yeşilçam filmlerinde gecekonduların hak gibi gösterilmesi

doğruya doğruyu konuşalım, kamu malı olan bir devlet arazisi üzerine hiçbir bedel ödemeden, hijyene sağlığa yol durumuna ya da altyapısına bakmaksızın, bitki örtüsü ya da ağaç ya da orman olup olmadığını önemsemeksizin eşinin dostunun hemşerilerinin yol göstermesiyle kendine ait olduğunu düşündüğü bir toprak parçasına birkaç gün içinde barakadan evler yapmak dünyanın neresinde olursanız olun yanlıştır, hatta bazıları sadece kendine gecekondu yapmakta kalmamış bu işi ticarete dökmüşler birçok gecekondular yaparak bunları gecekondu arayan başka insanlara sanki kendi malıymış gibi çar amaçlı satmışlardır bile, tüm bunlara rağmen yeşilçam'ın hemen her filminde gecekonduyu ve gecekonducuları onore etmese korur gözetir teşvik eder davranması popülist bir yaklaşım olup hatalıdır, insanları gecekondu yapmaya iten sebeplere değinmek yerine onları bu hakkı almaları gereken garibanlar olarak gösteren ve buralarda doğacak çocukların yol ulaşım eğitim sağlık güvenlik hijyen ve belediye hizmeti alma gibi birçok açıdan mahrumiyetlerini hiçbir şekilde dile getirmeyen, yaptıklarının hatalı olduğunu verir mesajlar dahi verme gereği duymayan, ve sonraki gecekondu yapmak isteyen insanları sanırım biraz da farkında olmadan buna teşvik eder tarzda mesajlar verdiğini düşünüyorum, bu namusuyla alın teriyle çalışıp konuk yapacağı yere kendi çabasıyla alan parasını ve vergisini ödeyen bireylere haksızlıktır diğer yandan önce ben kaptım ben yapıyorum anlayışıyla 80 milyonun tamamına ait olan kamu arazilerini eşine dostuna akrabasına ya da hemşirelerine pay etmek son derece yanlıştır her neyse özetle her yeşilçam filmi izleyişimde aklıma gelen bu çelişki ve yanlışı paylaşmak istedim

gomonist popülizmidir, propogandik iştir. yoksullar birleşin daha iyi hissedin filan.

sol yaptı bunu. sonra da o gecekondular lümpene rant, tarikatlara tarla oldu.

yeṣilçam standart fakirlik popülizmini o solun üzerine sattı.

80'de yatmıṣ bir amca derdi: "öğrenciyken kaç evin harcını kardık, direniṣini örgütledik. hepsi apartman sahibi, bizim 40 senede bir evimiz zor oldu. salak mısın kendine de çevirsene! yok"

solcu salaklığıdır. günümüzde hem bu zihniyetin hem de saraçoğlu'nun sayesinde iki lafı bir araya getiremeyen, tahsili ve paradan başka hiçbir değeri olmayan insanlar devletin arazilerine bedava konarak mülk sahibi oldu. saçma kira politikaları ve "evinin değeri" (eski evlerin, yeni evlerle neredeyse bir tutulduğu nadir ülkelerden birindeyiz) düşmesin diye yaptırmadıkları testler ile depremde yıkılma garantili konutlarıyla havadan para geliri olan insanları solcular yarattı.
bir bu, bir de geçmiş dönemde kılışdar sayesinde çıkan eyt ile ülke gençlerinin elinden geleceği alınmıştır. normalde çıkmayacak yasa kılışdar sayesinde çıkarak sigorta sistemini çökmeye mahkum etti.

bir ülke düşünün, geçmiş kuşakların bir kısmı havadan bir şeylerin sahibi olmuş ve size hiçbir şey bırakmamışlar. bu da yetmezmiş gibi 13 milyonu aşan işgalci barındırıyor.. evet, türkiye'desiniz.

son olarak; barınmanın temel hak olduğunu ve evlerin yatırımlık olmadığını düşünüyorum.

içinde bu konunun işlendiği yeşilçam sinemasına ait bir film adı söyle bakalım deseniz söyleyemem ama idare hukuku dersinde ve kentleşme - konut politikaları dersinde bu konuyla ilgili epey şey dinlemiştim zamanında.

özet olarak sistemi bir bütün olarak ele almak gerekiyor. ilk olarak neden iç göç var. neden bölgeler arası gelişmişlik farkı bu kadar fazla. terör neden 99 da bitmişken yeniden başladı.

her milletten adam neden bu ülkeye elini kolunu sallayarak giriyor. toki bile neden lüks rezidans yapmak yerine 45 metrekare bile olsa ucuz ev yapmıyor.

dizilerde neden bütün evler tripleks havuzlu villa. haftanın her günü her kanalda 4 - 5 saat boyunca neden lüks evlerde yaşayan ve parayı nereden kazandığı belli olmayan ya da açık açık illegal hayatlar yaşayan insanların hayatını ağzımız açık izliyoruz.

neden kara para anlayan gri listeye alınan r ülkede suçlu olduğu halde milyonlarca takipçisi olan bir kadını savunan insanlar var.

daha da geriye gidelim. dürüst ve namuslu bir hayat sürmek ne zaman aptallık oldu hem de siyasal islamın en parlak son 30 yılında.




bence bu paylaşım bizi düşünmeye sevk etmeli.