led zeppelin'in led zeppelin iv albümünden bir şarkı. müthiş bir davul soundu vardır. kaydı da bir acayiptir şarkının. hatırladığım kadarıyla da hikayesi şöyle. zira yanlışım olabilir ingilizce kaynak bulamadım. john bonham yeni evine yeni davul seti sipariş verir. gelen ekip montajı salonun ortasına yapmış ve bırakıp gitmiş. led zeppelin'in diğer üyeleri eve geliyor ve john bonham'ın davulu denemesini dinlerlerken çıkan sesten acayip etkileniyorlar. evin yüksek tavanlı olması inanılmaz bir akustik katmıştı diye anlatır robert plant. hemen kamyonetten araç gereci indirmişler ve yüksek tavandan aşağı doğru sarkıtmışlar mikrofonu. sonra da ortaya bu güzellik çıkmış.




if it keeps on rainin', levee's goin' to break
if it keeps on rainin', levee's goin' to break
when the levee breaks, ı'll have no place to stay.
mean old levee taught me to weep and moan, lord
mean old levee taught me to weep and moan
ıt's got what it takes to make a mountain man leave his home
oh well, oh well, oh well
don't it make you feel bad
when you're tryin' to find your way home
you don't know which way to go?
ıf you're goin' down south
they got no work to do
if you're going down to chicago.
a-ah, a-ah, a-ah.
cryin' won't help you, prayin' won't do you no good
no, cryin' won't help you, prayin' won't do you no good
when the levee breaks, mama, you got to move, ooh.
all last night sat on the levee and moaned
all last night sat on the levee and moaned
thinkin' 'bout my baby and my happy home
ah-oh.
ah, ah, ah, ah
ah, ah, ah, ah
goin'
i'm goin' to chicago
goin' to chicago
sorry, but ican't take you, ahhh
goin' down, goin' down now
goin' down, goin' down now
goin' down, goin' down
goin' down, goin' down.
goin' down, goin' down now
goin' down, goin' down now
goin' down, goin' down now
goin' down, goin' down-down-down-down-down.
devamını gör...
(ç)alıntı bir şarkıdır. led zep'in pek çok şarkısı gibi, ingiliz göçmen şarkılarından uyarlanmıştır.


"when the levee breaks" is a country blues song written and first recorded by kansas joe mccoy and memphis minnie in 1929. the lyrics reflect experiences during the upheaval caused by the great mississippi flood of 1927.



wikipedia.

led zep'inki 71 çıkışlıdır.
devamını gör...
başka bir sefer bir idam mahkumunun son günü* - gallows pole - hallowed be thy name arasında vb. başka şarkılarda bağlantı kurmadan önceki, ona benzer bir tarzda bağlantı kurduğum yazı.

gazap üzümleri'nde "kapitaller istediğinde, kiminle mücadele edeceğini bilmediğin için(banka, banka görevlisi, toprak sahibi vs.) gitmek, sorgulamadan yerini yurdunu terk etmek zorundasın" der john steinbeck ve işte orada devasa roman, bana bir oturuşta 260 sayfa okuma ile(karakterlerin yola çıkma kararı almaları, sonra hazırlanıp yola çıkmaları ve devamındaki bölüm) rekor kırdıran roman başlar.

if it keeps on raining, levee's gonna break

(yağmaya devam ederse, setler dayanamayacak)

when the levee breaks, mama you got to move

setler parçalanırsa güzelim, gitmek zorundasın(yız)


when the levee breaks, i'll have no place to stay

setler parçalanırsa, kalacak yerim olmayacak

levee: sel önleme seti
mama: argoda bir sesleniş. sanıldığının aksine anne değil sevgili, kadın vs. için kullanılır. kimi yerlerde "güzelim" anlamına gelir.

1927'deki mississippi sel felaketi, yüzbinlerce kişinin ve yerleşim yerlerinin zarar görmesini sağlayan çok büyük bir felaket.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

şurada bilgilendirme var.

eser, 1927 yılındaki bu sel felaketinden sonra, 1929 yılında, olaya atıfta bulunmak için kansas joe mccoy-memphis minnie tarafından yazılıp kaydediliyor. burada da tıpkı romandaki gibi belirsiz, karşı konulamayan bir gücün(doğa, doğal afet) yurttaşları yerinden yurdundan ettiğinin(edeceğinin)serzenişi var. romanda california'ya(doğu'dan batı'ya) gitmek isteyen halk, burada ise chicago'ya girmek isteyen anlatıcı, doğal olarak belki de yüzbinlerce kişi var. zaten şarkının bilinen versiyonları bir yorum olmakla beraber, orjinalini gerçekten bir halk türküsü yerine sayabileceğimiz blues eseri denilebilir.

blues'un önemi ile ilgili ersan kuneri dizisinden bir diyalog gelsin.

- caz dinlenecek ulan! caz dinlenecek.
+ maden öyle, o ayıla bayıla dinlediğim blues ne peki?
- eeeeeh. amma uzattın! blues uzakta, toplumu kemiren bir şey değil. "tren yolunda gördüm onu. anama sordum vermedi beni." bunlar beni bozmaz, üstelik ingilizce. ama arabesk öyle mi? kokuyor bir kere





sonrasında, 1970 yılında şarkıyı led zeppelin birkaç söz değişikliği ve yeni bir yorum ile albümlerine koyuyorlar. zaten şarkının bu kadar bilinir olmasının en büyük sorumlusu da onlar.



genellikle şarkı sözlerine aşina olmayan ve duyduğu yabancı dildeki şarkıları " evet evet kesin böyle" diyerek kulaktan kulağa şekilde yalan yanlış şekilde anlayan, bazen de yayan rock severler gibi ben de "yaprak düştüğünde, buradan gitmemiz lazım" olarak, selin geleceğinin sonbaharın gelmesi ve yaprağın düşmesi üzerinden algılamıştım. tabii internet araştırması pek gelişkin değil, ingilizcemiz de yetersiz olduğu için algımda bir tahmin sonrası tamamen böyle yerleşmiş. birçok kişi de bu hataya düşmüştür eminim.

o kadar da abartılı ve üzücü bir durum olmamakla beraber bu yüzden bu sözleri de o şarkıdaki "hiçbir yüz güzel değil, senin yüzünden" kullanımı olarak kabul edip yolumuza devam edebiliriz.

ben de farkında olmadan burada kendi kendime bir anlamda tevriye uygulaması yapmışım. tabii bu, anlam bütününe pek zarar vermediği için bir sorun teşkil etmez o ayrı konu. tevriye dediğim, bildiğiniz üzere belki üstümüzden bir kuş geçer isimli eserde geçen "hiçbir yüz güzel değil senin yüzünden" sözleri ile örneklenecek bir olay.

hiçbir yüz güzel değil, senin yüzünden (suçlama)
hiçbir yüz güzel değil senin yüzünden (övgü)

bu kadar nefis olmasa da birçoğumuz farkında olmadan bu şarkıda, kötü bir tevriye örneğinin uygulayıcısı olmuşuzdur.

isteği dışında bir yerden göç etmeyi işlediği için, bağlantı kurduğum gazap üzümleri'ndeki gibi göçmenliğin acı tarafını yansıtır. bu da şarkının göçmenlikle ilgili olarak en önde sayılan the immigrant song kadar iyi, hatta dokunaklılık anlamında belki ondan da üstün olduğunu gösterir. tabii göçmenlik konusunda algılarımız son dönemde bayağı bir yıkıldığı ve gerçek anlamda göçmen kavramının ne olduğunu bilmediğimiz için bu iki eserde de olaya, son yıllardaki şartlardan dolayı soğuk bakabiliriz.

en son versiyonda, playing for change isimli bizdeki doğa için çal organizasyonuna zamanında ilham olan oluşum tarafından yorumlanmış.

buradan

bu arada linkteki yorumda oluşan ironi ise şudur ki; girdide roman ve şarkı karşılaştırması yaparken romanın insan kaynaklı göç, şarkının ise doğa kaynaklı göç olduğunu söylemiştim. burada ise insanın mahvettiği doğa sebebiyle, dünyanın yaşanılmaz bir yer olması ve mecburen başka gezegene göç etme ihtimalimiz olacağı söylenip insan kaynaklı doğal felaketleri video halinde gösteriliyor. suçlu doğa ama bizim mahvettiğimiz doğa.

3. dakikadan sonra susan tedeshi'nin girmesi ve sonraki vokaller ile beraber "all last night" vurgularını çok beğeniyorum. bir de tabii sürpriz bir konuk var *. davulda ise biraz daha sakin çalınması uygun görülmüş. kaldı ki o stüdyo versiyonunun eşi benzerini sergileyebilecek insan hayatta değil ve bir daha da gelmeyecek.


orijinal versiyon:
buradan

led zeppelin versiyonu:
buradan
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"when the levee breaks" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim