canlı canlı çürüyoruz (s.12)

(bkz: albaya mektup yok - márquez)
devamını gör...
"biliyorsundur ki, kendini öldüren her insan, bilinçli ya da bilinçsiz olarak, çevresini suçlamaktadır. "beni anlamadınız, bana yardım etmediniz; işte bu yüzden ölüyorum" demektedir sanki. onu sevenler de, kendilerini sorgulayıp suçlamaya başlarlar. "o gün şöyle demeyecektim; şu gün onu aramam gerekirdi; neden bunu yapmadım, neden şunu yapmadım" diye acı çekerler. intihar edenler, yalnız kendilerini değil, onları sevenleri de öldürürler bir bakıma. kaldı ki, kendini öldürmek kolaydır. anlık bir cesaret meselesidir sadece. asıl zor olan yaşamaktır. bunca felâket arasında, fazla rezil olmadan yaşamak gücünü bulmaktır asıl zor olan."

mina urgan - bir dinozorun anıları
devamını gör...
eğer çok kitap okurlarsa, kötülük yapmak için hem daha az güdüleri olacak, hem de kötülük yapmaya pek zaman bulamayacaklardı.
devamını gör...
bütünsellik sorgulamamizin doruk noktasi,"bir başkasının bizim üzerimize kurduğu hayali gerceklestirmenin"karşısında,"kalbimizin uyanma vizyonuna pırıltı kazandırmak"tır.

(bkz: kalbin simyası)
devamını gör...
hunc mundum tipice laberinthus denotat ille ( bu dünya tipik bir labirent gibidir), dedi tane tane, dalgın, yaşlı adam. intranti largus, redeunti sed nimis artus (girişi kolay, çıkışı çetindir). kitaplık kocaman bir labirenttir. dünya labirentinin simgesi içine girersin, ama dışarı çıkıp çıkamayacağını bilemezsin.

s.230

dünya ne güzel, labirentler de ne çirkin, dedim iç ferahlığıyla.

labirentlerden nasıl çıkılacağının bir kuralı olsaydı dünya ne güzel olurdu, diye yanıtladı üstadım.

umberto eco, gülün adı, can yayınları, 36. baskı, s.257
devamını gör...
"bugünlerde kitap taşıyan birini görmek gerçekten göz yaşartıcı..."
(bkz: otomatik portakal)
devamını gör...
"ben kimsesizliğin hudutsuz açık denizlerinde âvare yüzmesini bilirim, ben umman dalgalarının başımın üstünde kudurarak haykırdıkları geceler sabahlara kadar nefesim kesik, göğsüm tıkalı, gözlerim kapalı durmasını bilirim."
- sayfa 155 -
(bkz: sözde kızlar)
(bkz: peyami safa)
devamını gör...
“kimse sütten çıkmış ak kaşık değil ama bazıları çamurdan çıkamamış bir kaşık gibi.”
devamını gör...
"insan birini sevdi mi esir gibi bir şey oluyor."
devamını gör...
muazzam tespit.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
bugün annem öldü, belki de dün. bilmiyorum.
devamını gör...
"yüz kez canıma kıymak istedim ama hâlâ hayatı seviyorum. bu gülünç çaresizlik eğilimlerimiz arasında en tehlikeli olanı belki de; çünkü bir yükü, yere atmak isterken sürekli olarak taşıma ısrarı içinde olmaktan daha ahmakça bir şey olabilir mi? varlığından iğrenmek fakat yine de onu sürdürmeye çalışmaktan başka... ya da başka bir deyişle bizi yok eden bir yılanı, kalbimizi yiyene kadar okşamak niye?"
(bkz: candide)
devamını gör...
"gözlerim görmese de, seninle konuşacağım gene. ne denli ışıklı da olsan, karanlıklardan çıkıyorsun sen. ben ise, aydınlığa şıkan bir karanlığım; senden çıkan bir karanlığım!"

herman melville - moby dick (syf 608)
devamını gör...
" eskiden tutkuların vardı ve kötü derdin onlara. ama şimdi sadece erdemlerin var: onlar senin tutkularından doğdu.
ve ister ansızın öfkelenenlerden ol, ister şehvetlilerinden, istersen de bağnazlardan ya da intikam düşkünlerinden ol:
sonunda tüm tutkuların erdeme dönüşecek, tüm şeytanların da meleklere."
- böyle söyledi zerdüşt
devamını gör...
her şeyin geçip gittiğine, yaşadıklarımızın geçmişte kaldığına kim inandırabilir bizi?
anılarımızı avuç dolusu su gibi her sabah yüzümüze çarpmanın işe yaramayacağına kim inandırabilir?


barış bıçakçı/ bizim büyük çaresizliğimiz
devamını gör...
zamanın gözü kördür, insan ahmaktır.

notre dame’ın kamburu/ vıctor hugo
devamını gör...
insanları genel anlamda seviyorum ama kimseye tahammülüm yok. oğuz atay


devamını gör...
“doğar doğmaz kaplanın sırtına koymuşlar beni, diye düşünüyor, şehzadelerin kaderi bu, kaplanın sırtında büyümek; herkesin gözünü kamaştıracak bir kuvvet ve kudret gösterisi, kaplan gibi muhteşem bir yaratığa egemen olma duygusu, yırtıcı hayvanın sırtındaki çelik adalelerin gergin kıpırtılarını bacaklarının arasında hissetmek, herkesin korktuğu zalim bakışlı ölüm makinesinin efendisi olmanın verdiği doygunluk, ayrıcalık, üstünlük, tanrılık ama bir yandan da korku. evet, korku. zaman zaman sırtından aşağı ıslak bir yılan kayıyormuş gibi tepeden tırnağa titreten soğuk bir ürperti.”
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
"her ne kadar aynı anlamlı gibi kullanılsa da kibir ve gurur çok farklı şeyler. bir insan kendini beğenmiş olmadan da gururlu olabilir. gurur daha çok kendimiz hakkında ne düşündüğümüzle ilgili, kibirse başkalarının bizim hakkında ne düşündüğüyle." *
devamını gör...
adlanmış ve sınırlanmış kozmosun hayal kırıklığı yaratan yanıltıcı muammalarının ötesindeki hiçliğin zamandışılığının ona açıldığı an
(bkz: kahramanın sonsuz yolculuğu)
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"şu an okuduğun kitaptan bir alıntı bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim