zonguldak'ta anne ve anneannesini öldürüp parçalayan kadın

bıçaklama, kesip parçalama gibi korku unsurlarına alıştık diyelim, ama kadın kendi serçe parmağını koparıp nasıl yuttu öyle? sanki ağzında kaplan dişi var mübarek. haberi okuduktan sonra o kopuk parmağı ağzımda çiğniyormuş gibi oldum. içim ürperdi.

deli gücü dedikleri şey bu olsa gerek...

geçmişte bu hastalıkların tedavisi yokken boşuna zincirleyip, karanlığa hapsetmiyorlarmış delileri...
tabii, eziyetler, yakarak öldürmeler kabul edilebilir gibi değil...

bilimsel açıklaması olmayan durumları açıklamak için içine cin kaçtı, cin, şeytan çarptı. diye açıklıyorlarmış...

belki tedavi görseydi, ailesi bilinçli olsaydı bunlar başlarına gelmeyecekti.
cinci hocalara götürmek yerine bilime güvenselermiş keşke!

olur öyle ya.
belki "modern tıp" düşünülebilirdi.
hanımefendiyi "evlendirmek" veya "işe sokmak" veya "yalnız yaşamasına müsade etmek" yerine bir uzman doktor görüşü alınabilirdi.
ev nezih bir apartman dairesi, recep tayyip erdoğan mahallesinde..
her şey lüks her şey on numara.
içerisindeki insanlar hasta, şizofren.
lüks varaklı kapılar levye ile kırılıyor.
yeni türkiye'den manzaralar.
herkes ok ise, benden de ok!
no worries.

sanki ramazanda dağıtmaya erzak kolisi hazırlıyor 110 parça ne lan. kadın 100 kilo olsa her parçası gene 1 kilodan az oluyor ki öyle ufak parçalara ayırmak büyük meziyet. ne yaşadın da bunu yaptın, bir insan bir insanı nasıl 110 parçaya böler. bunu yaparken ki sürede o siniri nasıl geçmez. hani bir anlık öfkeyle öldürdün anlarım da kasap gibi nasıl insan parçaladın, bir an bile ben ne yapıyorum demedin mi.
hadi elaleme acımadın da can tatlıdır kendi parmağını nasıl koparttın, nasıl yuttun. hannibal lecter mısın sen neyin kafası bu. asla içeriden çıkarılmamalı diycem de o da yetmez hapiste de kimsenin yanına konulmamalı.

insanı hayretler içinde bırakan, dehşete düşüren, elim bir olaydır.
yahu annesini 110 parçaya bölmüş karaca çatal bıçak takımı mı ulan bu, nasıl bir vahşet yahu insanın aklı almıyor yani gerçekten.

zanlının muhtemelen akli dengesi de yerinde değildir, yoksa böyle bir vahşetin açıklaması yok yani.
gelgelelim türkiye artık güncel şartlarıyla herkesin delirmeye müsait olduğu bir yer.
deliren birine 'yahu sen niye delirdin' demek yerine 'vayy sen de mi delirdin' deniyor yani o noktadayız. insanlar sokaklarda birbirlerini vuruyor, minivanlara insanlar bayıltılıp atılıp kaçırılıyor, evler basılıyor, bombalar patlıyor ohoo neler neler. ayrıca uyuşturucu bağımlısı bir nesil yetişiyor, daha bu tarz orta vadeli problemlerle karşılaşmadık, şimdilik sığınmacılar, ekonomi, toplumun polarize olması gibi problemleri görüyoruz.

daha bunun eğitimsiz, uyuşturucu bağımlısı bir nesil ile karşı karşıya kalacağımız günleri var. bakalım o zaman güzel ülkemiz ne halde olacak.

özetle, kurbanların yakınlarına sabır diliyorum.

kadının akli dengesi yerinde değil o belli de şizofreniyi bu kadar öcüleştirmenin anlamı yok. ortada pek çok ihmal var. en başında ailesi tarafından hafife alınan, utanılan bir şey olarak gizlemeye çalışmaları mesela. bir insanın ayakları yoksa yürümesini bekleyemezsiniz. akli melekeleri uygun olmayan insandan da normal davranmasını beklemeyin. hele ki şiddetin ve cinayetlerin büyük bir bölümünün aklî sağlığı yerinde bilinçli bir iradeye sahip insanlar tarafından yapıldığı düşünülürse bu derece ihmal edilmiş bir hastanın yapacaklarına şaşıramıyor insan.

bu hayatta "cinnet" diye bir gerçek var. mentaliniz ne kadar iyi de olsa bir gün, bir anda yapmak istemediğiniz hatta gücünüzün bile imkan vermediği şeyleri yaparken bulabilirsiniz kendinizi.

#2696675 @aster'in söylediğinin tersine, yeteri tedavi alınmazsa, ya da hiç tedavi olunmazsa şizofreni hastanın kendisine ve çevresine ciddi zararlar verebileceği bir hastalık. sorduklarında "ruh kanseridir" diyebilirsiniz. hastalık iyileşmez. tedaviyle sadece semptomlar yatıştırılır. bunda da hiçbir zaman hastalık öncesi kişiyi aramayın. gitmiş yenisi gelmiştir.
tedavisi çok zor ve pahalıdır. hasta işbirliği yapmaz. ilaçları içmez, içiyormuş gibi yapar. ilaçlar çok pahalıdır. sigortanız yoksa ayvayı yemişsiniz demektir.
bu vakada ise hasta yakını rahmetliler de maldır. kızı evlendiremeyecekler diye kızın hastalığını söylememişler anlaşılan. tedaviye de götürmemişler. (hoş hasta istemezse doktora da götüremezsiniz ya) bu hatalarının bedelini de kuşbaşı olarak ödemişler.

haberi okurken aklıma bir soru geldi. bu olay (bkz: kadın cinayeti) olarak nitelendirilebilir mi?

katatonik şizofreni; ülkemizde % 1 civarında görülen ciddi bir akıl hastalığıdır. yıllar önce, ilkokulda 5 sene birlikte okuduğumuz çok sakin ve çok uslu bir arkadaşımız 15- 20 sene sonra gece uyurken, yatakta yan odada yatan tüm kardeşlerini ve babasını da hunharca öldürmüştü. şizofrenlerin nerdeyse 1/3 kadarı tamamen tedavi edilebiliyor. ancak aile hastalığın üzerine gitmez veya önemsemezse ileride toplu bir katliam mümkün olabiliyor. tüm şizofrenler cinayet işlemez, sadece çok az bir kısmı bunu yapabilir. burada sorumluluk ailelere düşüyor, böyle yakınları olanlar mutlaka tedavi ettirmelidirler.