sana çarpmak...
bir kelebeğin yanından geçen bir kadının, oluşturduğu rüzgârla tam kalbinin 'ucu'na, dünyanın 'bucak'sız tozlarına kanmış uçamayan kanatlarıyla,cehenneme sürülmüş hades gibi kalbinde evrenin en soğuk gezegenini taşırken,alevlerde ısınamamak.(ama dur kanatları olan fakat uçamayan,son gününü karanlığın zarında parlayan ışıkla geçirecek kelebek ! dur !,orada doğacak bir bebek tekme atıyordu ruhuyla yüreğin gebe karnına !) konmuştum artık.
ruhuna...
karanlıktan bir göz açıldı içine çekti beni...
"ucu bucağı" olmayan eşine,zor rastlayacağı sonsuzluktu.burada uçmak için kanatlarıma ihtiyacım yoktu.
o da kozasında beni beklemiş.hem de kanatları hiçbir zaman olmamış..
biz tek ruh olunca öğrendik asıl uçmayı.
yada evvelden beri tırtılları sevmişim...
bilmiyorum,kanatlarımı aldı ve uçacağını sandı..
yani bende öyle sandım..
ruhumu aldım.
bugün seni andım...
kanatlarım kefenin olsun !
evet s'onsuzdu'.....
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"efkâr-ı aşk" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim