#ödüllü filmler
türkçesi konuşan kadınlar olan yine aynı isimli kitabından uyarlanan 2022 gösterim yıllı filmdir.
2010 yıllarında medeniyetten, gelişmişlikten uzak, dindar yaşayan bir kolonide artık kadınların sesi çıkmaya başlar ve yıllar süren taciz tecavüz olaylarını birbirine anlatırlar.
2010 yıllarında medeniyetten, gelişmişlikten uzak, dindar yaşayan bir kolonide artık kadınların sesi çıkmaya başlar ve yıllar süren taciz tecavüz olaylarını birbirine anlatırlar.
*national board of review ve american film ınstitute- 2022'nin en iyi on filmi.
*28. eleştirmenlerin seçimi ödülleri- en iyi uyarlama senaryo ödülü.
*28. eleştirmenlerin seçimi ödülleri- en iyi uyarlama senaryo ödülü.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "miko" tarafından 27.03.2023 12:59 tarihinde açılmıştır.
1.
away from her ve stories we tell* ile tanıdığımız genç yönetmen sarah polley imzası taşıyan 2022 yapımı sinema filmi. kitap uyarlaması. aynı isimli 2018'de çıkan miriam toews'ın kitabındaki yaşanmış olaylardan esinlenilmiş senaryo kaleme alınırken.
bolivya'nın uzak ve muhafazakar kasabalarından birinde, kim bilir kaç yüz yıldır devam etmekte olan ve ancak 2000'lerin başında ortaya çıkartılmış seri tecavüzleri konu alıyor film. daha doğrusu kadınların inekleri sakinleştirmek için kullanılan kimyasal ilaçlarla uyuşturulup, ensest, pedofil ve her türlü cinsel suça maruz bırakılmalarına karşı sonunda harekete geçmelerini... bu hareketi nasıl örgütleyeceklerini film boyunca konuşmalarını, karar verme aşamalarını. film 24 satten bile kısa bir zaman dilimini anlatıyor. ama üzerinde sayfalarca, günlerce konuşulacak fikri ve eylemsel mülkiyet barındırıyor. oyuncu kadrosunda rooney mara, frances mcdormand ve claire foy gibi isimler var. en iyi uyarlama senaryo dalında oscar ödüllü.
benimse hakkında sadece şunu söyleyebileceğim bir film women talking; neden emek ve özgürlük mücadelesini kalbimde, kadın mücadelesini ise karnımda konumlandırdığımı ben bu filmi izlediğim gün bir kez daha anlamıştım. kendisine feminist demekten imtina eden biri olarak hakkında daha fazla bir şey söylemekten ar ederim. naçizane.
bolivya'nın uzak ve muhafazakar kasabalarından birinde, kim bilir kaç yüz yıldır devam etmekte olan ve ancak 2000'lerin başında ortaya çıkartılmış seri tecavüzleri konu alıyor film. daha doğrusu kadınların inekleri sakinleştirmek için kullanılan kimyasal ilaçlarla uyuşturulup, ensest, pedofil ve her türlü cinsel suça maruz bırakılmalarına karşı sonunda harekete geçmelerini... bu hareketi nasıl örgütleyeceklerini film boyunca konuşmalarını, karar verme aşamalarını. film 24 satten bile kısa bir zaman dilimini anlatıyor. ama üzerinde sayfalarca, günlerce konuşulacak fikri ve eylemsel mülkiyet barındırıyor. oyuncu kadrosunda rooney mara, frances mcdormand ve claire foy gibi isimler var. en iyi uyarlama senaryo dalında oscar ödüllü.
benimse hakkında sadece şunu söyleyebileceğim bir film women talking; neden emek ve özgürlük mücadelesini kalbimde, kadın mücadelesini ise karnımda konumlandırdığımı ben bu filmi izlediğim gün bir kez daha anlamıştım. kendisine feminist demekten imtina eden biri olarak hakkında daha fazla bir şey söylemekten ar ederim. naçizane.
devamını gör...
2.
oldukça yoğun duygu ve düşüncelerle izlenen bir film çıkarmışlar ortaya. ilk başları biraz 12 angry man filmini anımsatsa da, burada ki, yasal bir süre dışında, bir kolonide yaşayan kadınların maruz kaldıkları cinsel istismar, tecavüz ve toplumdan ayrıştırılma durumunun kadınlar arasında ele alınması anlatılıyor.
yaşadıkları toplum içerisinde, dini vecizeler ile bağlılıkları erkeklere devam etmiş. bu esnada kadınlar sistematik olarak gündelik hayatta sadece geri planda çalışan, eğitim ve bilimden uzak tutulan bir grup olmuşlar. erkekler ise, kendi liderliklerinde eğitimler alarak (muhtemelen kendilerini kanıtlamada bir aşama olarak) kadınlara tecavüz organizasyonları düzenleyen bireyler olup çıkmışlar. bu aşama da tecavüzleri uzun süre, kadınlara kendi sanrıları, şeytanın musallat olması vs. gibi doğaüstü varlıklara atıflarda bulunarak gizlemeyi başarmışlar. kimse buna olanak vermese de (çünkü bu saldırılardan oluşan hamilelikler ve çocuklar var.) ta ki içlerinden biri saldırı anında şüpheliyi yakalayana kadar.
bundan sonrası ise hiç değişmeyen bir parodi gibi devam ediyor. yine toplumun yaşlı erkeklerinin de baskısı ile, kadınlar, tecavüzden suçladıkları adamları affedip, düzene devam edecekler ya da aforoz edilip, dinden atılacaklar. bunun üzerine kadınlar kendi aralarında konuşarak, gitmek - kalmak ve hiç bir şey yapmamak - kalmak ve savaşmak seçenekleri arasında beyin fırtınası yapıyorlar.
film boyunca bütün detaylar içime fazlası ile işlemiş olsa da, en çok beni üzen şey, tüm bu olumsuz koşullarda bile hala bu saldırılarda bulunan erkeklerin bile sistemin kurbanı olabileceğini düşündükleri o andı. ne acı değil mi? suçlu olsalar da, bunları onlara yaptıran sisteme boyun eğmek zorunda oldukları için yaptıkları da bir gerçek olabilir. bir de, içlerinde toplantı tutanağı tutmak için bulunan august'a "ya ne düşündüğüm tüm hayatın boyunca önemsiz olsaydı, ne hissederdin?" diye sormaları.
herkesin izlemesi gereken bir buçuk saat süren film. mutlaka izleyin. dini inançların, başkalarının vesilesi ile olmayacağını sadece birey ve yaratıcı arasında olduğunu daha nasıl anlatılabilir bilmiyorum ama, mutlaka izleyin.
yaşadıkları toplum içerisinde, dini vecizeler ile bağlılıkları erkeklere devam etmiş. bu esnada kadınlar sistematik olarak gündelik hayatta sadece geri planda çalışan, eğitim ve bilimden uzak tutulan bir grup olmuşlar. erkekler ise, kendi liderliklerinde eğitimler alarak (muhtemelen kendilerini kanıtlamada bir aşama olarak) kadınlara tecavüz organizasyonları düzenleyen bireyler olup çıkmışlar. bu aşama da tecavüzleri uzun süre, kadınlara kendi sanrıları, şeytanın musallat olması vs. gibi doğaüstü varlıklara atıflarda bulunarak gizlemeyi başarmışlar. kimse buna olanak vermese de (çünkü bu saldırılardan oluşan hamilelikler ve çocuklar var.) ta ki içlerinden biri saldırı anında şüpheliyi yakalayana kadar.
bundan sonrası ise hiç değişmeyen bir parodi gibi devam ediyor. yine toplumun yaşlı erkeklerinin de baskısı ile, kadınlar, tecavüzden suçladıkları adamları affedip, düzene devam edecekler ya da aforoz edilip, dinden atılacaklar. bunun üzerine kadınlar kendi aralarında konuşarak, gitmek - kalmak ve hiç bir şey yapmamak - kalmak ve savaşmak seçenekleri arasında beyin fırtınası yapıyorlar.
film boyunca bütün detaylar içime fazlası ile işlemiş olsa da, en çok beni üzen şey, tüm bu olumsuz koşullarda bile hala bu saldırılarda bulunan erkeklerin bile sistemin kurbanı olabileceğini düşündükleri o andı. ne acı değil mi? suçlu olsalar da, bunları onlara yaptıran sisteme boyun eğmek zorunda oldukları için yaptıkları da bir gerçek olabilir. bir de, içlerinde toplantı tutanağı tutmak için bulunan august'a "ya ne düşündüğüm tüm hayatın boyunca önemsiz olsaydı, ne hissederdin?" diye sormaları.
herkesin izlemesi gereken bir buçuk saat süren film. mutlaka izleyin. dini inançların, başkalarının vesilesi ile olmayacağını sadece birey ve yaratıcı arasında olduğunu daha nasıl anlatılabilir bilmiyorum ama, mutlaka izleyin.
devamını gör...