muzaffer sarısözen tarafından derlendiği söylenen türküdür. asıl amacı zeytinyağını küçük görerek halki yönlendirmek olduğu söylenir. 2. dünya savaşından sonra marshall plânı kapsamında ekonomik kalkınma yardımında bulunacak abd nin bir şartı da elindeki mısır stoğunu tüketmek için ithal etme şartıdir. bunun üzerine ülkede margarin fabrikaları kurulup zeytinyağı ısıtıldığında kanser yapıcı maddelerin ortaya çıktığı söylenmiştir. halk böylece zeytinyağından uzak durup hatta zeytin ağaçlarını söktükleri söylenir. sonrasında etki artsın diye bu türkü de derlenip yayılır.
devamını gör...
duyduğumda sürüngen beynimi harekete geçiren "şeydir". bir toplumun kendisinin bir parçasına böylesine hakaret eden bir "şeyi" köy düğünlerinde çalacak kadar benimsemesini anlayamadığım, bilinçli düzülmüş kelimeler kervanındaki develer bütünüdür.
devamını gör...
zeytinyağı yokluğunu meşru kılma çalışması
devamını gör...
tuzlayarak yermisin demek içimden geldi aniden.
devamını gör...
sevgili yar ile zeytinyağlıları bir potada eriten nadide eser.
devamını gör...
sevmediğim uyduruk bir türküdür. hatta bir gün çok zengin bir eski solcu olursam ben de bu türkünün telif haklarını satın alıp her yerde çalınmasını yasaklarım. gerçi yukarıda da bahsedilmiş. küresel sermaye, yerli işbirlikçilerle bu tezgahları kurgularken nazım hikmet'i de vatan hainliğiyle yargılayıp vatandaşlıktan çıkarıyordu.
50'lerde amerika antikominist blok oluşturmak ve dış ilişkileri buna göre düzenlemek kapsamında marshall yardımlarıyla dünyaya açılırken servis tabağındaki ülkelerden biri de tabii ki sovyetler ve doğu bloku ülkelerin tamponu sayılabilecek türkiye idi. yardım adı altında yapılan, aslında biraz da uzun vadeli yatırımdı. amerika stoklarında birikmiş ve pazarlama sürelerinin dolmasına az bir süre kalan tonlarca ayçiçek yağını da bu yardımlar kapsamında türkiye'ye vermeliydi fakat sorun, türkiye'nin çok daha sağlıklı olan bir zeytinyağı cenneti olmasıydı. önce ayçiçek yağıyla ilgili müthiş bir reklam furyası koparıldı. öyle ki ayçiçek yağı tüketimi, özendirilerek bir elitlik göstergesi haline getirildi. çok daha sağlıklı olan ve o dönemin koşullarında doğal yollarla üretilen zeytinyağı ise bir yoksulluk göstergesi olarak utanılarak tüketilen bir gıda kategorisine sokuldu. günümüze kadar da ayçiçek yağı hala en çok tüketilen yağ konumundadır.
işte bu türkü de o dönemde, bu kampanyanın sipariş üzerine oluşturulan unsurlarından biridir.
devamını gör...
kaldım duman içi dağlarda, sevgili yarim nerelerde.
devamını gör...
ege bölgesi insanını ve zeytinciliği aşağılamak için yazılmış uyduruk bir türküdür. şöyle ki:
ikinci dünya savaşı'ndan sonra amerika birleşik devletleri, marshall yardımları kapsamında batı avrupa ülkelerine komünizm yayılmasın diye para yardımı yapar. işte, o yardımları alan ülkelerden birisi de türkiye'dir. abd, haçlı kafasıyla nato'nun tek müslüman ülkesi olan türkiye'de sırf zeytincilik gelişmesin diye binbir türlü bahanelerle ege'deki zeytin ağaçlarını kestirir ve süt tozu ile margarin yağı satar. ardından; süt tozu yüzünden bir sürü türk çocuğu, zeka geriliği ve sakatlık yaşar.
işte abd'nin gerçek pislik yüzü.. yani zeytinyağlı yiyemem aman türküsü, aslında emperyalist bir pırojedir. halbuki gerçekte abd'de de baya bir zeytincilik üretimi yapılmaktadır. bu gerçeği ilk ifşa eden kişi, osman nuri koçtürk'tür. oysaki ege bölgesi, zeytinyağıyla ünlüdür ve zeytinyağı da oldukça faydalı bir besindir.
ilgili linkler:
1) www.veryansintv.com/zeytiny...
2) www.veryansintv.com/amerika...
devamını gör...
"basma da fistan giyemem aman, senin gibi cahile ben efendim diyemem aman" diye devam eden bursa türküsü.
devamını gör...
hakkında girilen #3620505 nolu entrynin hatalı, yanlış olduğu türkü.
cococugiller nickli ekşi sözlük yazarı şu entrysinde durumun gerçeğini ortaya koymuş.



gelelim zeytinyağlı'ya. bahsettiğim derleme gezilerinin ikincisi 1938 yazında iki koldan yapılmış. birisi ege kolu, öbürü güneydoğu tarafları, m. sarısözenin olduğu ekip güneydoğu'ya gitmiş (bugün bildiğimiz şanlıurfa türkülerinin çoğu o gezide derlenmiş. örneğin:
urfa'nın etrafı dumanlı dağlar
ciğerim yanıyor aney gözlerim ağlar
benim zalım derdim cihanı yakar
gezme ceyran bu dağlarda seni avlarlar
aneydan babeyden yardan ayrı koyarlar
her tekrar edişimde duygu seline kapıldığım bir parça, hele muzaffer sarısözen'in yurttan sesler programının birindeki anonsu kulaklarımda çınladığında. "muhterem dinleyicilerimiz, bugünki programımıza urfa'nın ceylan havasıyla başlıyoruz" yine duygulandım.) keşke ege'ye gitseymiş diyorum çünkü ege ekibi ne adam gibi zeybek ne denizli havaları, doğru dürüst hiçbir şey derlememiş. nice ezgiler gitti kim bilir. işte ege ekibi kütahya domaniç'te ihsan kaplayan adlı bir dedemize rastlamış ve ondan türküler derlemiş. nerden anladık, derleme listesinde aynı kişiden 7 türkü derlendiği yazıyor; ondan. tarih temmuz 1938 başı. bugün trt repertuvarında aynı kişiden derlenmiş, 'domaniç dağlarında yıldız ışılar' isimli türkü var. bunu notalayan da muzaffer sarısözen yazıyor. trt repertuvarındaki zeytinyağlı'da derlenme tarihi 1954 yazıyor fakat bu tarihler doğru değil çoğu zaman, notaya aldığı tarihi derleme tarihi diye düşmüşler derleme gezisi derlemelerinden gelen ve notaya alınan türküleri. sonuç olarak bu türkü son derece otantik bir kütahya/domaniç türküsüdür. (edit'e bakın) muzaffer sarısözen ihsan kaplayan'ı bir daha bursa'da denk getirdi de derledi demek saçmalık. yok kendisi bir türkü uydurdu da ihsan kaplayan yazıverdi kaynak kişi diye, olacak iş değil, çünkü muzaffer sarısözen haydar haydar'ı bile özel izinle radyo repertuvarına almış biri, otantiklik konularında çok hassas.

2 yıl sonra gelen edit: türküyü muzaffer sarısözen'in birinci kuşak öğrencilerinden yurttan sesler topluluğu üyesi saniye can derlemiş. o yıllarda (1948-60 arası) muzaffer sarısözen ve öğrencileri birlikte ya da tek olarak turnelere çıkarlar, hem konser verirler hem de denk gelirse türküler derlerlerdi. yurttan sesler çok meşhur ve sevilen bir müesseseydi o yıllarda. saniye can da muzaffer sarısözen'in çok sevdiği naif sesli ve çalışkan bir hanım sanatçıydı. pek çok turneye çıkmış ve onlarca türküyü radyoya ve muzaffer sarısözen'e getiren biri olmuştu. yine bir gezide bursa'da, yukarıda da bahsettiğim, varlığından şüphe duymadığımız ihsan kaplayan'dan derlemiş bu türküyü. tarih 1950'lerin başı. derleyen ve notaya alan sarısözen yazıyor ama pek çok türküde olduğu gibi bunda da onun ismi yazılmış. lakin kaynak kişi yine 1937'de kendisinden derleme yapılan ihsan kaplayan ve türkü sonuç olarak domaniç türküsü. aşağıdaki linkte saniye can'la sohbet edilirken sunucu soruyor, neden zeytinyağlı diye. saniye can da gülüyor ve çeşit çeşit şeye türkü yakılmış diyor. 'bu türkü amerikadan sipariş geldi zeytinyağlı yemesin halk diye' şeklinde belirtirdi herhalde böyle bir durum olsa(!)

peki türküde ne demek istiyor: bazı yazarların da anlatmaya çalıştığı gibi, ikinci ve üçüncü kıtalarından anlaşılacağı üzere bu bir gelin türküsü. gelin giderken bu türden maniler düzer, bunun zamanla bestesi oturur ve çevresindekilerce de dillendirilip seslendirildikçe anonim halk türküsü niteliği kazanır. çoğu türkümüz de buna benzer yollarla türkü olup gider. burda gelinimiz 'nazlanıyor', yöresinde binlerce yıldır besin kaynağı olan zeytin yağından bıkkınlığını belirtiyor manisinde. herkes zeytinyağı sevmez zaten, kokusu ağır gelir bazılarına. hep basma giydiklerinden ona da 'yeter' diyor. hoş, bunlardan başka pek alternatifleri de yok o zaman için. buna rağmen gelin biraz da anın verdiği şımarıklıkla kendince eğleniyor. eşi olacağı damada da çatıyor, etrafında sanki çok okumuş adam varmış gibi 'cahile efendi demem' diyor, tabii burada hayat tecrübesini kast ediyor damadın okuryazarlığından, eğitim durumundan ziyade :) türkümüzün ikinci ve üçüncü kıtaları gelinimizin içinde olduğu durumu daha güzel anlatıyor. türkülerimizin en önemli özelliği üretildiği halkın ve onun hayatının içinden olması, yaşamın her anından kesitler sunabilmesi ve bunlara uygun karşılıklar bulabilmesidir; halk edebiyatının tipik bir temsilcisidir yani. bu yüzden 'ana sütü gibi candan, ana sütü gibi temiz'dir, 'nerde onu söyleyen varsa yanına otur, ondan zarar gelmez' güzelliğine nail olmuştur.

devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"zeytinyağlı yiyemem aman" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim