1.
sizler de bilirsiniz ki hikaye demek eski zamanlar da yaşamış insanlar için her şeydi. kültürlerini bu hikayeler aracılığıyla yaydılar. o hikayelerin on binlerce yıl öncesinden günümüze kadar gelmesini sağlayan sevgili atalarımızın ruhları önünde saygıyla eğilerek şükranlarımı sunuyorum onlara.
bu hikayede tanrılara yer olmayacak. tamamen tanrıçalardan kurulu bir hikayedir bu. çünkü, tanrılar şanslarını kaybettiler. maalesef bunca yıl dünyamızı çok kötü yönettiler. şimdi sıra tanrıçalarımızda.
ben daha çok küçük bir çocuktum. etrafımda bir düzensizlik hakimdi. her şey gibi ben de düzensizdim. belirli bir şeklim şemalim yoktu. bunu sizlere nasıl anlatsam, bir kargaşa hali vardı. her şey birbirine karışmıştı. toz bulutları çoktu. oradan oraya sürüklenip duruyorduk. insanın başı olmadan başının döndüğünü düşünün işte öyle bir şeyler. ah tabiî ki bütün bunları hayal meyal hatırlıyorum.
bir gün bir şeylerin değişiyor olduğunu fark ettim. sanki başımın dönmesi geçiyor, toz bulutları dağılmaya başlıyor, beni deli eden bu kargaşa azalıyor gibi gelmeye başlamıştı. bir süre sonra bir ses duydum. o ses nerden geliyordu. ses neydi? ve bu sesi nasıl oluyor da duyuyordum? hatta nasıl oluyor da anlıyordum. bir mucize gerçekleşiyordu.
ah bu sesi hala ruhumun iliklerinde hissediyorum. konuşan toprak anamızdı. (bkz: gaia)bütün tanrıçaların soylarının dayandığı ilk tanrıçamız. ilk duyduğum sesti bu. o konuşurken şekiller belirip, toz bulutları ortadan kalkmaya başlıyordu. ellerimi görüyordum. görmek neydi. el neydi? bir şeyler görüyordum ama o zamanlar tanımlayamıyordum gördüklerimi. o güzelim ses konuşuyordu. ilginç bir şekilde söylediklerini anlıyordum. yaşamaktan, düzenden bahsediyordu. birlikte yaşamaktan. ama bunun için bazı kurallarımız olacak diyordu. ve bazı tanrıçalar göndereceğim size, yaşamayı öğretmesi için diye söylüyordu. aradan çok uzun zaman geçti ancak bunları hatırlayabiliyorum. gaia, onu anlamak çok zordu. hatta tam olarak anlayabilmek imkansızdı. ah bu aciz aklımla nasıl anlayabilirdim ki. o nasıl oluşmuştu? onun varlığı nereden gelmekteydi? bunları çok düşündüm uzun yıllar. onu anlayabilmek ancak o gibi olmak ile mümkündü. onun varlığı, tüm her şeyi başlatmaktı. her şey onun varlığından doğmuştu. evet bunu gözlerimle görmüştüm. her şeyi bilendi o. o demek her şeydi.
bizlere gönderdiği ilk tanrıçamız (bkz: demeter) di. bereket ve tarım tanrıçamız. yaşamak için bize gerekli olan besini o sağlayacaktı. ah ne kadar bilgili ve yardımseverdi. elini değdiği her şey çoğalıyordu. onun sayesinde karnımız doyuyordu. bizi sarıp sarmalıyor ve büyütüyordu.
toprak anamızın bizlere gönderdiği ikinci tanrıçamız (bkz: themis) olacaktı. kanunların örf ve adaletin tanrıçası. bizlere hep birlikte nasıl yaşayacağımızı anlattı. ne kadar güzel anlatıyordu tek tek. her şeyin kuralını öğretti bize. adaleti ve bazı durumlarda nasıl davranacağımızı anlattı.
sonra gaia bizlere, (bkz: hygieia) yı gönderdi. sağlık tanrıçamız olacaktı kendisi. hastalandığımızda bizi tedavi eden oydu. ah nasıl da herkes ile bir bir ilgilenirdi, hayran kalmamak mümkün değildi. zarafeti dilere destandı.
gaia bizler için her şeyi düşünüyordu mutlu bir yaşam sürmemizi istiyordu. ve birbirimizle daha uyumlu ve kardeşçe yaşamamız için bizlere (bkz: harmonia)yı gönderdi. bu nasıl bir saflık ve temizlikti. nasıl bir iyilikti. bizlere yardımlaşmayı iyiliği anlattı, tek tek gösterdi neler yapmamız gerektiği. onun sayesinde aramızda hiç kavga dövüş yaşanmadı.
her şeyi başlatan; sonrasında, bize (bkz: athena) yı gönderdi. zeka , sanat tanrıçası idi kendisi. ah çok sevdim sanatı. hayrandım ona. nasıl güzel şarkılar, müzikler öğretiyordu bize. resim nasıl yapılır onu da gösterdi bize. hep beraber tiyatro oyunları düzenledik. çok keyiflendirdi bizi.
sonra, toprak anamız bize zor zamanlarımızı kolayca atlatmamız için (bkz: elpis) i gönderdi. kendisi umut tanrıçamızdı. umudun nasıl önemli bir kavram olduğunu öğretti bize. güler yüzünü, zarafetini, kibarlığını bir an olsun kaybetmiyordu. ona hayran olmamak elde değildi.
her şeyi bilen son olarak bize (bkz: afrodit) i gönderdi. kendisi güzellik ve aşk tanrıçamız olacaktı. gaia bizim hayatımıza renk ve hareket getirmek istiyordu. heyecan nedir bilmezken bize heyecanı öğretti. ah çok güzel hissiyatları deneyimlememizi sağladı.
uzun yıllar gaia ve diğer tanrıçalarımız sayesinde çok mutlu hayat sürdük. ta ki, tanrılar denilen şeylerin ortaya çıkmaya başlamasına kadar. ah dostlar ondan sonrasını anlatmayayım. tanrılar ile birlikte başka değişik tanrıçalar da türedi. siz bundan sonrasını çok iyi biliyorsunuz. sevgiyle.
bu hikayede tanrılara yer olmayacak. tamamen tanrıçalardan kurulu bir hikayedir bu. çünkü, tanrılar şanslarını kaybettiler. maalesef bunca yıl dünyamızı çok kötü yönettiler. şimdi sıra tanrıçalarımızda.
ben daha çok küçük bir çocuktum. etrafımda bir düzensizlik hakimdi. her şey gibi ben de düzensizdim. belirli bir şeklim şemalim yoktu. bunu sizlere nasıl anlatsam, bir kargaşa hali vardı. her şey birbirine karışmıştı. toz bulutları çoktu. oradan oraya sürüklenip duruyorduk. insanın başı olmadan başının döndüğünü düşünün işte öyle bir şeyler. ah tabiî ki bütün bunları hayal meyal hatırlıyorum.
bir gün bir şeylerin değişiyor olduğunu fark ettim. sanki başımın dönmesi geçiyor, toz bulutları dağılmaya başlıyor, beni deli eden bu kargaşa azalıyor gibi gelmeye başlamıştı. bir süre sonra bir ses duydum. o ses nerden geliyordu. ses neydi? ve bu sesi nasıl oluyor da duyuyordum? hatta nasıl oluyor da anlıyordum. bir mucize gerçekleşiyordu.
ah bu sesi hala ruhumun iliklerinde hissediyorum. konuşan toprak anamızdı. (bkz: gaia)bütün tanrıçaların soylarının dayandığı ilk tanrıçamız. ilk duyduğum sesti bu. o konuşurken şekiller belirip, toz bulutları ortadan kalkmaya başlıyordu. ellerimi görüyordum. görmek neydi. el neydi? bir şeyler görüyordum ama o zamanlar tanımlayamıyordum gördüklerimi. o güzelim ses konuşuyordu. ilginç bir şekilde söylediklerini anlıyordum. yaşamaktan, düzenden bahsediyordu. birlikte yaşamaktan. ama bunun için bazı kurallarımız olacak diyordu. ve bazı tanrıçalar göndereceğim size, yaşamayı öğretmesi için diye söylüyordu. aradan çok uzun zaman geçti ancak bunları hatırlayabiliyorum. gaia, onu anlamak çok zordu. hatta tam olarak anlayabilmek imkansızdı. ah bu aciz aklımla nasıl anlayabilirdim ki. o nasıl oluşmuştu? onun varlığı nereden gelmekteydi? bunları çok düşündüm uzun yıllar. onu anlayabilmek ancak o gibi olmak ile mümkündü. onun varlığı, tüm her şeyi başlatmaktı. her şey onun varlığından doğmuştu. evet bunu gözlerimle görmüştüm. her şeyi bilendi o. o demek her şeydi.
bizlere gönderdiği ilk tanrıçamız (bkz: demeter) di. bereket ve tarım tanrıçamız. yaşamak için bize gerekli olan besini o sağlayacaktı. ah ne kadar bilgili ve yardımseverdi. elini değdiği her şey çoğalıyordu. onun sayesinde karnımız doyuyordu. bizi sarıp sarmalıyor ve büyütüyordu.
toprak anamızın bizlere gönderdiği ikinci tanrıçamız (bkz: themis) olacaktı. kanunların örf ve adaletin tanrıçası. bizlere hep birlikte nasıl yaşayacağımızı anlattı. ne kadar güzel anlatıyordu tek tek. her şeyin kuralını öğretti bize. adaleti ve bazı durumlarda nasıl davranacağımızı anlattı.
sonra gaia bizlere, (bkz: hygieia) yı gönderdi. sağlık tanrıçamız olacaktı kendisi. hastalandığımızda bizi tedavi eden oydu. ah nasıl da herkes ile bir bir ilgilenirdi, hayran kalmamak mümkün değildi. zarafeti dilere destandı.
gaia bizler için her şeyi düşünüyordu mutlu bir yaşam sürmemizi istiyordu. ve birbirimizle daha uyumlu ve kardeşçe yaşamamız için bizlere (bkz: harmonia)yı gönderdi. bu nasıl bir saflık ve temizlikti. nasıl bir iyilikti. bizlere yardımlaşmayı iyiliği anlattı, tek tek gösterdi neler yapmamız gerektiği. onun sayesinde aramızda hiç kavga dövüş yaşanmadı.
her şeyi başlatan; sonrasında, bize (bkz: athena) yı gönderdi. zeka , sanat tanrıçası idi kendisi. ah çok sevdim sanatı. hayrandım ona. nasıl güzel şarkılar, müzikler öğretiyordu bize. resim nasıl yapılır onu da gösterdi bize. hep beraber tiyatro oyunları düzenledik. çok keyiflendirdi bizi.
sonra, toprak anamız bize zor zamanlarımızı kolayca atlatmamız için (bkz: elpis) i gönderdi. kendisi umut tanrıçamızdı. umudun nasıl önemli bir kavram olduğunu öğretti bize. güler yüzünü, zarafetini, kibarlığını bir an olsun kaybetmiyordu. ona hayran olmamak elde değildi.
her şeyi bilen son olarak bize (bkz: afrodit) i gönderdi. kendisi güzellik ve aşk tanrıçamız olacaktı. gaia bizim hayatımıza renk ve hareket getirmek istiyordu. heyecan nedir bilmezken bize heyecanı öğretti. ah çok güzel hissiyatları deneyimlememizi sağladı.
uzun yıllar gaia ve diğer tanrıçalarımız sayesinde çok mutlu hayat sürdük. ta ki, tanrılar denilen şeylerin ortaya çıkmaya başlamasına kadar. ah dostlar ondan sonrasını anlatmayayım. tanrılar ile birlikte başka değişik tanrıçalar da türedi. siz bundan sonrasını çok iyi biliyorsunuz. sevgiyle.
devamını gör...
2.
yasak elma ve ilk günahın bedelinin ödenmesi amacı ile.
devamını gör...
3.
yasak elma fikri atmasyonun daniskasıdır.
önemli olan bu yaşam nasıl bitecek? bunca insan silinecek. bu korkutmuyor mu?
önemli olan bu yaşam nasıl bitecek? bunca insan silinecek. bu korkutmuyor mu?
devamını gör...