ahievran yazar profili

ahievran kapak fotoğrafı
ahievran profil fotoğrafı
rozet
karma: 6864 tanım: 484 başlık: 2 takipçi: 68

son tanımları


bıçaklayan kocasını linçten kurtaran kadın haberi

bu durum kocamdır döver sever muhabbeti değil.

bıçaklanan bir kadın var, muhtemeldir ki orada öleceğini de düşünmüş.
tam o esnada "çocuklarının" babası olan adam derdest edildikten sonra sopayla dövülüyor.

kadın orada bıçaklanmaktan öldü diyelim, adam da sopa darbeleriyle ölürse çocuklara kim bakacak? sopa vuranlar mı?

kadın orada artık ben ölsem de en azından çocuklara maddi anlamda bakacak adam da ölmesin refleksiyle hareket ediyor.

çünkü biz bu hale geldik. o çocuklar 2 gün içinde bakacak akrabaları yoksa açlıktan ölebilir. kimse de şaşırmaz buna.

bu mevzunun 1 sene sonra kokainle yakalanan karıyla ve kadir şeker olayı ile ilgisi yok.
devamını gör...

ankara'da taksici zorbalığı

görünen o ki videoyu çeken kişi, aynı zamanda faillerden biri. muhtemelen videoyu kendisi paylaşmış bir yerlerde.

taksi şoförlerinin, oturduğu yerde taksi plakası üstünden semirenlere çalışa çalışa beyinlerinin küçüldüğünü de gösteriyor bu hareket.

halk dilinde hürriyeti tahdit, gasp, tehdit suçları var kafadan. azıcık kıl bir savcıya denk gelse 10 yıl kitlenir mahkemede, zira hepsinin şartları kağıt üstünde ayrı ayrı oluşmuş.

olay dünyanın her yerinde çözülmüş. yoldan el kaldırıp çevrilebilenler resmi taksiler, uygulama üzerinden çağırabildiklerin diğerleri.

bu iş yasal düzleme otursa en çok yevmiye usulü çalışan taksiciler kazançlı çıkacak. plaka sahipleri kendi çalışmazsa plaka mevcudiyetinden kar etmeyecek. hatta şoförlüğü yapanlara plaka alabilme yolu açılacak, piyasa bu noktaya gelecek.

kime ne anlatıyoruz ki. birim zamanda ne kazanacağını kestiremeyen, bekleme tarifesinin yazacağından, daha fazla kazanacağı güzergahta trafik var diye yolcu almayan, güzergaha göre yolcu seçip nasibini beğenmeyen adamlar bunlar 30 yıldır.

ben daha fazla para ödesem de martı çağırır hale geldim bile. bunlara iyi/kötü diye düşünmeden bir etki doğurmak için kuruş kazandırmamak lazım bir süre.
devamını gör...

kızarmış piliç temalı tır dorsesinde naaş teslim etmek

öyle bir olay ki, kasıtlı desen kasıtlı olamayacak kadar kara, ihmal desen ihmali olmayacak kadar absürt bir durum.

benim yaşıt bir kuzenim, 7. kattan yatağının yanındaki camdan düştü vefat etti, allah rahmet eylesin.
düşüşü de yataktan aşağı uzanıp dışarı içtiği sigaranın izmaritini sallamaya çalışmak.
benim aklımda cenazede arogdaki "adam sigaradan gitti usta" repliği dönüyor. bir yandan gülesim geliyor bir yandan kendimden utanıyorum, öyle bir durum.

işte bu kızarmış tavuk afişli tır olayı bana bile fazla geldi. allah çarpsın dilim tutuldu.
orada cenazesini alacak insanların aklına mıh gibi kazınacak bir sahne.

ne desek boş. bir yangında 80 kişi vefat etmesi mi, geceliği 1000 dolar otelde yangın merdiveni olmaması mı, naaşların "kızarmış tavuk" tırında sergiye çıkarılması mı, nereden tutsak elimizde kalıyor.
o kadar skandaldan benim için bu ülkenin zirvesi bu olaydır.
devamını gör...

kadın müdür yardımcısını bıçaklayan öğrenci

12 yıllık zorunlu eğitimin artık tartışılması gerektiğini gösterir olaylardan bir tanesi dahadır.

okul okuyarak 4 senesini, ez kaza üniversiteye yerleşse toplamda en az 8 senesini çöpe atacak, istatistiklerde üniversite mezunu görünecek ama ne bir mesleği, ne bir ihtisası olacak, aradaki sürede de salt aile sermayesinden yiyip dolaşıma sokacak yüz binlerce insan var.

ne gereği var bunların?

14-18 yaş aralığında öğretmen bıçaklayacak potansiyelde birinin ne işi var örgün eğitim sisteminde?

bu kişiye bir zanaat öğretilse, bundan bir gelir de elde etmeye başlasa, işlemenin, işe yaramanın kıymetini ve saygınlığını görse, başka deyişle çocuğun kaybedecek bir şeyleri olsa, belki doğal olarak bir suça karışmayacak.

ama bu haliyle adam yerine konmayan, okula gidip gelen ama niye gidip geldiğini bilmeyen, neticesinde de adam yerine konma potansiyeli olmayan bir insanın, bir gencin, aklına esen şeyi yapmaması için bir sebep var mı? yok.

üniversiteye yönelik örgün eğitimin genele yayılması saçmalığından acilen dönülmesi gerekiyor. maalesef "her ile bir üniversite" gibi popülist politikalarla ve bunu tesis etmek için gelen 4+4+4 ile bu hale geldi iş.

çocuğa bireysel olarak verilecek ceza bir kişilik iş. sorun daha derinlerde.
devamını gör...

yangın söndürme uçaklarının satılmasına onay

muhtemelen borca batık ve inaktif olan türk hava kurumu bünyesinde bulunan uçakları tarım ve orman bakanlığı bünyesine geçirip, gelen para ile de yine vergi ve sgk borçları ödenerek sağ cepten sol cebe işlemi için izin istenmiştir.

türk hava kurumu, 2013 yılına kadar kurban derisi toplama konusunda tek yetkili kurum idi ve bundan sebep ufak tefek dernek vakıfların bile canını epey yaktılar.

kurban deri ve bağırsakları, her yıl yekün olarak ham haliyle 100 milyon dolarlık bir piyasa oluşturuyor.
kurumun diğer girdilerini de değerlendirdiğimiz vakit işlerin rengi iyice değişiyor.

arşivleri biraz karıştırırsanız türk hava kurumu'nun yüzlerce şubesi, binlerce memuru olduğu, periyodik aralıklarla bunlara maaş ödenemediği, kurumun taşınır taşınmazlarının satıla satıla çark çevrildiğini görmek mümkündür.

öyle ya da böyle bu kurum bu haliyle sivil ve askeri havacılık için bir takozdan başka bir şey değil. bu akp ile vuku bulmuş bir şey de değil, bu hale gelişi daha da eskiye dayanıyor.

havacılık işinin adam gibi, merkezi idareye bağlı, bütçe esaslı bir yürütme ayağı üstünden idare edilmesi gerekli. güncel durum bunu gerektiriyor.

ha böyle bir geçiş esnasında thk'nın tüm taşınır taşınmaz mallarının da peşkeş çekileceği malum. bu ülkenin değişmezi bu.
devamını gör...

1 ocak 2025 sigara zammı

sigaraya ciddi bir zam, şahsi gözlemlerime göre bir gereklilik halini almış vaziyette.

herhangi bir lisenin çıkışı ile bir fabrika bacasını ayırt etmek mümkün değil artık.
avrupa'da zaten yanımıza yaklaşan yok da, bosna hersek gibi kapalı alanlarda dahi sigara içilebilen bir yerde dahi görülmeyen bir sigara içme tablosu var.

eskiden kadınlarda sigara içme oranı daha düşüktü, şimdi o fark da kapanıyor.

başkaca regülasyonlarla birlikte fiyatının da bu kadar ulaşılamaz hale gelmesi lazım. şu haliyle bir lise öğrencisi için dahi fazla ulaşılır halde.

ya 18 yaş altına satışına çok ciddi yaptırımlar gelip, yine sigara satışının kimlik okutmak gibi zorunluluklarla desteklenmesi, yahut fiyatına bir düzenleme yapılması lazım.

millet işin parasal boyutunu konuşuyor ama toplumsal bir sağlık krizi geliyorum diyor bağıra bağıra.
devamını gör...

yar üstüne yar seveni kurşunlama kaynaklı şiddet

genelde şiddet, özelde kadına şiddet konusunda söz sanatlarının bilinç altı-üstü etkisi, diğer etkenlere göre sıfır kabul edilebilecek kadardır.

ilk olarak şarkı türkü dediğimiz şey, içinde bulunulan dönem ve yaşamdan teşekkül olan bir üründür.

bunlar bir günde gökten zembille inmiş şeyler değil. müzik türlerinin ortaya çıkışı araştırıldığında, aslen statükonun bir aynası olduğu görülecektir.

basitçe izah edersek, "yar üstüne yar sevenin kurşunlandığı" şeklinde bir türkü güftesini duya duya yar üstüne yar sevenin kurşunlanması gibi bir durum söz konusu değildir.
tam aksine "yar üstüne yar sevenin kurşunlanması" gibi bir olgunun mevcudiyetinden dolayı böyle bir türkü güftesi görürüz.

ikincisi ise, güftelerin "söz sanatları" içerdiği bir gerçek.
bir duygu dışavurumu olduğundan, pratik hayata göre "uç" kabul edilecek önermeleri içermesi de mümkün.

mesela ülkemizdeki yemin biçimlerine bakalım. şuradan şuraya gitmek nasip olmasın'dan iki gözüm önüme aksın'a, allah canımı alsın ki'den annemle kabe yolunda zina edeyim ki'ye kadar iğrenç ve absürt tamlamalar kullanılıyor.

bunların hiçbiri, somut anlamını icra etmeye yönelik bir bilinçaltından gelmediği gibi, böyle bir bilinç altı inşa ettiğini de söyleyemeyiz zira bunlar sadece verilen ahdın sağlamlığını belirtmek amacıyla kullanılan absürt varsayımlar.

yine "yar üstüne yar sevmek" kavramını yererken, "kurşunlamalı" önermesinin kullanılması, bu eylemin ilk yar bakımından acı verdiği hususuna yönelik duygu açıklaması.

bir istatistik tutabilsek, bu türküyü severek açıp dinleyen insanlardan kaç tanesi adam kurşunlamış, bu oranın diğer tarafa kıyasla daha düşük olacağı çok açık. çevrenizde bizzat tatbik ederek görebilirsiniz.

kadın şiddeti neden mi bu denli gündem? sorun arıyorsanız inanın bu değil.
uyuşturucu, özellikle metamfetamin kullanımı had safhada.

6284 sayılı kanunun uygulaması sadece sembolik. verilen disiplin hapsi 10 gün 15 gün, onlar da tebliğ imkansızlığından genelde verilmiyor.

şiddet suçlarının çerezlik cezaları var, yargılaması cezanın üst sınırından uzun sürüyor.

ekonomi desen ortada. herkes sinirli, herkes stresli.

aile hukuku? boşanmalar 7 seneden evvel kesinleşmiyor. velayet hususu allahlık.
sistemi bırak, her gün üvey kızına oğluna istismar haberleri görüyoruz.
nafakası ayrı mevzu, nafaka yemek için evlenmeyip nikahsız birliktelik yaşayanlar ayrı mevzu.

bu kadar mesele varken, türküler üstünden kadın şiddeti tahlili yapmak, işi sulandırmaktan başka bir şeye yaramaz.
devamını gör...

trafikte hatalı ve öfkeli tarafa haklısın pardon diyebilmek

birkaç açıdan bakıldığında çok zor ve insanı kararsız bırakan, devletin basit bir mevzuat düzenlemesi ile çözüme kavuşturabilecekken milleti millete kırdırmasının sonucu olarak tartıştığımız bir husus.

arkadaş "araç içi kamera" diye bir şey var. trafikte işlenen bir kabahat yahut suçu doğrudan delillendirme vasfını haiz.

ülkemiz mevzuatında trafik cezası ya trafik polisi tarafından uygulama esnasında, ya elektronik sistemlerce yakalanması halinde, yahut fahri trafik müfettişleri tarafından düzenleniyor.
bunlardan başkaca hiçbir delil, delil niteliği taşımıyor.

adam makas ata ata ilerliyor ve video kaydı var, çöp. işte bunun değişmesi lazım.

seçenek 1: nasıl ki utts gibi bir şey çıkarıldı, araç içi kamera zorunluluğu getirilip, tarih ve saat ayarının da merkezi bir sisteme bağlandığı bir mekanizmayla, öküzlük yapanlara ceza kesilmesini kolaylaştır, trafik kazalarında kusur tayinini neredeyse tamamen adil hale getir.

seçenek 2: bunu zorunlu kılma, yine merkezi bir sistemden entegre bir araç kamerası alınabilir hale getir. bununla yapılan kayıtları delil kabul et.

seçenek 3: hiçbirisi olmazsa, video gibi ihlali kesin ve net teşhis eden bir delil üzerinden ceza kes. videonun belirtilenden başka güne ait olması ve bunun tespiti durumunda iftira suçundan tahkikat yap.

seçenek 4: fahri trafik müfettişlerini arttır ve delillendirme iste.
benim sülalemde birden fazla ftm var. ellerinde delil olmasına rağmen sistem sadece plaka, marka, renk, tarih ve ihlal adresi yazılmasına izin veriyor.
adam itiraz edince mahkeme delil yok diye cezayı iptal ediyor.
e delil telefon hafızasında duruyor? bunu sunacakları bir sistem yok zira yönetmelik 30 yaşında.

işte bunların hiçbiri olmayınca, bir ihlalle karşılaşan insan, hiçbir tepki vermezse cezasız kalacağını bildiğinden bir tepki vermek istiyor.

adama ceza kesileceğini bilse, ihlale maruz kalan kişi kornaya bile basmaz.

ama bu haliyle trafik gibi adrenalin dolu ve ihlallerin anlık can korkusu yaşattığı bir yerde, hatalı olana kusura bakma diyip gönderince insanın içi içini yiyor. korkmuş olmak, tırsmış olmak değil, bu ihlalin bir karşılığını görmemiş olmasından dolayı bu rahatsızlık.

ben şahsen yapamıyorum, 1-2 kere yaptım hepsinde de pişmanım.
yaş daha gençken böyle durumlarda kasıtlı olarak çarpmışlıklarım da var. ha bu da araçta çocuk vs olma ihtimalini düşününce çok daha korkunç.

insanı böyle dertlere sokmamak devletin elindeyken, bu eylemsizlik insanı deli ediyor.
devamını gör...

boşnak kahvesi

türk kahvesi ile farkı, genellikle pişirme işlemi uygulanmaması.
cezvede su kaynar, az bekler üstüne kahveyi koyarlar.
yahut cezveye kahveyi koyar üstüne sıcak su ekler getirirler.
haliyle tadı da yoğun bir filtre kahve kıvamında olur.

kahvenin kendisine gelirsek, bizde türk kahvesi adıyla satılan kahveler, en dandik çekirdeklerin en dandik karışımlarının dibine kadar çekilip dibine kadar kavrulmasından müteşekkil olduğundan, bosna'da içeceğiniz kahvenin daha güzel olması muhtemeldir.
devamını gör...

ev sahipleri ve emlakçıların tam bir çakal olması

ev sahibi denen şey, ülkemizde belki 10 milyon bağımsız kişiyi ve bunların usul ve füruğunu tanımlayan bir kavram olduğu için, yanlış bir genellemedir.

daha doğrusu bu genelleme, milletin tamamının çakal olması önermesiyle bağıntılıdır.

emlakçıların ekseriyetinin çakal olduğu ise alem harcı bir bilgidir. bir tespit değildir.

ancak şu dönemde evlerin boş kalması, bu güruhun son 2 senelik yükselişin devam beklentisiyle fiyatlama yapması, bu fiyatlara yönelik talebin de doygunluktan çok uzak olmasından kaynaklıdır.

piyasa gerçeklerinden uzak, kendi evine çevreden fazla kıymet biçen, evin satış fiyatının getireceği faizi hesaplayıp kirayı bu doğrultuda değerlendiren kişilerin piyasayla inatlaşması şu anki olan.

evi kiraya vermeyip bekletenler ise, yine genellikle faiz oranlarından dolayı evi satmak isteyenler. o tarafta da fiyatlamada aynı saçmalıklar geçerli.

bu ülkede çok güzel bir veri kaynağı var.

sarı sitedeki ilan sayısı ve ilan geçmişleri üzerinden ayna gibi piyasa durumu takip edilebilir.
devamını gör...

istanbul üniversitesi

1453 yılını kuruluş yılı kabul eden, dünyadaki belki en ikonik şehrin adını taşıyan, ancak tek güzel yanı kapısı olan, saçma sapan bir üniversite.

fiziksel imkanları bu denli yavan, en azından hukuk fakültesi için ders verenlerin çoğunun kazma olduğu, binaların kontenjanı asla kaldırmadığı bir okulun varlığı dahi saçmalık.

amfilerdeki sıralar, bir a4 kağıdını dahi almayan, a5 boyutundaki kağıdı dahi zor sığdıran bir yapıda olmasına rağmen buralarda sınav yapıp çarşaf kağıt tutuşturulur.

bir yemekhanesi vat ki yemekleri allah muhtaç etmesin ki ben her tür yemeği yemiş, yiyen bir insanım, itin önüne koysan yemez. dışarıda kuru gıda yemeyelim diye yemekhaneye gidersin, 50-75 kuruş diye önüne bir tabldot bok koyarlar.
madem illa ucuz olacak diye bu reva görülüyor, beleş yapın koyun 2 çuval sığır yemi, gidelim kemirelim.

tuvaletleri başlarda esenler otogarından hallice iken son zamanlarda biraz düzeldi, ki sabundur peçetedir bunlar zaten masada dahi değil.
adı istanbul olan üniversitede tuvalete giriyoruz elimizi yıkamaya sabun yok.

kütüphane desen köşe kapmaca oynanıyor. toplasan 200 kişilik bir hukuk kütüphanesi var. okulun 1 dönemde aldığı öğrenci kaç? o zaman 1300 idi, bu sadece hukuk fakültesi rakamı.
ikinci öğretim dersine 2 saat kala işten geliyorsun, az ders çalışayım diye, yarısı çantalarla dolu 200 tane sandalye arasından yer arıyorsun.

ders görmeye gireceksin, allah var birkaç hoca ve asistanları işinin ehli ama tam yarısı, hoca yalayarak bir noktaya gelmiş insanlar. kağıt üstünde hocan olan kişiyi görmüyorsun dahi. paso bir slayt döndürüyor çoluk çocuk.

e bu ikonik isimli üniversite bize ne kazandırıyor?
bir havuzlu bahçe, bir güzel taş kapı, ağaçlı yol, başka?

daha öncesi, sağ sol çatışmalarına, sonrası terör örgütü sempatizanlarına mekan olmak.

bir boğaziçi üniversitesi olacak potansiyel varken, köhne zihniyetle yönetilen bir yapıdan ibaret şu haliyle.

diploma veriyor mu veriyor. az aşağısında auzeften bir diploma daha veriyor hatta. ne de olsa diploma şart.
devamını gör...

yumurtalı çiğ köfte

herkesin duyduğunda ön yargılı yaklaştığı ancak hiç de fena olmadığı anlaşılan çiğ köftedir.

urfalı bi abimiz 7-8 ayda bir birimizin evinde toplaştığımızda hünerlerini sergilerdi.
bir seferinde her şey hazır,et unutulmuş.
kasaptan birkaç parça şey alınmış ama kıyma poşete konmamış.

dedi yumurtalı yapalım, beklediğimiz şey içine çiğ yumurtaların kırılıp yoğurulması, ama öyle değilmiş. yumurta pişirilip içine ekleniyormuş.

sorsalar etliyi tercih etmekle birlikte, ön yargılarımızın çok uzağında, gayet güzel bir yemek çıktı ortaya.
düşünülen tattan epey farklı.
devamını gör...

atatürk havalimanı sanıklarına tahliye

bu tarz kalabalık yargılamalarda sık sık yapılan çarpık haberlerden bir tanesi daha.

şimdi bu gibi terör eylemlerinde ne kararlar verilir? ;kasten öldürmeden ceza olabilir, suç örgütü yöneticisi vasfıyla işlenen her suçtan dolaylı olarak ceza olabilir, azmettirmekten ceza olabilir. bunlar zaten en ağır cezalara tabidir.

bunların yanı sıra örgüt üyeliği, örgüte üye olmamakla birlikte yardım, delil karartma, suçluyu kayırma gibi suçlardan da ceza verilen çok kişi olur.

ihtimallerden örnek verelim.

mesela mahkeme x kişisini örgüt yöneticisi kabul etti. yargıtay ise örgüt yöneticisi değil, örgüt üyesi olduğuna kanaat getirdi.
bir tanesinde 46 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası varken, bir diğerinde 5-10 yıl, belki daha alt bir ceza verilmesi gerekir.

bu da üstünden 8 yıl geçmiş bir olayda, 8 yıl tutuklu kalan bir kimsenin tahliyesini gerektirir.

yahut diğer suçlardan verilen ceza, o sanıkların o eylemlerine göre yüksek bulunmuştur ise, yine infazı halihazırda tamamlanmış olacak kadar tutuklu kişiler salınabilir.

bunlar, tüm dünya hukuk sisteminde olacak şeyler.
yargıtay cezayı onasa, infazı tamamlanacak adamlar olacaktı. adamlar infazen tahliye olacaktı. e bunu hangi hukukla geri döndüreceksin?

dosyayı incelemiş olmamakla birlikte, bu tarz tahliyeler, 50-60 sanığın yargılandığı yerlerde çok doğal olup, suçun asli faillerinin salıverildiği anlamını da taşımamaktadır.

ha eleştirilecek yer orası değil, bir dosya nasıl 8 senede kesinleşmemiş kısmını eleştirebilirsiniz, hatta orayı eleştirmemiz lazım.
sistem o kadar saçma ve ağır ki, yasal düzenlemelerin hiçbirisi bu yargı sürelerine göre çıkarılmış değil.

olması gereken etkin bir soruşturma ve kovuşturma ile, yine etkin bir iç hukuk yolları ile bu mevzunun 1-2 sene içinde karara bağlanması. gerekmesi halinde yeniden yargılama yapılması.

8.5 yılda halen bir terör saldırısına dair cezayı kesinleştiremiyorsak zaten kapatalım mahkemeleri, açalım bir guantanamo, terör suçlularını oraya gönderelim daha mantıklı
devamını gör...

bim

franchise ve bayilik vermeksizin 13 bin yurt içi, 1000'e yakın yurt dışı mağazası ile faaliyet gösteren market zinciri.

en ücra ilçeden, istanbul'un göbeğine kadar belli bir standardı koruyan ve bunu 13 bin mağazada icra eden bir işletmenin, operasyon konusunda kitap niteliğinde olduğu söylenebilir.

fason üretim ürünlerinin bazı kalemlerde yüksek kaliteli, bazı kalemlerde rezalet olması yahut 3 harfli marketlerle bir oligopol oluşturması ve şube sayısının gücüyle eski ucuzluğunu ortadan kaldırmış olması eksi yanları.

mercadona konseptli file marketleri tamamen farklı bir noktada. operasyonel gücünü, yoğun fiyat kaygısı olmayan pazara yönelik kullanıp, çok başarılı işler yapıyorlar. bu kısım takdir edilesi.
devamını gör...

implant

pazarlaması ile fiiliyatı arasında ciddi bir uçurum olan tedavi metodu.

öyle bir implant reklamları var ki, sanki 32 dişi döksek hiç sorun olmayacak, kliniğe girip 32 taze dişle çıkacağız.
saç ektirmeyle birlikte, zahmetinden bu kadar bahsedilmeyen başka mefhum yoktur.

bu şey, gerçek anlamda son çare tedavi metodu olarak kullanıldığında makul olan, aksi halde hiçbir efektif yanı olmayan, fiyatı ile insana dudak uçuklatan bir şey.

majör bir problem, ön dişlerden kayıp vs gibi bir durum yoksa, özellikle yaş da gençse köprü tedavisi çok daha işlevsel.
devamını gör...

yks

toplumdaki üniversite mezunu oranını, muasır medeniyetlerin iki, hatta üç katına çıkarmaya çalışan hükümetin, bir başka üç harf kombinasyonlu sınavı.

ununu elemiş, eleğini 3 haneli sıralamayla asmış biri olarak naçizane birkaç tavsiye yazmak gerekirse;

birincisi, sistemle didişmeyin.
ülkemizdeki sistem, almanya gibi yılda en fazla 300-400 bin kişinin üniversite hayatına geçişi için kurulmamış. sınava 3 milyonun üzerinde kişi giriyor ve merkezi bir sınav.

sınavda ve dahi lise müfredatında karşınıza çıkacak çoğu şey, hayatta asla karşınıza çıkmıyor. boşu boşuna edinilmiş bir yığın bilgi olacak, burası net.

bunu bir bilgi edinmek gibi değil, iş hayatında verilen bir proje gibi düşünün.
task müfredat. görevler bu müfredattan çıkacak soruları çözmek, sınav içi ve sınav dışı zaman yönetimi ve kurallara uyma becerisi.
sınava piercingle girmeye çalışıp geri çevrilmemek de bir görev, zamanında salona gelmek de bir görev, kimlikle sınav belgesini hazırlamak da bir görev.

temel düzeyde tamamladığınızda da diğerleriyle bir sıralamaya tabi tutulacaksınız.
malzeme bu. sınavın zorluğuyla, kolaylığıyla, sistemin çarpıklığıyla kafa yormayın. keşke düzgün bir sınav sistemi olsa, ama yok.
bunu özümsediğinizde zihninizin çeyreğini geri kazanırsınız.

ikincisi, lise zamanında yazları bir işte çalışmak şart.
ben ilk 100 bursunu kıl payı kaçıran biriyim. dönem parasıyla ayda 600-700 dolar bursu kaçırdım. niye? günde en fazla 2-3 saat çalışıyordum çünkü, fazlasına üşeniyordum.

şimdi ne oldu? iş hayatında 8-9-10 saat yeri geliyor yerimizden kalkmadan çalışıyoruz.
aslında normal mesai gibi günde 8 saat ayırılan ders çalışma faaliyetiyle 3 ayda istenilen yere girilebilir.
işte o tempoya geçici de olsa bir yerlerde girmiş birine, uzun süre ders çalışmak aşırı kolaylaşıyor.
lise sona geçen yazda erkenden dershaneye başlayıp laylaylom yapmaktan çok daha etkili bir metot.

bir üçüncüsü de, baba parası gibi bir mefhumunuz yoksa, sosyal bilimlerden uzak durmanız.
sosyal bilimler, akademiye bağlı bilimler. normal şartlarda iktisadi kaygısı olmayan adam işidir bunlar.

hukuktur, siyasettir bunlardan meslek edinmek yolu makul olmakla birlikte doymuş vaziyette. risk almak isteyen için yol açık.
ancak psikoloji gibi reel karşılığı, en azından doğrudan mesleki karşılığı olmayan popüler bölümler aç kalma garantili hale geldi.

misalen terapi yapıyorum diye aynı kişiye 50-60 seans verip tokatlayanlar dışında genç ve başarılı bir klinik psikolog görmek çok zor. endemik bir bitki türü gibi.
neden? çünkü piyasa doygun.
saçma sapan paralara saçma sapan işler yapmaya itiyor piyasa gençleri. el mahkum yapıyorlar da.

velhasıl, önemli olmakla birlikte asıl önemlisinin tercih edilecek bölüm ve meslek olduğu bir sınav .
devamını gör...

onu karakolda öğrenirsiniz

şüpheli olarak ifade alınmak üzere çağrılıyorsanız ellerindeki evrakta soruşturma konusu yazar. pek böyle şeyle karşılaşmazsınız.

başka bir mesele varsa söylemezlerse gitmeyin. bilmiyorum diyene de öğren gel diyin.

polisin keyfi uygulamalarının en büyük sebebi vatandaşın yaklaşımı oluyor zira.
devamını gör...

ankara trafiği

eskiden ankara trafiği metaforu, bir trafik sıkışıklığını değil, sığırdan hallice şoförleri tanımlardı.

mesela ankara'nın çok merkezi yerleri dışında her kavşakta size kırmızıda geçen biri çarpabilir. adama kırmızıda geçiyosun diye sitem ettiğinde "e sağa dönüyorum görmüyor musun" diye cevap verir size.

şimdi ise gerçek manada bir trafik sorunu doğmuştur.
istanbulda mukim, ankarayı bilen biri olarak istanbuldan çok daha derin bir krizin olduğunu söylemek mümkün.
nedeni de şudur ki, istanbul'da toplu taşıma ile neredeyse her yere gidilir.
bunun da çoğu metro metrobüs marmaray gibi trafiği bypass edecek araçlarla mümkün.

ama ankara'da böyle bir şey mümkün değil. otobüsün minibüsün geçmediği, geçse de 15-20 dakika yürüme yoluna mahkum olacağınız binlerce mesken var.
toplu taşıma ağının da çoğunu otobüs minibüs oluşturuyor ki bu da trafik konusunda hiçbir avantaj sağlamıyor.

özetle sıfırdan kurulan bir şehir için olabilecek en kötü planlamanın yapıldığı yerlerden biridir ankara.
boyutundan dolayı senelerce bu sorun hissedilmedi. depremden kaynaklı ani nüfus artışı direkt fark ettirdi.

velhasıl, ankara denen yer şu haliyle trafik konusunda batmıştır. çözümü de kısa-orta vadede mümkün değildir.

yüksek kirayı gözden çıkararak işe en yakın yerde ikamet etmek şart olmuştur.
devamını gör...

bir gün mutlaka gideceğim denilen yer

allah izin verirse pripyat'tır.

metruk kentlere olan zaafım hiçbir şeye yok.

bir yandan doğanın nasıl kendini tamamladığı, el değmeyince nasıl el değdirdiğini, diğer taraftan her şeye rağmen insan ürününün doğada mevcudiyetini en inatçı şekilde nasıl koruduğunu dünya gözüyle görüp hissetmek, gerçek anlamda tek arzuladığım şey.

en tepede bura var ama hanımdan müsaade çıkmıyor radyasyondan sebep. 60ı geçince eyvallahı varmış. allah ömür verirse o zaman gideriz artık.
devamını gör...

penti'nin kuryelerden saklamak için ismini basmaması

ülkemizdeki pr ve reklam ajanslarının nasıl küçük goebbelsler haline geldiğini gösterir durum.

şimdi buradaki sapıklık zaten kullanılmamış kadın iç çamaşırını görüp tahrik olmak şeklinde değil.
kadın ürünleri satan yerlerde dünyanın her yerinde zaman zaman meydana gelen sıkıntı, iç çamaşırın cinsel organa sürülmesi, üzerine boşalınması gibi puştluklar.
üzerinde kurumuş meni görmeler, bundan sebep açılan davalar gibi şeylere rastlanıyor.

peki bu mevzuya gelelim.

ülkemizde kargo nasıl teslim ediliyor?
neredeyse tamamında ürün, yırtılmadan açılmayacak bir kargo poşetine konuluyor.
gönderici alıcı bilgileri de bu torbanın üstünde yazıyor.

bir başka deyişle, hem sadece poşetin açılması halinde bu durum fark edilebiliyor, hem de poşet açılmadan kutuyu görmek mümkün olmuyor.buna ilave olarak ürünün kutusundan bağımsız olarak gönderici adı kabak gibi yazıyor.

yani kutunun üstüne penti yerine p yazılmasının hiçbir, tekrar ediyorum, hiçbir anlamı yok. bu bir güvenlik önlemi falan değil.

ha nedir? bir influencer bulursun, üstünde p yazan ambalajın sağına soluna bakarken böyle bir video çeker, millet ulan nasıl sapıklar var aklım almıyor diye diye videoyu birbirine yollar.
reklamın iyisi kötüsü olmaz derken kötü çekilmiş reklam filmlerinden değil, işte tam bu durumdan bahsediliyor.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim