gılgamış yazar profili

gılgamış kapak fotoğrafı
gılgamış profil fotoğrafı
rozet
kafa izninde
karma: 4662 tanım: 770 başlık: 37 takipçi: 125
''Bazıları için yalnızlık, hastanın kaçışıdır; bazılarının yalnızlığı ise hasta insanlardan kaçmaktır.'

son tanımları


six feet under

uzun bir aradan sonra 4.sezondan sesleniyorum. nate ölümle ilgili olarak ilk sezonların birinde deniz kenarında bir ölüm anına tanık olduğunu ve insanların kendini yırtarcasına feryat ettiklerini söylüyordu. bunu çok gerçekçi, ilkel bulduğundan falan bahsetmişti. bu sezon da eşinin kayıp sürecinden bu yana yaşanan travmayı çok iyi aktardı. eşini gömdüğü sahnenin sonundaki ağlayışı gözlerimi doldurdu. tıpkı olması gereken gibi değil de olan neyse öyle davrandı.
hayatın trajedi olduğunu daha jenerik müziğiyle bizlere gösteren bu diziyi çok beğendim. nate ve david sıkıcılık abidesi annelerine inat çok iyi oynamışlar.
devamını gör...

yazarların itiraf köşesi

yatış veren doktorum bipolar olmadığımı ama duygudurum düzenleyicilere ihtiyacımın olduğunu söyledi. hastanedeki doktorun yanlış teşhis koyduğunu ifade etti. lithurile başladım, dehb sonuç kesinleşti. dehbliyim, duygularımın stabil olmaya ihtiyacı var ve neyse ki bipolar değilim. en azından bir hastalıktan yırttım.
devamını gör...

yazarların itiraf köşesi

yarın doktorum yetişkin dehb testimin sonucunu açıklayacak ve yeni bir tedaviye başlayacağım. ilaca bağlı geçirilen atağı maniden saymadı.
umarım ilaçlar kilo aldırmaz.
umarım stabil bir ruh halim olur.
çünkü çok yoruldum.
itiraf değil bu her ne kadar gizlesem de ruhen çok yorgunum.
devamını gör...

sözlük yazarlarını üzen şeyler

geçmişte yaşadığım okbli hallerimden kurtulmam. bu kadar geç olmamalıydı. o hastalıklı kız ben olamam.
tedaviye geç kalmış olmam üzüyor.
devamını gör...

sizi olduğunuz gibi kabul etmeyen insanlar

resti çekin. ardınıza bile bakmayın derim.
eşim beni olduğum gibi kabul eden ilk ve tek insan. üstelik akıllı ve anlayışlı. kendisindeki bu insani yanlar olmasa, huzurlu bir ortamım olamayacaktı. yalnız başıma yaşadığım için de kendimi yeterince değerlendirmeyecektim. kısacası ilaca bağlı atak geçirmemde etkisi büyük oldu. ilaçlarım ssrı tarzı antidepresandı, sonuncusu snrı tipi antidepresan olunca atak geçirdim. yatış verildi ve herşeyden de önemlisi duygularım ilacı ilk kullandığım andan itibaren yok olup gitti (yaklaşık 1 yıldır). iyileştim. beni ben yapan en değerli insan kendisi.
depresyon igrençti, mani çok güzel gelseneeee
devamını gör...

zeki demirkubuz

kader filmi üzerine makale yazılmış s*kimsonic yönetmen, senarist vs
varoş aşk edebiyatından beslenen sıradan biri.
devamını gör...

sözlük yazarlarının aldığı son doğru karar

seçimlerde oy kullanmamak.

