiyle mutlu mesut bir hayat süren, pek de cesur olmayan ama ziyadesiyle sevimli max isimli bir köpeğin hikayesini izliyoruz. max kendisinden sonra eve gelen ama başlarda çok da iyi anlaşamadıkları yeni köpek duke ile maceradan maceraya atılır.

kendilerini sokakta bulan, yakalanan, sokak hayvanları ile bir düşmanlık içine giren, kaybolan, sonra yine yakalanan ikili zamanla bir dostluk da geliştirir.

çok iyi bir animasyon filmi değildi bana göre ama hayvanların sevimliliği ve seslendirmenin başarısı ile izlenmeye değer bir film olmuş.

adı üstünde, evcil hayvanların gizli yaşamını ve kendi aralarındaki maceraları konu edinen bir animasyon filmi.

izlerken aşırı derecede eğlendiren bir animasyondu benim gözümde.
hayvanların kendi aralarındaki iletişimi , ilişkileri fazlasıyla komik ve bir o kadar da sevimli.
o kadar sevimli ki insanlar arasında olmaktansa animasyondaki evcil hayvanların aleminde bulunmayı isterdim.
izlerken o kavgalarını, sevgi dillerini, heyecanlandıklarında gösterdikleri tavırları, arkadaşlık ilişkilerini, maceralarını falan hepsini yüzümde kocaman bir gülümsemeyle izledim, ekrana girip tüm hayvanları teker teker sevesim gelse de neyse ki kendimi durdurmayı başarabildim.

animasyonu izlerken ister istemez kendi kedimi düşünerek onun aslında benim hakkımda ne düşündüğümü sorguladım bir süre.
bu animasyondaki karakterlerin hiçbirine benzeyemeyecek kadar tembel ve obur. mama için her şeyi yapabilecek cinsten bir kedi.
sanıyorum ki varlığım onun için sadece 'mama veren, vermesi gereken birey' olduğum anlamına geliyor.
sadece mama vermem için kendini sevdiriyor, mama vermem için tatlılıklar yapıyor, mama vermediğim zamanlarda ısırarak mama istediğini belli ediyor...
her şeyi mama üzerine kısacası.

hayvanların kendilerine has olan özelliklerini seviyorum, filmi eğlenceli yapan bir diğer şey de buydu.
hepsi birbirinden farklı, hepsi birbirinden tatlı bir sürü hayvanı izlemek ve onların hayatlarına tanık olmak güzeldi.