bilinçaltındannotlar62 - tüm tanımları (2. sayfa)

evet abi tam olarak ünvanla pezevenkleri derler bu ve bu tarz sözel psikolojiyi iyi çözmüş vampirlere.dayı,kardeş,bacım,paşam,ağam,kirvem,yoldaşım,kankam diye bir girerler abi mevzuya,kendini ağırlıktan tekerleri patlamış eski bir bisikletin üstünde yokuşta tıkanıp aşağı son sürat çakılırken bulursun.geçen 5,10... her neyse,zaman dilimi ne ise einstein'in zamanın görelilik kuramının bir örneği olur sadece.ahh ünvanlar,iltifatlar ve seni,bizi benliğimizden ismimizden çalan zalim soy adları... bir göbek bağı gibi yada vücuduna kazıdığın alkollü kafayala yapılmış bir dövme gibi veya yarısında uyuya kaldığın çizgi film.çizgi ! her ünvan aslında çapının etrafına vurulan bir sınır sanki bazende olimpiyatlara revize edilen çim saha...

lana del rey-high by the beach

içiyoruz,içiyoruz çünkü sizin dokunuşlarınızı hissedemediğimiz bir takım yerleri o meletler hissettiriyor..

toplum beni değil ben toplumu dışlarım...

şu maddesel dünyada kendinize yükselişte ağırlık yapacak inişte sizi yere son süratla çakılmanıza sebep olacak ağır,pembe hayellerini taşımayın sonra nabzımız atmıyor.

zaten her nefeste yalnız ölmüyormuyuz ? tıka basa kalabalıkta olsak o ruh tek..

ajdar da bir dönem fena patladı ama şaşırılacak nir durum değil dostum başka şeyler düşün ülkenin niteliği belli.

köpek öldüren şarap.

bu çağda,bu coğrafyada(yani iskandinav ülkesinde veya hippilerle yaşamıyorsan..),günah denilen kavramın vücut bulmuş hali.. gerçekten herşey daha da boka sarıyor öncelikli yapılması gereken derinlemesine bir temizlik daha sonra temiz toprağa güzel bir tohum ekmek...

arı gibi dağıtmak lazım polenleri,atlas'ın her bir gözeneğine..
hamam böceği gibi etkilenmemek lazım, insanoğlunun radyoaktiften farksız boktan enerjilerinden..
etkilenmeden yuvarlamak lazım şişelerle,pisliği bir bok böceği gibi...
altına yol diye serdikleri titanoboa'nın üzerinde,tırtıl gibi usulca sürünmek lazım...
uçurumun zirvesinden,toplanan pislikleri kalbinin çukurlarına atman gerek...
yılan uyanmadan kozadan çıkıp uçman lazım..
kelebek gibi...
geri döndüğünde acımadan,yılanın başını koparıp geçmişe lâyık bir mezar taşı yapman lazım...
derisini yüzüp,kefen örmen lazım çukurda,'kilere'
terzi örümcek gibi...
bunca zaman susturmak için ağzına sıkıştırdıkları boş kağıtları çıkarıp,bir cami hocası gibi makatlarına zıvana yapman lazım..
şeytana yaptığın bu güzellikle,kemiklerini bir kartal gibi tane tane toplayıp o yaşam köprüsünü kurman lazım.
şişeleri dikip kusman lazım şeytan'ın suratına..

sana çarpmak...
bir kelebeğin yanından geçen bir kadının, oluşturduğu rüzgârla tam kalbinin 'ucu'na, dünyanın 'bucak'sız tozlarına kanmış uçamayan kanatlarıyla,cehenneme sürülmüş hades gibi kalbinde evrenin en soğuk gezegenini taşırken,alevlerde ısınamamak.(ama dur kanatları olan fakat uçamayan,son gününü karanlığın zarında parlayan ışıkla geçirecek kelebek ! dur !,orada doğacak bir bebek tekme atıyordu ruhuyla yüreğin gebe karnına !) konmuştum artık.
ruhuna...
karanlıktan bir göz açıldı içine çekti beni...
"ucu bucağı" olmayan eşine,zor rastlayacağı sonsuzluktu.burada uçmak için kanatlarıma ihtiyacım yoktu.
o da kozasında beni beklemiş.hem de kanatları hiçbir zaman olmamış..
biz tek ruh olunca öğrendik asıl uçmayı.
yada evvelden beri tırtılları sevmişim...
bilmiyorum,kanatlarımı aldı ve uçacağını sandı..
yani bende öyle sandım..
ruhumu aldım.
bugün seni andım...
kanatlarım kefenin olsun !
evet s'onsuzdu'.....

kimilerine göre din düşmanı,kimilerine göre faşist,kimilerine göre ajan,kimilerine göre ise bir ayyaş oldu.. hiç uğruna satılmış doyumsuz kör nankörler tarafından ise her zaman aşağılandı ama gelgelim bu topraklara kazandırdıklarına,öyle uzun uzun anlatmaya gerek yok o her zaman çok taktığınız ve gözünüzde büyüttüğünüz kimliğinizi ağalarınız haremdeyken,babalarınız para sayarken,amerika ve israile tüm ülke kıçını  yaslamışken adam bunu eğitimi ile,duruşu ile, bozmadığı net çizgileri ile ve ezber bozan ileri görüşüyle bağımsız bir ülke olmak adına bizzat kendi ödediği bedellerle asil bir şekilde gerçekleştirdi.kimseyi tanrısallaştırmamak lazım bu da işin gerçek kısmı,bulunduğumuz dönemin şartlarını ve koşullarını gözden geçirip objektif bir sekilde artık şu at gözlüklerimizi çıkarmamız lazım. hazır olana konmak basit ama yeni birşey yaratmak çok cesaret ve ciddi bir kafa ister.
benim için bu topraklarda ki ilk ve gerçek devrim ateşini yakmış,görevini yetenekleri ve zekasıyla süslemiş,üst düzey kaliteli bir lider.
toplumun sosyal yapısından üretimine,doktorundan köylüsüne,kadınından çocuğuna en ince ayrıntısına kadar bir ülkenin bütünlüğü için soytarılar tarafından yalnız bırakılmıs koca bir adam.
kürdünü,türkünü,lazını,cerkezini,alevisini,sunnisini bir coğrafya da toplayıp eğiten bir öğretmen.
huzur içinde yat
saygıyla

hissiz bir adama noktalama işaretleri,sarhoş bir adama anlamsız gelen trafik ışıklarından farksızdır.. ve sonunda ışıklara kalan,idam ipini aratmayan kocaman bir ters dönmüş soru işaretidir..

vücuduma koza yapmış,uçuşu bekleyen ruhuma dokunmayın yeter.bedenimi ve zihnimi kirletebilirsiniz...

saçlarını salsan suya kaç balık feda olur saçlarına,ömrü boyunca unutmaz o saçları...
uzansan boylu boyunca bir bahar akşamı çimlere,bir ağustos böceği konar kalbinin tam üstüne koca bir yazı kalp atışlarınla geçirmeye...
küfür etsen bana,yeryüzünde ki tüm yılanlar deliğinden çıkar seni korumaya..
nefesini salsan yeryüzüne rüzgâr,rüzgâr olmaktan utanır...
gökyüzüne baksan o güzel gözlerinle tam içine düşer gökteki tüm yıldızlar...
benden bir adım uzaklaşsan gözlerimde karanlık bir boşluk kalır...
görsem gözlerini,gözlerim gözlerinin mahkûmu olur içinde ki milyonlarca galaksinin içinde parlayan ay ışığı gözlerinden...

filizlenecek düşüncelere duvarlar örülmüştü,güneşi hapseden demirlikler ! ,yağmur bekliyor! duvarları yıkıp,parmaklıkları duvardaki kıvılcımdan yanan ellerin eritmesini.kaybolmuş ,içi boş cesetler,gökkuşağının yerini siyah beyaz bir hava alınca afalladılar.gerçekler çökmüştü, tam tepelerine.. gökkuşağı sahte bir saygıyla yerini kara bulutlara bırakmıştı. yaşlı iblis korkudan dişlerini gıcırdatıyordu...
iblisi ve satın aldığı tüm ruhları delirtircesine, küçük bir çocuğun kalp atışları adeta gök gürlercesine kulaklarında yankılanıyordu.
eğlencelerini,kitaplarını,pahalı vücutları, parlayan elmaslarını ve yalandan koca bir ömür küçük bir çocuğun kalbinin atmasıyla çürüdü o gece...

kendimi hatırladıkça seni unutacağım. beni hatırladıkça kendini unutacaksın.

tekrardan kendime koşuyorum.ölümüne yarışıyorum. koşan bir at olmak zorunda olduğumu hatırlattığın için teşekkür ederim.dört ayak nalsız koşuyorum,özgürce kendime..
iki çarpı iki dört eder.senin gidişin gibi. belkide altı,altı şisenin altı.

herşeyi anlarımda,yeniden doğdum derken tekrar ölmek neden ?

ona koca bir adam büyütmüştüm oysa ki,çok kolay harcadım.
faili meçhul bir cinayet sonrası ortadan kayboldu.
buraya ait olmayan huzursuz bir çocuk geldi.
sığamıyor,gitmek istiyor zor tutuyorum.
her an gidicek sanki.
bitecek herşey.
tüm bu eziyet....