yazıyı aslında türklerin icat etmiş olması
başlık "ilyas sezar" tarafından 13.01.2022 17:55 tarihinde açılmıştır.
1.
doğrudur efenim, aslında tüm hikaye bundan 9.000 yıl öncesine uzanıyor.
ağrı'nın eteklerinde çobanlık yapan bir türk çocuğu artık koyunların sayısını teker teker çizmekten yoruluyor ve kendine şu soruyor: "ulan ben neden bu koyunların hepsini teker teker çizmek yerine, hepsinin sayısını belirtecek tek bir sembol kullanmıyorum ki?"
tabii o zamanlar kağıt daha bulunmuş değil, dün gece yaktıkları ateşin arda kalan kömürlerinden birini alıp, başlıyor mağara duvarlarına bir şeyler çizmeye. koyunları zaten saymıştı ve 20 tane idi.
aklına bir şey geliyor, ve hemen duvara 20 tane çentik atıyor. ama biraz daha düşündükten sonra "yahu bu koyunları çizmekten daha kolay ama, yine de her seferinde 20 çentik atmak yorucu. benim başka bir çözüm bulmam lazım" diye geçiriyor içinden.
işte o muazzam anda, sayıları ve harfleri bulmak aklına geliyor. kafasından birkaç sembol sallayıverip duruyor. şuna 1 diyelim, şu da üçü temsil etsin, haydi şuna beş diyelim gibisinden gibisinden...
daha sonra bununla da yetinmiyor. birbiriyle alakalı olan kelime ve sembolleri tamlamalar haline getirerek sistematik bir yazı sistemi geliştiriyor ve aslında yazının atasını buluyor. çobanımız büyük bir sevinçle köydeki ailesinin yanına koşuyor, güle oynaya zıplaya köye varıyor. heyecanla anlatıyor yeni buluşlarını tüm ailesine, oradan da köyün tüm diğer sakinlerine yayılıyor bu yeni haber.
fakat, köyün reisi bu yeni fikri duyduktan sonra hiç de hoşuna gitmiyor. "bu nedir be aptal velet, başımıza icat çıkarmasana. sen bunları kendi kafana göre çizmişsin, öbür gün zaten unutacaksın" diyor ve çocuğun mağarasına gidip oradaki tüm yazıların üstünü tekrardan resimlerle kapatıyor.
eğer o gün o çocuğun hayalleri yıkılmasaydı, gerici bir köy reisinin engeline takılmasaydı; belki de tüm dünya "yazıyı türkler bulmuş" diyecek, sümer medeniyetinin çok bir önemi kalmayacaktı diye. ahh, ahh işte biz hep bu zihniyet yüzünden kaybettik azizim...*
ağrı'nın eteklerinde çobanlık yapan bir türk çocuğu artık koyunların sayısını teker teker çizmekten yoruluyor ve kendine şu soruyor: "ulan ben neden bu koyunların hepsini teker teker çizmek yerine, hepsinin sayısını belirtecek tek bir sembol kullanmıyorum ki?"
tabii o zamanlar kağıt daha bulunmuş değil, dün gece yaktıkları ateşin arda kalan kömürlerinden birini alıp, başlıyor mağara duvarlarına bir şeyler çizmeye. koyunları zaten saymıştı ve 20 tane idi.
aklına bir şey geliyor, ve hemen duvara 20 tane çentik atıyor. ama biraz daha düşündükten sonra "yahu bu koyunları çizmekten daha kolay ama, yine de her seferinde 20 çentik atmak yorucu. benim başka bir çözüm bulmam lazım" diye geçiriyor içinden.
işte o muazzam anda, sayıları ve harfleri bulmak aklına geliyor. kafasından birkaç sembol sallayıverip duruyor. şuna 1 diyelim, şu da üçü temsil etsin, haydi şuna beş diyelim gibisinden gibisinden...
daha sonra bununla da yetinmiyor. birbiriyle alakalı olan kelime ve sembolleri tamlamalar haline getirerek sistematik bir yazı sistemi geliştiriyor ve aslında yazının atasını buluyor. çobanımız büyük bir sevinçle köydeki ailesinin yanına koşuyor, güle oynaya zıplaya köye varıyor. heyecanla anlatıyor yeni buluşlarını tüm ailesine, oradan da köyün tüm diğer sakinlerine yayılıyor bu yeni haber.
fakat, köyün reisi bu yeni fikri duyduktan sonra hiç de hoşuna gitmiyor. "bu nedir be aptal velet, başımıza icat çıkarmasana. sen bunları kendi kafana göre çizmişsin, öbür gün zaten unutacaksın" diyor ve çocuğun mağarasına gidip oradaki tüm yazıların üstünü tekrardan resimlerle kapatıyor.
eğer o gün o çocuğun hayalleri yıkılmasaydı, gerici bir köy reisinin engeline takılmasaydı; belki de tüm dünya "yazıyı türkler bulmuş" diyecek, sümer medeniyetinin çok bir önemi kalmayacaktı diye. ahh, ahh işte biz hep bu zihniyet yüzünden kaybettik azizim...*
devamını gör...