(bkz: oyu değil, işlevi önemli)
devamını gör...

bipolar duygudurum bozukluğu

ilk kez psikiyatrist diye bir meslek mensubunun olduğunu öğrendiğimde 17 yaşımın son günlerini yaşıyordum. 18 olur olmaz psikiyatriste sıra aldım. sekreter kadın reşit misiniz diye sorduğunda, evet dedim. kimligime baktı, aaa siz 18 olur olmaz psikiyatriste mi geldiniz dedi. yüzüme acır tarzda bir bakış attı ve şifa diledi. o gün ağır depresyon vakası olarak yatış almam gerekirken, elime antidepresanlar tutuşturulup yollandım. 40 yaşındaki psikiyatristim konuşmamdan birşey anlamadığını söyledi. be adam sence görünüşüm 18 lik kızlar gibi mi. gelmişsin kaç yaşına hiç mi majör depresyon hastası görmedin? gözlerinde yaşam ışığı kalmamış bu kızın deyip de yatış vermedin. son kez psikiyatriste gittiğimdeyse 30 yaşındaydım. yani 1-2 hafta önce gittim. 8 yıldır da bipolar olduğuma yönelik maladaptif hayal kurma bozukluğu yaşıyordum. nihayet akıllı doktorum elime lithurili verip geri çekti. diğer doktorumsa yatış verdi. kendi kendine bipolar teşhisi koymam 8 yılımı aldı. yardım isteyecek gücüm dahi yoktu. 12 yılım majör depresyonun dibini görmekle geçti. zirvede olduğum, en güzel yaşlarımdayım. ama tadında bırakmak istiyorum. mani döneminde intihara yeltendim. mutlu ölmek en doğal hakkım. hayatın yüzeyselliğinden sıkıldım. ben o yatışı 18 imde almalıydım 30 umda değil. en azından erken ölürdüm. ve şunu anladım ki özgür irade diye birşey yoktur. yani hani derler ya kendi isteğiyle öldü diye. heh işte o öyle değil. hastalık seni ele geçirince ortada özgür irade kalmıyor. elimde olan tek hakikatin ölüm olduğunu düşünürdüm. aldanmışım. 30 lar çok güzel, mani çok güzel geleseneee...
devamını gör...

depresyonda olan kişiye tavsiyeler

tüm tavsiyelerin boşa gideceğini defalarca yaşayarak gördüğüm için, anlamsız buluyorum.
depresyonda olan biri içinde bulunduğu ruh hâlini bile tarif etmekte zorlanabilir. çökkün, bitkin, zevk alamaz hâldedir. herkes yeryüzünde yaşarken depresyondaki insanlar yerin fersah fersah altına inerler. ama bu iniş öyle bir kerede olmayabilir. depresyon, o kadar sinsidir ki her an milim milim çeker sizi yerin altına. yaşıtlarınız gün içinde/ sonrasında hatta yıllar sonrası için bile hayaller kurup planlar yaparken; siz anın içinden çıkamazsınız. boğulur, boğulur, boğulursunuz.
yaşayan ölüden farksızdır durumları. sadece üzerlerine toprak atılmamıştır. aradan 13 yıl bile geçse unutamazlar o günleri. etkileri hâlâ zihinlerinin bir köşesindedir.
pişmanlıklar da bırakmaz yakalarını bu kişilerin. sık sık, 13 yıldır bi ölemedim gittim derler kendilerine. kendilerini kandırmak, yaşamı sevmeye çalışmak dışında hayattan hiç bir beklentileri yoktur. ki hiçbir zaman da olmamıştır.
depresyona eşlik eden farklı ruh hastalıkları varsa, berbat çevresel şartlara da maruz kaldılarsa vay hallerine diyorum. direkt kollarından tutup psikiyatriste götürmek gerek. bakın psikoğa demiyorum. psikiyatriste diyorum! çünkü ruhsal hastalığa sahipse kişi, ruh doktoru bunun için ilaç verecektir. gerekirse hasta iyileşmeye başlayınca terapi de önerebilir. haa ruhsal hastalığı yoksa da psikoloğa yönlendirir. devlet hastaneleri, tıp fakültelerinde mantık böyledir. ama özelde durum çok farklı. depresyonu tedavi eden psikolog mu dersiniz, intiharı kesinkes önleyebileceğini iddia eden ruh doktorları mı dersiniz bilemem. ne ararsan var yani şu özel camia illetinde.
3 yaşından beri depresyonda olan biri olarak şu kadarını söyleyeyim ki; en ağır dönemim 17-21 yaş arasıydı.

düzenli ilaç kullanımı, ekt işe yarar çözümler sunuyor. en azından denemiş olmakta fayda var.

ayrıca sizleri doktora gitmekten alıkoyan insanları hayatınızdan uzaklaştırın. hacıya hocaya git, maneviyata yönel, herkes kendinin doktorudur vs vs tarzında savsatalardan da uzak durun. duayla, konuşmakla neyi düzeltecekler bipoları mı, majör depresyonu mu? nasıl ki kanser olduğunuzda doktora gidiyorsanız ruhsal hastalıklarınızda da doktora gidin.
depresyondayken, ajite olduğu anlarda, farkında bile olmadan intiharı denemiş biri olarak zor olsa da yazmak istedim. yoska bunları yazacak değil hâlim, kelimem dahi yok.
devamını gör...

obsesif kompulsif bozukluk

hastalıkları tanımak dahası kabullenmek yıllarımı aldığı için geç tedavi şansı yakaladığım, yıllardır muzdarip olduğum illet. zararsız, tehlikesiz sadece düşünce boyutunda kalan durumları sürekli kafamın içinde döndürüp durdum. hiç kimsenin yaşamadan bilemeyeceği kadar ağır olaylar yaşadım küçüklüğümden beri. şanslı olmayı, sağlıklı bir ailede doğmuş olmayı çok isterdim. napalım. hastalığımı kabullenmek 30 yılımı aldı. son bir yıldır da şans eseri kullandığım iki ilaç kombinasyonu aşırı iyi geldi. sağlıklı bir kafayla düşünme imkanını da yakaladığım için okb olduğumu kabullenebildim. insanlardan tek beklentim bana farkına varamadığım konularda yardımcı olmalarıydı. ne yazık ki karşımdakiler insan bile değilmiş. tms tedavisinin depresyona, okb'ye iyi geldiği yönünde iddialar var. ancak tedavisi aşırı masraflı olduğu için ve durumum da hafif olduğu için gerek duymuyorum. ekt'yi daha mantıklı buluyorum.
devamını gör...

hayatın anlamı

herkesin tutunduğu yerden görebileceği gerçekleri vardır. ancak göreceli gerçeklerden ziyade içgüdüseldir yaşamak. düşünmek, kelimelere anlamlar yüklemek, bağlar kurabilmek istediğimiz kadardır bu anlam. ait olduğumuz çevrenin, canlılığın, sahip olduğunu düşündüklerimizin edebiyatını yapabildiğimiz ölçüde anlam kazanıyor herşey. kelimelerin gücüne sığınmak ile düşüncelerin gücüne sığınmak aynı noktada birleşebiliyor. ama hissetmenin ortak bir noktası yok bunlarla. hayatın anlamı, hissetmek ya da hissetmemektir diyebiliriz. yaşadığını hissedenler ya da hissedemeyenler. gerisi bu hislerin etkisiyle seni eyleme geçiren davranışların oluyor. detaylarda boğulmak yaşamak isteyenlerin bahanesi kısacası.
devamını gör...

yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var

yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey varsa o da hiç'tir. çünkü hiç sadece hiç'tir. neden mi? işte.
devamını gör...

emile mihai cioran

yazdıklarını okuyunca acaba filozof oldum da haberim mi yok dedim. sonra düşündüm de ben filozof olamayacağıma göre o büyük ihtimalle majör depresyonda.
severim kendisini çünkü realisttir, karamsar değildir. çocukluğundan beri buz gibi bir gerçekliğin içindedir. belki de bu hastalığın en büyük katkısı ilahi bakış açısına sahip olmaktır bilemiyorum. ancak şu kadarını söyleyeyim ki zamanın içinde değil ötesinde yaşatıyor insana. insanların, kendinin, yaşamın anlamını çözüyorsun ancak müdahale edemiyorsun. hiç'i hiç olarak kabul ettiğindeyse arınıyorsun. gerçek sorun da burada başlıyor çünkü. yaşamak isteyenler hiç'e gereğinden fazla anlamlar yüklerken sen onun sadece bir hiç olduğunu daha çocukluğundan beri biliyorsun. müdahale edebileceğin tek hakikatin sadece kendi yaşamın olduğunun en başından beridir farkındasın. amacın zihninde netleşiyor. yıllardır baktığın her gerçeklikten uzaklaşıp kendi bedenine geliyorsun. artık gitmek vakti geldi diyorsun.
devamını gör...

zinayı suç olmaktan çıkarmak

yakında eşeği anırttıktan sonra dudağından öpüyorsa tecavüz değildir aşktır o, şeklinde bir hukuk kuralı getirirlerse hiç şaşırmam. bunların derdi kanun yapmak değil şeriat getirmek. insanları bitmek bilmeyen tartışmalara sürüklemek. yiyorsa tecavüzcülere, istismarcılara sağlam cezalar versinler.
devamını gör...

kur'an-ı kerim

muhammed'in, sümerler'e ait nuh tufanı'nı alıntılamadan kaleme aldığı kitap. intihal yapmış anlayacağınız.
diğer tüm kitaplar gibi insan aklının yan bir ürünü. işte bunlar hep ölüm kaygısı. bu dünyayı sömürdükleri yetmiyormuş gibi bi de öbür dünyaya göz dikiyorlar.
devamını gör...

hayattan çok şey istemek

hayattan hiçbir zaman hiçbir şey istemeyen bana ilginç gelen durum. hep çocukları, hayvanları sevdim bu hayatta. hiç yetişkin birini sevmedim, sevemedim. sevmeye çalıştım ancak olmadı. sevgi olarak gördüğüm masumiyet, beklentisizlik, art niyetsiz olmakmış. en azından böyle olduğunu düşündüğüm kişiler oldu. yanılmışım. kendim gibi birini bulamayacağımı düşünürdüm ama buldum. nerde bu hayata fazla gelen birileri varsa onlar ilgimi çekti. çünkü sorunlarımız ortaktı, bakış açılarımız benzerdi, bi beklentimiz yoktu. kısacası gündemimiz farklıydı, bambaşkaydı. sadece iyi insanların da var olduğunu görmek, bilmek istemiştim. artık eminim ki öyle biri var. ben gitsem de var, kalsam da var olacak.
seni seviyorum ismail.
devamını gör...

motosikletin arkasına yan oturan kadın

toplumun kafasındaki cinsellik algısı yüzünden bacaklarını açarak oturmaya utanmış kadın da olabilir. doğru olan bacakları açıp oturmak, ellerle de yanlardaki demirleri tutmak.
devamını gör...

hamas terör örgütü değildir

suriyelilere ensar,
hamas'a mücahit,
her ölene şehit diyen
bize kim bilir ne der.
devamını gör...

kadınların ilişkilerde hep aynı eylemleri yapması

kadını erkeği yok bunun. bu coğrafyada herkes aynı. karşılıklı taktikler, kaçamak bakışlar, olta atıp beklemeler, yüzük, gelinlik hayalleri kuran kadını da diz üstüne çöküp de evlilik teklifi eden, evini, arabasını, maaşını göze sokan erkeği de aynı. hayattan, insanlardan hep bir beklentisi, çıkarı olan sıradan tiplerdir. çok da şeyapmayın.
devamını gör...

hoşça kal bile demeden giden insanlar

veda etse nolur etmese nolur dediğim insanlardır. insan hissiz bir ruh halindeyken kendi canını bile düşünmüyor, vedayı mı düşünecek.
2 doz wenegis sonrası içinde bulunduğum ruh hâli.
zaten hayattan da hiçbir zaman hiçbir beklentim yoktu. yıllarca bahane aradım tutunmak için. hep birşeyleri sevmeye çalıştım ama olmadı. çünkü en başta kendimi sevemedim, yaşamayı sevemedim. yapamadım, yapamayacağım unumu eledim, eleğimi astım. benden bu kadar, geri sayım başladı. kalanlara başarılar dilerim.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim