türkiye’nin bugünkü abd olması kaç yıl sürer

bir soru. benim tahminim 120 yıl. bugünkü ingiltere veya almanya olabilmesi de 75 yıl civarı.

çin o akan yatırımlar, o üretim ve o kalkınma ile 30 senedir abd olamadıysa, türkiye de 120 senede falan bugünkü abd olabilir bence. tabi o zamana türkiye diye bir ülke kalmış olursa*

#967643 bence 120 ışık yılı. biz daha çok cahiliye devri arabistanına yakınız şu an.

mümkün değil. iklimler farklı burda kahve yetişmez.

eğitim sistemini gerçekten işe yarar bir hale getirirsek maksimum 30 yıl. o kadar iddialıyım.
bir abd olamaz belki ama kendi kendine yetebilen bir ülke olacağına eminim.

o, bu, şu olmak ya da olmaya çalışmak. neden sürekli birilerine benzemek zorundayız? ki tbaşka ülkeleri taklitte ne kadar başarısız olduğumuzu deneyimledik. ne zaman abd oluruz diye değil, ben ülkemin abd gibi olmasını istemiyorum ki hiçbir zaman da abd gibi bir ülke olamayız. biz ne zaman gerçekten gelişmiş özgün bir türk devleti olacağız diye düşünüp bu yönde hareket etmeliyiz.

yıl mı?
pek iyimser bir başlık.

şerif mardin atatürk reformlarında bulunan ve reform sürecine başlangıç sayılan dört “sosyal veri”den bahseder:
“1.kişilerin otoritesi üstüne kurulu bir onur anlayışından kurallar ve yasalar üstüne kurulu bir onur anlayışına geçiş
2.evren düzenini anlamada, din’den “pozitif bilim” anlayışına geçiş
3.”avam-havas”ayrılıkları üstüne kurulmuş bir topluluktan “halkçı” bir topluluğa geçiş
4.bir “ümmet” topluluğundan bir “ulusal devlet”e geçiş.

bunlar atatürk reformlarını getirdiği, birçok noktalarda bir biriyle kesişen bazı temel ögelere dayanan çağdaş türk toplumunun karakterini ortaya çıkarmaya yarayacak, değişkenlerin bir “rölöve”si sayılabilir“ (alıntıdır)

şimdi dönün bugünün türkiye ‘sine bakın ve akabinde 10 yıl mı 1000 yıl mı değerlendirin derim

(bkz: impossible event)

yani dönemsel olarak düşünün türkiye bugün 1860 ların amerikası değil dimi. burada bir çok değişken var gelir adam akıllı reform yapan hakkının her kesimini kucaklayacak bir lider olay değişir. çin dediğin ülkenin nüfusu milyar değil 400-500 milyon olsa farklı bir şey konuşulur idi. unutmamak lazım en pahalı yatırımlardan biri de demografik yatırımdır.

birçok yönden karşılaştırılmaması gereken bir sorunsal. öncelikle abd, herkesin bildiği üzere kapitalizmin en şiddetli savunucularındandır. kimdi hatırlamıyorum. abd'de üst düzeyde görevde bulunan birisi, "kapitalizm harika bir sistem değil, ancak elimizdeki sistemler içinde en iyisi." demişti. yani abd kapitalizmi savunuyor ve bunu kendi ülkesinde de fazlasıyla tatbik ediyor. ülkede birkaç milyon insan önemli yerlere gelip önemli işlere imza atarken, çok ciddi bir kesimi kapitalizmin çarkının dönmesi için çalışır. amerika’da eğitim seviyesi son yıllarda ciddi artış göstermektedir. ayrıntılı bilgi için bkz. tabii bu "abd'dekiler eğitimsizdir." demek değil. sadece hayal edildiği gibi değildir. kapitalizmin getirdiği diğer olumsuz sonuç; "abd'de genel sağlık sigortası bulunmamakta olup kamu çalışanları dahil herkes, özel sigorta şirketlerinden çok çeşitli sigorta paketleri satın almaktadır. en temel ve çok basit hastalıkların tedavisini karşılayan bir sigorta paketinin aylık ortlamam tutarı 350 dolar civarındadır."ayrıntılı bilgi için bkz. bu konuda da bir abd olmak istemediğimi söylemek isterim. işin ekonomi ve eğitim boyutuna gelirsek. evet çok ciddi bir ekonomileri var. ancak şu unutulmamalı ki abd, bir federal devlettir. yani büyüklü küçüklü federe devletlerin oluşturduğu bir yapıdır. yani 50 eyalet ve bir federal bölgeden oluşur. bu demektir ki, türkiye gibi birçok devleti içinde barındırır aslında. bu sebeple bir avrupa ülkesi veya japonya, güney kore gibi ülkelerle karşılaştırılma yapılsa daha doğru olabilir. bu tür bir ekonomik gelişim için de g-20 üzerinden gidebiliriz. biliyorsunuz ki abd bu sıralamada 1. bizim ise bu sıralamada ilk 10'a girebilmemiz için en az 20-25 yıl gerekli. o da bizim için her şey yolunda giderse. eğitim olarak düşünürsek. yine hepimizin bildiği abd'de oldukça köklü üniversiteler mevcut. bizim böyle bir eğitim olanağına ulaşabilmemiz için çok üniversiteye değil, nitelikli üniversiteye ihtiyacımız var. bu konuda o kadar karamsar değilim. yurt dışında çalışan ciddi sayıda akademisyenimiz var. doğru desteklerle belli başlı üniversitelerimizin niteliğinin arttırılması sağlanabilir. tabii yine bu durum kısa zamanda gerçekleşmeyecektir. en azından 50 yıllık bir planlamaya ihtiyaç duyacaktır.

not: bu konuda uzman değilim. okuduğum öğrendiğim çerçevede aktardım.

şayet abd' nin gaddarlık konusunda, ahlaksızlık konusunda ve pandemideki yetersizliklerini de düşünürsek türkiye'nin bugünkü sözde süper gücü olması için en az bing bang'e kadar geriye gitmesi gerek...

neden abd oluyor diye sorduğum başlıktır. bu kadar mı özgüven problemimiz var? gelişmiş ülke seviyesine çıkması falan desek tamam da. iki laftan birisi abd olunca insan irite oluyor. sanki abd dünyanın en gelişmiş, en refah seviyesi yüksek devleti be.

görebileceğimi sanmıyorum. torunumun torunu belki görür.

daha eurovision gibi organizasyonda bile olmamamız bunun yanısıra bana yan baktı kavgaları otobüste öpüştüler edep edep diyenler şort etek giydi diye satasanlar komşu elalem ne der diyenler hayatınızda yeni farklı bir iş ya da bir yatırım yapsanız sen ne anlarsın yok gülerler sana diyenler böyle böyle devam eder. önce bu kafayı değiştirmemiz gereklidir.

41. milenium o da belki.

ışık yılı falan herhalde. normal rakamlarla ifade edemem çünkü bunu.

yarın olabilir.