1.
westminster modeli'ni anlatmaya başlamadan önce birleşik krallık monarşisine ve diğer kurumlarla ilişkisine değinmek istiyorum zira model monarşiye dayanıyor. bu vesileyle monarşi hakkındaki yanlış bilgileri de ortadan kaldırmış oluruz.
dünya üzerinde çok çeşitli monarşiler geçmişten beri var oldu ve varlar. birleşik krallık (bundan sonra bk olarak bahsedeceğim) monarşisi ise anayasal bir monarşi. yani hükümdarın yetkilerinin belli bir kısmını yasama ve yürütme erkine devrettiği yönetim biçimi. bu monarşinin söz sahibi olduğu topraklar ise ingiliz milletler topluluğu bölgesi olarak adlandırılır. bu bölgenin bir haritasını aşağıda görebilirsiniz. monarşinin mevcut başı kraliçe ıı. elizabeth idir. geçmişte çok geniş yetkilere sahip olsalar da şu an kraliçe ve kraliyet ailesi sadece törensel, kısmen diplomatik ve temsili görevlere sahiptir. kraliçe aynı zamanda bk silahlı kuvvetlerinin başkomutanıdır.
kraliçe, hükûmette neredeyse hiç söz sahibi değildir. kraliçe otoritesini onun adına kullanma yetkisi, başta seçilmiş başbakan olmak üzere hükûmete ve diğer kamu kurumlarına devredilmiştir. parlamentonun açılması gibi olaylar, şahsen kraliçe tarafından gerçekleştirilse bile, kraliçenin parlamentonun aldığı kararlarda herhangi bir tasarruf hakkı yoktur.
1. yasama yetkisi kraliçe tarafından kullanılır. tabi ki kraliçe, parlamento (avam kamarası ve lortlar kamarası) tavsiyesi ve rızası ile bu kararlara imza atar. yani bu yetkinin kullanımı amiyane bir tabirle parlamento ne derse o işe onaylandı mührü basmaktır.
2. yürütme yetkisi başta başbakan olmak majestelerinin halkoyu ile seçilmiş hükûmeti tarafından kullanılır.
3. yargı yetkisi anayasa ve kanunlardan doğan hak ile çeşitli bağımsız bk yargı organları tarafından kullanılır.
özetle, bir hükümdar olarak kraliçe’nin rolü, onur vermek gibi politika dışı eylemlerle sınırlıdır. bu rol 1800’lerden beri kabul edilmektedir. 1867'de monarşi, hükûmetin "etkili parçası" yerine "onurlu parçası" olarak tanımlanmıştır.
gelelim westminster modeli'ne. modelin ismi, londra’da bulunan westminster sarayı’ndan gelir. bk tarihindeki çeşitli demokratikleşme adımları neticesinde westminster modeli zaman içinde ortaya çıkmıştır. bu demokratikleşme adımlarını kabaca üç madde ile özetleyecek olursak 1215 magna carta, 1628 ingiliz haklar bildirisi, 1689 haklar beyannamesi güzel örneklerdir. bu örneklerden bahsetmek istiyorum.
1. magna carta
büyük ferman anlamına gelir. bu adım ile hükümdarın yetkileri ilk kez kısıtlanmış ve derebeylere haklar tanımıştır. bugünkü anayasal hiyerarşik sistemin oluşmasındaki kilometre taşıdır.
2. 1628 haklar bildirisi
zaten hükümdarın savaş politikalarından haz etmeyen ve dolayısıyla finanse etmek de istemeyen parlamento, hükümdara ödenek vermeyi reddetmişti. parlamento ısrarla feshedilse de her yeni seçilen parlamento aynı görüşteydi. hükümdar-parlamento çatışmasının sonucunda haklar bildirisi imzalandı. bu bildiri, kimsenin parlamentonun kararı olmadıkça vergi ödemek zorunda olmadığı tekrar hatırlatıyordu.
3. 1689 haklar beyannamesi
bu beyanname hükümdarım keyfi hareketlerini ve yine birtakım yetkilerini kısıtlamıştır. hükümdardan parlamentoya büyük yetki devirleri bu beyanname sonucunda olmuştur. 1628’deki bildiride yer alan “parlamentodan izinsiz vergi toplanamaz” görüşü 1689’a kadar krallarca defaatle çiğnendiği için bu beyannamede bir daha belirtilmiş ve yine parlamento izni olmadan asker toplamak da yasaklanmıştır. parlamentonun kabul ettiği yasa kral dahil herkesi bağlayacaktır.
bu model başta britanya’da ortaya çıkmış olsa da zamanla diğer dominyonlara da ulaşmıştır. tabi ki milletten millete bu sistemin yapı taşları aynı kalmak üzere bazı özellikleri farklılık göstermektedir. şimdi bu modeldeki kurumların hiyerarşik yapısına değinmek istiyorum.
1. taç
bk topraklarında devletle ilişkili bütün her şey taç (kraliçe) adına yapılır. bu makama oturmak içinse mevcut bir hükümdarın ölümünden sonraki cinsiyet fark etmeksizin en büyük çocuk olmak gerekir. eğer mevcut bir hükümdar tahttan feragat ederse ve olası veliahtının yaşı küçükse taç görevleri için belirli kanuna bağlı kalarak başka bir yetişkin görevlendirilir.
bu makamdaki kişi devlet işlemlerinin hepsinden haberdar olmak zorundadır, gerekirse görüş veya önerili açıklayabilmelidir. bunların dışında hükümdar, hükûmet yetkililerinin önerileri doğrultusunda hareket etmek zorundadır. bu makam siyasi farklılıklardan üsttedir, tarafsızdır. aynı zamanda ingiltere kilisesi de bu makama bağlıdır.
taç ile hükûmet ilişkisi
bu iki pozisyonun birbirinden haberdar olması için çeşitli yollar vardır. birincisi devlet tutanaklarıdır. neredeyse devletteki bütün işlemlerin tutanaklarının bir kopyası da kraliçede bulunur. ikinci yöntem ise başbakan’ın her hafta kraliçe’nin huzuruna çıkmasıdır. bu huzura kabullerde hükümet gündemi konu edilir ve kraliçe’nin fikri alınır.
2. kraliyet danışma meclisi
bu mecliste 400’den fazla üye bulunmaktadır. bu üyelerin seçilmesi başbakan tavsiyesi ile kraliçe tarafından gerçekleştirilir. yaşayan eski ve halihazırdaki hükûmet üyeleri de bu meclisin üyesidir. bu meclis bildiri ve emir yoluyla çalışır. bu bildiri ve emirler parlamento açılışı, savaş veya barış ilanı ve güçler ayrılığına dair olabilir.
3. başbakan
bu makamdaki kişi seçilmiş de olsa yetki alanı bir noktada diğer kurumlarda gördüğü desteğe bağlıdır. gerekli durumlarda başbakan diğer bakanlıkların da görevlerini yürütebilir. bu makam parlamentoya karşı sorumludur. eğer bir başbakan eşitli nedenlerden dolayı görevi bırakırsa bir sonraki seçime kadar makama oturacak kişiyi hükümdar seçer. kağıt üstünde hükümdar gönlünden geçen kişiyi atayabilmekte ise de pratikte öyle değildir. avam kamarası’nda çoğunluğa sahip partinin lideri hükümdar tarafından atanır.
4. hükûmet
britanya’da yazılı bir anayasa olmadığı için hükûmetin çalışma şekli hakkında kesin sınırlar çizilmemiştir. her hükûmetin kabine odaklı mı yoksa başbakan odaklı bir eğilim göstereceği tamamen başbakan ve bakanların tutumlarına bağlıdır. kabine üye sayıları yine kesin şekilde belirtilmemiştir. kabine başbakan ile şekil alır. yine bakanların ataması hükümdarda olsa da uygulamada başbakan bu kararları alır. başbakan kabine üstünde tam yetkiye sahiptir ancak unutulmamalıdır ki kabine ve parti desteği olmadan da başbakan makamında kalamaz.
5. parlamento
avam kamarası ve lortlar kamarası olmak üzere iki kanattan oluşur.
ı. avam kamarası
ilk başta 14. asırda ingiliz avam kamarası ile başlayan bu kurum daha sonra iskoçya ile birleşme sonucunda bk avam kamarası hâline gelmiş ve irlanda’nın bağımsızlık kazanmasıyla birlikte bugünkü hâlini almıştır. seçilen parlamenterler partilerini desteklemek mecburiyetinde değildir. her partide belirli parlamenterler “whip” olarak belirlenip parlamenterlerin partilerinin odakları lehine hareket etmesini sağlayan bir sistem vardır.
hükûmetin avam kamarasına karşı olan sorumluluğu lortlar kamarasına göre olandan önce gelir. başbakan da avam kamarası üyesidir. yapılacak olan kanunların içeriğini kabine belirlese de kanun tasarıları avam kamarasından geçmediği sürece yasal zemine kavuşamayacağı için avam kamarası ile kabine arasında destek vermek/vermemek şeklinde bir ilişki vardır.
ıı. lortlar kamarası
çıkış noktası “büyük konsey”e kadar dayandırılabilen bu kamaraya 17. asıra kadar yalnızca kilise mensubu bazı görevliler ve toprak sahipleri kabul ediliyordu. 1688’e kadar yasamanın temeli olarak görülen bu kurum muhteşem devrim sonrası parlamento üstünlüğünün kabul edilmesiyle yasamadaki etkileri avamlar ile eşit olarak değerlendirildi. bu kamaraya mensuplar genelde atamayla görev alırlar ayrıca soya dayalı olarak da bu kamaraya üye olunabilmektedir. zaman içinde soya dayalı olmayan lortluk tahsisi ile soya dayalı olan lortluk tartışılmaya başlanmıştır ve soy ile lort unvanını alan üyelerin sayısı azalmıştır.
bütün bu yazdıklarım aşağıdaki diyagram ile daha iyi anlaşılacaktır.

kullandığım kaynaklar:
ı. ilgili vikipedi makaleleri
ıı. parlamenter hükümet sistemi olarak “westminster modeli” britanya örneği üzerinde bir denem, araştırma görevlisi sezen kama, mühf-had, c.22, s.2
ııı. new labour and the civil service reconstituting the westminster model, david richards
ar. gör. sezen kama’nın yazısından özellikle kurumlar hiyerarşisi kısmında çokça faydalandığımı belirtmek isterim.
dünya üzerinde çok çeşitli monarşiler geçmişten beri var oldu ve varlar. birleşik krallık (bundan sonra bk olarak bahsedeceğim) monarşisi ise anayasal bir monarşi. yani hükümdarın yetkilerinin belli bir kısmını yasama ve yürütme erkine devrettiği yönetim biçimi. bu monarşinin söz sahibi olduğu topraklar ise ingiliz milletler topluluğu bölgesi olarak adlandırılır. bu bölgenin bir haritasını aşağıda görebilirsiniz. monarşinin mevcut başı kraliçe ıı. elizabeth idir. geçmişte çok geniş yetkilere sahip olsalar da şu an kraliçe ve kraliyet ailesi sadece törensel, kısmen diplomatik ve temsili görevlere sahiptir. kraliçe aynı zamanda bk silahlı kuvvetlerinin başkomutanıdır.
kraliçe, hükûmette neredeyse hiç söz sahibi değildir. kraliçe otoritesini onun adına kullanma yetkisi, başta seçilmiş başbakan olmak üzere hükûmete ve diğer kamu kurumlarına devredilmiştir. parlamentonun açılması gibi olaylar, şahsen kraliçe tarafından gerçekleştirilse bile, kraliçenin parlamentonun aldığı kararlarda herhangi bir tasarruf hakkı yoktur.
1. yasama yetkisi kraliçe tarafından kullanılır. tabi ki kraliçe, parlamento (avam kamarası ve lortlar kamarası) tavsiyesi ve rızası ile bu kararlara imza atar. yani bu yetkinin kullanımı amiyane bir tabirle parlamento ne derse o işe onaylandı mührü basmaktır.
2. yürütme yetkisi başta başbakan olmak majestelerinin halkoyu ile seçilmiş hükûmeti tarafından kullanılır.
3. yargı yetkisi anayasa ve kanunlardan doğan hak ile çeşitli bağımsız bk yargı organları tarafından kullanılır.
özetle, bir hükümdar olarak kraliçe’nin rolü, onur vermek gibi politika dışı eylemlerle sınırlıdır. bu rol 1800’lerden beri kabul edilmektedir. 1867'de monarşi, hükûmetin "etkili parçası" yerine "onurlu parçası" olarak tanımlanmıştır.
gelelim westminster modeli'ne. modelin ismi, londra’da bulunan westminster sarayı’ndan gelir. bk tarihindeki çeşitli demokratikleşme adımları neticesinde westminster modeli zaman içinde ortaya çıkmıştır. bu demokratikleşme adımlarını kabaca üç madde ile özetleyecek olursak 1215 magna carta, 1628 ingiliz haklar bildirisi, 1689 haklar beyannamesi güzel örneklerdir. bu örneklerden bahsetmek istiyorum.
1. magna carta
büyük ferman anlamına gelir. bu adım ile hükümdarın yetkileri ilk kez kısıtlanmış ve derebeylere haklar tanımıştır. bugünkü anayasal hiyerarşik sistemin oluşmasındaki kilometre taşıdır.
2. 1628 haklar bildirisi
zaten hükümdarın savaş politikalarından haz etmeyen ve dolayısıyla finanse etmek de istemeyen parlamento, hükümdara ödenek vermeyi reddetmişti. parlamento ısrarla feshedilse de her yeni seçilen parlamento aynı görüşteydi. hükümdar-parlamento çatışmasının sonucunda haklar bildirisi imzalandı. bu bildiri, kimsenin parlamentonun kararı olmadıkça vergi ödemek zorunda olmadığı tekrar hatırlatıyordu.
3. 1689 haklar beyannamesi
bu beyanname hükümdarım keyfi hareketlerini ve yine birtakım yetkilerini kısıtlamıştır. hükümdardan parlamentoya büyük yetki devirleri bu beyanname sonucunda olmuştur. 1628’deki bildiride yer alan “parlamentodan izinsiz vergi toplanamaz” görüşü 1689’a kadar krallarca defaatle çiğnendiği için bu beyannamede bir daha belirtilmiş ve yine parlamento izni olmadan asker toplamak da yasaklanmıştır. parlamentonun kabul ettiği yasa kral dahil herkesi bağlayacaktır.
bu model başta britanya’da ortaya çıkmış olsa da zamanla diğer dominyonlara da ulaşmıştır. tabi ki milletten millete bu sistemin yapı taşları aynı kalmak üzere bazı özellikleri farklılık göstermektedir. şimdi bu modeldeki kurumların hiyerarşik yapısına değinmek istiyorum.
1. taç
bk topraklarında devletle ilişkili bütün her şey taç (kraliçe) adına yapılır. bu makama oturmak içinse mevcut bir hükümdarın ölümünden sonraki cinsiyet fark etmeksizin en büyük çocuk olmak gerekir. eğer mevcut bir hükümdar tahttan feragat ederse ve olası veliahtının yaşı küçükse taç görevleri için belirli kanuna bağlı kalarak başka bir yetişkin görevlendirilir.
bu makamdaki kişi devlet işlemlerinin hepsinden haberdar olmak zorundadır, gerekirse görüş veya önerili açıklayabilmelidir. bunların dışında hükümdar, hükûmet yetkililerinin önerileri doğrultusunda hareket etmek zorundadır. bu makam siyasi farklılıklardan üsttedir, tarafsızdır. aynı zamanda ingiltere kilisesi de bu makama bağlıdır.
taç ile hükûmet ilişkisi
bu iki pozisyonun birbirinden haberdar olması için çeşitli yollar vardır. birincisi devlet tutanaklarıdır. neredeyse devletteki bütün işlemlerin tutanaklarının bir kopyası da kraliçede bulunur. ikinci yöntem ise başbakan’ın her hafta kraliçe’nin huzuruna çıkmasıdır. bu huzura kabullerde hükümet gündemi konu edilir ve kraliçe’nin fikri alınır.
2. kraliyet danışma meclisi
bu mecliste 400’den fazla üye bulunmaktadır. bu üyelerin seçilmesi başbakan tavsiyesi ile kraliçe tarafından gerçekleştirilir. yaşayan eski ve halihazırdaki hükûmet üyeleri de bu meclisin üyesidir. bu meclis bildiri ve emir yoluyla çalışır. bu bildiri ve emirler parlamento açılışı, savaş veya barış ilanı ve güçler ayrılığına dair olabilir.
3. başbakan
bu makamdaki kişi seçilmiş de olsa yetki alanı bir noktada diğer kurumlarda gördüğü desteğe bağlıdır. gerekli durumlarda başbakan diğer bakanlıkların da görevlerini yürütebilir. bu makam parlamentoya karşı sorumludur. eğer bir başbakan eşitli nedenlerden dolayı görevi bırakırsa bir sonraki seçime kadar makama oturacak kişiyi hükümdar seçer. kağıt üstünde hükümdar gönlünden geçen kişiyi atayabilmekte ise de pratikte öyle değildir. avam kamarası’nda çoğunluğa sahip partinin lideri hükümdar tarafından atanır.
4. hükûmet
britanya’da yazılı bir anayasa olmadığı için hükûmetin çalışma şekli hakkında kesin sınırlar çizilmemiştir. her hükûmetin kabine odaklı mı yoksa başbakan odaklı bir eğilim göstereceği tamamen başbakan ve bakanların tutumlarına bağlıdır. kabine üye sayıları yine kesin şekilde belirtilmemiştir. kabine başbakan ile şekil alır. yine bakanların ataması hükümdarda olsa da uygulamada başbakan bu kararları alır. başbakan kabine üstünde tam yetkiye sahiptir ancak unutulmamalıdır ki kabine ve parti desteği olmadan da başbakan makamında kalamaz.
5. parlamento
avam kamarası ve lortlar kamarası olmak üzere iki kanattan oluşur.
ı. avam kamarası
ilk başta 14. asırda ingiliz avam kamarası ile başlayan bu kurum daha sonra iskoçya ile birleşme sonucunda bk avam kamarası hâline gelmiş ve irlanda’nın bağımsızlık kazanmasıyla birlikte bugünkü hâlini almıştır. seçilen parlamenterler partilerini desteklemek mecburiyetinde değildir. her partide belirli parlamenterler “whip” olarak belirlenip parlamenterlerin partilerinin odakları lehine hareket etmesini sağlayan bir sistem vardır.
hükûmetin avam kamarasına karşı olan sorumluluğu lortlar kamarasına göre olandan önce gelir. başbakan da avam kamarası üyesidir. yapılacak olan kanunların içeriğini kabine belirlese de kanun tasarıları avam kamarasından geçmediği sürece yasal zemine kavuşamayacağı için avam kamarası ile kabine arasında destek vermek/vermemek şeklinde bir ilişki vardır.
ıı. lortlar kamarası
çıkış noktası “büyük konsey”e kadar dayandırılabilen bu kamaraya 17. asıra kadar yalnızca kilise mensubu bazı görevliler ve toprak sahipleri kabul ediliyordu. 1688’e kadar yasamanın temeli olarak görülen bu kurum muhteşem devrim sonrası parlamento üstünlüğünün kabul edilmesiyle yasamadaki etkileri avamlar ile eşit olarak değerlendirildi. bu kamaraya mensuplar genelde atamayla görev alırlar ayrıca soya dayalı olarak da bu kamaraya üye olunabilmektedir. zaman içinde soya dayalı olmayan lortluk tahsisi ile soya dayalı olan lortluk tartışılmaya başlanmıştır ve soy ile lort unvanını alan üyelerin sayısı azalmıştır.
bütün bu yazdıklarım aşağıdaki diyagram ile daha iyi anlaşılacaktır.

kullandığım kaynaklar:
ı. ilgili vikipedi makaleleri
ıı. parlamenter hükümet sistemi olarak “westminster modeli” britanya örneği üzerinde bir denem, araştırma görevlisi sezen kama, mühf-had, c.22, s.2
ııı. new labour and the civil service reconstituting the westminster model, david richards
ar. gör. sezen kama’nın yazısından özellikle kurumlar hiyerarşisi kısmında çokça faydalandığımı belirtmek isterim.
devamını gör...