1.
bambaşka bir his bir canlıyla o denli yakından ilgilenmek. kedi, köpek besleyenleri düşünemiyorum bile. iliklerinize kadar sevgiyi hissediyorsunuz. müthiş bir his.
benim bizzat beslediğim ilk evcil hayvanım ördekti adı da lulu, yolu ışık olsun. ikincisi de japon balığım, adını kendime saklayacağım, onun da yolu ışık olsun. balığımın dövmesini yaptırmayı planlıyorum.
benim bizzat beslediğim ilk evcil hayvanım ördekti adı da lulu, yolu ışık olsun. ikincisi de japon balığım, adını kendime saklayacağım, onun da yolu ışık olsun. balığımın dövmesini yaptırmayı planlıyorum.
devamını gör...
2.
yedi yaşında kandırılmam sonucu bir göl balığı beslemeye başlamıştım. adı muhtar. babam ve arkadaşı balık tutmaya gitmişlerdi. döndüklerinde hala canlı olan bir tanesini “bu balığı sana arkadaş diye getirdik” diyerek bana tanıttılar ve serüvenimiz başlamıştı. adını muhtar koymuştum. ben tabii ki yedi yaşında çok vicdanlı bir çocuk olarak arkadaşımı yemelerine ağlayıp tepinmek suretiyle karşı çıktım. birkaç gün oyalansın diye ses etmediler ama sonra benden alamadılar muhtarımı. bir akıl tutulması yaşıyordum. leğene koyup somun ekmekle besledim. sonra bi gün artık attığım ekmeklerden dev gibi olan muhtarım leğene sığmadı ve ben okuldayken çırpınarak kendini leğenden attı. annem de ben okuldan gelince görmeyim diye bahçedeki kedilere verdi. ama hala muhtarım içimde hüzünlü ve komik bir hikaye olarak kaldı.
devamını gör...
3.
ilk evcil hayvanım bataklıktan yakaladığım bir iribaştı onun büyüyüşünü izlemiştim kuyruğu düşecek diye beklemiştim. ama düşmüyormuş genişleyip yok oluyormuş sonra zıplamayı öğrenip beni terketti
devamını gör...
4.
bir kaplumbağaydı.
devamını gör...
5.
kediydi. aresti ben onu çok sevmiştim be yarbayım. gece gece hüzün çöktü kalbimin en derinine
devamını gör...
6.
(bkz: kardeşim)
devamını gör...
7.
kaplonbaa.
devamını gör...
8.
örümcek.
eve koyunca evcil oluyorlar işte nedir yani.
ilkokula başlayacağım sene, babaannemlerin bahçeli müstakil evinin kaya taşından örme bahçe duvarında tesadüfen tanıştım kendisiyle. duvarı hemen dibindeki kısa otlara bağlayan, genişçe ve sık dokunmuş kusursuz ağında sabit beklerdi. ben hayatımda bu kadar yakışıklı örümcek görmedim. tıpkı f-16'ya benziyor ; etli butlu , aşırı asabi, açık kahverenginde, köşeleri belirgin ve son derece simetrik. namussuz bir de hızlı ve çevik ki.
ilk ağında besledim 1 hafta kadar. önceleri öldürdüğüm küçük karıncaları attım önüne . sonra dev, ölü atlı karıncalar. sonra canlı karıncalar. güneşin altında saatlerce canlı karıncaları parça parça edişini izledim. çocukta vicdan ne arar. kant da değilim, içime ahlak yasası da kaçmamış o yaşlarda. şaşırıp keyfini çıkarıyorum. derken bunu kavanoza koyma fikri hasıl oldu. binbir uğraş yakaladım, adını da örümcek adam koydum. çok yaratıcı.
hâsılı, kapağını deldiğim kavanozdan besledim bunu bir süre. epeyce de korkuyordum kendisinden. ne kadar çabalarsam çabalayayım duygusal bir bağ da kuramadım. seveyim desen camın üstünden mümkün olmuyor, mümkün olsa pek sevimli olduğu da söylenemez zaten. bir gece rüyamda dostumu gördüm. on katım olmuş beni kovalıyor, kaçarken ağlıyorum. kan ter içinde uyanıp ışığı açtım ne göreyim? kapaktaki delik bıçakla büyütülmüş. kavanoz boş. kavanozda marul parçaları. benden 19 ay küçük kardeşimin * * vicdanı el vermemiş. kıyafetimden içeri girdi zannedip korkudan bağırarak soyunduğumu hatırlıyorum.
neyse ki totomuzdan ısırmadı yan sanayi f-16. o gün bugün nerede bir kavanoz reçel görsem yurdundan ettiğim örümcek adamım gelir aklıma. *
eve koyunca evcil oluyorlar işte nedir yani.
ilkokula başlayacağım sene, babaannemlerin bahçeli müstakil evinin kaya taşından örme bahçe duvarında tesadüfen tanıştım kendisiyle. duvarı hemen dibindeki kısa otlara bağlayan, genişçe ve sık dokunmuş kusursuz ağında sabit beklerdi. ben hayatımda bu kadar yakışıklı örümcek görmedim. tıpkı f-16'ya benziyor ; etli butlu , aşırı asabi, açık kahverenginde, köşeleri belirgin ve son derece simetrik. namussuz bir de hızlı ve çevik ki.
ilk ağında besledim 1 hafta kadar. önceleri öldürdüğüm küçük karıncaları attım önüne . sonra dev, ölü atlı karıncalar. sonra canlı karıncalar. güneşin altında saatlerce canlı karıncaları parça parça edişini izledim. çocukta vicdan ne arar. kant da değilim, içime ahlak yasası da kaçmamış o yaşlarda. şaşırıp keyfini çıkarıyorum. derken bunu kavanoza koyma fikri hasıl oldu. binbir uğraş yakaladım, adını da örümcek adam koydum. çok yaratıcı.
hâsılı, kapağını deldiğim kavanozdan besledim bunu bir süre. epeyce de korkuyordum kendisinden. ne kadar çabalarsam çabalayayım duygusal bir bağ da kuramadım. seveyim desen camın üstünden mümkün olmuyor, mümkün olsa pek sevimli olduğu da söylenemez zaten. bir gece rüyamda dostumu gördüm. on katım olmuş beni kovalıyor, kaçarken ağlıyorum. kan ter içinde uyanıp ışığı açtım ne göreyim? kapaktaki delik bıçakla büyütülmüş. kavanoz boş. kavanozda marul parçaları. benden 19 ay küçük kardeşimin * * vicdanı el vermemiş. kıyafetimden içeri girdi zannedip korkudan bağırarak soyunduğumu hatırlıyorum.
neyse ki totomuzdan ısırmadı yan sanayi f-16. o gün bugün nerede bir kavanoz reçel görsem yurdundan ettiğim örümcek adamım gelir aklıma. *
devamını gör...
9.
tavşanım vardı 9-10 yaşında almıştım ve 2 sene baktım ama asla evcilleştirip bir şeylere alıştıramadığım için sahiplendirmiştim. en son koluma diş atıp şişirmesiyle onu yolculamıştım… umarım iyidir bana ne kadar kızsa haklı bakamayacağım bir hayvanı neden alırım ki?
devamını gör...
10.
balığım vardı. ismini rihanna koymuştum.
devamını gör...
11.
saka kuşuydu. çocuk aklı, soğuğu hesap edemedim, bilemedim bir gece donarak öldü.
devamını gör...
12.
fazla garip gelicek sanırım ama inek..
doğar doğmaz bu benim olsun demiştim olmuştu da ölene kadar da babannemle dedem gözü gibi bakmislardı. her yaz gittiğimde de elimden ve bilgimden geldigince herşeyiyle ilgilenirdim. seni hala çok seviyorum nazlı kızım nazlım...
doğar doğmaz bu benim olsun demiştim olmuştu da ölene kadar da babannemle dedem gözü gibi bakmislardı. her yaz gittiğimde de elimden ve bilgimden geldigince herşeyiyle ilgilenirdim. seni hala çok seviyorum nazlı kızım nazlım...
devamını gör...
13.
bir muhabbet kuşuydu. ilkokula gidiyordum o zamanlar.
devamını gör...
14.
japon balıklarımm
devamını gör...
15.
karga.
bir ağaçtan düşmüş ve kanadı kırılmış şekilde bulmuştum kadim yoldaşımı besledim, büyüttüm, yaralarını sardım bebeğim gibi baktım kendilerine sonra yuvadan ayrılma zamanı geldi.
o kanatlarını açıp uçtu gitti ben de onun gidişiyle ruhumun bir parçasını kaybettim aradan yıllar geçmesine rağmen hala uğrar balkonun demirine tüner iki, üç gak gak yapar sonrasında biraz otururuz karşılıklı şimdi evli, yavruları var karşı ağaçta keratanın. ben de spora başladım torun torba sahibi adamım biraz fit olayım torunlar bakınca ''ulan bizim dede maşallah gaaaak'' desin
bir ağaçtan düşmüş ve kanadı kırılmış şekilde bulmuştum kadim yoldaşımı besledim, büyüttüm, yaralarını sardım bebeğim gibi baktım kendilerine sonra yuvadan ayrılma zamanı geldi.
o kanatlarını açıp uçtu gitti ben de onun gidişiyle ruhumun bir parçasını kaybettim aradan yıllar geçmesine rağmen hala uğrar balkonun demirine tüner iki, üç gak gak yapar sonrasında biraz otururuz karşılıklı şimdi evli, yavruları var karşı ağaçta keratanın. ben de spora başladım torun torba sahibi adamım biraz fit olayım torunlar bakınca ''ulan bizim dede maşallah gaaaak'' desin
devamını gör...
16.
muhtemelen bir mamut olmalı.. ama tam hatırlayamıyorum.. (daha kediler icat edilmemişti ve balıklar da çok büyük ve tehlikeliydi o zamanlar çünkü.)
devamını gör...