ahura mazda yazar profili

dante'nin 9 katlı cehennem tasviridir. günahkarlar suçlarına göre en hafiften en ağıra göre bu katlara yerleştirilir. şeytan en büyük günahkar olarak 9. kattadır ve o kata sadece tanrıya, ailesine ve ülkesine ihanet edenler gönderilecektir. dante'nin ahlak anlayışında en ağır günah, ihanettir.

cansız bir nesnenin kendi başına cinsel bir arzu uyandırması durumudur. örneğin kadın külotu bir kişi için tek olarak cinsel arzuyu uyandırıyorsa, bu kişi kadın külotu fetişistidir.
ancak bir erkek; kadın külotu/kıyafeti giyen erkek bir heteroseksül gördüğünde cinsel uyarılma yaşıyorsa, bu kişi kadın külotu fetişi değil, transvestik fetiştir.

m.ö. 1500'e dayanır. eski mısır'da; ölünün bilinmeze giden yolculuğuna ve sonrasında dirilişine ışık tutması, karşılaşacağı zorlukları aşabilmesi için kalanların yazdıkları ve söyledikleri ilahilerdir. zebur'la benzerlikler gösterir. zannedildiği gibi ilk hali kitap biçiminde değildir. mumya bezine, lahite, parşömenlere veya kefene yazılarak defnedilen cesetler sayesinde günümüze gelmiş, sonradan kitaplaştırılmıştır. orjinal mısır dilinde "günle gelen kitap" veya "günün zuhuru" diye bilinir.
genellikle ölü, tören yapılan mekana henüz gelmeden bu ilahiler söylenir, ölü oraya getirildikten sonra da devam edilirdi. mezara ilahiler yazılarak gömülmesinin amacı, ölen kişi bunları okuyarak huzur bulsun, doğru yoldan ayrılmasın düşüncesine dayanırdı.
osiris, thoth ve set gibi ilahi varlıkların diyaloglarından oluşurdu. hatta bir bölümde güneş tanrısı ra eşek olarak temsil edilmiştir.

"eşek yiyicilerin (karanlık taraftaki set) defedilmesine dair bölüm"

kelime anlamı bıçak yarasıdır.

br- bin sterlin versem benimle birlikte olur musunuz?
kadın- düşünmem gerek.
br- peki benimle bir sterlin için birlikte olur musunuz?
kadın- bu da ne demek, siz beni ne sanıyorsunuz?
br- sizin ne olduğunuz belli oldu, gerisi pazarlığa kaldı.

şeklinde türlü muzip hikayenin baş kahramanıdır. filozoftur.

dört unsurdan oluşan ordu, anlamına gelir. filler, savaş arabaları, süvariler ve piyadelerden oluşan klasik hint ordu düzenine atfedilmiştir. bu ordu sistemine de kısaca, dört kol denir.

çeşitli boyalarla vücuda yapılan resim, yazı vb şekillerin tamamı. eski zamanlarda köy köy dolaşıp bu işi yapan karaçiler (çingeneler) vardı.
dövme işini yapan erkeklere dekkak, bayanlara ise dekkabe, dövme yaptıran erkeklere medkuk, kadınlara medkuke denilirdi.
dövme boyasının hammaddesi yeni doğum yapmış ve kız çocuğu dünyaya getirmiş annenin sütü, hayvan ödü, lambanın isi ve bazı katkı maddeleriydi. dövme vücudun hangi bölgesine işlenecekse şekli çizilir. daha sonra üç, beş, yedi veya dokuz iğne ile şeklin üstü saatlerce iğnelenir. deri altına geçilip her tarafa işlenir. sonra bir hafta boyunca iğnelenen vücuttaki bu bölgeler kabuk tutar. kabuk iyileşip kalktıktan sonra dövme ya da deq dediğimiz şekil ortaya çıkardı.
deq yapacak kişi;
evlenip boşanmış birisi olmamalı.
sağlıklı olmalı,
ölü çocuk doğurmuş ya da çocuğu ölmüş biri olmamalı.
yapan kişinin kötü kaderinin dövme aracılığıyla yapılan kişiye geçtiği düşünüldüğünden, bu kişinin toplum tarafından kaderinin güzel olduğuna inanılıyor olması gerekirdi.

kendi döneminde ve sonrasında binlerce çocuğu akıl hastanelerinden kurtarmış bir psikiyatri hekimi, kadın ve çocuk hakları savunucusu, antropoloji profesörü, ordinaryüs eğitimcidir. mevcut okul sisteminin gelişimin ve yaratıcılığı baskıladığını, çocuğu uygun materyallerle serbest bırakarak, ödül ceza gibi pekiştireçler kullanmadan başarılı bireylere dönüştürülebileceğini göstermiştir.
birleşmiş milletler konseyinde yaptığı konuşmadan bir alıntı;
“çocuklar, çocukluklarının ilk döneminden itibaren, çevrelerindeki insanları dünyayı keşfetmek için bir yardım kaynağı olarak görmeye alıştırılırlarsa, farklı ırklardan ya da dinlerden gelen insanlara karşı ürkek veya düşmanca tavırlar takınmaya yönelmezler”

avrupa'da bir yargılama biçimi.

görev süresi boyunca sekiz yüz cadı yaktırdığını anlatan savcı m.remy: “duruşmaları o kadar adaletli yönetiyordum ki, geçen sene içlerinden on altısı benim elimden kurtulmak için kendilerini öldürdüler.”

jules michelet
büyücü

melanie klein’a göre, bireyin oral evrede (0-18 ay) hissettiği duygudur.
“...aç bırakılma korkusunu uyandıran -hatta belki de fiziksel ve zihinsel her türlü acıyı- uyandıran acıkma duygusu, ölüm tehdidi olarak algılanmaktadır.”

(bkz: haset ve şükran)