orijinal adı : necimaki-dori kuronikuru
yazar : haruki murakami
yıl : 1997
toru okada'nın yaşamı önce kedisinin sonra da ardında hiçbir iz bırakmadan karısının kaybolması ile tamamen değişir. kendisini komşunun bahçesindeki bir kuyunun karanlığına hapseder. sonrasında ise bu kuyu sayesinde başka bir boyutta yolculuk eder. toru 'ya bu kuyudaki ve gerçek yaşamdaki yolculuğuna ise birçok ilginç karakter eşlik eder. gizemle, tarihle ve klasik müzikle örülmüş bir kurgudur.
yazar : haruki murakami
yıl : 1997
toru okada'nın yaşamı önce kedisinin sonra da ardında hiçbir iz bırakmadan karısının kaybolması ile tamamen değişir. kendisini komşunun bahçesindeki bir kuyunun karanlığına hapseder. sonrasında ise bu kuyu sayesinde başka bir boyutta yolculuk eder. toru 'ya bu kuyudaki ve gerçek yaşamdaki yolculuğuna ise birçok ilginç karakter eşlik eder. gizemle, tarihle ve klasik müzikle örülmüş bir kurgudur.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "rieux" tarafından 06.12.2020 17:56 tarihinde açılmıştır.
1.
ilk kez 1994 yılında yayınlanan haruki murakami romanıdır.
yazar, tüm eserlerinde gözlem yeteneğinin ne denli iyi olduğunu zaten gösteriyor ama bu kitabı bir başka sanki, yağmurun sessiz yağmasından, kör kuyulara kadar ince detayları sizi yormadan öyle ustaca anlatıyor ki insanın aklına yazarın adını dağlara taşlara yazmak geliyor. merak ve cesaretin iç içe bir olgu olduğunu da anlatıyor aynı zamanda. merak etmek için cesarete ihtiyacımız olduğunu ve yalnızca cesur olanların merak etmekte ısrar ettiğini vurguluyor.
"...yaşam bu işte. belki de hepimiz bir yerlerde tek başımıza kapatılmışız ve yavaş yavaş ölüyoruz."
"..kader, insanın dönüp bakması gereken şeydir, öneden bilmesi gereken değil. ama artık, benim için önemi yok. yaşamayı sürdürmekte görevimi yerine getiriyorum, o kadar."
yazar, tüm eserlerinde gözlem yeteneğinin ne denli iyi olduğunu zaten gösteriyor ama bu kitabı bir başka sanki, yağmurun sessiz yağmasından, kör kuyulara kadar ince detayları sizi yormadan öyle ustaca anlatıyor ki insanın aklına yazarın adını dağlara taşlara yazmak geliyor. merak ve cesaretin iç içe bir olgu olduğunu da anlatıyor aynı zamanda. merak etmek için cesarete ihtiyacımız olduğunu ve yalnızca cesur olanların merak etmekte ısrar ettiğini vurguluyor.
"...yaşam bu işte. belki de hepimiz bir yerlerde tek başımıza kapatılmışız ve yavaş yavaş ölüyoruz."
"..kader, insanın dönüp bakması gereken şeydir, öneden bilmesi gereken değil. ama artık, benim için önemi yok. yaşamayı sürdürmekte görevimi yerine getiriyorum, o kadar."
devamını gör...
2.
bir haruki murakami kitabıdır.
haruki murakami benim bu dünya üzerindeki en büyük düşmanımdır ve sayılı günlerinde yeni kitaplar yazmasını sabırsızlıkla bekliyorum. kendisi ile ilgili hislerimi ve düşüncelerimi daha önce haruki murakami’yi öldürme isteği başlığında yazmıştım ve bu plan hala geçerliliğini koruyor.
bu hacimli kitabını okuduğum zaman da kitap iki gün içinde bitti. haruki murakami'nin zihninin nasıl işlediğini anlamak için ideal bir kitaptır ama yine de o zihnin içinde dışarı çıkmak için her yolu kullanan hayal gücü insanı biraz korkutuyor.
mutsuz, işsiz ve kendi içinde kaybolmuş toru okada'nın düşsel yolculuğu esnasında japonya ve savaş konularına da sürtüne sürtüne sürükleniyoruz. aslında önce aradığımız şey bir kedi. kayıp bir kedinin peşindeyiz. sonra kedinin sahibini de aramak zorunda kalıyoruz.
aniden yerin dibinden bir gökdelenin tepesine çıkabiliyoruz, toru okada'nın hikayesinden bambaşka insanların hikayelerini dinleyebiliyoruz, arayış içinde olduğumuzu zannederken aslında aranan kişi olduğumuzu düşünüyoruz. döngüsel bir arayış hikayesinde anaforlanan bir zihinle karşı karşıya kalıyoruz.
perdeler haruki murakami, perdeler!
haruki murakami benim bu dünya üzerindeki en büyük düşmanımdır ve sayılı günlerinde yeni kitaplar yazmasını sabırsızlıkla bekliyorum. kendisi ile ilgili hislerimi ve düşüncelerimi daha önce haruki murakami’yi öldürme isteği başlığında yazmıştım ve bu plan hala geçerliliğini koruyor.
bu hacimli kitabını okuduğum zaman da kitap iki gün içinde bitti. haruki murakami'nin zihninin nasıl işlediğini anlamak için ideal bir kitaptır ama yine de o zihnin içinde dışarı çıkmak için her yolu kullanan hayal gücü insanı biraz korkutuyor.
mutsuz, işsiz ve kendi içinde kaybolmuş toru okada'nın düşsel yolculuğu esnasında japonya ve savaş konularına da sürtüne sürtüne sürükleniyoruz. aslında önce aradığımız şey bir kedi. kayıp bir kedinin peşindeyiz. sonra kedinin sahibini de aramak zorunda kalıyoruz.
aniden yerin dibinden bir gökdelenin tepesine çıkabiliyoruz, toru okada'nın hikayesinden bambaşka insanların hikayelerini dinleyebiliyoruz, arayış içinde olduğumuzu zannederken aslında aranan kişi olduğumuzu düşünüyoruz. döngüsel bir arayış hikayesinde anaforlanan bir zihinle karşı karşıya kalıyoruz.
perdeler haruki murakami, perdeler!
devamını gör...