aloserwritter yazar profili

bir saat içinde içebileceğim kadar içki içerim.

abi samimiysek neyse de, sınavdan sınava konuşuyoruz ve ben sana bildiğini düşündüğüm için tek kelimelik bir soru soruyorum. yeminin mi var be kızım? neden 1 dakikadan aşağı ses kaydı atmıyorsun? o kadar çok ve gereksiz konuşuyorsun ki, sonuna gelene kadar başını unutuyorum.

hakkında konuşmakta en güçlük çektiğim konudur. ne söylesem yanlış anlaşılır gibi hissediyorum nedense. kanser hastası olan bir insana acımak ona yapılabilecek en büyük kötülük ancak eğer karşınızdaki kişi sevdiğiniz biriyse içiniz cayır cayır yanarken gülmek de çok zor oluyor. allah kimseye yaşatmasın. ama çok sevdiğiniz birinin gözler önünde erimesi emin olun kanser olmak kadar zor. siz de onunla beraber eriyorsunuz. ölürse, onun arkasından pek de yaşayamıyorsunuz.

kendi rızasıyla yatılı kuran kursuna giden çocuk sayısı çok az. ailemde böyle bir kültür olduğu için birinci gözden biliyorum. çocuklar bildiğiniz zorla götürülüyorlar hafız olmaya zorlanmak için. ama ne yapıp ne edip bir şekilde ya kaçıyorlar ya da atılıyorlar. yaklaşık 10 tane kuzenim yatılı kuran kursuna verildi ancak 8 tanesi beceremeyip geri döndü. zaten sistemi bildiğiniz düpedüz bağnazlık

ya ben film veya dizileri üst üste izleyemiyorum. bir yerden sonra bana iş yapıyormuşum gibi geliyor, sıkılıyorum ve boğuluyorum.

bana hep çok korkunç gelmiştir. sanırım yaşım küçük diye ama bu fikrimin değişeceğini sanmıyorum. düşünsene, evleniyorsun ve kısa veya uzun bir süreliğine biriyle hayatı paylaşıyorsun. aynı yatakta uyuyup aynı yemeği yiyorsun, sevişiyorsun, belki onun genleriyle birleşip bir çocuk getiriyorsun dünyaya. sonra o kişi ölüyor veya ondan ayrılıyorsun(ölüyorsa çok daha korkunç) aynı şeyler nasıl bir başka kişiyle de yaşanır ki? boşuna dememişler insanoğlu çiğ süt emmiş diye.

şok olunacak bir şey bence. beni yetiştiren insanlara bakıyorum onlar a noktasında ise ben z noktasındayım. nasıl mümkün oldu diyorum kendi kendime. çok sabit ve bana göre saçma sapan fikirleri var. konuşurlarken gülesim geliyor bu kadar cehalet ve anlamamazlık fazla diye...

hiçbir başarısı olmamasına rağmen sırf erkek olduğu için kendini kadınlardan üstün görmesi... bunu alenen belli ediyorsa asla çekilmez. öyle erkekler var ki konuşurken dünyanın sırrını çözmüş, bir sürü başarılar elde etmiş dersiniz. oysa ki tek başarıları önlerinde sallanan 30 gramlık organlarıdır. erkek olmayı başarı sandıran eril zihniyet yerin dibine batsın.

lisede bir nebze tolere edilse de, ortaokuldayken zorbalık gören bir çocuğun başına gelebilecek en kötü kişi. henüz ergenliğin başlarındasın, ne olduğunu sen de bilmiyorsun ve akranların sana hayatı zindan ediyorlar. kime sığınırsın? ya öğretmen ya aile. türkiyede ailelerin ne olduğu belli. öğretmen de homofobik olunca koca bir boşluğun içinde bulursun kendini.

en özendiğim insan tipidir. her sabah kalkar, sporunu yapar düzenli beslenir bla bla bla. en güzel yanı da sağlıklı yaşayan insanlar genellikle mutlu olurlar.

en çok sağcıların karşı olduğu ama genelde yapmaktan çekinmedikleri bir rezilliktir. kim size kapitalizmin köpeği oldun diyorsa bilin ki o kapitalizmin köpeğidir.

