zaman tüneli

şu ara nasssııı bi tatlı tatlı kaşınıyorum. konunun film ile alakası yok (entel danalar okumayabilir)

geçen hafta izin günümde kabasakal arkadaşımla ayı gibi içtik taksim'de. mekan kapandı. hadi evde devam edelim bizi kim bu halde napsın dedik. taksim meydanına paralel sokaklarda manavcılar var bilen bilir. olmm canım nassıı meyve çekti. evde de rakı var. illa alalım ölürümmmm ben meyvesiz rakıyla diye tutturdum. baya zorladım arkadaşımı küfür kıyamet gittik bi manavaa. hani şu arap öpenlerden sısısıısıısıs

lapss mandalina, muz ve üzüm aldık. işte 5 adet muz, 2 salkım üzüm 5 adet de mandalina. 500 tl dediler kasada. postları çalışmıyor falan.

fast yaptık o kafayla. niye anlattım bu kısmı bilmiyorum sısııssıısıs o saatte alınan şey bırakılmaz, kasadakiler yamuk yamuk bakıyor. zorla meyve alıyoruz yav sısısısıs neyse düştük yeniden yola, taksi almıyor. yola atladım. lannn abii dedim al. nereye gidiyorsan şuradan al bi yerde ineriz. mecidiyede inin dedi. okiş dedim. orada yine taksi yok falan. metrobüs olur dedik.

gittik gittik. bi yağmur yedik inince çıktığımızda. donuma kadar ıslandım ama kafa iyi gram umrumda değil. bilirsiniz ibişler o halleri. neyse

açtım rakıyı, meyveye yalandan su tuttum. oturduk. öfff bu açtı debluduman mıdır nedir. severim de aslında ama onu o an dinleyince neden ilk defa yazın dinlediğim aklıma geldi. buna da o sebebi anlattım.

floryada yeni yıl konserleri varmış. baktık bedava. ama lokasyon florya ne ya. dedim ben dönemem hacım o saatte oradan. ben de dönemem dedi.

onayladık gitmeyeceğimizi. yanisi ünlü değil de böyle şu tarz bi müzik yapan grupla sabahlasak çok şık olacaktı şu ara.

kısmet.

öncelikle güzellik göreceli bir kavram. ben mesela şahsen mavi gözlü insanları pek çekici bulmam. genel olarak çekici bulunma nedeni ise bence bu insanların çoğunlukla göçmen olması.

trakyalıların gen havuzu elbette daha geniş.

öyle küsüp oynamıyorum ben diyen birisi değilim. bir sorun varsa oturup konuşurum. bir isteğim varsa bunu direkt söylerim, anlamasını bekleyecek sabrım maalesef ki yok. bir söylerim, iki söylerim, üç söylerim.. sonra beklerim baktım olmuyor/yapılmıyor yine söylerim, ama 1 defa söylerim. istediğim olursa mutlu olurum ve sımsıkı tutarım, bırakmam. istediğim hala olmuyorsa kendiside olmasın artık lüzumu yok.

hepimiz bazı şeylere anlam yüklüyoruz . kimimiz ölmüş bir insana , kimimiz eşyaya , kimimiz paraya , kimimiz sevgiye , kimimizde fiziken ölmese bile gönlümüzde öldürdügümüz insanlara anlam yüklüyoruz . aslında bir şeye anlam yüklemek kaybetme korkusundan geliyor gibi.

benim istediğim şarkıları çalmayacaklar.

(bkz: evlenmeme nedenleri)

her iki tarafa da zararlı olabilir

sen de benim hatalarımdan birisin
sen en büyük günahların bedelisin
senin için harcanan zamana yazık
sen en güzel duyguların katilisin
istemem senin ne sevgini ne kendini
istemem ben bu hayatın sözüm ona pembe rengini

hayatı boyunca sevgi açlığı çekmişti.*

default özelliktir

önce nick'imi yazmayı öğren belki dans ederiz (bkz: lucifer)

ben savcı esra ile içmek isterdim.


(bkz: mutluluğu özetleyen kareler)

sezen aksu'nun harikulade bir parçası,dinlemelisiniz

lastt call sidfsfs ile düet yapıcam. aç yayını yoldaş efendi.

aforizmaya doymak istiyorum!!11!!1

bazıları için hüzün bazıları için gurur verici bir durum.

geçen hafta bunun oyununu izledim ve çok iyiydi.

internet öncesini yaş ufaktan da olsa bilen biri olarak: inanılmaz sıkıcıydı.

herkes yazar vay efendim sokakta oynardık falan, evet de sabah kalktın, diyelim sokakta ekip yok. patlardın. nickelodeon falan bayardın.

biraz ilginç zevklerin varsa, metalciysen, repciysen ne bileyim kuş gözlemi seviyorsan (herhalde) yalnızdın. bir derginin ilan sayfasına mektup göndercen tanışmak için de, iki ay sonra yayınlanacak, martta gönderdiğin mektuba mayısta biri cevap verecek "frp oynarım ben de" diye. (yaşamadım ama görünen manzara bu)

biriyle buluşacaksan önden haberleştin ama mesela otobüsü gelmedi, trafiğe takıldı, ekti. orada ağaç gibi bekle yarım saat. büyük kuzen beni de alıp buluşmaya gitmişti dükkan telefonundan bu kız nerede diye anasıyla, babasıyla konuşmuştu.

film televizyonda ne varsa o. şimdi netflix dizisi beğenmiyoruz ya "geç geç geç" o zaman ne rezelat şeyleri yokluktan bütün türkiye izlemiş.

nereden baksan azmış hayat.

şimdi klasik nostalji yanılgısı, bunları beyin unutup sadece iyiyi hatırlıyor yaşlı tayfa diyor "çok harikaydı, tadı kaçtı". e kapat abi madem telefonu. yaşıtların da senin gibi konuşuyor, beraber yaşayın o koşullarda?

bence bir yanlış anlaşılma var. şimdi remington 700 tüfeği sivil kullanım için tasarlanıyor. av için falan. tüfeğin isabet oranı yüksek olduğu için belli bir mesafede etkili sonuç veren 7.62x51 mm ya da .308 atan tüfeği ordu envanterine alırken adına m24 (military) diyorlar.

aynı durum beretta 92f serisinde de vardır. ordu ihale açıyor. sig sauer p226 burun farkıyla kaybediyor ve beretta 92f colt 1911 yerine satandard ordu silahı oluyor ve m9 adını alıyor.

sivil üretimden farkları yok mudur elbette vardır. bu fark malzeme farkıdır çoğunlukla zira sivil bir atıcının atacağı mühimmat ile askeri kullanım kıyas kabul etmeyebilir.

babalar resitali. muhteşem düet - biz babadan gördük

anne ve baba ile iletişim kişinin hayatındaki bir çok rolünü belirler mesela baba ile iletişim sosyal ilişkileri, özgüveni belirler, anne ise ikili ilişkileri insanlar bazen aileleri ile problem yaşadıklarında ilgi eksikliği doğar ve buradan da ilgi görmek, beğenilmek ister bu normaldir,olabilir ancak takıntı veya saplantı haline gelmemelidir