bu sabah uyandığımda, kafamın içinde bu şarkı çalıyordu. yani bir nevi besmeleyle uyanmış oldum.
easy come, easy go
will you let me go?
bismillah!
no, we will not let you go! (let him go!)
bismillah!
we will not let you go! (let him go!)
bismillah!
we will not let you go! (let me go!)
will not let you go! (let me go!)
never, never let you go!
never, never, never let me go!
no, no, no, no, no, no, no!
sıktığımız deodorantın önüne çakmak tutarak, kurtulabilmek uğruna evimizi barkımızı yakma riskini göze aldığımız bu hain sineklere özel gün vermek ilk kimin aklına geldiyse, yalnız bu özel günde değil, tüm yaz boyunca en çok onu sokmalarını yüce rabbimden niyaz ediyor, dünya sivrisinekler gününüzü en içten dileklerimle kutluyorum.
anatomik pozisyon temel alındığında, insan vücudunu tam ortadan sağ ve sol olmak üzere iki parçaya ayıran, yere dik inen, hayali bir düzlemdir. ilgili ekseni, anteroposterior eksendir. fleksiyon, ekstansiyon ve hiper ekstansiyon hareketleri sagittal düzlemde gerçekleşir. vücudu tam ortadan bölmeyen bir noktadan geçiyorsa buna da parasagittal düzlem denir.
anatomi dersinde ilk karşılaştığımda en çok kafamı karıştıran konulardan biriydi eksenler, düzlemler ve hareket ilişkileri. sonra karşıma bir pet şişe koyup, delip, kesip, şiş ve kağıtlar kullanarak mantığını daha iyi anlamıştım.
rock konserleri için konuşursak, bir yaştan sonra boyun kireçlenmesi, vertigo, romatizma, tansiyon, gözlük, peruk ve takma dişlerin ortak kanaatiyle yapılabilen eylem. bunlardan biri çıkar da konsültasyon kararına muhalefet şerhi koyarsa o kafa sallanamaz azizim.
(bkz: headbang)
8 ağustos 2025 yılında çıkan ouroboros albümleri ile tanıştığım, 2007 yılında kurulmuş washington d.c. çıkışlı stoner metal / stoner rock grubu.
grubu 10 gündür dinliyorum ve genel izlenimim olumlu yönde. kendilerini sürekli olarak dinlenebilecek gruplar kervanıma ekledim. grubun genel tarzında, traditional doom ve stoner gruplarına ilham veren black sabbath dışında clutch, kyuss ve melvins gibi grupların da etkilerini görebiliyoruz. halihazırdaki kadroda vokalde steve fisher, davulda mario trubiano ve bas gitarda tim martin yer alıyor. 2013 yılına kadar vokalde noah greenberg yer alıyormuş, bu zamana kadar da fisher grupta yalnızca gitar çalmış. grup elemanlarının geçmişinde elemanı oldukları başka bir grup göremedim.
yeterince başarılı olduklarını düşünmeme rağmen, bu kadar az tanınmalarını henüz büyük bir plak şirketiyle çalışmamış olmalarına bağlıyorum. halihazırda bağımsız plak şirketi ripple music ile çalışıyorlar. ripple music genelde alt müzik türlerine odaklanan bir plak şirketi. bu durum, grup açısından yapmak istediklerinde özgürlük ve özgünlük imkanı sunmuş olsa da, küçük çaplı plak şirketleriyle çalışan gruplar genellikle meraklıların yeni şeyler araştırırken tesadüfen karşısına çıkıyor, aksi halde ise sadece kulağınızın değil, ruhunuzun bile duymadığı nice güzel gruptan biri olarak kalıyor.
grubun 6 stüdyo albümü var. hepsini sindirecek kadar dinleme imkanım olmadı ama her şarkıyı en az bir kere mümkün olduğunca odaklanarak dinlemeye çalıştım. bence türün meraklılarının bir şans vermesi gereken bir grup.
8 ağustos 2025 çıkışlı albümlerindeki açılış parçasının klibi :
45 yıl, 5 ay boyunca hayat sürdüğüm; bu sürenin tek bir gününde bile orada yaşadığım için ‘iyi ki’ diyemediğim, hayatta kalmanın yaşamak sanıldığı, her şeyin kontrolünüzün dışında geliştiği hissiyatını yaratan, kaotik bir şehir. kaçtım, kurtuldum. darısı gönlünden geçen herkesin başına...
en favori grubumu ya da en favori üç grubumu asla belirleyemiyorum, zira kısa ve uzun dönem aralıklarında sürekli olarak değişiyor. ama bu başlıktaki gibi birden fazla grup sayma şansım olursa, döndüre döndüre belirli dönemlerde favorim dediğim gruplardan ilk aklıma gelenleri sayabilirim. sayıca biraz fazla olacak muhtemelen, sanki favorilerimi değil de dinlediklerimi yazıyor gibi olacak, fakat deli bir dinleyici ve gruplar konusunda maymun iştahlı biri olarak sadece popüler isimlerden seçip yazacağım ve daha sonra başka bir favorim aklıma gelirse de listeye eklemeyeceğim, söz. *
2020 yılında amerika’da husule gelmiş bir black metal projesi.
kuzey avrupa ülkelerinden çıkmayıp da beğenerek dinlediğim nadir black metal gruplarından/projelerinden biridir. projenin yaratıcısı, jon krieger, sahne adıyla sgah’gahsowáh'ın 2022'de çıkardığı ilk albüm blackbraid i'a, yanlış hatırlamıyorsam metalstorm.net sitesinde tesadüfe itaatle rastladım. behzat ç. edasıyla "blackbraid de neymiş la" diyerek dinledim ve oldukça beğendim. toplam 3 stüdyo albümleri var ve üçü de birbirinden güzel; fakat son albümleri blackbraid iii bence sanki bir miktar daha güzel.
krieger, ilk ve üçüncü albümler için hem davullarda hem de kayıt, miksaj ve mastering işlerinde neil schneider ile birlikte çalışmış. ikisi geçmişte bir opeth konserinde tanışmış ve hemen bir hafta içinde schneider'ın ev stüdyosunda demo kaydetmeye başlamışlar.
jon krieger, henüz bebekken beyaz bir aile tarafından evlat edinilmiş bir meksika yerlisi. yerli amerikan halklarının tarihi ve gelenekleri üzerine kendini geliştirmiş ve bunlar haliyle müziğinin temasına da etki etmiş.
şarkılar genellikle oldukça melodik; pure black metalin çiğliğinden ve kaostan uzak, akılda kalıcığı kolay ve atmosferik. flüt ve etnik enstrümanlarla zenginleştirilmiş, folk havasında şarkıları da var. ayrıca black metal gruplarında pek aşina olmadığımız güzel gitar soloları ihtiva eden şarkıları da var. şarkı sözlerinde ise kızılderili tarihine, yerli halkların yaşadığı acılara, atalara ve doğaya saygıya dair şeyler yer alıyor.
krieger, opeth, gorgoroth, satyricon, enslaved, immortal, bathory ve mayhem gibi gruplardan ilham aldığını belirtiyor. mezkur gruplar kadar adı sanı duyulmuş bir proje olmasa da, neredeyse onlar kadar başarılı olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
amerika'lı alternative/nu metal grubu deftones'un 22 ağustos 2025 tarihinde yayımlayacağı private music albümünde 8. sırada yer alacak olan parça. ilk yayımladıkları my mind is a mountain teklisinden sonra çıktı. deftones'un alışılmış atmosferik tarzını yansıtan, çok başarılı bulduğum bir parça.
normal şartlarda albüm çıkmadan teklileri dinlemek adetim değildir ama bu sabah karışık çalma modunda müzik dinlemenin azizliğine uğramış ve parçayı dinlemiş oldum.
şarkı sözlerinde bölük pörçük bir anlatım aracılığıyla kutsal ve dini imgeler kullanılmış, kıyameti çağrıştıran doğa olaylarına değinilmiş. bilinçli anlam boşluklarından mütevellit sözler bende net bir karşılık uyandırmasa da, kutsal bir vizyon - kişisel bir felaket arasındaki belirsiz ve tedirgin edici bir çizgide yürüyormuşum gibi hissettirdi. kısaca şarkıyı çok beğendim. albüme dair beklentimi olumlu yönde artırdı. hayırlısı bakalım.
çoğu durumda cümlenin yapısından soru sorulduğunu anlamak gerçekten mümkündürr; fakat yazı sisteminde yalnızca "çoğu durumda" anlaşılır olmak değil, her durumda açık, kesin ve tartışmasız olmak amaçlanır. aksi halde zaten hiçbir noktalama ya da imla kuralına gerek kalmaz. bu tür düşüncelerin bir sonu da yoktur. osmanlı türkçesine döner, sesli harfleri de yazmaz, bir kelimeden cümlenin gidişatına bakarak dört beş farklı anlam da çıkartabiliriz, ama neden gördüğümüzden olalım, değil mi?
bakın günlük yazım dilinde yanlış kurulmuş bir cümleyi bile soru işareti ile anlaşılır kılmak mümkündür. ilk aklıma gelen "yarın geliyorsun" ve "yarın geliyorsun?" cümlelerini bu duruma örnek olarak gösterebilirim. niyetimiz, sözlü iletişimde hem haber cümlesi hem de soru cümlesi olarak farklı iki tonlama ile ifade edilebilir, yazılı iletişimde bunu sağlayan da soru işaretidir. yine yazım dilinde kalırsak "gerçekten böyle mi düşünüyorsun" ve "gerçekten böyle mi düşünüyorsun?" cümlelerinin birinde retorik soru ifadesi kullanarak karşımızdaki insandan bir cevap beklemeden yargılayıcı, eleştirici ve hayret eden bir tutum sergilemiş, diğerinde ise yanıt bekleyen bir soru cümlesi kurmuş oluyoruz.
ezcümle, yazılı iletişimin sözlü iletişimden farkı, tonlamaların ve vurguların olmamasıdır ki tam da bu sebeple anlaşılır olabilmek adına noktalama işaretlerine ihtiyaç duyarız. soru işareti de bunlardan biridir.
2018 yapımı türk dram filmidir. yönetmen koltuğunda osman nail doğan’ın oturduğu film, ankara uluslararası film festivalinde ve istanbul film festivalinde toplan 6 ödül kazanmıştır. film, yozgat’ın sorgun ilçeside geçer. filmin baş rolünde 15 yaşlarında mahmut karakteri vardır. mahmut’un derdi günü beslediği evcil güvercinleridir. taşradaki birçok genç güvercin meraklısı gibi mahmut da fırsatını buldukça güvercin çalar. bir gün kaçırdığı bir güvercini sayesinde ismail isminde, 8 yaşında bir çocukla tanışır ve arkadaş olurlar. bu tanışma, filmde her ikisinin de hayatında bir dönüm noktası olur. mahmut artık kendisi için değil, masum dostu ismail’in hayalini gerçekleştirmek için güvercin çalmaya başlar.
merkezinde güvercinler olan film, arkadaşlık, sorumluluk, yoksulluk ve hayaller üzerine kurgulanmış. taşra gerçekliğini, toplumun kıyısında yaşanan hayatları, güvercin merakının karanlık yönlerini klişelere düşmeden başarıyla anlatıyor. mahmut gibi hatalı davranışlar sergileyen bir karakter, empati kurabileceğimiz bir şekilde yansıtılmış; bu yüzden yaptıklarının yanlış olduğunu bilsek de, arkasındaki niyet, yani vicdanlı halleri ve yanlış işler yapmaya çok uygun olan yaşı onu seyircinin gözünde bir nebze affedilebilir kılıyor. çoğu oyuncu profesyonel değil, daha önce oyunculuk deneyimleri yok, buna rağmen ben oyunculukları da doğal ve başarılı buldum.
şahsım adına verilmesi son derece zor bir karar. fakat biraz duygusal davranarak ozzy osbourne demek istiyorum; zira kişisel olarak tanımadığım hiç kimsenin gidişi, beni bu denli üzemezdi ve içimde böylesine büyük bir boşluk bırakamazdı. ben ki bir ünlü öldüğünde üzülen insanları içten içte yeren, "babayın oğluydu sanki" diyen ve kişisel olarak tanınmayan birinin ölümüyle bu denli üzülmenin yersiz olduğunu düşünen biriydim, ta ki üç gün öncesine kadar. üç gün önce anladım ki ozzy benim gözümde herhangi bir rock star değil, kutsal bir figürmüş.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.