#ödüllü filmler
aksiyon / bilim kurgu
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

sırf bu girdiyi sağlıklı ve tarafsız girebileyim diye kitabını yeniden okuduğum, 1953 ve 2005'te çekilmiş iki filmini de izlediğim bilimkurgu filmi. bilimkurgunun babalarından sayılan h. g. wells'in (1866-1946) en tanınan kitaplarından birinin -tıpkı diğer kitapları gibi- kendisinden sonra yazacaklara, film çekeceklere ışık olduğu, ilham olduğu the war of the worlds romanının iki ayrı yönetmenle, iki ayrı bakış açısıyla çekildiği filmler.

1953 yapımı olan ilki, byron haskin tarafından yönetilmiş. zamanında iyi eleştiriler almış, hatta en iyi görsel efekt oscar'ı almış, hatta kendisinden sonra çevrilen 'science fiction' filmleri derinden etkilemiş bir film. 85 dakikalık filmin tamamını tek seferde izlemeye dayanamadığım için benim filmi izlemem 3 saati buldu. sıkıntıdan hafakanlar geçirdim.

bundan sonrası spoiler içerir.

sırf daha fazla ilgi çeksin diye filme aşk hikayesi koymak, sonra da bu başrol hanımın hiç inandırıcı olmayan çığlıklarını izlemek cidden yorucuydu. iş bu kadını izlerken, eski türk filmlerindeki, sabah uyandıklarında pür makyajları ve takma kirpikleriyle uyanan kadın oyuncular bir türlü aklımdan çıkmadı.*

demek ki o yıllarda bu filmleri izleyen türk yönetmenler, bu oyunculuk saçmalıklarını batıyı taklit ederek uygulatıyorlarmış. dünyayı uzaylılar işgal etmiş, her yer yıkılmış, göçmüş, bizim hanım kızımız bu yıkıntıların ortasında, sevdiği adamın kollarında, hiç bozulmamış saçları (ki bugün usta bir kuaför o saçı iki saatte yapamaz herhalde, eski kadınların saçları, topuzları falan neymiş öyle, kuaförler ustalık görsün, ne o öyle bir düz föne 100 lira almak falan)* (yazarken bile sıkıntı bastı, konu dağıldı, cümlenin başını bulmam lazım.)* evet, kızımız o süper yapılı saçları ve sabahın köründe hangi yağla parlatıldığını çok merak ettiğim çilek pembesi dudaklarıyla sevdiceğinin kollarında gözlerini açarken..............

film 1953'ün. yani ll. dünya savaşı bitmiş, atom bombaları atılmış, japonya dize gelmiş...... filmin senaristleri, uzaylı parkına* atom bombası attırıyorlar hemi de aralarında belki iki km. falan uzaktan dürbünleriyle atom bombasını izleyen başkahramanlarımızın gözü önünde. ve sürpriz! ne oluyor, hem uzaylılara bir şey olmuyor hem de bizimkilere! neymiş atom bombasının osuruk gazından farkı yokmuş, izleyen standart amerikalı görsün, anlasın! amerikalılar japonya'ya ne yaptı ki? hiççç. yüzbinlerce insan mı öldü? binlercesi sakat mı kaldı? yoooo. (kesin yedirmişlerdir de.)

bunlardan daha elim ve saçma olansa, başlangıçta inancını sınayıp, işte "tanrı bizden daha yüce bir uygarlık yarattıysa, onlara bizden daha yakındır." diyerek elinde sanki şeytan çıkarma seansına gidiyormuş gibi kutsal kitap ve dudaklarında mırıl mırıl okuduğu dualarla, cengaverce yürüyüp bok yoluna giden, kemikleri bile kalmayan rahibin, "hah tamam, sonunda gerçek bir şey var filmde" dedirtmesinin üstüne, sevdiceğini kiliselerde arayıp, sonunda başka bir rahibin, tanrı'dan mucize istemesinin az sonrasında, hem gerekli mucizeyi hem de ıslak dudaklı sevgilisini bulan kahramanla tüy diktirmesi. evet, bol keseden yapılan hristiyanlık propagandasıyla tüyleri diken diken eden böyle bir filmin, yapıldığı zaman içinde batı dünyası içinde beğenilmemesi olanaksız dedirtiyor günümüz izleyicisine. (en azından bana.)

ikinci filme geçemeyeceğim dostlar, benden şimdilik bu kadar, yazması bile yordu, tüketti. diğer filmi ve kitapla ilgili notlarımı başka bir girdide paylaşırım. savaşsız ama bol sevişli günler ve geceler dileğiyle.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"war of the worlds" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim