türkiye'ye almanya'dan bakınca süper güç görünüyor

ak parti'nin esprili ismi mahir ünal'ın beyanıdır. kendisinin nasıl bir perspektifi varsa türkiye'yi "süper güç" olarak görebiliyor. gerçekten şaka gibi.



buradan

zaytung moderatörlerini isyan ettiren bir başka fantastik akp li açıklaması. gerçi bu halkın hak ettiği muamele de bu.

bu esprinin de şeyini çıkarttınız yeter artık da.

pandemide vatandaşından para isteyen süper güç te ne bileyim.

(bkz: davulun sesi uzaktan hoş gelir)

yönettikleri ülkenin gerçeklerine o kadar uzaklar ki. herkesi kendileri gibi keyif içerisinde yaşıyor sanmaları normal!

tabi ben de 15 tl’lik ürünü devlete bin tl’den satıp zengin olsam bana da süper güç gibi gelirdi bu ülke. ben de “soya soya bitiremedik vallahi süper güçlü bir devletmiş bu türkiye” derdim!!!

gerekli cevabı gayet güzel vermişler:
buradan

ya adam gözlüklü diye yapılır mı bu. bu kadarı da ayıp ama ya. beyefendiye fransayı gösterip türkiye bu tarafta demişler belli ki.

almanya 'da sıkça rast geleceğiniz durumdur. bu gücün karşısında kendilerini ezik hissederler.
bu ezikliğin onları içine soktuğu ruh haliyle saçma sapan tepkiler verdiklerine şahit olursunuz;
öyle ki bazen kilisenin birinin önünden geçerken tandık ezgiler duyarsınız:
"hakkı buluttan kıskanıyorum değil mi lan bu?" diye sorarsınız kendinize.
işte o anda hava memleket memleket kokar. gözleriniz dolar.

kiliseden içeriye düstursuz, alelacele dalarsınız. bir de bakarsınız almanlar toplanmışlar pazar ayini için, ellerde inciller, havaya doğru kaldırmışlar, karşılarındaki uçan arabalı "hedef 2023" afişine doğru sallıyorlar, bazılarını tutmasalar elbiselerini parçalayacak. o derece bir kıskançlık. o derece bir gözü dönmüşlük. dillerinde, arka planda çalan hakkı bulut şarkısının nakaratı "kıskanıyorum."

lakin adamlar alman. haliyle tam olarak söyleyemezler o nakaratı. ağızlarından "kiskaniyoğum" gibi bir şey çıkar.
ama siz onların ne dediğini anlarsınız. bilirsiniz ki hasetlerinden çatır çatır çatlamaktadırlar.
bıyık altından çaktırmadan gülerek oradan ayrılırken içinizden "reyiz reyiz, über alles!" dersiniz.

bunu yüksek sesle dile getirmek içinizden gelmez. zira zaten darmadağın olmuş, salya sümük ağlıyor fukaralar.
bir de ben bunu yüksek sesle söyleyip iyice ciğerlerini dağlamayayım garibim alamanların dersiniz.

tam adımınızı dışarı atacakken, kilisenin papazı, şahit olduğunuz manzaranın etkisiyle sizi tepeden tırnağa saran o gururun size yaşattığı ruh halinin verdiği mağrur duruşu fark eder ve aranızda aşağıdakine benzer bir diyalog geçer:
buradan


edit: ironiyi bir kenara bırakırsak almanya'dan o taraflara bakan bir alman vatandaşına orası ile ilgili cazip gelen tek şey tatildir.
lakin artık ona da "amma da pahalanmış yahu" diyorlar. bilginize mahir bey.
artı olarak türkiye'de yaşanan siyasi skandalların, yolsuzlukların, harcamaların, israfın binde biri almanya'da yaşansa, tepeden tırnağa kadar, oturduğu koltukta kalabilen tek bir siyasetçi olmaz, olamaz, olabilemez!

adamların mantalitesinin size şöyle bir karşılaştırmayla tarif edeyim sayın okurlar:
oraya ilk gittiğimde bana ludwigsburg sarayını gezdiren alman çifte "ne kadar güzel bir yer burası !" dediğimde adam eliyle ilerideki kasabayı işaret ederek "bu sarayın yapıldığı günlerde şu gördüğün kasabada oturan insanlar açlıktan ölüyorlardı. görmemişlikten, israftan başka bir şey değil bu yapı." demişti. yani bizim gibi göğsünü gererek "ecdad yadigarıdır." demiyordu alman peter.

kısacası alman seni kıskanmıyor, seni süper güç olarak görmüyor. tatil yapabileceği "ucuz" bir ülke olarak görüyor. ama söze başlarken dediğim gibi bu düşünce yapısı da değişiyor, pahalanmış diyorlar. ha bak bekçi olarak görüyor. ülkelerine akın etmeleri halinde ülkelerinin demografik yapısını bir daha düzeltilemeyecek şekilde bozacak bir sürü mülteciye para karşılığı bekçilik yaptırdığı bir ülke olarak görüyor. bunu da dile getirmekten zaten çekinmiyorlar. kibar, diplomatik bir dille, süsleyip püsleyerek, adına "bekçilik" demeden zaten bunu her fırsatta dile getiriyorlar.
duyduğunu, okuduğunu anlayabilene.

beyler eniştem almanya dan geldi. orda meyveyi taneyle alıyorlarmış. avrupa nın durumu çok kötüymüş. eniştem türkiye, türkiye diye ölüyoruz diyor... "çıkar lan cep telefonunu" dedim. cebinden nokia 3310 çıktı. alım güçleri çok düşükmüş.

türkiye'ye asgari ücretlinin gücünden bak bakalım nasıl görünecek.

aynen öyle. almanya'dan bakınca 0,1 euro 1 tl oluyor. einstein'ın genel göreliliğine gönderme yapan bir dehanın mastarı atılıp şimdiki zaman eki getirilmiş yüklemli cümlesidir.

hangi yandan baktıysalar biz de o yandan bakalım da biraz moralimiz düzelsin.

hey gidi zaytung. sen bile ciddi kaldın bu adamların yanında.
her şey bir level alta indiğimiz binali ile başladı. geldiğimiz nokta artık komik

hiç güleceğim yoktu dedirten başlık.