lise son sınıf öğrencisi olduğum dönem. zaten köyden merkeze okula gelmemden ötürü yetişmem gereken hep bir köy otobüsü saatleri içinde geçmiş koskoca 4 yılım.
var bir bıkkınlık içerde ama bir türlü dışa vuramıyorum çünkü zar zor okumama yetecek paramız var.e zaten milletköy ahalisi en ufak bir hata bekliyor adımı çıkarmaya o yüzden daha da dikkatli davranıyorum.

neyse efendim konuya geçelim..üniversite sınavına ki o zaman adı ygs-lgs'dir hazırlanıyoruz diye hocalar bahar dönemi rahat bırakıyordu bizi.. biz de doğruca dershaneye gidiyorduk. orada da dershaneden ayşe var başka liseden. onun bir arkadaşıyla evde içme planı olduğu gün ben de dershaneye soru göstermeye geldim tam çıkacakken karşılaştık gelirdin gelmezdin hoop bir baktım ayşe'nin peşindeyim.

hemen 2 sokak üstü ayşenin bir başka arkadaşının eviymişaile evi , zili çaldık falan bekliyoruz, kapı açıldı, tanışma faslı falan ayşe ben ve arkadaşı olmak üzere 3 mal evdeyiz. orada öğreniyorum ki gelecek 3 kız daha varmış..gelirken kızarmış tavuk ve bira alacaklar biz de evde pilav ve salata yapıyoruz.vizyona bak

neyse onlarda geldi, pilav demlendi falan ben nasıl heyecanlıyım ilk kez alkol alacağım böyle kalbim fırlayacak tadını merak ediyorum, sarhoş olmaya heyecanlanıyorum aklı sıra.işte feraset işte ergenlik

kıpsss diye bir açtık mı bu biraları uff içimden diyorumki "go girl go go go, yeah baby işte bu, come onnn" dışımdan da kızarmış tavuk, pilav ve salata yiyorum elimde migrosdan alınmış silindir kutulu bira.

bir kere tadı beni sarsıyor pek benlik değil kabul edelim ama daha önemli birşey var ki tavuğu çok severim.homini gırtlakben içmeye değil de bildiğin tavuk pilav yemeğe gelmiş gibi dalıyorum tavuğa.ben tavuk yerken kızlar zaten herkse ikişer alınmış biraları iç ediyorlar benimki yarıya inmemiş öteki açılmamış duruyor. tavukla takas ediyorum o açılmamışı. görenin shot atıyoruz sanacağı bir ortam var havada ama bizim kızlar ne yaşıyor ne uyuyor biçimde herkes garip bir gülümsemeyle bakıyor birbirine bu sırada artık yenecek birşey kalamadıı sofra işi tamam. salona geçiyorlar ben ayıp olmasın diye masayı topluyorum, bulaşıkları makine olmasına rağmen yıkıyorum çünkü köylülükköylü benim kimse üzerine alınmasın

işleri bitirip içeri bir giriyorum ki sızmadan sızıyorumsu bir hal almışlar iyice aval aval bakıyorlar. en uzun boylu olanın adı meltem'di sanırım benden sonra en iyi kafa onda, çişim geldi diyip kalkıyor sonra kızlarda aniden çabuk çık bizimde geldi reflexi ortaya çıkıyor. sanki çişleri geldiğini unutmuşlar da meltem hatırlatmış gibi.

bir koşuşturma bir debelenme hacetini gören artık dış kapıyı farkedip yavaştan yol alacağını anlıyor ben de biramı yudumlamış zafer sahibi karnı tok sırtı pek olarak hazırlanıyorum o sırada ayşe bir sıkıntılı davranıyor, acele ediyor falan.

meğer bu manyak başka yerde tuvalete giremezmiş tabi diüretik etki durdurulamaz halde mesaneden baskı yapınca bizimki hopluyor eve gideceğim diye zaten bende çıkacağım gel beraber çıkalım diyorum

bananeyse ama dedik bir kere, çıktık apartmanmandan karşıdan karşıya geçeceğiz ki saat 16:00 otobüsüm 16:30 da kalkıyor, benim lokasyona yürümem max.15dakika yani kafam rahat yetişirim diyorum.

dershaneden 2 sokak yukarı çıktığımız o yolu iniyor ve tam karşıdan karşıya geçeceğimiz kavşağa yaklaşıyoruz ama ayşe fena halde utanmasa oturup işeyecek kıvama gelmiş. zorla yürütüyorum olmadı dershaneye girer işersin diye söyleniyorum, yok kız bildiğin kendini sıkmaktan yürüyemiyor en iyisi diyorum koluna gireyim zaten karşıdan karşıya geçeceğizevet sona yaklaşıyoruz ilk ışıkları geçtik, çok güzel diyorum devam et, kaldırımdan yola inip tekrar ışıklardan geçeceğiz ki nerden geldiğini anlamadığım bir şırrrrr sesi duyuyorum hem sanki bacaklarım ıslanıyor hem boynum..

ne oldu, nereye düştük ulan ne döküldü üstümüze demeye kalmadan ayşe'nin artık çişini tutmadığını anlıyorum.. keşke sadece çişle kalsaydık boynumdan aşağı laapps diye kusmasaydın o tavukları be kızım . gülücük

bu da böyle bir alkole başlangıç anımdır. kapanış.

devamını gör...

(0) (0)