anne olmak, çoğu zaman bir vicdan azabıdır. yetememe korkusuyla uyanmak, gün içinde onlarca şeye yetişmeye çalışırken bir şeyleri eksik bırakma hissiyle yaşamak…
bazen gözlerini ondan bir an olsun ayırdığında suçlu hissedersin. kendi ihtiyaçlarını düşündüğünde bile içini kemiren bir huzursuzluk olur. kendine ayırdığın her dakikanın, ondan çalındığını sanırsın.
ama kimse anneliğin bu sessiz yükünden bahsetmez. kutsaldır annelik, masalıyla annenin içindeki huzursuzluğu hiç kimse fark etmez.
kanıtı, kadının iç dünyasından gelen hislerin gerçekliği sanrısıdır.
bir kadın, içsel değersizlik duygusuyla hareket ettiğinde, sevdiği erkeğin onu gerçekten sevmediğini, yeterince ilgi göstermediğini veya ona kalpten bağlanmadığını düşünebilir. bu inanç, davranışlarına yansır ve zamanla onu daha hırçın, daha talepkar ve daha huzursuz biri haline getirebilir. farkında olmadan, kaybetme korkusuyla mücadele ederken aslında erkeği uzaklaştıran kişi kendisi olur.
ne yazık ki, bu döngü ilerledikçe erkek, içindeki sevgiyi tüketmeye başlar ve ilişkiye duyduğu isteği kaybeder. günün sonunda, artık sevgisini gösteremeyen ya da ilişkiyi sürdüremeyen bu adam, kadının gözünde "kalpsiz" biri haline gelir. oysa sürecin başında onun sevgisizliği değil, kadının kendi içsel korkuları bu tabloyu şekillendirmiştir.
bu farkındalığı kazanırken acı çektim, evet.
"kendi olarak, sana gelen
sana gereksinimi olmadan, seni isteyen
sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen
kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan
o, işte..."
etkiler, olarak yanıt verdiğim soru.
bana göre, modern dünyada siyasi görüşlerin dostlukları etkileyerek iletişimi zorlaştırdığı, tahammül sınırlarını daralttığı ve bireyleri kutuplaşmaya sürüklediği bir durum söz konusu. siyasi farklılıklar, artık sadece fikir ayrılığı olmaktan çıkıp, insan ilişkilerinde belirleyici bir unsur haline geliyor ve bu da sosyal bağları zayıflatıyor.
burası sadece bir kitap kafe değil. raflarında her zevke hitap eden kitaplar, fincanlarda mis gibi kahve var. içeri girdiğinizde sizi sadece sayfaların dünyası değil, samimi bir ortam ve içten insanlar karşılıyor.
sahipleri, iyi sohbetin de kıymetini bilen dostlar. kitap kulübüyle edebiyatın derinliklerine dalmak, yeni bakış açıları kazanmak mümkün. burası, okumanın ve paylaşmanın keyfine varmak isteyenler için özel bir yer.
bir soru.
bir ilişkiyi güçlü kılan şey, iki insanın aynı bakış açısına sahip olması değil, hayata ve birbirlerine karşı benzer bir merhamet anlayışıyla yaklaşmalarıdır. zorluklarla mücadelede ortak bir direnç gösterebilmeleri, biri iyi hissetmediğinde diğerinin bunu anlama ve ona gerçekten iyi gelme yetisine sahip olması, ilişkiyi sağlamlaştırır.
mükemmel olma arzusu yerine, birbirlerini oldukları gibi kabul edebilmeleri, hem bireysel hem de ortak bir huzur yaratmalarını sağlar. aynı kafada olmak, aynı kalıplara girmek değil, aynı değerler çerçevesinde birbirini anlamak ve desteklemektir.
"ezilmiş, dövülmüş, baskılanmış, kötü beslenmiş, üzerine basılmış ve ayaklar altında çiğnenmiş olan insanların sabrı, sonunda insanlık dışı bir öfkeye dönüştü."
ben, emeğimin karşılığını almak isteyen, hakkını savunan bir insan olarak bu ekonomik boykotun arkasındayım. her geçen gün artan haksız fiyatlarla, adaletsiz kazançlarla, halkın sırtından yükselenlerle mücadele etmek benim için bir zorunluluk.
bugün boykota destek veriyorum, çünkü geleceğime sahip çıkıyorum. çünkü yalnız olmadığımı biliyorum. çünkü artık sesimi duyurmak istiyorum.
bana değer vermeyen, beni sadece bir kazanç kapısı olarak görenlere karşı duracağım. parama, emeğime, geleceğime sahip çıkacağım. onlar beni görmezden geldikçe, ben de onları görmeyeceğim.
bu boykot sadece bir tepki değil, aynı zamanda bir irade beyanı. bana haksızlık yapanlara karşı, onları zenginleştirmeye devam etmeyeceğim. tercihlerimle, gücümle, dayanışmamla varım!
(bkz: metis yayınevi) tarafından ilk kez 2005 yılında yayımlanan ajandaların fanıyım. her yıl kasım/aralık ayı geldiğinde içim kıpırdanır yeniden. bu yıl 21. sayıyı aldım. sıralı tam liste sanırım yalnızca benim elimde var, hayattaki başarım :) çok yıllar sürsün istediğim benim minik mutluluğum
zor zamanlarda insanların ellerinden tutan, gücü tükendiğinde içlerindeki kudreti hatırlatan yoldaş.
fırtınaların içinden geçmiş ama asla yılmamış, her düşüşte yeniden ayağa kalkmış güçlü bir kadın… kendi yaralarını sararken bile başkalarına umut olmayı seçmiş, karanlığa karşı ışığı savunmuş bir aktivist… dünyanın ağır yükünü omuzlarında taşıyan ama yine de gülümsemekten vazgeçmeyen, her daim içten bir tebessümle çevresine neşe saçan kıymetli bir dost…
onun ışığı hiç sönmesin, güzel kalbi hep parlasın.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.