bazen toplumdaki hareketlerimizi, farklı durum ve koşullardaki davranışımızı, ahlâki açıdan neleri doğru yapıp neleri doğru yapamadığımızı sorgularız. çünkü insanlar bize güvenmelidir, sevmelidir bizleri iletişimde oldukça. yalnızlık da hayatın bir parçasıdır elbet, fakat bir arada bulunduğumuz insanların bizimle bağı da hayatla bağımızı güçlendirir. herkes için önemlidir bu bağları korumak. peki bu açıdan sorun yaşamaya başladığımızda ne hissederiz? o hisleri anlamasını beklediğimiz insanlar tarafından neden birden yalnızlığa itiliriz? hiç düşündünüz mü?

ülkede, hatta dünyada milyonlarca içe dönük insan vardır mesela. aktaramaz kendini kolay kolay, çekinir duygu ve düşüncelerini bildirmeye. konuşurken, yazışırken ciddi tonda iletişim kurmaya çalışır. ''kanki'', ''kral'', ''bro'' gibi sözcükleri kullanmak gelmez içinden. istemez whatsapp'ta gülerken rastgele harflere basmayı. aynı şekilde yazım ve noktalama kurallarına dikkat etmeden, tamamen boş vermiş ve salaş şekilde yazmak da azap gibi gelir ona. hem dilini korumak, hem karşıdakine saygısını korumak, hem de kendi karakterine uygun davranmak adına böyledir bu insan.

ancak... ancak yanlış anlaşılmıştır çoğu kez olduğundan farksız. samimi olmamakla suçlanmaktadır. soğuktur hep birilerine göre. gülmekten çekinmesi somurtkanlık, konuşmaktan çekinmesi kibir, yazarken ipleri gevşetmekten çekinmesi de resmiyet olarak algılanmaktadır. bu durum kavramların nasıl yanlış anlamlara sürüklendiğinin bir ispatıdır. samimiyet kelimesi yer yer kabalık, yer yer seviyesizlik, yer yer sahte gülüşler, yer yer konuşmuş olmak için beynini tüm zerreleriyle zorlamak olarak kodlanmıştır dimağlara. peki sözlüklere hiç bakıyor muyuz arada? tamam, her şeyi sözlük anlamıyla öğrenmeyelim fakat ''samimiyet'' sözcüğünü sözlük anlamıyla tanımlasak ne deriz?

''samimiyet, insanın içinden geldiği gibi davranmasıdır. yani; o anda insanın kendi içinden ne geliyorsa, özünde ne varsa samimi olmak için onu yapmalıdır.''

peki bir insanın içinden gelmediği hâlde o insan gülüyormuş gibi yaparsa, olabildiğince konuşmaya çalışırsa, özele girip saygı sınırlarını aşarsa, değişik sözcükleri aralara laçkaca serpiştirirse, rastgele harflere basarak gülerse samimi olur mu olmaz mı? topluma göre olur, kendine göre olmaz. topluma göre bütün davranışlarını düzenleyen insan zaten o toplumun içinde öğütüle öğütüle yok olur gider. kavramlar... kavramların özleri önemli. onlardan fazla uzaklaşmayalım.

bir diğer çelişki, paradoks barındıran kavram da dürüstlük. bir insan ''ben dürüstüm!'' demekle ve bunu tekrarlamakla dürüstlük kazanır mı? kendi özelliğini sürekli tekrarlayan, sürekli göz önüne çıkarıp sunmak isteyen insan aslında o karakterin zıddını saklıyordur arkada. tıpkı pazarcının en güzel domatesleri öne koyup çürükleri arkaya atarak görünmezleştirmesi misali.

peki ''ben dürüst değilim.'' diyen bir insan dürüst sayılır mı? diyebilirsiniz ki, ''herkes belli zamanlarda yalan söyleyip sahtekârlık yapar. kişinin hep dürüstmüş gibi davranması sahtekârlıktır fakat dürüst olmadığını söylemesi dürüstlüktür.''

fakat ''ben dürüst değilim.'' diyen insan her konuda dürüsttür diyemeyiz, yalnızca biliriz ki dürüst olmadığını söylemek konusunda dürüsttür. yani kişi dürüst olduğunu da, olmadığını da söylese paradoksa yol açar. işin özü, hayattaki milyonlarca paradokstan birkaçı dürüstlük ve samimiyet üzerinedir. çöz çözebilirsen.*
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"toplumdaki davranışlarımızda dürüstlük/samimiyet paradoksu" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim