türk dizileri

istisnalar dışında itina ile 'çöptür' ancak değerli bir çöptür ve güzel bir ihracat ürünüdür.

konuların uzatıldıkça uzatıldığı ; her bölümünde dizinin genel havasına göre seçilen birkaç şarkının baştan sona oynatılması ve bu esnada oyuncularının pencereden dışarı, yere, bilimum sağa sola attığı "havalı" bakışlarıyla doldurulmaya çalışılan ; senaryosunda çokça eksik, mantıksızlık bulunduran ; zaten izleyenin çok da beklentisinin olmadığı dizilerdir. (birkaç tane ciddili sevdiğim örneği dışında)
genelde toplumsal konulara reytingi arttıracak kadar ya değinilir ya hiç elleşilmez.
birkaç sosyal medya viraline yer verilir ki genç izleyiciyi çekebilsin, sosyal medyada yer bulabilsin.
oyunculuklar yavandır, çoğu zaman gereksiz yüksek oynanır.
"şive komedisi" denen ve ülkenin çeşitli bölgelerinin ağızlarının inanılmaz başarısızca taklit edilmesiyle oluşturulmuş versiyonları ciddi anlamda ruhu darlar, huzur kaçırır.
bir de "aşiret dizileri" vardır ki aman aman, kaçın..
tabii üstte parantez içinde de dediğim gibi, her türk dizisi de "ıyy çiş, ııy kusmuk" değildir, abartmayalım lütfen.
ayrıca o yerden yere vurduğum örneklerinin de bir kısmı insanın kafasını yormaması gereken zamanlarda iyidir hojdır.
hiçbir şey düşünmek istemediğim ve izlediğim şeyden bir fayda, tatmin sağlamaktan çok "evde ses olsun" dediğim , muhtemelen bambaşka işlerle uğraştığım zamanlarda açar izlerim. şive komedisi değil ama, o beni triggerlıyor.

40 dk iki insanın olmayan cinsel gerilim ile beraber bakışmalarını izlemek için idealdir.

genel içeriği aşk üçgeni, aldatma, ihanet, mafya, silah olan ülkemizde asla gelişmeyecek sektör.

özleyenler için müziklerinden birer örnek bırakalım.
behzat ç.
halka,
leyla ile mecnun,
şahsiyet,

bu dört dizinin hepsi çok çok güzeldi.

3 saat ve derin anlamsız bakışmalar. hee bir de her şeyin sansürlenmesi.

çöp barzo ve haysiyetsiz popo erkek baş karakter ve onun çöpü rolünü üstlenen aşağılık kadın karakterleri ile ünlü dizilerdir. karakter bile sayılmaz çoğu çöp oğlu çöptür.

bir dizi bölümü neredeyse 3 saat sürüyor lan. iki- iki buçuk saatlik sinema filmleri bile bir aydan az sürede çekilmiyor. bir haftada çekilen 3 saatlik bir dizi bölümünün ne görsel açıdan ne kurgusal açıdan başarılı olması çok zor. ondan dolayı senaristler ilk bölüme asılıyorlar . vasat üstü bir pilot bölüm yazıyorlar. sonrada dizi birkaç bölüm daha iyi devam ediyor (çünkü ilk birkaç bölüm dizi başlamadan önce yazılıyor.). sonra senaristler haftalık senaryo yazmaya başlayınca dizi sapıtıyor. eğer dizi o birkaç bölüm içinde kemik bir kitle edinirse dizi bir iki sezon sürüyor. yapımcı da ticari açıdan başarılı olmuş oluyor.

suça teşvik eden dizilerdir. bir çok dizideki taciz tecavüz olayından çok sıkıldım.

şimdi çok alakasız bir karsilastirma gibi olacak ama ben kendimin ve benim gibi dusunenlerin sesi olmak istiyorum. uzmanlara kalsa benim su anda kapsamli bir terapiye girip ek olarak ilac kullanmam gerekiyor. bir de donup su dizileri bagimlilikla izleyen milyonlara bakiyorum. ozenenler mi dersin, karakterlerle konusanlar mi dersin... dusunsene kardesim sen bir ic catismanin icindesin, icinde firtinalar kopuyor, icgorun var, kendinin her an farkindasin, kendi acını elinde tutuyorsun. bir de su insanlara bakiyorsun...

yani diyorum ki asıl sorunlu olan kim?

tüsiad 'ın araştırmasına göre türk dizilerinde kadının rolü;

-ev içi sorumluluklar (ev işi, temizlik, yemek, çocuk bakımı, alışveriş) - %92
-ebeveynlik (çocuğun bakımı, ev ödevleri, oyunu, uykusu) - %79
-ağlama ve hüzün (aşağılama, şiddet, taciz) - %73

toplumsal refleks gösterebilmek için katetmemiz gereken çok yol var, çok.

tık

her zaman işletilen klasik konular. genellikle yeniliğe kapalı ve bir kadını sadece bir eşya gibi gösteren diziler. işletilen konular genel olarak bir taciz ,t*cavüz, şiddet, aldatma gibi konular barındırıyor. kimse de dizide geçenlerin yanlış bir şey olduğu hakkında konuşmuyor ama.

düşman başına

yazılan edebi eserler, bestelenen şarkılar , oynatılan film ve diziler kısaca yapılan sanat eserleri dönemin ve toplumun izlerini yansıtır. toplum ne ki dizisi ne olsun ?

türk dizileri zengin-fakir, tecavüz, şiddet içerikli olaylara çokca yer verilen bir tür olmaya başladı artık. daha çok eğitici biyografik dizilere ya da belirli önemli olayların dizileri yapılabilir.

seneler seneler geçtikçe özgünlüğünü tamamen yitirmiş, kopyacı, başka yapımlardan araklama yapan senaristler yüzünden 'çöp' durumuna gelmiş dizilerdir.

özgün olmak demiş miydim? ha işte bu fark yaratıyor gerçekten.

çok güzeller bence. aşk dizilerimiz bir harika. taş gibi hatunlar var.

yabancı diziler gibi saçmasapan kurgulu, bilim içerikli değil en azından. bu konuda gavurlardan öndeyiz.

yeni sezon dizilerinin tanıtımlarına bakarak diyebilirim ki , çoğu maliyet açısından yan rol oynayan düşük bütçeli oyunculara başrolleri vermeye başlamış .çoğunun sezonu bitirmesi mümkün değil gibi .

kalite eşiği düşük, konusu pek anlaşılmayan, senaryoları birbirine benzer bildiğin dünyanın kanal 7 dizileri gibi birşey