1.
cihan bozkaya tarafından çekilen yaklaşık 20 dakikalık kısa film; 2013 yapımlı olduğu bilinmektedir.

yağmurla aranız nasıl bilmem ama benimki çok iyi, kapalı havaların âşığı değilsem de yağmuru çok severim ve elimde olsa her gün yağmur yağdırırdım, her an yağmur duasına çıkabilirim.*
yağmur yağdığında acı veren tek şey dışarda kedilerin ve evsiz insanların olduğunu da hatırlamak iken şimdi filme geçelim.
son zamanlarda izlediğim en farklı kısa filmlerden biriydi, yalnızca hikâyede bazı kopukluklar olduğunu düşünüyorum.
filmimizde birbirinden bağımsız gibi duran ama bilmeden birbirinin hayatına dokunup geçen insanlar var, yağmur yağıyor ve yağmur bence acıyı temsil ediyordu.
birisi yağmur yağarken hastalanan bebeğini hastaneye götürmeye ve araba bulmaya çalışıyor, bir sevgili çift gök delinmiş gibi yağmur yağarken sigara almaya gidiyor ve onları ıslatan araba bu bebeğini hastaneye götüren babanın bindiği araba oluyor.
filmin başında ise küçük bir çocuğu ve yanındaki yaşlı kadını görüyoruz, o küçük çocuk diğer sahnelerde büyümüş müydü yoksa onun hikâyesi o kadar mıydı, ona emin olmak zor.
yağmurun acıyı temsil etmesine gelecek olursak, yağmur hepsinin gününü zorlaştırıyordu, ve bazı karakterler aradan yıllar geçse de yağmuru izlemekten vazgeçmiyordu, yağmur hayatının belirli evrelerinde hep onunla beraberdi, tıpkı gerçek acıların da aslında hep bizimle olduğu ve hiçbir yere gitmediği gibi.
yağmurdan ya da acıdan etkilenme oranımız ise bizim içinde olduğumuz duruma göre değişiyordu, zor ve müşkül bir durumda isen yağmur hayatı zorlaştırır iken, zor bir durumda değilsen de yağmur, ya da acı fazla etki etmiyordu.
farklı bir kısa filmdi.
kendi bakış açıma göre ele almak istedim ve galiba yazacaklarım bu kadar.
yağmur size hep mutluluk getirsin..

yağmurla aranız nasıl bilmem ama benimki çok iyi, kapalı havaların âşığı değilsem de yağmuru çok severim ve elimde olsa her gün yağmur yağdırırdım, her an yağmur duasına çıkabilirim.*
yağmur yağdığında acı veren tek şey dışarda kedilerin ve evsiz insanların olduğunu da hatırlamak iken şimdi filme geçelim.
son zamanlarda izlediğim en farklı kısa filmlerden biriydi, yalnızca hikâyede bazı kopukluklar olduğunu düşünüyorum.
filmimizde birbirinden bağımsız gibi duran ama bilmeden birbirinin hayatına dokunup geçen insanlar var, yağmur yağıyor ve yağmur bence acıyı temsil ediyordu.
birisi yağmur yağarken hastalanan bebeğini hastaneye götürmeye ve araba bulmaya çalışıyor, bir sevgili çift gök delinmiş gibi yağmur yağarken sigara almaya gidiyor ve onları ıslatan araba bu bebeğini hastaneye götüren babanın bindiği araba oluyor.
filmin başında ise küçük bir çocuğu ve yanındaki yaşlı kadını görüyoruz, o küçük çocuk diğer sahnelerde büyümüş müydü yoksa onun hikâyesi o kadar mıydı, ona emin olmak zor.
yağmurun acıyı temsil etmesine gelecek olursak, yağmur hepsinin gününü zorlaştırıyordu, ve bazı karakterler aradan yıllar geçse de yağmuru izlemekten vazgeçmiyordu, yağmur hayatının belirli evrelerinde hep onunla beraberdi, tıpkı gerçek acıların da aslında hep bizimle olduğu ve hiçbir yere gitmediği gibi.
yağmurdan ya da acıdan etkilenme oranımız ise bizim içinde olduğumuz duruma göre değişiyordu, zor ve müşkül bir durumda isen yağmur hayatı zorlaştırır iken, zor bir durumda değilsen de yağmur, ya da acı fazla etki etmiyordu.
farklı bir kısa filmdi.
kendi bakış açıma göre ele almak istedim ve galiba yazacaklarım bu kadar.
yağmur size hep mutluluk getirsin..
devamını gör...