biz türklerde genel manada el yumruğunu yemediği için kendisininkini balyoz sanma vaziyeti vardır. andropoza girmiş herifler akşamları televizyona çıkıp, ellerinde çubuklarla 48 saatte israil'i nasıl domaltacağımızı anlatır. bir türk dünyaya bedeldir. zaten tarihimiz de öyledir. sezonlar boyu çekilen ve izlenme rekorları kıran dizilerde ana fikir aynıdır. madem türksün göster ürksün.

hasılı aynı bakış açısı futbolda da vardır. her sene ağustos ayında avrupa kupaları kuraları çekilir ve türk kulüplerinin şampiyonlar, uefa, kupa galipleri, konferans, inter toto adına ne denirse o kupalarda eşleştiği ekipler hakkında aşağılayıcı yorumlar yapılırdı. örnek kulüp g saray olsun. kura neticesinde grup şu ekiplerden oluşsun: clup brugges, porto, panathinaikos, g saray. hemen manşetler atılır. ''aslana ballı kura''. cim bom şanslı kura çekti'' brugges eski günlerini arıyor. porto'da teknik direktör krizi var. aynı senaryoyu fener, beşiktaş veya trabzon için de yazabiliriz. hatta bir tarihte fenerbahçe fransa'nın cannes ( kan) takımıyla eşleşmiş ve spor gazetesinde fenerli futbolcuların toplu fotoğrafının bulunduğu manşetin üstüne cannes film festivalinde üstsüz güneşlenen plaj kızlarının resmi konulmuş. başlıkta ise şu cümle vardı '' fener fransız sever''

bizler böyle hülyalar kurarken o meş'um gün gelir. ilk maçta deplasmanda 2-1 veya 1-0 mağlup olunur. gazeteler tur için avantajlı olanın hala türk takımı olduğunu yazarlar. ne de olsa ali sami yen, inönü veya fenerbahçe stadlarında türk izleyiciler cehennemi yaşatacaktır. üstelik kadro kalitesi farkı vardır. rakipib toplam değeri sadece 15 milyon dolarsa, bizdeki forvet nizamettin 20 milyona imza atmıştır. istanbul'daki maç sıkıntılı başlar ve bir gol yenir. neyse ya allah bismillah ve mehter müziği eşliğinde türk ekibi 50'li dakikalarda bir gol bulur. artık işin uzatmaya gitmesi atacağımız bir gole bağlıdır. işte herşey 60'lı dakikaların sonu veya 70. dakikada olur.

televizyon ekranı birden rakipte ısınan uzun, zayıf, sırım gibi, madlen çukulata renginde bir gence odaklanır. kulüp brüj'den kongo asıllı 19 yaşındaki bir futbolcı mesela adı mansa musa olsun oyuna girmek üzeredir. işte arkadaşlar bizim dikicimiz o zencidir. bütün umudu kıracak olan topçu odur. mansa musa oyuna girer. zaten türk ekibi sınırlı yetenekli yerli stoperle, ucuz balkan veya iskandinav beklerden oluşmaktadır. brüj takımının kaptanı richard bir uzun top atar. zenci musa zıpkın gibi fırlar. son adamımız formasından çekmeye çalışır ama nafile. herif fikirtepe'deki dükkanları soyan 16 yaşındaki kıptiler gibidir. yılan balığı mübarek yakalayabilene aşk olsun. kaleciyi de geçip, takımına tur atlatan golü kaydeder. stad sessiz, seyirci kızgındır. ruhsuz inbeler tezahüratları, yönetim istifa seslerine karışır.

akşamına eski topçular yorumcu olarak tv ve youtube kanallarında arz ı endam ederken iki takım arasındaki maddi değer farkına dikkat çekerler ve sonucun rezalet olduğunu söylerler. mansa musa ayda 2 bin avro artı bedava zebra eti karşılığı oynamaktadır. bizde bir mansa musa ayarında fuleli topçu yoktur. taklacı menajerlerin kulüpleri nasıl soyup 3 milyonluk vasat adamı 15 milyona çaktıklarını çoğu konuşmaz. zira kendileri de takım çalıştırdıkları vakitler tatlı komisyonlar almışlardır. zaten çoğu çakal menajer de kendi arkadaşlarıdır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"türk takımlarına karşı oyuna sonradan giren zenci futbolcu" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim