sembolü h+ (human +) gösterilen ve nedense bir din ya da tarikat sanılan, ama asıl amacı insanların sahip olduğu bedensel dezavantajlardan, hastalıklardan kurtarmak ve daha ilerisine geçip süper insan ütopyasını kurmak isteyen düşüncedir. basit bir örnekle protezler, extremiteleri olmayan insanlara kolaylık sağlar ve bu amaca hizmet eder. yapay organlar, beyne takılan piller vs bu amaca hizmet eder. hastalık harici en büyük hedeflerinden biri insanları sınırlayan bedensel aktivitelerden kurtulup, cyborg ve daha ötesinde bilinci ve beyni bilgisayar yazılımlara geçirebilmektir. yani bir tarikat ve din değildir. toplanıp planlar yapmaz, labaratuvarlarda sabahlarlar.
devamını gör...
insanın evriminin mekaniğe doğru olacağını savunan bir düşünce. bilişsel bir evrimi tetikleyecek bir reaksiyonlada karşılaşması gayet muhtemel. mutantlar ve cyborglarla dolu bir distopyayı düşünmek istemiyorum bile.
devamını gör...
bizim transhümanizme değil retrohümanizme ihtiyacımız var dedirten tanımsıdır.
devamını gör...
elon musk'ın neuralink projesiyle beraber artık ayak seslerini ciddi ciddi duymaya başladığımıza inandığım düşünce biçimi.

musk, yakın dönemde insan zekasının yapay zeka tarafından aşılacağını ve özgür insan iradesinin yok olma tehlikesiyle yüzleşeceğini söylüyor. buna karşı atılabilecek en iyi adım, teknolojiyle kendimizi birleştirerek, yapay zekadan üstün olabilecek bir insan ırkı / insan zekası yaratmakmış bu beye göre.

bu evrimin bir sonraki basamağı mıdır? yapay zeka bir çeşit seçilim baskısı mıdır? bu gibi sorular akıllara gelmiyor değil.
devamını gör...
insanın mevcut kapasite ve özelliklerinin bilimsel ve teknolojik imkanlar kullanılarak değiştirilmesi ve geliştirilmesini amaçlayan bir harekettir.

transhümanizm, öncelikle üç şeyi hedefler: insanüstü yaşam süresi, insanüstü zeka, insanüstü sağlık kalitesi.

transhümanizm kelimesinin ilk kullanimi 1950 yıllarına dek uzanır. filozof nick bostrom, "transhümanist düşüncenin tarihi" isimli makalesinde, bu akımın antik temellerdeki mitsel düşüncelerin söz konusu aklımdaki yeni yetenekler kazanmayı ifade ettiğini söyler. bu mitsel düşünceler, eski yunan'daki tanrı, yarı tanrı insanlar ve kabalacılar'ın tanrı-insan metaforu olarak gösterilebilir.

fransız filozof marquis de condorcet, insan ömrünün uzatılmasının tıp biliminin bir amacı olmasını savunan ilk kişidir.

benjamin franklin de bir konuşmasında tüm hastalıkların ortadan kaldırılmasından ve yaşlılığın engellenmesinden bahsetmiştir.

biyolog julian huxley'in 1957'de bir yazısında transhümanizmi, "insan olarak kalan fakat kendisini aşarak insan doğasının yeni imkânlarını yine kendi doğası için kullanan insan" olarak açıklamıştır. kendisi aynı zamanda transhümanizm kelimesini ilk kullanan kişidir.

kimi çevreler tarafından dünyanın en tehlikeli fikri olarak tanımlanırken kimileri tarafından en yaratıcı fikir olarak tanımlanmıştır transhümanizm. bazı yanlış bilgilerin aksine transhümanizm, herhangi bir ideoloji, din, tarikat, siyaset ya da etnik bir hareket değildir. tabii ki hareketin içeriği ve şeffaflığı çeşitli şekillerde tartışma konusudur.

bilim kurgu filmlerinin de ele aldığı şekilde, bu hareketin bir kesimin dünyanın geri kalanı için bir üstünlük, yönetimi lehine çevirmesi gibi avantajlar için kullanılması aslında bu hareketin içindeki en büyük tehlikedir. işin insanlık yararına olan kısmına bakacak olursak, bu alanda yapılan çalışmalar çoğu hastalık için bir tedavi yöntemi geliştirilmesine, insan ömrünün geçmişe göre daha da uzun olmasını sağlamıştır.

transhümanistler, gerçekleşecek olan teknolojik devrimi, ikinci rönesansa benzetmektedirler. onlara göre bu geçiş, herkese toplumsal bir refah ve rahatlık sağlayacaktır. tabii ki bu noktada düşünülmesi gereken, bu devrime herkesin erişebilir olup olamayacağıdır. dünya servetinin yüzde 80'inin dünya nüfusunun yüzde 1'nde olduğunu göz önüne alırsak bu hiç mümkün görünmemekte.

transhümanizm, içerinde genetik mühendisliği, psikofarmakoloji, geç yaşlandırma terapileri, sinirsel arayüzler, hafıza artırma ilaçları, giysi bilgisayarları, bilinçsel teknikler barındırır. bu alanda, bilim insanları, fütüristler, fizikçiler, filozoflar; otomatik, robotik, siber güvenlik, elektronik ve yapay zeka alanında faaliyet gösteren şirketler ortak çalışma yapmaktadır.
devamını gör...
transhumanizm ile ilgili gündemi (bkz: wef)'dan takip edebilirsiniz.
devamını gör...
transhümanizm en basit şekilde; insanın fiziksel, bilişsel ve sosyal açıdan yeteneklerinin artırılması, yaşlanma ve hastalanma gibi insani olarak istenmeyen veya gereksiz görülen yönlerinin ortadan kaldırılması amacıyla teknoloji ve bilimden faydalanılması gerektiğini savunan bir düşünce hareketidir veya bir felsefedir diyebiliriz.
dolayısıyla oluşturmayı amaçlanan bu gelişmiş yeteneklerinden ötürü insanın, "posthuman" yani "insan otesi" gibi yeni bir kavramla anılacağını öngörürler.

çok karmaşık bir düşünce algoritmasına sahip olduğu kadar cok farklı ve yeni bir düşünce biçimi olduğu için savunanları olduğu kadar -dünyanın en tehlikeli fikri- gibi temelli düşüncelere sahip karşıtları vardır bu felsefenin.
devamını gör...
insanın evrim ve gelişiminin, çok gelişmiş (bleeding edge) teknolojinin de desteği ile, mümkün olan her şekilde ve olabilecek en hızlı biçimde devam etmesi gerektiğini savunan modern filozofik akım.

cybernetic geliştirmelerden, yapay zekaya kadar dev bir kapsama alanı olan düşünce biçimidir.

insan v2.0'ın yaratılmasını amaçlar.

(bkz: deus ex machina)

"transhumanism is a class of philosophies of life that seek the continuation and acceleration of the evolution of intelligent life beyond it's currently human form and human limitations by means of science and technology, guided by life-promoting principles and values"

-max more
devamını gör...
sağolsun, başlıkta sadece tek bi yazar bu evrilişin sosyal açıdan da şart olduğunu belirtmiş. teşekkür ederiz. maalesef bu kavram sürekli robotlaşma zannediliyor, değil abicim. aksine mekanik olduğu kadar sosyaldir. insani duyguları canlandırma akımıdır. varolan her bir insandan verim alan, dış etkenlere bağlı ölümleri yekten ortadan kaldıran mükemmeliyetçi bir ihtiyaçtır. türdaşlıktır. tüm ideolojileri ve felsefeleri ortadan kaldırabilecek kudrete sahiptir. transhumanizm akımına engel olan en ciddi faktör yoksunluk bence. bence mi? sen kimsin ya? yoksunluğunu çektiğimiz şey ise insan değeri kavramı. tezat şekilde yere göğe sığmayan kibrimiz mevcut.

insanın kendine verdiği değer yozlaşmış, insana verdiği değer ise varoluşundan beri eksiktir. önce ilkinden başlayalım. bireyin kendine değer vermesi, beşeri bir özellik değil. birçok canlı varlığını sürdürebilmek için kendisini tehlikeden sakınması gerektiğini bilir. (bkz: don kaç veya savaş) ama bu durum var olmaya başladığımız andan itibaren değil de zamanla gelişen bi olgu. (bkz: survive a crisis)
bu iki argüman bazı gerçeklikleri sırtımızdan atmaya yaramıştır. mesela uçurumun kıyısından yürümek yerine daha güvenli bi bölgede yürümek yazılı olmayan bi kuraldır bizim için. tehlikenin potansiyel olduğu her durumdan kaçmak. bunu yapınca ömrün uzuyor. formülün gayet basit olması bireyin kendine verdiği değeri dejenere etmiş, kendisini birçok alanda üstün görmesini sağlamış, ufkunu genişletmiş, ormandan savanaya, savanadan mağaraya, mağaradan tatlı suya yönelmesini sağlamıştır. hikayenin geri kalanında ise kendine değer vermeyi üstüne koya koya sürdürürken türdaşının değerini ise kendine rakip olarak görmeye itmiş. bütün bunlar olurken de seçilim baskısını üzerinden atmıştır. mesela partnerler birbirini etkilemek için dans etmeye veya daha şık görünmeye ihtiyaç duymamış. ölümün mutlaklığı karşısında dans etmeyi tercih etmişler. var olan her şeyi kullanmaya, sonra da yeni şeyler üretmeye başlamışlar. aman ne güzel. fakat bütün bunlar olurken daha geç ölmek için birilerin daha erken ölmesine sebep olmaya devam etmişler. seçilim, tam olarak bu noktada henüz uykuya dalmadığını, gözümüzün önünde olmasa dahi aramızda bi yerlerde hala korkunç bi şekilde durduğunu göstermiştir. bize en yakın türün yüzbin yılda uğradığı seçilimi biz birkaç cycle'da yapıyoruz. o kadar verimli şekilde evriliyoruz ki bi sonraki nesil %90 oranında bizden daha akıllı ve daha iri olmaya devam ediyor. hipotalamus durmadan büyüyor mesela. beynimizin duygu işlerine bakan amiri.
bireyin kendine veya sadece kendi çocuğuna verdiği değer günden güne o kadar büyüyor ki diğerlerinin hangi konuda olursa olsun sizden ufacık farkla daha az avantajlı konuma düştüğünü görmek hormonlarınızı değiştiriyor. par examp; komşunuzun oğlunun tıp fakültesini kazanamadığını öğrendiğinizde içten içe yaşanan sevinç duygusu. trajik bir trafik kazası haberi görünce yazık ya demek. en derinlerden kulağınıza fısıldayan "benim başıma gelmedi ki" sevinci. bireyin diğer bireylere de değer vermesi gerektiğini gösteren küstahca örnekler hepsi. kendini kandırmayı da çok kolay yapar mesela bu sapiens sapiens türü. birkaç ama ile kendinizi dünyanın en iyi insanı yaparsınız. ama ben geçen gün aç birini doyurdum!? tamam o zaman seni bi günlüğüne peygamber ilan edelim. ama ben merhametli biriyim kedilere mama veriyorum. woww aferin sana. bi sn ben de geçen gün düşen uçağı nehre indirdim?? american miracle!! kandırmak bu kadar kolay olmamalı ya. kandırmak bi sanattır. kandırmak; gerçeğin üzerini örtüp, sahteliğe alıştırmaktır. halbuki, üzerini örtsen bile parıldamaz mıydı? (bkz: et obducta lucet)
parıldamaya rağmen kanıyoruz. kanmak daha kolayımıza geliyor niyeyse. hem kolay hem de tatlı.

bu denli tekilliğin altında yatan güvence ise sikimiz maalesef. nasıl olsa doğuyorlar. nasıl olsa birileri gelmeye devam ediyor, hiç görmediğim bir afrikalının ölümü neden bu kadar önemli olsun? hem zaten bana faydası yoktu. var mıydı kardeşim çıkar göster, ortalama bir birey ömrü boyunca kaç insanla muhatap oluyor kaçıyla yolu kesişiyor, ışidin öldürdüğü bir ıraklı veya akbabaların yediği bir çocuk veya sıtmadan ölen bir mağribi benim için neden önemli?

zaten sekiz milyar insan var sayıyı söylemesi bile zor herkes kendi cangılında survive etsin, ölen ölür kalan sağlar bizimdir. al sana devam eden doğal seçilim. yeterince minimalize ettik işte kardeşim yetmez mi, seçilimi tamamen ortadan kaldıracak değiliz ya!
huh. cesurca hazırlanmış ve her karın ağrısını sonlandıran müthiş iki ofansif cümle.

amaaa yeterli değil. seçilimi minimal hale getirmek basit bi kandırmacadan fazlası değil. bizim bugüne kadar ölümü bile durdurmamız gerekirdi. entropi hakkında aklımızda hiçbir soru işaret kalmamalıydı. fakat geldiğimiz noktada evrenin nasıl olur da ışıktan daha hızlı genişlediğini dahi bilmiyoruz. (bkz: kozmik enflasyon)

akıllı şekilde yaşadığımız elli bin yılı çok az buluyoruz. küçümsüyoruz. halbuki hiç de az değil. kavgamız sürekli bize engel oluyor. din olmadan adaleti anlayamamışız, babanın oğlunu öldürdüğü kanlı devrimler yaşanmadan cumhuriyet, demokrasi, eşitlik gibi gelişimimizi tamamlamaya yardımcı olacak enstrümanları kullanmayı akıl edememişiz. dünya savaşları olmasa kendi kudretimizi idrak edemeyecek, bilimin geldiği noktayı göremeyecektik belki de. salgın var diye diri diri insan yakan avrupa yıkılmaz gördüğü krallığı birkaç yüzyıl daha erken yıkmayı deneyebilirdi örneğin. adaletin evrensel oluşu, tarım hayatına geçişin bi hediyesi olabilirdi.

gelişimin her basamağında muhakkak bi yıkım söz konusu. yıkım olmadan anlamıyoruz. kabullenemiyoruz. transhumanizm de yıkım olmadan anlaşılmayacak bir evrimdir. artık salgın mı olur, savaş mı çıkar, uzaylı istilası mı olur bilemiyorum fakat insanın kıymetini bir şey bizi omzumuzdan tutup delicesine salladığında anlayacağız. nitekim; blockchain gibi yeni nesil teknolojiler de bunun çok zor bi ön görü olmadığını gösterircesine hayatımıza girdi. belli yani, yine bi yıkımla karşı karşıya kalacağız. kalacağız ki, daha iyi bi şekilde çıkabilelim. ama bu sefer enstrümanlarımızı kaybetmemek için blok zincir şart. toprağa gömülen bir gömü. yine de yöntem çok gelenekçi bi yöntem. her şeyin tekerrür etmesi gerektiği şartını koşuyor. e hani insan çok hızlı evriliyordu, on bin yıllık metotlarla mı transhumanizm gelecek? malheureusement... hipotalamusun büyümesi pek yararlı olmuyormuş. mekanikleşme şart.
devamını gör...
tam 9 sene önce mart 2013'te aşağıdaki satırları kaleme almışım. bugün geldiğimiz nokta korkutucu:

ilk önce cep teller çıktı, sonra akıllı cep teller… ilk telleri ihtiyaç oldukça kullanıyorduk, ikincileri elimizden atmaz olduk. ama sonuçta istersen kontrol edebilirdin. şimdi sanal/vr gözlüklerle teknoloji vücuduna iyice yaklaşmış olacak. kişi bir teknoloji destekli insana, internet yardımıyla hayatını idame ettiren, her an gözetlenebilen (çünkü internete bağlısın) ve her an başkalarını gözetleyebilen (çünkü kamera gözünle bütünleşecek) bir şeye, tabiri caizse cctv’ye dönüşecek. seni bulmak isterlerse bulacaklar ve her yaptığın kaydedilecek.

bitti mi bir sonraki aşama derimizin altına belki kafamıza çip yerleştirmek olacak.
gözlükle yapacaklarını gözlüksüz de yapabileceksin ama ne pahasına: özgürlüğün pahasına, başkalarının özgürlüğü pahasına. ve çipli bir insan artık tam bir insan değil makine-insan/android filan haline gelecek. okuma, öğrenme, deneyim, heyecan, bilinmezlik gibi insani şeyler yerini beynine download edilebilir datalara bırakacak. senin istediklerin yanında istemediklerin de sana yüklenebilecek.

bu söylediklerimi gen, robot teknolojisi, klonlama, yapay doku üretme, zihin kontrolü (fareleri duymuşsundur) alanlarındaki gelişmelerle birlikte bir düşün bakalım. bize benzeyen ama aslında robot olan ve kontrol edilebilen bir ordu düşün. hollywood filmi gibi değil mi? ama söyleyeyim çok uzak değil.

insanlık, insanlıktan çıkarılıp başka bir şeye dönüştürülmeye çalışılacak.
insani farkında olmaksızın bunalıma ve yapaylığa ve yalnızlığa duçar eden teknolojiden uzaklaşıp insani faaliyetlere yönelmek lazım. özellikle çocukları iyi korumak lazım.
uyanık olmak, sorgulamak, her şeye atlamamak lazım

kısaca artık bu çağda mesele artık yalnızca imanın korunması meselesinden çıkmış, artık aynı zamanda insanlığımızın da korunması meselesi haline gelmiştir. insanlığını koruyamayan imanını nasıl koruyabilir ki?
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim