#ödüllü filmler
orijinal adı: a torinói ló
macar sineması ve doğu avrupa sinemasının simge isimlerinden bela tarr'ın konu itibariyle diğer filmlerinden çok farkı olmayan, yıllar yıllar önce nietzche ve at arasında yaşanmış hikayeye dayanan; bir çiftçi, kızı ve yaşlı atının hikayesidir.
macar sineması ve doğu avrupa sinemasının simge isimlerinden bela tarr'ın konu itibariyle diğer filmlerinden çok farkı olmayan, yıllar yıllar önce nietzche ve at arasında yaşanmış hikayeye dayanan; bir çiftçi, kızı ve yaşlı atının hikayesidir.
berlin uluslararası film festivali - jüri özel ödülü
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ben okudum da ne oldu diyen atom mühendisi" tarafından 18.05.2021 17:54 tarihinde açılmıştır.
1.
türkçesi torino atı olan nietzsche denen filozofla alakası olan bir filmdir. inanılmaz sıkıcı bir filmdir. ata işkence eden bir baba ve kızının monoton hayatını anlatır. patates yeme sahneleri çok daha gariptir. patatese felsefik yaklaşıp varoluşsal sancılar çekebilirsiniz.
örneğin bu resimde ata takılan iki at için yapılmış bir mekanizma. eğer at arabasında tek at varsa iki tarafında uzun demirler olan bir parça kullanılmalıydı. burada iki at için olan mekanizmayı tek ata takıp hayvanın dengesini bozuyorlar. sonuç olarak boş bir zamanda izlemenizi tavsiye ederim.
örneğin bu resimde ata takılan iki at için yapılmış bir mekanizma. eğer at arabasında tek at varsa iki tarafında uzun demirler olan bir parça kullanılmalıydı. burada iki at için olan mekanizmayı tek ata takıp hayvanın dengesini bozuyorlar. sonuç olarak boş bir zamanda izlemenizi tavsiye ederim.
devamını gör...
2.
bela tarr'ın son filmi, 2011. niçe abinin at mevzusu temel alınır. sarıldığı at ve onun sahibinin rutin hayatı anlatılır. ve de kızı eklenmiştir filme.
varoluşsal sancılar tayfanın bayılacağı bi film. günlük hayatın sıkıcılığı çaresizliği her boku işlenilmeye çalışılır bir baba kız ve at üçgeninde. üçü de birbirine muhtaçtır, üçü de aynı yolun yolcusu bir nevi.
beni en çok etkileyen yer net bir şekilde kuyu suyu bitince ata binip çekip gitme kararını aldıktan sonra arabanın parçalanmasıyla birlikte geri dönüp pencerenin önünde oturdukları sahneydi. insanın kaçamayışı falan vs.
sıkıcı diye eleştirenler oluyor hep, abi zaten adamın amacı bu sıkıcılığı-bunalımı anlatmak. sıkıcılığı nasıl anlatırsın? insanları sıkarak.
patates olayı da iyiydi, her gün her gün aynı yiyecek. insanların yüzde doksanı kendi hayatına baktığında temelinde aynı bunalımlardan muzdarip olduğunu rahat bi şekilde görecektir. kaçış isteği var ama konjonktür el vermiyor.. işte burada işlenen de bu.
varoluşsal sancılar tayfanın bayılacağı bi film. günlük hayatın sıkıcılığı çaresizliği her boku işlenilmeye çalışılır bir baba kız ve at üçgeninde. üçü de birbirine muhtaçtır, üçü de aynı yolun yolcusu bir nevi.
beni en çok etkileyen yer net bir şekilde kuyu suyu bitince ata binip çekip gitme kararını aldıktan sonra arabanın parçalanmasıyla birlikte geri dönüp pencerenin önünde oturdukları sahneydi. insanın kaçamayışı falan vs.
sıkıcı diye eleştirenler oluyor hep, abi zaten adamın amacı bu sıkıcılığı-bunalımı anlatmak. sıkıcılığı nasıl anlatırsın? insanları sıkarak.
patates olayı da iyiydi, her gün her gün aynı yiyecek. insanların yüzde doksanı kendi hayatına baktığında temelinde aynı bunalımlardan muzdarip olduğunu rahat bi şekilde görecektir. kaçış isteği var ama konjonktür el vermiyor.. işte burada işlenen de bu.
devamını gör...
3.
bela tarr 'ın 2011 yapımı filmi...
geçen yüzyılın başında felsefeyi öldürdüler. ikinci dünya savaşı'ndan sonra "artık şiir yazılamaz" diyerek şiiri öldürdüler. güzel sanatlar avant-garde ile intihar etti. sanırım sıra artık sinemada...hala ölmediyse!
insan tarafından tanrı/din yerine konulan, kutsanan/putlaştırılan her şey aynı insan tarafından birer birer öldürüldü. sizce sıradaki kurban kim/ne? korkarım ki insanlığın bizzat kendisi.
"ve tanrı böyle cezalandırdı."
not: yorum ola ki tanıdık gelir, imdb'de yaptığım yorumun türkçesi, intihal değil yani...
not 2: filmin adı "tek elle haşlanmış sıcak patates yeme sanatı" da olabilirdi.
geçen yüzyılın başında felsefeyi öldürdüler. ikinci dünya savaşı'ndan sonra "artık şiir yazılamaz" diyerek şiiri öldürdüler. güzel sanatlar avant-garde ile intihar etti. sanırım sıra artık sinemada...hala ölmediyse!
insan tarafından tanrı/din yerine konulan, kutsanan/putlaştırılan her şey aynı insan tarafından birer birer öldürüldü. sizce sıradaki kurban kim/ne? korkarım ki insanlığın bizzat kendisi.
"ve tanrı böyle cezalandırdı."
not: yorum ola ki tanıdık gelir, imdb'de yaptığım yorumun türkçesi, intihal değil yani...
not 2: filmin adı "tek elle haşlanmış sıcak patates yeme sanatı" da olabilirdi.
devamını gör...
4.
2011'de çıkan bir macar filmi. okulda bir arkadaşımın çılgınlar gibi bahsetmesi üzerine izlemek zorunda kalmıştım, dolayısıyla hayatımda izlediğim ilk ve tek macar filmidir diyebilirim.
konusu ise kısaca şöyle:
nietzsche torino'da dolaşırken bir atın vahşice kırbaçlandığını görüp koşup sarılıyor ata ama bu olay onu o kadar etkiliyor ki bundan sonra on yıldan fazla bir süre yatalak ve dilsiz olarak yaşıyor.
reha erdem filmi izlerken salondan ağlayarak çıkmış diyolla.
konusu ise kısaca şöyle:
nietzsche torino'da dolaşırken bir atın vahşice kırbaçlandığını görüp koşup sarılıyor ata ama bu olay onu o kadar etkiliyor ki bundan sonra on yıldan fazla bir süre yatalak ve dilsiz olarak yaşıyor.
reha erdem filmi izlerken salondan ağlayarak çıkmış diyolla.
devamını gör...
5.
tek bir müzikle tamamını izleten az sahneli filmdir.
söylenenlerde haklılık payı vardır, biraz zor bir filmdir. ben bir soundtrack hastası olarak filme ilk olarak müziği sayesinde bağlandım, sonuna kadar da soluksuz izledim.
filmi izleyeceklere tavsiyem, "sıkılmak da öğrenilir."
söylenenlerde haklılık payı vardır, biraz zor bir filmdir. ben bir soundtrack hastası olarak filme ilk olarak müziği sayesinde bağlandım, sonuna kadar da soluksuz izledim.
filmi izleyeceklere tavsiyem, "sıkılmak da öğrenilir."
devamını gör...
6.
media player'lardaki fast forward tusunun nuri bilge ceylan'i makul surede izlemek icin yaratildigina inanan ben, yasar usta, bu filmi iki kez izledim. iki gun, arka arkaya. cok ama cok iyi cidden.
gidip iki patates haslayayim bari.
gidip iki patates haslayayim bari.
devamını gör...
7.
allah kahretsin siyasetinizi artık, diyerek uzun zamandır izlememi şiddetle tavsiye eden dostilerime güvenerek bugün bu filmi izleyeyim dedim.
filmde bi' at, bi' baba, bi' de kızı var. gıpgri bi' hava, bolca rüzgar, bi' sandık patates, bi' kuyu ve bir müziği var. hele bi' haşlanmış patates yemeleri var ki...
17 buçuk saat izledim filmi ama daha yarısına bile gelemedim. film basbayağı sıkıcı lan. zaten olay o sıkıcılığı, diyorlar. tamam diyorum. peki sanat için değer mi buna katlanmaya? değer abi. varoluşsal sancılar çekmeden nasıl var olurum yoksa??? bak, varoluşsallığın çıtırdan bi' sancısını gördüm 787 karakter yazı yazdım. bi' de komplesine şahit olsam.....*
yüce rabbım izin verirse inşaaallahh 3 günde bitireceğim filmdir.
(bkz: ya hak)
filmde bi' at, bi' baba, bi' de kızı var. gıpgri bi' hava, bolca rüzgar, bi' sandık patates, bi' kuyu ve bir müziği var. hele bi' haşlanmış patates yemeleri var ki...
17 buçuk saat izledim filmi ama daha yarısına bile gelemedim. film basbayağı sıkıcı lan. zaten olay o sıkıcılığı, diyorlar. tamam diyorum. peki sanat için değer mi buna katlanmaya? değer abi. varoluşsal sancılar çekmeden nasıl var olurum yoksa??? bak, varoluşsallığın çıtırdan bi' sancısını gördüm 787 karakter yazı yazdım. bi' de komplesine şahit olsam.....*
yüce rabbım izin verirse inşaaallahh 3 günde bitireceğim filmdir.
(bkz: ya hak)
devamını gör...
8.
yönetmenin diğer filmlerini düşününce nispeten kısa film kategorisinde değerlendirilebilecek film. satantango yanlış hatırlamıyorsam 7 saatti.
felsefeci bir yönetmendir bela tarr üstelik de en varoluşçusundan.
felsefeci bir yönetmendir bela tarr üstelik de en varoluşçusundan.
devamını gör...