aniden olan ama sebepsiz olmayan* soğuma durumu. hiçbir şey sebepsiz değildir. çok küçük minnacık ufacık da olsa sebebi vardır bu aniden soğumaların.
eskiden zor soğuyan biriydim ama son 2 yılda bu konuda çok değiştim. mesela arkadaşım rahatsız olacağım bir şeyi bilerek mi yapıyor? üzülmem, direkt soğurum ve hayatımdan çıkarırım. çok ani olur ve geri dönüşü de yoktur benim için. ilişkilerimde de böyle olur. kıskanmam, sinir olmam için mi uğraşıyor? kıskanmam, sinirlenmem, soğurum hemen. olması gereken budur bence. kaç yaşındayız, saçma sapan hareketlere ne gerek var? ki zaten bilinçli yapılan bir şeyi neden kıskanayım? itici bulurum, aniden soğurum. bu halimi seviyorum. çünkü, soğumazsam üzülürüm, olan yine bana olur.
platonik aşık olmuştum. üniversitenin mizah sayfasını kullanıyordu. sadece adını*, yaşını ve nereli olduğunu biliyordum. kendini çok fazla gizleyince, ben de akademisyen, asistan falan sandım. bağlama çalması ve alevi olması etkilemişti, yalan yok*.
neyseee ben bunu bulmak için gittiği bağlama kursuna gittim 3 ay... bağlama hocasına "şu üniversitede okuyorum, oradan gelen oldu mu hiç?" falan diyorum ki bana isim misim versin xjdjfjsjfj sonra öğrendim... güvenlik görevlisiymiş... yaptığı işi aşağılamıyorum tabii ki, iş iştir. ben gizli olmasından ve yukarıda söylediğim şeylerden dolayı etkilenmiştim. daha 18 yaşındayım yani, aptallık işte. bunun da farkındaydı, ona rağmen umut vermeye devam etti aylarca. sonra tabi sevgili olduk ama 3-4 ay sürdü, bana göre biri değilmiş.
aşk acısı? elbette efenim!! elmalı kurabiye yapıyordum, bir yandan da beyaz şarap içiyordum. tek başıma bitirdim şişeyi! midem de hassastı bu arada*... kurabiyeleri fırına koydum, koşa koşa banyoya gittim. evet, tahmin ettiğiniz gibi kustum. bir yandan da ağlıyordum çünkü kusmaktan nefret ederim ve korkarım, hiç sonu gelmeyecekmiş de ölene kadar kusacakmışım gibi hissederim. sonrasında yatağıma girdim ve ağlamaya devam ettim. kurabiyeleri allaha emanet etmiştim :d annem de ağzıma sıçtı tabi...
bir daha da o kadar içecek kadar sevmedim kimseyi. tek başıma şişeyi bitirdiğim oldu ama tamamen keyfi, kusmamalı falan.
tabi belki bu size götü başı dağıtma olarak gelmeyebilir ama benim için öyleydi. barlarda, sokaklarda götü başı dağıtacak biri olmadım hiç, olmak da istemem :d bira içerken yazmak istedim, okuduğunuz için teşekkür ederim :)))))
bir ufka vardık ki artık
yalnız değiliz sevgilim.
gerçi gece uzun,
gece karanlık,
ama bütün korkulardan uzak.
bir sevdadır böylesine yaşamak,
tek başına
ölüme bir soluk kala,
tek başına
zindanda yatarken bile,
asla yalnız kalmamak.
şafakları ben balığa çıkarım
akan akmayan sularda
benim, bütün tezgâhlarda paydosa giden
bir bahar akşamı dünyada.
ben dört duvar arasında değilim
pirinçte, pamukta ve tütündeyim,
karacadağ, çukurova ve cibali'de.
zehirli kör yılanları
ve sıtmasıyla
gün yirmidört saat insan avında
karacadağ'da çeltikler.
bir kız çocuğunun gözyaşı gibi
-ayak bileklerinde bir dizi boncuk,
sol omzunda nazarlık,
dağ başında unutulmuş, üşümüş,
minicik bir aşiretin kızının,
damla-damla, berrak olur pirinci.
kamyonlarla, katır kervanlarıyla
beyler sofrasına gider...
çukurovam,
kundağımız, kefen bezimiz.
kanı esmer, yüzü ak.
sıcağında sabır taşları çatlar,
çatlamaz ırgadın yüreği.
dilerse buluttan ak,
köpükten yumuşak verir pamuğu.
külhan, kavgacıdır delikanlısı,
ünlü mahpusânelerinde anadolumun
en çok çukurovalılar mahpustur,
dostuna yarasını gösterir gibi,
bir salkım söğüde su verir gibi,
öyle içten
öyle derin,
türkü söylemek, küfretmek,
çukurova yiğidine mahsustur...
tütünü bilir misin?
"kız saçı" demiş zeybekler,
su içmez her damardan,
yerini kolay beğenmez,
üşür
naz eder,
darılır,
iki parmak arasında kıyılmış,
bir parçası var kalbimin
incecik, ak kâğıtlara sarılır,
dar vakit yanar da verir kendini,
dostun susan dudağına...
yalnızlıktan nefret eden, hatta korkan biriydim. şimdi ise yalnız kalmak için ekstra çaba sarf ediyorum. mesela 2 gündür yoğun çalışıyorum, sürekli ayaktayım ve çok yoruluyorum ama sırf yalnız kalmak için, akşam yemeğinden sonra 1-2 saat yürüyüşe çıkıyorum. yorgun olmam umurumda bile değil. takıyorum kulaklığı, rüzgara bırakıyorum kendimi. mükemmel bir rahatlama şeysi, tavsiye ederim.
2-3 haftalığına yazlığa kafa dinlemeye gitmek istiyorum ama ailem tek başıma olacak olmamdan geriliyor. kim napsın beni ana?
olması gerekendir. ama muhtemelen çok geç kalındı.
birisi, kişide kaçma isteği uyandıran sözcüklere "kürt" yazmış mesela. neden? ben kürdüm ama kürtçü değilim, pkk'yı desteklemiyorum, atatürkçüyüm. her iki taraf da kürt olmasına rağmen, evimizde puzzledan yaptığımız atatürk'ün portresi asılı ve her resmi günde türk bayrağını balkona asarız. şimdi senin benden kaçmak isteme sebebin nedir tam olarak? ben insanları iyi/kötü diye ayırıyorum, türk/kürt diye değil. şimdi ben o başlığa gidip türk yazsam, terörist olurum. sen kürt yazınca ne oluyorsun, vatan evladı mı?
ha bu arada, beni görünce kaç tabii ki. çünkü, sen kaçmazsan ben kaçarım. korkunç insanlardan ne kadar uzak olursam o kadar iyi benim için.
bu ülkede hiçbir zaman birlik olmayacak, ben inanmıyorum artık. ülkemi seviyorum, gerekirse canımı da verirdim ama artık vermem. şu zihniyet yaşayıp üresin diye, neden canımı vereyim ben?
ata'm ♡
dörtnala gelip uzak asya’dan,
akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim…
yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşcesine,
bu hasret bizim...
duygusuz, hissiz, düşüncesizdir. hiçbir şeyden keyif/zevk almaz, insanların da keyfini kaçırır. yorum yapamaz, fikir beyan edemez. ruhsuzdur, yoksulluk çeker.
yoksul ruhlar. -yoksul ruhlardan nefret ederim: hiçbir iyi şey yoktur içlerinde, kötü şey de yoktur hemen hemen.
var böyle hassas insanlar, insanlarımız. ufacık bir şeyi büyütür de büyütürler.
mesela babam... grip olduğunda, kansermiş gibi davranır. "ölüyoruuığğmmmm, çok kötüyüüüüğğm, hastaneye götür beni gülistaaaağnn"
çoğu erkeğin böyle olduğuna eminim bu arada. doğum yapmayı, regl sancısını abarttığımızı söylerler ama bi gripte yataklık olurlar. siz kadınlara kurban olun! sinirlendim yine.
cinsiyetler birbirleri hakkında yanılırlar: aslında yalnızca kendi kendilerini (daha hoş bir ifadeyle yalnızca ideallerini) sever ve sayarlar. bu yüzden erkek, kadının uysal olmasını ister, -oysa özellikle kadın özünde uysal değildir, tıpkı bir kedi gibi, uysallık görüntüsünü ne kadar iyi çalışmış olsa da.
mart'ta tekrar başlarım ya dediğim krav magaya hâlâ başlamadım. sağlam bi teşvik gerekiyor böyle konularda. ki arkadaş da önemli bence, tek başına olunca daha da tembelleşiyor/erteliyor insan.
herkese mutlu ve huzurlu bir gün diliyorummm. kendime ise, 4 saatlik uykuyla yıkılmadan ayakta durabilmeyi dinliyorum. sen neleri atlattın gülüm, bunu da atlatırsın!(kendime) *
ne istedim ama, canıma kıymak geçti aklımdan. pencereden atlayıvereyim dedim. yere indikten sonra hemen üstümü örteceklerinden emin olsaydım, atlardım da.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.