kazanın ya da ölün! anlamına gelen italyanca cümle.

mussolini'nin bu yaklaşımı italyanların iki dünya kupası kazanmasını sağlamıştır. insana şaka gibi geliyor ama ne yazık ki gerçek. nasıl ki hitler olimpiyatlarda gövde gösterisi yapmak istemişse, bunun bir benzerini, mussolini dünya kupasını kazanarak yapmak istemiş ve başarılı da olmuştur. italya tarihinin en önemli teknik adamlarından birisi olan vittorio pozzo'nun, mussolini'nin istekleri ve talepleri karşısında ciddi anlamda bunaldığı ama elinden gelen bir şey olmadığı için görevine devam ettiğinden bahsedilir. kaldı ki pozzo, mussolini'nin tam tersi bir siyasi görüşe sahiptir ancak yine de milli takımın başında maçlara çıkarak iki dünya kupasının kazanılmasında büyük rol oynamıştır. ayrıca mussolini'nin karşı çıkmasına rağmen güney amerika'da yetişmiş iki italyan asıllı futbolcuyu da kadroya dahil etmiştir. hal böyle olunca, mussolini, pozzo'nun kellesini almak için pusuda beklemeye başlamıştır.

takımın üzerindeki kazanma baskısının yoğunluğunu özellikle ilk kupadaki skorlardan anlıyorsunuz zaten. italya çeyrek finalde ispanya ile eşleşiyor ve maç 1-1 bitiyor. o dönemde beraberlik halinde maçlar ertesi gün tekrar ediliyor. ikinci maçı 1-0 kazanıp tur atlıyorlar. arkasından yarı finalde avusturya ile de 1-1 berabere kalıp, ikinci maçı yine 1-0 kazanıp finale çıkıyorlar. finalde çekoslovakya'yı 2-1 yenip kupaya uzanıyorlar. hani meşhur italyan savunması vesaire diyoruz ya, işte o aslında bildiğiniz yaşam savunması! çünkü futbolcular italya'ya nasıl döneceklerini ve başlarını ne geleceğini düşünerek oynamışlar tüm maçları.

özellikle 1938 dünya kupasında pozzo'nun ve futbolcuların üzerindeki baskılar iyice artmış, güney amerika menşeili futbolcular monti ve orsi'de ince kırmızı hat üzerinde yürümeye başlamıştır. ölüm korkusu adama neler yaptırıyor şaşırırsınız. 1938, brezilya milli takımının favori görüldüğü ve muazzam bir kadroya sahip olduğu bir kupa. hatta brezilyalılar kendilerine o kadar çok güveniyorlar ki, italya ile oynayacakları yarı final maçından önce finalin oynanacağı paris'e gitmek için uçak biletlerini bile alıyorlar. hatta bunu duyan pozzi, brezilya kampına giderek, brezilya teknik direktörü pimenta'ya biletleri iptal etmesini, bu oyunda her şeyin olabileceğini söylemiş. buna karşılık kendini beğenmiş pimenta, pozzi'ye hiç şansınız yok, biletleri iptal etmiyoruz diyerek kapıyı göstermiş. oysa karşısındaki hoca ve takımı sadece galibiyet için oynamayacaktı ki, hayatları için oynayacaklardı. pimenta'nın bunun görememiş olması, enteresan bir kibrin ürünü olsa gerek! ya da dünyadan haberi yoktu. italya, o efsanevi brezilya takımını 2-1 yendi. maçtan önce takımın soyunma odasına mussolini imzalı bir telgraf gönderilmişti. o telgrafta "vincere o morire" yani ''kazanın yada ölün!'' yazmaktaydı.

italya, finalde diğer favori macaristan'ı 4-2 yenerek kupayı kazandı. işte bu maç sonrası macar kaleci antal szabo'nun açıklaması italyanların hangi ruh hali ile maçlara çıktığını ispatlar niteliktedir; '' 4 gol yedim ama hiç olmazsa onların hayatını kurtardım.''

mevzu gayet basittir. italyan savunması dediğiniz şey bizatihi yaşam savunmasıdır. en azından çıkış noktası budur. o sebeple kemik sesi gelmiş, eller bilekler kırılmış pekte mühim değildir. önemli olan kazanmak ve hayatta kalmaktır...

bu olaylar silsilesi ile ilgili simon martin'in football and fascism: the national game under mussolini adlı bir kitabı var. dönem incelemesi çok güzel yapılmış. merak edenler için okunması keyifli olabilir diye düşünüyorum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"vincere o morire" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim