yüzünü görmedim, kalbinin güzelliği yeter kendimeaitbiryer'in...
devamını gör...

la taupe gelip şimdi "hıyar heriftir, birkaç aya kalmaz görür ebesinin nikahını" falan yazacak, bekleyin görün.
devamını gör...

günlük dil, edebî dil bağlamında kelime dağarcığı genişletmek adına eski yazarlarımız okunabilir. osmanlı türkçesi, farsça, arapça vb. kelimeler ile kelime dağarcığı genişletilebilir.
ayrıca evet, farklı deyimler hatta türkçe sözlük okuduğum da oldu. yabancı bir dil öğrenirken sözlükten kelime öğrenmeyi ihmal etmiyoruz ama ana dilimizde bu absürt karşılanıyor, hadi oradan.
sözlük okumayı çok severim.
hakezâ eski şairlerin şiir kitapları da çok işe yarar.
mesela yeni türkçe ya da sadeleştirme adı altında sabahattin ali, hüseyin rahmi gibi isimlerin kitapları bile mahvedilmiş. onların orijinallerini okumak enfes oluyor. başta bu ne, osmanlı türkçesi mi okuyorum direkt diye çok zorlananınız da olabilir ama alışacaksınız. güzel gelecek hatta zamanla.

bunlara ek olarak, illâki eski türkçe, edebi dil değil derdim diyorsanız: bir alana yönelik kitaplar okuyun. mesela dilbilim kitabı okursanız dilbilimle alâkalı türkçe kelimelere hakim olursunuz. hukukla, siyasetle alâkalı kitap okuyun.
hiç alanım değil ama mimarlık hakkında kitaplarım var. çünkü merak ediyorum. bunları okurken ister istemez mimari alanında belli bir kelime dağarcığım oluştu.
terim sözcükleriniz çoğalıyor işte. adli tıp sözlüğü var ulan evde. meraktan hep meraktan.
bunlar çok hoş şeyler. alanınız olmayan, farklı alanlara ait başlangıç kitaplarında bile hem yeni bir alana giriş yapıp onu öğrenmiş oluyorsunuz hem de kelime dağarcığınız genişliyor. felsefe, resim, müzik, tarih, psikoloji, siyaset, hukuk, mimari... ve elbet edebiyat.
devamını gör...

2000 yılında çıkan ve çok beğenilen gladyatör filminin devamı olarak 2024 yılında vizyona giren filmdir.

ilk film roma imparatorluğunun generali maximus decimus meridius’un hainlikle suçlanması ve gladyatör oluşunu anlatıyordu. bu film ise hem roma imparatorluğunun devamını hem de maximus’un kayıp çocuğunu anlatmaktadır.
hem çocuğunun da babasının kaderini yaşayarak gladyatörlüğe zorlanmasını hem de siyasi kaosu izleriz.

maximus’un oğlu lucius’u son dönemin popüler oyuncusu paul mescal* canlandırmaktadır. film lucius üzerinden ilerlese de önceki filmle zoraki bağlantılarını görebiliyoruz.

lucius, annesinin kraliyet soyu yüzünden tek varis olduğu için canı tehlikeye düşmüş bir çocuk olduğu için küçük yaşta roma’dan ve ailesinden uzaklaştırılmıştır. numidya isimli bir yerde hanno adını almış ve düzgün bir yaşam sürmektedir. kendisine aile de kurmuştur. fakat kader roma’lı birini tekrar roma’ya döndürmekte ısrarcıdır..

roma donanmasının numidya’ya saldırısı sonucu hem büyüdüğü yeri, hem eşini hem de özgürlüğünü kaybeder. numidya roma’lılar tarafından ele geçirildikten sonra kendisi roma’ya götürülerek gladyatör yapılır. ve kanından gelen o güçle babasının izinden giderek intikam ve adalet arayışına girer. gözünü karartmış ve roma imparatorluğu generalini öldürme hedefine tutulmuş olsa da annesini tekrar görmek, gerçekleri öğrenmek ve roma’daki siyasi kaos işleri farklı bir noktaya taşır.

imparatorların güçsüzlükleri doğrultusunda yaşanan hainlikler her şeyi karıştırır. romalı kanı ise onu ayakta tutan yegâne şey olur.

gelelim oyunculuklara:
karizmatik pedro pascal‘ımız… daha önemlileştirilebilirdi rolü. oyunculuğu iyi ve yakışıklı.* keşke onun karakteri daha çok önem taşısaydı.
denzel washington herkesten çok parlıyor! o gülüşünden bile sinsilik akıyor. tüccar macrinus rolü ona çok yakışmıştı.
zaten en iyi yardımcı erkek oyuncu oscarı için adı geçiyor.
ilk filmde de gördüğümüz (ilk filmdeki gladyatörün karısı) connie nielsen, lucilla rolüyle yine karşımızda ve bu sefer iç muhasebesi oğluyla.

ben bu noktada ikinci filmin çok zoraki bir şekilde ilk filme bağlanmaya çalıştığını düşündüm ve açıkçası beğenmedim.


her iki filmin de yönetmeni aynı olmasına, ridley scott olmasına rağmen asla ilk filmin yerini tutamazdı. ilk film cidden aksiyon filmleri içerisinde efsaneleşmiş bir şeydi. belki aksiyon tercih ettiğim bir film türü olmayabilir ama iyi kötü diye bakıldığında gladyatör 1 gerçekten en iyilerindendir ve gladyatör 2’yi yapmak bir hataydı.
popüler oyuncuları toplayarak izlenme ve gelir elde edersiniz tabii ki ama sonsuza dek böyle efsaneleşmiş filmleri ya tekrar çekerek ya da devam filmi yaparak mahvedemezsiniz yâhu.

yönetmen roma’nın karanlık dünyasını iyi yansıtmış. fakat cidden ilk filmden beri hiç mi efektler konusunda gelişemedi film sektörü sorarım.. fetih 1453 minvalinde ateş efektleri çok bayat gözüküyordu.

laf edemeyeceğim tek şey filmin müzikleridir! müzikleri hans zimmer yapımıydı, bu bile anlatmaya yeterlidir diye düşünüyorum. *

dümdüz bir hollywood filmiydi. oyunculuklar aman aman değildi ve hikayesi sıradan geldi. milyon tane bu şekilde aksiyon filmi varken üzerine bir şey katılması gerektiğini düşünüyorum. özellikle görsel efektler konusunda da..
sinemada izlenecek kadar bir değeri yoktu, gittiğime pişman oldum diyemem film izlemeyi her türlü seviyorum ama öneri beklerseniz, özellikle zaman ayrılıp gidilecek bir film değildi. kanal d’ye gelmesini bekleyebilirsiniz. *
devamını gör...

beyninin ve kalbinin dolu olması.

öncelikle beyninin; kullanılarak, bilgi ile, öğrenerek, geliştirerek, farklı şeyler deneyerek, okuyarak, düşünerek, bir şeyler katarak dolu olmasıdır. bu servetini maddi bir şeye dönüştürebilir: dünyaya, en azından kendi çocuğuna bile katkıda bulunmak, bir kitaplık düzmek ya da para olarak servet.

kalbinin ise; maneviyatla, sevgiyle, merhametle dolu olmasıdır. maneviyat, ister dinsel ister ahlaksal herhangi bir norm olsun fark etmeksizin, insanın fıtrattan gelen bir isteğidir. bunu dayandırabileceğimiz nokta önemlidir. daha sonra sevgi ile dolu olması. o da hem kendisinin dünyaya, insanlara karşı sevgi dolu olmasıdır. hem de ölüm kapıyı çalmadan biriktirilebilinecek tek şeyin gerçek sevgi olduğunu bilerek kalbini doldurmasıdır.
devamını gör...

karslı yönetmen soner caner tarafından çıkarılan 2022 yapımı filmdir.
daha çok 2016 yapımı rauf filmiyle bilinen soner caner, mukavemet filminde hem kurgu hem senaryo hem yapım aşamasında bulunmuştur.

ilk kez 41. istanbul film festivali'nde gösterilmiş ve büyük beğeni toplamıştır. selahattin paşalı ve ece çeşmioğlu'nun başrollerinde olduğu film, 21 temmuz'da mubi'ye gelmesi ile dikkatleri tekrar üzerine toplamıştır.

gerilim filmi olarak geçen mukavemet'te, selahattin paşalı'nın canlandırdığı rahmi ve ece çeşmioğlu'nun canlandırdığı ecem karakterleri sevgilidir. aynı evde yaşayan bu çiftin hayatı bir akşamda değişir. ecem'in korkak diye nitelendirdiği rahmi, garantici ve sessiz bir insandır fakat ecem'in eski sevgilisinin kapıya gelmesi sonucu kendinden de hiç beklemediği bir davranış sergiler: kapıyı açar açmaz karşısındaki adamı öldürür.

bu andan itibaren ikilinin, hatta belki de ecem'in en yakın arkadaşının dâhi hayatı değişecektir. rahmi karakterinin cesetten kurtulmaya dair başarısız girişimleri, ecem karakterinin cesede dair kapıldığı dehşet ve kendi canına dair duyduğu endişe...

belki sonunu bağlama açısından biraz zayıf olsa dâhi ben oyunculukları yeterli, yerinde ve başarılı buldum. ayrıca kesintisiz, tek seferde ve tek alanda çekilmiş bir film. tam bir festival filmi. ya da mubi filmi, nasıl derseniz...
genel olarak filmin konusunun "genç kızların kendilerinden büyük erkeklerle takılmasının kötü sonuçları" olduğu sanılmış. bayağı üzüldüm ve şaşırdım. hâlbuki polisler geldiğinde, onca kan ve vahşete rağmen kendi hayatlarına devam eden bir takım insanı görmek bile hayatlarımızın ne denli kişisel bir dünya üzre döndüğünü güzel gösteriyordu. dert büyük erkeklerle takılmamak ya da baskıcı erkek toplumu olsa daha farklı işlerlerdi. evet, rahmi karakteri kızı cesetten kurtulmaları adına zorluyordu, fazla fazla küfür ediyordu. fakat olaya raskolnikov açısından bakıp bir cinayet işlenmesi durumunda tepkilerinizin ne olacağını, ne denli siz olmaktan çıkacağınızı düşünün derim. ben karakterleri ve oyunculukları beğendim.

kıskançlık yapan bir adama bir de yetersizsin nârâsı attığında gözünün dönmesi olayı, işleniş açısından iyiydi.

filmi şu an mubi'den izleyebilirsiniz. ayrıca yönetmenin rauf filmi de 24 temmuzdan itibaren mubi'de olacak.
devamını gör...

sarılayım artık bırakmayayım, gidemesin bu sefer.
devamını gör...

başarılar, başarılar veee başarılar!
napoleon canım kankimden daha heyecanlıyım.
(bkz: ay çen büyüdün de yayıncı mı oldun)
devamını gör...

son 6 altı nanemolla mı... puhahahaha. son 6 ayım yokuş aşağı..
devamını gör...

"kanka boğa heykelinin oradayım."
devamını gör...

"korkma sadece toprağa gideceksin, sonra toprak olacaksın, sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin oradan özüne ulaşacaksın çiçeği özüne bir arı konacak, belki belki o arı ben olacağım." *

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

mesut süre'nin gülüşüne ve araya girmelerine gıcık olup kapatılacaktır
devamını gör...

çok şey istiyorsun canım ahsdhabdh
devamını gör...

vatana millete hayırlı mıyım bilemem ama bir ara sabah namazı çok erkendi diye alışmıştım. sonra baktım ki ne kadan da güzel bir şey erken uyanmak. hep 5'te 6'da uyanıyorum.
haftasonları bile.
devamını gör...

önceden bir çocuğa uzun süreli tahammül edemeyeceğimi düşünürken ve hele de böylesi iğrenç bir dünyada yaşıyorken herhalde tahammül etsem bile bu dünyaya çocuk getirmek istemem diyordum.

şimdi ise bir çocuğunun olmasının ne denli güzel bir şey olacağını fark ediyorum.
birincisi sıfırdan, tertemiz bir sayfa. sizin ellerinizde şekillenecek, sizden bir parça olacak ve onun büyüyüşüne tanıklık edeceksiniz. elbette sorumluluktan korkan insanlar için bunun düşüncesi dâhi korkunç gelecektir. ama küçük bir ben görmek çevrede.. ne denli güzel olurdu.

bir de düşünsenize: hayat sizi çok yoruyor. artık çevreyi parlak renklerle göremiyorsunuz. ama bir çocukla beraber tekrar pasparlak, umut dolu bir dünyanın varlığına inanabilirsiniz. renkler yine canlı olur, yine hayal gücünüz geniş olur. bir çocuğa tanıklık etmek sizi ne denli değiştirir, güzelleştirir hiç düşündünüz mü?
hayatta yapılacak her şeyden tekrar ve ilk defa yapıyor gibi heyecan, zevk, tat alıyorsunuz.

küçük kardeşimle bugün akvaryuma geldim. 13 sene önce gelmiştim ama unutmuşum tabii. ondan kat kat heyecanlı olduğumu görünce düşündüm ki; evet, bir çocuğun olduğunda sen de yeniden doğuyorsun. hem de bu bilincinle yeniden doğuyorsun. hayat yine keşfedilmeye değer geliyor, heyecan veriyor. kardeşimle bile bunu hissedebiliyorsam kendi çocuğumda ne denli zevkli olur merak ediyorum.

kendi bilgilerimi ona aktarmak, benden ve babasından dolu dolu gelen, bir de üstüne kendisi koyacak olan bir evlat yetiştirmek de ayrı bir açıdan güzeldir. evde bıcır bıcır dolaşan bir küçük ben... aile ne kadar donanımlı ise çocuk da o kadar artı ile başlıyor hayata. ben de kendi bilgilerimi aktardıkça oluşacak olan şeyi hayal ettikçe heyecanlanıyorum. minik parmaklarıyla piyano çalmayı öğretirdim ona. belki daha doğumundan itibaren ingilizce konuşurdum. dans etmeyi öğretirdim, beraber kitap seçer okurduk. bir küçük ben inşaa ederdim. ona o kadar güzel bakardım ki...

gerçekten bazen aşırı derecede istiyorum bunu. çevremdeki kişilere, insanlara en ufak bir dokunuşum bile beni çok mutlu ediyorken temelden bir çocuğu güzel yetiştirmek kim bilir ne denli mutlu ederdi beni. kendimi övmekten dolayı söylemiyorum kesinlikle. ama annelik konusunda kendime güvendiğimi söyleyebilirim. özellikle de erken olgunlaşmış bir yapım varken çok küçük yaştan itibaren çevremdeki ebeveynleri gözlemler olmuştum. ebeveynlik hataları, bir çocuğun gözünden, bir gencin gözünden, bir büyüğün gözünden dünya... kendi ebeveynlerim, başka ebeveynler... küçüklüğümden beri yazdığım günlüklerim... hepsinin katkısı çok büyük. küçükken kendime verdiğim söz hâlâ geçerli: iyi bir ebeveyn olmaya çalışacağım! kendi gözümden değil, çocuğumun gözünden bakıp onu anlamaya çalışacağım.

çocuğumla geçireceğim zaman için sabırsızlanıyorum. onunla tekrrar doğmaya sabırsızlanıyorum. allah hayırlısını nasip etsin.
devamını gör...

bazen keşke gelse de şuna kallavi eksi yağsa diyorum ama sonra eksileyenler artılayanlar bir kutuplaşma içine girecek, destekten çok köstek olunacak hatta çoğu insanı buradan soğutacak, tartışmalar çıkartacak diye öngörüp vazgeçiyorum. iyi ki yok, eksi oy istemiyoruz.
devamını gör...

albert neubert, pragmatische aspekte der übersetzung isimli kitabında şöyle demiştir:
– metinlerin işlevleri ve çevrilebilirlikleri 4'e ayrılır:
1. özellikle kaynak dile yönelik metinler
örneğin yurt bilgisi, yöresel yaşamla ilgili metinler
– hiç çevrilemez ya da sınırlı oranda çevrilebilir
2. öncelikle kaynak dile yönelik metinler
örneğin yazınsal metinler
– belli bir ölçüde çevrilebilir
3. hem kaynak dile hem çeviri diline yönelik metinler
örneğin özel amaçlı bilimsel teknik uzmanlık metinleri
- bazı kelimeler hariç bütünüyle çevrilebilir
4. öncelikle ya da özellikle çeviri diline yönelik metinler
örneğin dış propaganda metinleri
- bütünüyle çevrilebilirler



akşit göktürk ise dillerin dili kitabında
albert neubert’e eleştiri olarak şunları demiştir:
- yöresel bir metin, ara açıklamalarla pekala çevrilebilir
- bilimsel metinler, çevrilebilmek için yoğun ara açıklamalar gerektirebilir
- yazın metinlerinde çevrilebilirlik türden türe ve eserden esere değişir
- şiir, roman, oyun, deneme gibi türler farklı dilsel işlevler içerebilir


iki örnek bırakacak olursak:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

istanbulda her an her yerde, özellikle de toplu taşımalarda karşılaşabileceğiniz biri olduğu için olası bir durumdur.
devamını gör...

dünyanın en kötü şeyidir. uyuması ayrı derttir. uyusam mı uyumasam mı ikileminde kalırsınız. uyuduğunuzda da %99 ihtimalle kötü bir şekilde uyanırsınız. rüya, karabasan görme ihtimalinizin en yüksek olduğu saat dilimidir. bir de üstüne uyanınca saatin kaç olduğu konusunda bir kararsızlık yaşarsınız, ambale olur kafanız. yapmayın etmeyin.
devamını gör...

ekonomimiz çok iyi(!)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim