türkiye ekonomisinin yılın ikinci çeyreğinde yüzde 21,7 büyümesi

tüik, tarafından bu yılın ikinci çeyreğine (nisan-haziran) ilişkin gayrisafi yurt içi hasıla (gsyh) sonuçlarının açıklanmasıyla ifade edilen durum, sonuç.

buradan buradanburadan

o zaman türk ekonomisi yeniden şaha kalktı diyebiliriz.


(bkz: çabuk kalktı dikkat edersen)

yersen !! diyeceğim ama yiyorlar kardeşim , yemeselerdi 20 yıl sürmez di .

bir an için doğru olduğunu varsayalım. tüfe oranları şu an için yüzde 19 civarında. bu durumda yüzde 21.7 değil, yüzde 1.7 kadar büyüdüğü söylenebilir.

birsey ne kadar kuculurse bir sonraki buyumesi o kadar yuksek olur.

bu arada yalan rakamlar oldugunu dusunmuyorum. calistigim sektorde buyume yuzde 100u asmis durumda. asil sikinti buyumeden gelen gelirin adil sekilde dagilmamasi, bu yuzden gelir adaletsizliginin her gecen gun artmasidir. kalifiye turk calisani bu kadar korkak olmasa, hakki olani almak icin alti ay bir sene sikinti cekmeyi goze alsa bu durumlar yasanmazdi. maalesef ozellikle beyaz yaka kesim o kucuk gordugu esnaf taksici muteahhit kadar bile kollektif olamadi hicbir zaman.

hani kurbağa ile akrep hikayesi var. akrep sudan korkuyor karşıya geçemiyor,kurbağa’nın sırtına biniyor,tam suyun ortasında kurbağayı sokup ikiside suyu boylarken kurbağa hani sokmayacaktın diyor,akrep de benim huyum bu diyor. anlamak isteyene çok şey barındıran bir hikaye. bu adamların amacı da aynı akrep gibi fakat bunlar suyu boylamıyor,bunlara inanan da kurbağa rolünde garibim halk işte. bugün zengin sınıftan tutun da en alt kademe sınıfa kadar herkes ekonomi den şikayetçi. bırakın ekmeği,eti,tavuğu abur cubur bile pahalı. geçenlerde 10 kişi pikniğe gittik,grup içinde kanat seven çok olduğu için kanat aldık,içeceği, mezesi,cartı,curtu derken 500 lira tuttu. kişi başı 50 lira verse herkes 10 kişi için 500 çok değil ama kanatın kilosu 45 liraydı,hani beğenmediğimiz tavuk eti. baya baya milletle dalga geçiyorlar,en son halkımızın adalete güveni tam diyorlardı.

(bkz: olur olur yeriz)

“yalanlarla anadolu” programına hoş geldiniz.

başlığa bakınca aklımdan ''rahmetli george orwell yaşasaydı ve türkiye'nin bugünlerini görseydi 1984 kitabının adını ne koyardı?'' sorusu geçiyor.

konuya vakıf olmayan abiler ablalar için küçük bir matematik hesabıyla aslında büyümenin nasıl eksi yönde olduğunu açıklamaya çalışacağım.
bir işletmede 10 çalışan olduğunu, bunların 100 adet çanta üretip bunları tanesi 50 tl'den sattığını düşünün. 50×100=5000tl gelir elde eder. bir sonraki ay bir işçi çıkartıp 90 adet sandalyeyi 60 tl fiyatına satar ve geliri 5400 tl'ye yükselir. üretici gelire bakıldığında %8 büyümüş gözükür.
oysa üretim 100'den 90'a düştüğü için %-10 reel büyüme, sandalye fiyatını 50'den 60'a çıkardığı için enflasyon %20 artmış, bir işçiyi işten çıkardığı için istihdam %10 azalmıştır. yani büyüyoruz, yersen.