yazarların dürüstlük seviyesi

sözlükte mi????

hiç.

hayatta mı???

master degreee..

dürüstlüğüm beni üzecekse dürüstüm, karşı tarafı üzecekse yarı dürüstüm. bir şekilde o gerçeği açıklarım ama öyle dolambaçlı yollardan yaparım ki kişi neye uğradığını şaşırır. manipülatif dürüstlük diye bir şey varsa işte ben ondan yapıyorum. önce zemin hazırlığı, sonra yüzleşilecek gerçeğin olumlu yanlarının powerpoint sunumu, en son da alıştıra alıştıra söyleme evresi.

kime karşı?
bu sorunun cevabına göre cevaplar değişiklik gösterecektir.
örneğin, yakın çevreme dürüstüm.
kendini yakın çevrem sanan uzak çevreme değilim.
sözlükte net dürüstüm, çünkü beni fikirlerinizle yargılayabilme ve isterseniz engelleyip geçme özgürlüğünüz var. bu özgürlüğü size sunabilmem için de rahat olmam lazım.
e öyleyim.
sor söyleyeyim. *

%90 gibi bi oran verebilirim.

dobralığa kadar ulaşan sinir bozucu bir dürüstlüğe sahibim.

yalan söyleyince kızarıyorum zaten. hofff.

ben bunları anlatsam yuh dersiniz belki. ama ben bunları dürüst olduğum için dürüstlük olsun diye yapmıyorum. yapım öyle . elimde değil.
örneğin burda şey demişti birisi. abi ne güzel sen bana hiç asilmadin ad vs sormuyorsun ne güzel konuşuyoruz.
ben de ama sizin yaşınızı biliyorum. çok beğendim tarzınızı vs ama 35 yaş altına asılmam asla. yoksa kesin sizi etkilemek için bir şeyler yapardım dedim. okuyoruz kim ne kaç yaşında evli mi bekar mi yani. 20 yaşlarında birine niye asilalim yani mantikli mi bu ya da evli birine vs saçma. ama ben kimseye de asılmam merak etmem hoşlanmam demekte doğru değil. kimse kimseyi yemesin. belli bir kriter hoşlanti beğeni merak olursa burdan bile olsa ona asılmak diyorsanız olur yani.

senin kadar

%98
%0.03' ü sevdiklerime yönelik küçük ve iyimser yalanlar. (bunları gününde veya en fazla 2-3 gün sonra derim.)
%1.97'de sevmediğim yakın çevre var. ve bazıları uzak çevre. gereksiz direttikleri sorulara bir daha sormasınlar diye bazen cevap veriyorum. atıyorum "işin nasıl gidiyor?" onlarla samimiyetim yok diye sıkıntı olsa dahi "iyi gidiyor." derim. aslında o an içimden geçenler "seni ilgilendirmeyen şeylere burun sokmaya bayılıyorsun değil mi b.k kafası. senin yüzünden yalan söylemek zorunda kalıyorum açmasan mı sen ağzını?"
haz etmediğimi ve sevmediğimi bariz belli ederim. ama gereksiz samimiyetleri ve o meraktan yapamama hâlleri baskın geliyor onları sevmediğimi ve ağzımdan laf alamayacaklarını bildikleri hâlde. ben en son 5-6' kıskanç ve kuyucu anneye ya birden ya da sırayla patlayacağım. tırt kafaları...
bunlar dışında hiç o kişi için yalan söyleyip kendimden ödün verme yolunda gitmem. yalan zaten benim siyah çizgim. gereksiz ve iğrenç amaçlar uğruna söyleyeni affetmem. büyük bir şey saklarsa da olmaz. saklamayı düşünen beyinleri neden hiç yapmamayı düşünmez anlayamıyorum mesela. anında silerim. domestos nasıl mikroorganizma tanımıyorsa ben de en ince ayrıntısına kadar aşağılık insanı hayatımdan yok eder tanımama raddesine gelirim...

dürüstlük size fazla arkadaş kazandırmaz, ama her zaman iyi arkadaşlar kazandırır.

(bkz: john lennon)

yalan makinesine bağlasanız makine bozuk dersiniz, öyle akıllı usluyum.

hep ondan kaybediyorum zaten. tamam hiç yalan söylemiyorum diyemem ama düşüncelerim hakkında, duygularım hakkında hiç söylemedim. misal;
-neden ben?
+gönlünü verecek* gibi bi vibe aldım da senden.

-amacın ne senin?
+seks.

-cafer geldi.
+gelmeseydi keşke. suratsız herif tüm enerjimi emiyor.
--gideyim olum istemiyorsanız.
+valla çok iyi olur.
++lan olum adamı ben çağırdım, rahatsızsan sen git.
+iyi la sanki çok meraklıydım s.....dirik muhabbetinize.

-nasıl, yakışmış mı?
+köşe başında bekleyen fahişeler gibi olmuşsun. viziten kaça?
-öküz! bi kere de yakışmış de.
+yavrum sen giyinmeyi bilmiyorsun bence. ne giysen yollu gibi duruyorsun.
-o nasıl oluyo yaaa..
+valla ben de anlamadım. hani seni tanımasam bu kız yollu derim. şimdiye kadar ne giysen bu hissim geçmiyor.