yalanlar şehri

bir polisin tüm hayatını bir davaya adamasını konu edinen film. filmimiz genel olarak bir gazeteci ile bir polis arasında geçiyor ve sorular eşliğinde geçmişe gidilip tekrar normal zamana dönülüyor. konu olarak belirgin olarak kötü polislerin var olduğunu ve bu polislerin işine gelmeyen davaları soruşturmadığını hatta bazı davalarda baş suçlu olduklarını söylüyor. bazı ünlü rapçilerin öldürülmesinde de yer aldıkları söylenmesine rağmen tutuklanan kimse olmamış. filmin başında siyahi bir adam ile beyaz bir adamı görüyoruz ve bu iki kişi birbirini kovalarken siyahi adam vurulup ölüyor. dışardan bakınca basit gibi görünüyor ama ikisi de polis çıkınca olay tuhaflaşıyor hatta polis ceza falanda almıyor çünkü ikisi de birbirine silah çekmiş ve biri diğerini vurmuş o kadar. bu davaya bakınca normal gibi görünüyor ama bu işi soruşturan polis bu olaylar ile rapçi olayları arasında bağlantı olduğunu düşünüyor. polislerin suçlu olduğu yerde bir polis ne kadar ilerleme sağlayabilirse polisimizde o kadar ilerleme sağlamıştır. gazeteciye söylediği de budur ama sonunda o da ona inanmayınca elinde dosya ile gittiği kurumda kalp krizi geçirip ölen polisin ardından bir yazı yazan gazetecimiz onun ölümünde ve bir davanın ardında bütün ömrünü harcamasını konu alan yazı yazar ama maalesef her şey bu kadar. filmde de görürüz ki kötüler her zaman kazanır. iyiler her zaman kazanır sözü bir hayal satmadır. bir yerde bir kazanan varsa o kötüdür.