unutulmayan ortaokul anıları

teknoloji tasarım dersindeki absürt örnekler

saç asapan bir tartışma sebebiyle bu kısacık boyumla, o dönemlerde taş patlasa 1.65 dim, okulun en uzun boylu çocuğuna , o dönemlerde 1.90 a yakındı, sıranın üzerine basarak zıplamak suretiyle kafa atmıştım, sonra okuldaki havam 1500 olmuştu fakat tabi çocukluk ama şimdilerde bile hatırlayınca gurur vermiyor değil .

turnuvada okulun gözü önünde röveşata gol atmak... sonra okulun en güzel kızı benimle sevgili olup 2 hafta içinde ayrılmıştı...

okul takımına geç alınmıştım sonradan pişman oldular tabi

okulda altın küpem düşmüştü. ve küs olduğum arkadaşım bulmuştu. o an ona ne kadar minnettar olduğumu bilemezsiniz.

durup dururken okul bahçesinde koşan çocuğa çelme atmıştım,çocuk ters takla.üst sınıflardan ablası sınıfıma gelip kim yaptı diye bağırdığında sıranın altına saklanmıştım.hayatımda ilk defa bir kızdan ölümüne korkmuştum.(dipnot; kadınlardan hala biraz korkarım, kendilerini sevsem de tehlikeli varlıklar)

harika bir anıyla geldim sayın yazarlar toplanın. ben ortaokuldayken sessiz, sakin, sınıfın inek öğrencisiydim. aslında bir yandan da sosyaldim, diğer sınıflarda bir sürü arkadaşım vardı. kendi sınıfımdakilerin ise beni sevmediğini söylememelerine rağmen biliyordum. sürekli laf atar, küfür eder, kırıcı şeyler söyleyip sataşırlardı. çoğu kez taklidimi yaptıklarına bile şahit oldum. her neyse. ve günlerden bir gün yine bıkmadan usanmadan benimle uğraştıkları, vurup kaçtıkları bir gündü. ben de giderek sinirleniyordum ve kibarca uyarıda bulundum. bakın yapmayın dedim fakat beni dinlemediler. tam 3 kez uyardım. sonrasında derin bir nefes aldım, beni sinirlendiren çocuğu yakasından yakalayıp çöp kovasının içine çaat diye oturttum. sınıf şok. (bu arada ilkokulda tekvando, ortaokulda ise kickbox eğitimi aldım; elim de ağırdır.) herkes toplandı ve nöbetçi öğretmene beni şikayet etmeye gittiler. nöbetçi hocamız okulun en korkunç ve en yaşlı öğretmeni olan bedenciydi. ''hocam twilight beni çöp kovasına soktu, dövdü.'' dedi benimle uğraşan çocuk. diğerleri de hocadan korktukları için uzaktan izleyip onay verdiler. hoca ise beni yanına çağırarak doğru mu bu dedi. ben ise titrek bir ses tonuyla ''hocam bu arkadaş benden daha iri yarı, daha uzun ve daha güçlü, üstelik erkek. benim gücüm ona nasıl yetsin? asıl o beni sıkıştırdı.'' dedim ve hocanın arkasına saklandım. surat ifadesini hiç unutmam. o çocuk hocadan öyle bir tokat sonrasında öyle bir dayak yedi ki bir daha kimse benimle uğraşamadı. hiç pişman değilim, bazen insanı böyle davranmaya mecbur bırakıyorlar.

ileride, benim yüzümden okuldan ayrılan kızı da anlatırım burada bulunsun.

bizim okulda 8. sınıfken 12 kişiydik. hatta o dönem 5. sınıflarda 6 öğrenci vardı ve sadece 1'i erkekti. öyle bir kurum yani.
neyse o sene o okuldaki son senemiz. salmışız. sınıfın fırlama takımı bilgisayar sınıfında en önde hocaya yakın mevkilerde oturuyor. benim de bir zamanlar arkadaşım olan * sude, din kültürü dersinde pek bir heyecanlı. sebebi ne? bilmiyoruz. neyse din kültürü hocamız anlatıyor;
-cennet öyle bir yerdir ki her istediğiniz, aklınızdan her geçen anında gerçekleşir.
s: hocam ihtiyaçlarımız nolcak? mesela lavabo, banyo falan?
h: cennette kötü olan hiçbir şey yoktur. yediğimiz yemekler, kötü kokular tenimizden misk kokusu şeklinde ayrılır.
s; oh ne güzel lan, ye iç s*çma!

akabinde hoca cennete gidip gelmiş de şok olmuş gibi kalmıştı. bi de olayı kurtarmaya çalışıyor;
arkadaşınız öyle demek istemedi diye
bal gibi öyle dedi hocam biz onun içini biliriz. :)