eşref-i mahlukatın en derinine, özüne armağan edilmiş en yüce şiirlerden biri. bir
ismet özel şiiri.
ölümü bekleyip de ölemeyişin şiiridir, münacaat.
yakarışın şiiridir, yakaracağı yeri bilmeyenlerin şiiri.
sitemin, o incecik sitemin, var olmanın dayanılmaz ağırlığına olan sitemin şiiridir.
yaşanması mümkünken, yaşanmamışlıkların ukdesidir, münacaat.
ama her şeye rağmen umudun da şiiridir. düştüğü yerden kalkmasını bilenlerin şiiri.
böyle başlar;
bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak ,ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi.
böyle biter;
şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
devamını gör...