vegan olmamak için sebepler

evet başlıyorum. ben etsiz yaşayamam kardeşim. tofu falan da yiyemem yani. etobur bir insanım.

10 gün sonra öleceğimi bilsem yine sebzeyi hayatıma tac etmem.

et denen şeyi yemekten zevk alıyorum. yerken mutlu oluyorum, sebzeyi bir tür arkadaş gibi kullanıyorum.
deyin et bitecek, kendimi keser yerim ama sebzeyle ömür sürdürmem.

brüksel lahanası ve karnabahar ikilisi

ağzının tadını bilmek ve karaciğerinin, beyninin, böbreğinin kıymetini anlamaktır.

nee kadar sebzeyi çok sevsem de, hayvansal gıdaları hayatımdan çıkaramayacak kadar çok seviyorum. ayrıca etin, sütun, yoğurdun, peynirin, yumurtanın insan vücudu için gerekliliğine bilimin ve midemin öngördüğü ölçüde inanıyorum.

nereden başlasam ki?
et yemeyi seviyorum! sisteminde kan dolaşan canlıları yemekten keyif alıyorum. mesela bitki yerken aynı zevki almıyorum onlara aciyorum, savunmasız sesi çıkmayan otlara yapılan bu zulümden dolayı veganlari da kınıyorum. masaçusets üniversitesinde 2003 yılında doktor charles howard tarafından yapılmış araştırmaya göre bitkilerin acı hissettiği saptanmıştır. bu yüzden ot yeyip tam da benim ihtiyacım olan besinleri bünyesinde taşıyan süt üreten inek koyun keçi gibi hayvanları yiyerek yaratılış amaçlarına ulaştırarak onları yüceltiyorum. annem her zaman yüce ruhlu bir insan olduğumu söyler sanırım haklıydı..

(bkz: sucuklu yumurta)

et sevmem de peynir çeşitleri için vegan olamam.

vegan olmak için bir sebep göremiyorum aslında, olmamak için de. eninde sonunda kendine ait bir hayatı olan bir canlıyı yemek için öldüreceksek et yemeyi bitki yemekten daha az cani yapan ne? hayvanların bize daha yakın bir yaşam formu olması mı? bize daha yakın bir yaşam formları yok diye bitkilerin yaşamına son verme kararını alabilmek ne kadar adaletli ki? mesela diyorlar ki, ömürleri kısa. belki onlara göre o ömür uzun? ya da zaten kısa olan hayatlarını ellerinden almak ne kadar etik? bir kiraz ağacına gövdesine oturup yavrularını koparıp gözünün önünde yerken yavrularını yiyebilir miyiz diye soruyor muyuz ki? teşekkür ederim cömert ağaç, bana sunduğun tüm güzellikler için diyoruz. oysaki belki de vermek istemiyor bize?
hayvanları çok sevip onları yemek istememek çok ayrı ama hayvan yiyen insanlara cani, ölü yiyici yakıştırması yapmak sığ bir yaklaşım bana göre.mesela ben her gün suladığım dereotlarını büyüyünce yemeye koparmaya kıyamadım. ama tanımadığım dereotlarını yerim. bu hayvanlar için de böyle. maalesef hayatta kalmak için tüketmemiz gerekiyor.

* kelle paça
* kebap
* kavurma
* ciğer
* lahmacun
daha sayayım mı ?

güneydoğulu olmak yeterlidir. antep'de etsiz yemeğa kufür diyirler.

(bkz: backster etkisi) yazık değil mi bu bitkilere? soruyorum size veganlar. bitkilerinde canı var.

lahmacun içine adana kebap nasıl çekilir.

bu zamlarla ve parasızlık hepimiz çok yakında pro vegan olacağız. ama genede kuzu şiş gibi bir mefhum varken veganlık zor

et yemeden bir nebze belki ama asıl neden sütsüz, peynirsiz yaşayamıyor, yapamıyor oluşum.

hayvansal proteindir. evet dünyanın parasını verip oluşturulan ilginç karışımlarla "yaklaşılabilir" sanırım. beyin gelişimi tamamlanmaya yaklaşmış kendi kararlarını verebilen bireyler vegan olsun kimseye laf etmek düşmez. ama lütfen çocuklarınızı hele ki gelişim evresinde zorla vegan vejeteryan yapmayın bırakın kendileri kararını versinler. eti pişirerek bu denli zeki oldunuz. ne işe yaradı, olmasak da olur vs. ayrı etik konuları. bana kalırsa da böyle evrimleşmeyi istemezdim ama o zaman da o çok sevip yiyemediğiniz hayvanlar sizi yiyor olurdu. bilinçli olmanın getirdiği sorumluluk apayrı bir konu. fakat, sadece et endüstirisinin acımasızlığı yüzünden protesto amaçlı vegan olunabilir amacına ulaştığı takdirde. çünkü şartlar gerçekten korkunç. google dan araştırın +30 videolar var endüstrinin içerisinden. izledikten sonra zaten vegan olmaya karar veriyorsunuz. süt kutularının üzerine mutlu inekler, tavukların üzerine çiftlik resimleri boşuna koyulmuyor. insan öyle düşünmek istiyor çünkü ve reklamcılık bunu gerektirir. et ve beyinile alakalı linkburadan fabrikasyon et üretimi ile alakalı belgesellerden en populeri buradan

et sevmektir.

kurban bayramı sabahı yenen mis gibi taze ciğer.. sonrasında gelen mis kokuku kavurma ,çift kaşarlı böyyyylleeee uzum uzum uzayan bir tost.. şarabın yanındaki peynir.