şimdi ben arabesk bile sevebilen biri olsam da 1990 veya 1991'den beri, yani 10 yaşımdan falan beri metalciyim. asıl müzikal tarzım budur yani.

1986 çıkışlı, europe'un dev klasiği the final countdown bence benim bugünkü müzik zevkimi en çok belirleyen şarkıdır.

(bkz: hem yağdır mevlam su hem de the final countdown'ı sevmek) - yani bu başlıktan da anlayabileceğiniz gibi, apayrı müzik tarzlarını sevebiliyorum.

ama melodik metal, tercihen de progressive power metal, favori müzik tarzımdır. the final countdown'da da da heavy/power bir yapı ve hava var, hard rock ile birlikte ki bence bu albüm, heavy* yönü ağır basan bir hard* & heavy* eseridir. bundan da fazlasıdır hatta; yani davulları tam power normlarında olmasa da gene de o dinamiği yansıtıyor bence. vokallerinde ve gitar solosunda zaten power metal ile net bir paralellik kurabiliriz ki avrupa power metalindeki klavye baskınlığı da belki de ana ilhamını bu parçadan almıştır. hafiften prog dokunuşları olduğunu da düşünüyorum parçada.

bu şarkı çıktığında henüz ilkokul bile değildim ama aşık olmuştum parçaya hakikaten. bugün bir prog-power'cı isem, bunun mimarı da the final countdown'dır kanımca.

devamını gör...
sene 94 veya 95. o zaman babamın dükkanı var.
çalışan da 15 kişi civarı. tabi ustalar ve garsonlar harici 20 yaş ve altı. o zamanlarda izinler tam gün değildi. herkes sabah gelir, hazırlığa yardım eder, izinli olanlar 13:00 - 13:30 gibi izne çıkardı.

neyse bir gün motorcu, komi ve mutfaktaki çırak konuşuyorlar aralarında. işte akşam konser var, şöyle güzel olacak, böyle güzel olacak diye konuşuyorlar. ben de dedim ki " ben de geleceğim ". yok dediler sen gelmezsin, doğan usta* izin vermez.

neyse saat 1'e yaklaştı. o zaman da çocuk dışarı çıkar, akşam ezanına kadar gelmez, kimse de sormazdı. çünkü dışarısı güvenliydi o zmanlarda.
ben de dükkandan çıktım gittim karşı ışıklarda bunları beklemeye başladım.

bunlar geldiler tabi. ben de inat etmişim. bindik minibüse kadıköy. vapurla eminönü. oradan yedikule zindanları.

yedik içtik, derken saat 19:00 oldu. biz de açık hava konseri, bekliyoruz.

baba bir çıktı, aman yarabbi. yaktın beni dünya'yı ilk söyledi. bir baktım herkes üstünü çıkarıyor.
üstünü çıkaran cebinden jileti alıyor başlıyor çizmeye.

hayatımda öyle bir manzara görmedim. daha 10 yaşındayım anca. ulan dedim bu millet kendini kesiyorsa demek ki bu müslüm gürses çok büyük sanatçı.

o gün babayla ilk tanışmamdı. sonrası hayranı oldum zaten.

nur içinde yat baba.

devamını gör...
pinkshinyultrablast - kiddy pool dreams...
devamını gör...
devamını gör...
megadeth - tornado of souls *

judas priest - painkiller *

keel - speed demon *

dream evil - the chosen ones *

rammstein - mein herz brennt *
devamını gör...
ben bu başlığa tersten bakmak istiyorum. zira dinlediğim şarkıların müzik zevkimi belirlediğinden ziyade ruh halime göre değişiyor.

yani müzik zevkime son şeklini dinlediğim tarz değil ruh halim karar veriyor.

şimdi türkü, yarın rap sonra arabesk kim bilir? akış ne getirirse oradan devam ediyorum.
devamını gör...
sene 2009, muhtemelen bir dini bayram çünkü halamın evindeyiz. ve onların interneti var. o zamanlar yalvarmama rağmen babam eve internet bağlatmıyordu ve tüm arkadaşlarım facebook'ta pet society falan oynayıp okulda onları konuşuyorlardı. ben de her bulduğum internetli bilgisayarda facebook'a giriyordum o yüzden. içerde büyükler konuşurken fırsattan istifade girdim facebook'a ve karşıma çıkan ilk şey bu oldu:



allah'ım, nasıl bir büyülenme yaşadım anlatamam. ingilizceye merak salmışım, yarım buçuk bir ingilizcem var ama zaten şarkının sözleri öyle zor da değil, biraz anlıyorum, ama klip bile başlı başına yeter. "pick-me-girl" eramdayım. herkesten farklıyım, kızların hoşlandığı şeylerden hoşlanmam, asla pembe giymem.* klip tüm benliğimin vücut bulmuş haliydi yani. ve böylece taylor swift hayatımın bir sürekliliği haline geldi.

eve internet bağlatıldığında tüm şarkılarını indirmiştim, 15 yaşındayken a place in this world'ü ağlayarak ezberleyene kadar dinlediğim ve sonra tahta kalemiyle (silinebilir kalem çünkü annem beni öldürür shshs) gardıropumun üstüne sözlerini yazdığım gün hala aklımda.


i don't know what i want, so don't ask me, 'cause i'm still trying to figure it out...


aslında belli bir müzik tarzım yok her tarzdan sevdiğim şarkılar vardır ama dinlediğim şarkıların %85'ini taylor swift tarzı pop oluşturuyor.

normal şartlarda başka bir şarkıcı hayatımda bu kadar yer etmezdi ama taylor swift ile beraber büyüdüm, ben 18 olup evden ayrıldığımda o never grow up'ı çoktan yazmıştı, ben 22 olduğumda o 22 isimli şarkısını çoktan çıkarmıştı, vs. vs. bu kadar uzun süreler bu kadar çok dinlenmesi ve 20 senelik hayranlarının olması da bu yüzden muhtemelen.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazarların müzik zevkini en çok belirleyen şarkı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim