yazar: necati cumalı
yayım yılı: 1994
şiir, roman, oyun, günce ve daha birçok türde eser veren, türk edebiyatının önemli isimlerinden necati cumalı’nın kaleme aldığı bu eser, 1900’lü yıllarında başında gözü kara ve mert bir adamın;zülfikar bey’in birinci dünya savaşı sırasında makedonya’da yaşadıklarını konu alır. yazar, ülkesini terk etmemek için üstün bir çaba gösteren zülfikar bey ekseninde, savaşın ve işgal edilen balkan topraklarında yaşayan insanların durumunu gözler önüne sermektedir.
yayım yılı: 1994
şiir, roman, oyun, günce ve daha birçok türde eser veren, türk edebiyatının önemli isimlerinden necati cumalı’nın kaleme aldığı bu eser, 1900’lü yıllarında başında gözü kara ve mert bir adamın;zülfikar bey’in birinci dünya savaşı sırasında makedonya’da yaşadıklarını konu alır. yazar, ülkesini terk etmemek için üstün bir çaba gösteren zülfikar bey ekseninde, savaşın ve işgal edilen balkan topraklarında yaşayan insanların durumunu gözler önüne sermektedir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "nothingelsematters" tarafından 14.09.2022 15:33 tarihinde açılmıştır.
1.
necati cumalı'nın orhan kemal ve yunus nabi roman ödüllerine sahip cumhuriyet dönemi kült eserlerinden biridir viran dağlar. eserdeki baş kahraman(zülfikar bey), aynı zamanda necati cumalı'nın yakın akrabasıdır ve eser bu kişinin hayatından esinlenerek kaleme alınmıştır.
roman, necati cumalı'nın tüm eserleri gibi, kusursuz ve akıcı bir dile sahip. olaylar, insanlar, makedonya, kısacası her şey çok ilgi çekici öğelerle anlatılmış. cumalı'nın yaşanan coğrafyayı ve dönemin etkilerini okura hissettirme uslubu, büyük ustalığı bu yapıtında da göze çarpıyor.
kitap her ne kadar romanın kahramanı üzerine odaklı gibi görünse de, cumalı yaşattığı karakterlerle hem dönemin tüm acı gerçeklerini ortaya koyuyor, hem de aslında gerçek bir sanatçının yetkinliğini kanıtlayan okurun ruhuna inebilmeyi başarıyor. bu nedenle kitabı okurken sevdaların, adaletsizliğin, dostlukların, ihanetin, acıların,aslında hepimizin hayatlarından birer kesit olduğunu fark ediyor insan, tüm evrensel motiflerle.ilginçtir ki aynı ambiyansı farklı bir dönem ustası olan cengiz dağcı'dan da almıştım.
gelelim başlığı açmamdaki asıl sebebe.kitabı bitirdikten sonra ender eserlerde yaşadığım hala romanın içindeyim hissi ile romanı webden araştırırken,romanın 2005 yılında fransa'da le dernier seigneur des balkans (balkanların son beyi) adında bir uyarlamasının çekildiğini fark ettim.elbette uyarlama ile roman arasında ufak farklılıkların olması normaldi.fakat özellikle romanın son ve esas temasını tamamen çarpıtarak yayınlamaları cidden yenilir yutulur bir konu değildi.romanda baş kahraman, uğradığı bir ihanetle davası üzerinde mücadele verirken öldürülüyor.oysa fransızlar romanın sonuna; davasında mücadeleden vazgeçmiş,yenik düştüğü için de intihar eden bir kahramanı reva görüyorlar.yani tüm kurguya bile aykırı bir durumu fütursuzca yansıtmışlar.nasıl olsa kendilerinden hesap soracak bir kültür bakanımız olmadığı için.
peki ya biz;zola'nın germinalini aynı adlı bir uyarlamayla beyaz perdeye döksek ve eserin ruhunu da kendi ideolojilerimize göre değiştirsek,fransa'nın tutumu ne olurdu?
ne zaman kültürümüzü yansıtan her öğeye sahip çıkabilecek medeniyete erişeceğiz.ne zaman...
roman, necati cumalı'nın tüm eserleri gibi, kusursuz ve akıcı bir dile sahip. olaylar, insanlar, makedonya, kısacası her şey çok ilgi çekici öğelerle anlatılmış. cumalı'nın yaşanan coğrafyayı ve dönemin etkilerini okura hissettirme uslubu, büyük ustalığı bu yapıtında da göze çarpıyor.
kitap her ne kadar romanın kahramanı üzerine odaklı gibi görünse de, cumalı yaşattığı karakterlerle hem dönemin tüm acı gerçeklerini ortaya koyuyor, hem de aslında gerçek bir sanatçının yetkinliğini kanıtlayan okurun ruhuna inebilmeyi başarıyor. bu nedenle kitabı okurken sevdaların, adaletsizliğin, dostlukların, ihanetin, acıların,aslında hepimizin hayatlarından birer kesit olduğunu fark ediyor insan, tüm evrensel motiflerle.ilginçtir ki aynı ambiyansı farklı bir dönem ustası olan cengiz dağcı'dan da almıştım.
gelelim başlığı açmamdaki asıl sebebe.kitabı bitirdikten sonra ender eserlerde yaşadığım hala romanın içindeyim hissi ile romanı webden araştırırken,romanın 2005 yılında fransa'da le dernier seigneur des balkans (balkanların son beyi) adında bir uyarlamasının çekildiğini fark ettim.elbette uyarlama ile roman arasında ufak farklılıkların olması normaldi.fakat özellikle romanın son ve esas temasını tamamen çarpıtarak yayınlamaları cidden yenilir yutulur bir konu değildi.romanda baş kahraman, uğradığı bir ihanetle davası üzerinde mücadele verirken öldürülüyor.oysa fransızlar romanın sonuna; davasında mücadeleden vazgeçmiş,yenik düştüğü için de intihar eden bir kahramanı reva görüyorlar.yani tüm kurguya bile aykırı bir durumu fütursuzca yansıtmışlar.nasıl olsa kendilerinden hesap soracak bir kültür bakanımız olmadığı için.
peki ya biz;zola'nın germinalini aynı adlı bir uyarlamayla beyaz perdeye döksek ve eserin ruhunu da kendi ideolojilerimize göre değiştirsek,fransa'nın tutumu ne olurdu?
ne zaman kültürümüzü yansıtan her öğeye sahip çıkabilecek medeniyete erişeceğiz.ne zaman...
devamını gör...