vegan olmak için mantıklı sebepler
başlık "je-" tarafından 12.12.2020 01:57 tarihinde açılmıştır.
üst edit: evet bitkiler de yaşıyor ancak acıyı hayvanlar gibi anlamlandırdıklarına dair bir kanıt yok. bitki tüketmek hayvan tüketmekten hem doğa hem de insan için daha zararsızdır. birçok bitkinin hayvanlar tarafından yenmesi için ilgi çekici tat ve kokuda meyveleri bulunur. bir inek ise duygusal, sosyal hayata sahip ve annelik duygusu olan bir canlıdır.
vegan olmak sadece hayvanlara ve doğaya fayda sağlayan bir yaşam biçimi değildir. genellikle bahsedilmeyen faydalı taraflarına değineceğim önce.
genellikle tüketilen hayvansal gıdalar ve etler endüstriyel üretim sonucu tabağımıza gelir. hasta, hormon bozukluğu yaşayan, antibiyotikle beslenen, gdo'lu yemlerle beslenen bir canlının ürünlerini ve kendisini yiyerek sağlıklı olmak pek mümkün görünmüyor.
kanser, kalp rahatsızlıkları, obezite, hormon problemleri tabii ki bitkisel beslenmenin ürünü değil. son yıllarda artış gösteren bu hastalıklar hayvansal beslenmenin sonucu. üstelik hep belli tiplerde kanser artış gösteriyor. bunun herkes farkında fakat her nedense dillendirilmiyor. hayvancılık sektörü sonucu oluşan hastalıklar ilaç sektörünün de büyümesinde etkili çünkü. ne kadar hayvan, o kadar hastalık. salgın hastalıkların büyük bir kısmı hayvancılık sektöründen ortaya çıkıp yayılıyor.
hep doğanın düzeninden, kurallarından bahsedilir. bu güzel doğaya bakıldığında insan bağırsağının otçul canlılarla benzeştiği, etçillerin bağırsağının çok daha kısa olduğu gayet açıktır. ikinci nokta ise etçil canlıların avlanması, "ama onlar et yiyor, doğanın kuralı bu" denmesidir. doğada hiçbir hayvan bu avlanmayı planlı, organize gerçekleştirmez. insan gibi düşünemezler. insanlar beslenme planlarını değiştirebilir, düzenleyebilir.
tavuklar yumurta vermeleri için hareket kabiliyetlerini engelleyen tekli kafeslerde tutulurlar. sürekli olarak ışığa ve karanlığa maruz bırakılarak bütün sistemleri alt üst olur ve yumurta vermek mecburiyetinde hissederler. ışıktan dolayı sürekli sabah-akşam olduğunu zannederler. serbest gezen tavuklar ise tekli kafeslerde değil resmen birbiri üstünde yaşarlar. birbirlerine saldırıp, kanibalizm olayının yaşanmaması için gagaları kesilir ya da kızgın demirle dağlanır. bu yaşam tarzı sonucunda stres hormonu salgılanır ve yumurta da bundan nasibini alır. uzmanlar vücut sağlığıyla ilgili hep "ne yerseniz osunuz" der ya, hayvanlar da öyledir.
doğada başka bir canlının kendi bebeği için ürettiği sütü içen tek canlı insandır. bunu hayatının her evresinde yapar üstelik. araştırmalar gösteriyor ki aşırı süt tüketimi kemik erimesine, kırıkların daha geç iyileşmesine sebep oluyor.
bitkisel protein tercih edildiğinde antioksidan, lif de alınırken hayvansal proteinde bunlar yok denecek kadar azdır. bu noktada merak duyan, mercimek ve kırmızı etin besin değerlerini karşılaştırabilir.
doğa için vegan olup yağmur ormanlarının veganların yediği soya için tahrip edildiği savına geleyim, soyanın %70'ten fazlası hayvan yemi için üretilir. yine hayvanları beslemek için o ormanlar tahrip edilir yani. net yüzdelik dilim verisine ulaşınca tanımı güncelleyeceğim. veganlar için üretilen soya ise %10'un altındadır.
fast food zincirine yiyecek olarak katılan birçok canlı dişiyse, artık süt veremeyecek hatta muhtemelen ayakta duramayacak durumdadır. erkek ise henüz birkaç haftalıktır, süt veremeyeceği için beklemeye gerek görülmez. bir ay bile olmadan iyice beslenen hayvan kesilir.
et olmazsa, süt içmezsem ölürüm gibi bir algı var. endüstrinin parlattığı bir düşünce bu. bir de veganlığın pahalı olduğu ileri sürülüyor. yok öyle bir şey. türkiye'de yetişmeyen bitki yok. zaten yemeklerimizin çoğu vegan. televizyonda uzmanların et yiyin dedikten sonra, sucuk markası sponsorluğu olduğunu az görmedik.
doğanın işleyişine aykırı olduğunu ileri sürenlerden hayvanların evcilleştirilmesinin ve hayvan sütü içmenin insan yaşamına ne zaman katıldığını araştırabilir.
vahşi doğadaki canlılar gibi i beslendiğimiz iddiasında bulunanlar var. sanırım avlanma söz konusu. bu konuya değindim yukarıda.
can bağışlamakla ilgisi yok bu durumun. hayvanın canını almak doğal da bağışlamak mı anormal? konu bu değil zaten.
yenilmesi için üretilen hayvanların saldığı metan gazı hava kirliliğinde en önemli etkenlerden biridir. hayvanların yemesi için üretilen bitkiler ise yine ciddi bir tarım kirliliğine neden olur.
sıraladıklarımın vegan olmak için yeterince mantıklı nedenler olduğunu düşünüyorum.
ayrıca her gün makarna yiyen bir vegan tabii ki her insanda olacağı gibi sağlığını koruyamaz. bunun vegan olmakla değil, dengeli ve doğru beslenmeyle ilgisi var.
ayrıca, (bkz: karbon ayakizi), (bkz: suat erus), (bkz: murat kınıkoğlu), (bkz: oğuz kınıkoğlu).
vegan olmak sadece hayvanlara ve doğaya fayda sağlayan bir yaşam biçimi değildir. genellikle bahsedilmeyen faydalı taraflarına değineceğim önce.
genellikle tüketilen hayvansal gıdalar ve etler endüstriyel üretim sonucu tabağımıza gelir. hasta, hormon bozukluğu yaşayan, antibiyotikle beslenen, gdo'lu yemlerle beslenen bir canlının ürünlerini ve kendisini yiyerek sağlıklı olmak pek mümkün görünmüyor.
kanser, kalp rahatsızlıkları, obezite, hormon problemleri tabii ki bitkisel beslenmenin ürünü değil. son yıllarda artış gösteren bu hastalıklar hayvansal beslenmenin sonucu. üstelik hep belli tiplerde kanser artış gösteriyor. bunun herkes farkında fakat her nedense dillendirilmiyor. hayvancılık sektörü sonucu oluşan hastalıklar ilaç sektörünün de büyümesinde etkili çünkü. ne kadar hayvan, o kadar hastalık. salgın hastalıkların büyük bir kısmı hayvancılık sektöründen ortaya çıkıp yayılıyor.
hep doğanın düzeninden, kurallarından bahsedilir. bu güzel doğaya bakıldığında insan bağırsağının otçul canlılarla benzeştiği, etçillerin bağırsağının çok daha kısa olduğu gayet açıktır. ikinci nokta ise etçil canlıların avlanması, "ama onlar et yiyor, doğanın kuralı bu" denmesidir. doğada hiçbir hayvan bu avlanmayı planlı, organize gerçekleştirmez. insan gibi düşünemezler. insanlar beslenme planlarını değiştirebilir, düzenleyebilir.
tavuklar yumurta vermeleri için hareket kabiliyetlerini engelleyen tekli kafeslerde tutulurlar. sürekli olarak ışığa ve karanlığa maruz bırakılarak bütün sistemleri alt üst olur ve yumurta vermek mecburiyetinde hissederler. ışıktan dolayı sürekli sabah-akşam olduğunu zannederler. serbest gezen tavuklar ise tekli kafeslerde değil resmen birbiri üstünde yaşarlar. birbirlerine saldırıp, kanibalizm olayının yaşanmaması için gagaları kesilir ya da kızgın demirle dağlanır. bu yaşam tarzı sonucunda stres hormonu salgılanır ve yumurta da bundan nasibini alır. uzmanlar vücut sağlığıyla ilgili hep "ne yerseniz osunuz" der ya, hayvanlar da öyledir.
doğada başka bir canlının kendi bebeği için ürettiği sütü içen tek canlı insandır. bunu hayatının her evresinde yapar üstelik. araştırmalar gösteriyor ki aşırı süt tüketimi kemik erimesine, kırıkların daha geç iyileşmesine sebep oluyor.
bitkisel protein tercih edildiğinde antioksidan, lif de alınırken hayvansal proteinde bunlar yok denecek kadar azdır. bu noktada merak duyan, mercimek ve kırmızı etin besin değerlerini karşılaştırabilir.
doğa için vegan olup yağmur ormanlarının veganların yediği soya için tahrip edildiği savına geleyim, soyanın %70'ten fazlası hayvan yemi için üretilir. yine hayvanları beslemek için o ormanlar tahrip edilir yani. net yüzdelik dilim verisine ulaşınca tanımı güncelleyeceğim. veganlar için üretilen soya ise %10'un altındadır.
fast food zincirine yiyecek olarak katılan birçok canlı dişiyse, artık süt veremeyecek hatta muhtemelen ayakta duramayacak durumdadır. erkek ise henüz birkaç haftalıktır, süt veremeyeceği için beklemeye gerek görülmez. bir ay bile olmadan iyice beslenen hayvan kesilir.
et olmazsa, süt içmezsem ölürüm gibi bir algı var. endüstrinin parlattığı bir düşünce bu. bir de veganlığın pahalı olduğu ileri sürülüyor. yok öyle bir şey. türkiye'de yetişmeyen bitki yok. zaten yemeklerimizin çoğu vegan. televizyonda uzmanların et yiyin dedikten sonra, sucuk markası sponsorluğu olduğunu az görmedik.
doğanın işleyişine aykırı olduğunu ileri sürenlerden hayvanların evcilleştirilmesinin ve hayvan sütü içmenin insan yaşamına ne zaman katıldığını araştırabilir.
vahşi doğadaki canlılar gibi i beslendiğimiz iddiasında bulunanlar var. sanırım avlanma söz konusu. bu konuya değindim yukarıda.
can bağışlamakla ilgisi yok bu durumun. hayvanın canını almak doğal da bağışlamak mı anormal? konu bu değil zaten.
yenilmesi için üretilen hayvanların saldığı metan gazı hava kirliliğinde en önemli etkenlerden biridir. hayvanların yemesi için üretilen bitkiler ise yine ciddi bir tarım kirliliğine neden olur.
sıraladıklarımın vegan olmak için yeterince mantıklı nedenler olduğunu düşünüyorum.
ayrıca her gün makarna yiyen bir vegan tabii ki her insanda olacağı gibi sağlığını koruyamaz. bunun vegan olmakla değil, dengeli ve doğru beslenmeyle ilgisi var.
ayrıca, (bkz: karbon ayakizi), (bkz: suat erus), (bkz: murat kınıkoğlu), (bkz: oğuz kınıkoğlu).
devamını gör...