kesinilikle düzelmez. saçı boyanmaktan yıpranmış birinin saçına yapacağı en kötü hamle olur muhtemelen. saçınız çok kötü durumdaysa bile yaptırmayın. kazıtın, perukla dolaşın en azından bir süre sonra elinizde sağlıklı bir saç olur.

başlarda dünyanın en önyargılı insanıydım. ama hayır arkadaşlar, önünüze çıkan cringe türkleri engellerseniz ve konumunuzu amerika yaparsanız gayet güzel bir keşfetiniz oluyor. tiktok sayesinde insanın dili bile gelişebilir. türkiyede kullanan kitle yüzünden çok büyük bir önyargı olduğunu düşünüyorum. her kullanıcı slow şarkılarla arabaya inip binmiyor sonuçta...

anlayamıyorum, anlam veremiyorum. kahvenin içine süt ve şeker girdiği zaman ne anlamı kalıyor? hele bazıları var ki, kaşıklarca şeker atıp yine de kahvenin tamamını içemiyorlar. kahve dediğin az da olsa sert olur. zincir kahvecilerde saçma sapan aromalı ve tatlandırıcılı, süslü püslü kremalı içecekleri içip ismine de kahve diyorlar. ve genelde bu tipler güne kahvesiz başlayamazlar. gerçek kafein bağımlılarının da adını kirletiyorlar.

eğer çift karşılıklı olarak temas seviyorsa tadından yenmez, bırakın sarmaş dolaş otursunlar. fakat bir taraf temastan hoşlanmıyorsa o ilişki uzun süre yürümez. sırf temastan hoşlanmadığı için az sevmekle suçlanan taraf bir noktadan sonra sıkılır, ilişkinin varlığı iki tarafı da zehirlemeye başlar.

yıllarca seri katil belgeselleri izleyip siteleri gezmiş bir insan olarak, özellikle medyatik olmuş seri katillere bu denli hayranlık duyulmasına asla anlam veremedim. yahu adam katil ve yargı süreci işliyor. ne diye hapishanedeyken evlenmek için sıraya girenlerden olursun? bu nasıl bir kafadır arkadaş...

sevgili yazar arkadaşım “bayanlar” çiçek değildir,emanet değildir,hazine değildir. bu insanlar erkeklerin karşı cinsidir ve yalnızca “kadın” olarak anılmalıdır. en temel hak ve özgürlüklerinden yararlanabilmek adına maalesef istanbul sözleşmesini abartmak zorundalar. çünkü bu ülkenin ataerkilliği, erilliği ve erkek egemen zihniyeti sürdüğü sürece kadınlar adına daima bir problem var demektir. sistematik erkek şiddetinden korunmak için bazı yasalara ihtiyaç var ve bu yasaların tamamı “abartıldı” dediğin sözleşmede mevcut. üstelik bu sözleşme sadece kadınları değil, mağduriyete uğrayan herkesi koruyor. ayrımcılığa uğrayan eşcinselleri, zorunlu seks işçiliği yaptığı için can güvenliği olmayan transları ve daha nice hak mağdurlarını. ve böylesine insani bir sözleşmeyi sırf lgbt ibarelerinden ötürü yıllarca uygulamayıp 2021 yılında reddetmek düpedüz barbarlıktır. laik ve demokratik bir ülkeye yakışmaz. günden güne şeriat ile yönetilmeye adım adım ilerliyoruz. atamızın kemiklerini sızlatanlar cezalandırılacağına, ümit ettiği gençlik olan bizler düşüncelerimizden dolayı suçlanıyoruz.

insanın enerjisini sömürür. gülümsemek veya teşekkür etmek bu kadar zor mu? sabah uğradığım bir market veya bindiğim bir dolmuş eğer ettiğim teşekkür, herhangi kibar bir söylem karşısında surat asarsa bütün gün aklımdan çıkmıyor.

hahahahshwh sürekli tartıştığım için 50 tane anonim hesabım var. her hafta mutlaka bir hesabım şikayet üzerine kapatılır. fakat umurumda değil, düşündüğümü her zaman ve her şartta uygun bir üslupla dile getiririm.

melih gökçeğin ardından ilaç gibi geldi bence güzel başkentimize. ayrıca bir çok yaşıtından daha ilerici ve modern. umarım kendisini bu ülkede daha yetkili pozisyonlarda görürüz.