biraköpüğü yazar profili

biraköpüğü kapak fotoğrafı
biraköpüğü profil fotoğrafı
rozet
karma: 2299 tanım: 187 başlık: 5 takipçi: 76

son tanımları


enflasyonun ateşi düşüyor

ateş düştüğü yeri yakar misalii
devamını gör...

türkiye'de arınma gecesi düzenlenirse olacaklar

türkiye geneline yorum yapmıyorum zaten şansa yaşıyoruz, ölsekte kim vurduya gider kısa kesiyorum o yüzden bu kısmı. ama bana sorarsanız, benim bi liste var kafamda baba tarafıyla başlayıp, sevmediğim, şerefsiz insanlarla devam eden… olsa da temizlesek kafamızdaki listeyi ama işte ne yapalım beee :(
devamını gör...

her şeyin bir anda anlamsız gelmesi

bir anda yine anlamsız geldi her şey ve kendimi uzun süre sonra sözlükte ve bu başlıkta buldum. boğuluyormuş gibi hissettiniz mi hiç ? ben okyanusun en dibinde hala nefes alıyormuş gibiyim. son zamanlarda söylediğim, düşündüğüm tek şey şu; bir tuş olsaydı ona bassaydım ve bu dünyada hiç var olmamış olsaydım. hayat yorucu, herkesin derdi kendine büyük, benimkilerde şu son 1 haftadır daha fazla yokluyor. gelecek kaygısı, türlü türlü sıkıntılar, düşünmek, daha fazla düşünmek…
her şeyi düzeltmenin yok ettiği değilim, her şeyi düşünmenin yok ettiğiyim şu sıralar. yoruldum.
yazmak istedim, belki biraz olsun geçer diye, iyi geceler.
devamını gör...

gençlik nereye gidiyor sorunsalı

gençlik bir yere gidemiyor evet, sadece gençliğin "gençliği" gidiyor.
devamını gör...

ostracism

ostracism, türkçesiyle dışlanma.
eski yunancada "ostraka" 'kırık seramik parçası' anlamında kullanılmış. dahası, antik yunanda referandumla kişiyi toplumdan uzaklaştırdıkları bir sistem varmış, bu sistemde istenmeyen kişinin adı kırık seramik parçalarına yazılırmış. tabi ki bahsettiğimiz kişiler öyle toplumdaki herhangi biri değil, suçlu ya da toplum huzurunu bozan insanlarmış.
sosyal psikolojide de gördüğümüz ostracism(dışlanma) hakkında bir kaç ilginç bilgi de vermek isterim;
dışlanma, zorbalıktan bile kötü bir konumdadır. zorbalıkta en azından sizin varlığınızın farkındadırlar, dışlandığınızda ise adeta yokmuşsunuz gibi davranılır. ve dışlanmaya uğradığınızda, fiziksel acı hissedildiğinde beyninizde elektriksel akımlar oluşan bir çok yerde de minik elektrik dalgaları oluşur. hatta ağrı kesicilerle bu dalgaların kesildiğini de eklemişler araştırmacılar. yani fiziksel bir acıyla eş değer dışlanmaya uğramak.
bütün bunların dışında araştırmacılar küçük gruplarda dışlanmanın uyum sağlamaya yönlendirebileceğini de eklemiş.
peki dışlayanlara ne oluyor diyorsanıızz, birini dışlama durumu insanı sıkıntıya, stresli hissetmeye yönlendiriyor.
kısacası... dışlamayalım hocam, dışlamayalım!
devamını gör...

yazarların bitsin artık dediği şeyler

nasıl ya hepimizin aklında aynı şey yok mu ? bitsin!
devamını gör...

çok pahalı olduğu için psikoloğa gidememek

50 lira + dert sigarası çalışıyorum.
psikoloji öğrencisi olarak, etik değil dostlar... şakaydı.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

ilerde üstüne 5 dakika bile düşünmeyeceğim şeyler için üzülmemem gerekiyormuş, öyle okudum, şimdi de sen okudun sevgili yazar arkadaşım. o yüzden boşver, mutlu kalmaya devam.
anasını sattığımın dünyası be.
devamını gör...

son zamanlarda yazarların diline dolanmış şarkı

ellerim bomboş, yüreğimde bir sızı
ateşe atılmış bir demir gibi kor hâlâ
ellerim bomboş, gözümde yaşlarla
güneşin kavurduğu bir çöldeyim
devamını gör...

pozitif fotoğraflar

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kişinin 17 yaşındaki haline vereceği öğüt

sal be kızım, birazcık bırak kendini, bir kere de ileri adımı düşünme, kaçak oynama. fazla düşünerek hareket edince büyüsü kayboluyor zaten. ha bir de her şey iyi ya da kötü geride kalıyor, her şey geçiyor her şey.
sadece 17 yaşıma değil, genel bir öğüt kendime :(.
devamını gör...

10 kasım

her 10 kasım, daha da doluyum.
kafamda bir kenara koydum sana verilen bütün karanfil çiçeklerini, senin için mi yetiştiriliyor o çiçekler?, her gördüğümde 10 kasım oturuyor göğüs kafesime.
altında ezildiğim bütün yükleri kenara koydum. bugün, keşke sen olsaydın dediğim bütün keşkeleri de kaldırdım tozlu raflara, biz varız da diyemiyorum, yetmiyor sanırım gücümüz. ama asla umutsuz değiliz merak etme.
bugün de sana yapılan her saygısızlık, gücüme gidiyor, kaldırmak istiyorum rafa ama olmuyor.
her şey bıraktığın, istediğin gibi o kadar olsun isterdim ki ama olmadı, oldururuz diye düşünüyorum.
bir sonraki 10 kasımda daha umut dolu gelmek istiyorum sana, yapamadıysak bile az kaldı demek istiyorum, kurtarıcı beklemedik, biz kurtardık demek istiyorum.
atatürk gençliği olarak; seni saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz!
açtığın yolda gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim!
devamını gör...

şeyhim bizi 2009'a ışınla

buradan
bu şarkıyı dinlediğim an bi 2009 yılının yazına gittim geldim, bütün gece kulüpleri* bir kaç yıl çaldı bu şarkıyı. sanırım yaşayabildiğim yıllardan birine geri dönme şansı verilse 2009'a dönerdim, ya da o civarlara. sadece ben özlemiş olamam o eurovision heyecanını, güzelim şarkıları, yazlık anılarını, rahatça dışarıda dolaşabilmeyi, ülke gündemini takip etmeme gerek kalmadan yaşayabilmeyi. sürekli eskiyi özlüyoruz, hem de bir sene öncesini falan özleme durumuna getirildik, sürekli kötüye, dibe daha da dibe, ne kadar acı. gençliğim acıyor gerçekten. geride kalan güzel yılların şarkılarını dinlemeye devam edip iç geçireyim, biraz ışınlanayım.
devamını gör...

girişi güzel olan şarkılar

buradan
devamını gör...

can sıkan ortamlar

ilgi çekmeye çalışan kızın bulunduğu, erkekli ortamdır.
devamını gör...

sevilen şiirin en vurucu dizeleri

bugün oturdum ölümü düşündüm
yirmi yaşında ve hayat bu kadar güzelken.

bugün de oturdum ölümü düşündüm- ahmet erhan.
devamını gör...

pozitif fotoğraflar

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

z kuşağının sözlüklerin kalitesini düşürmesi

bir z kuşağı genci olarak söze şöyle girmek isterim, bulunduğumuz dönem itibari ile bayılıyoruz birbirimizi ayrıştırmaya, sen şöylesin, sizler böylesiniz demeye. zaten yeterince ayrışmıyormuşuz, ayrıştırmıyorlarmış gibi bir de kuşak farkından etkilenip ayrışıyoruz, ama sevgili yazar arkadaşlarımın da söylediği gibi z kuşağı olarak hakkımızın biraz yendiğini düşünüyorum, konu bu başlığın bahsettiği şeyden dışarıya çıkacak biraz ama bu başlıklardan, sağdan soldan; z kuşağı şöyledir böyledir muhabbeti duymaktan sıkıldım, ve çoğumuz sıkıldık bence. ha her kuşağın her kuşak hakkında bir fikri olması çok normal, fikirler benim için değerlidir tabi ki hepsi değil başkasını fikirleriyle gelip koyunluk yapanı ciddiye alamıyorum. ama eğer karşımdakinin kendi şahsi fikri ise, o fikre ulaşmak için düşündüğü 10 dakika bile olsa benim için değerlidir. bizde z kuşağı olarak üst kuşaklara, önceden yapılan gerek siyasal, gerek başka hatalardan dolayı öfkeli ya da kızgınız. ama kendi kuşağımdan eski kuşaklara karşı bu şekilde kabullenemeyen, aşağı gören, gereksiz nesil havasında takılan görmedim, hiç yok demiyorum ama az olduğuna da çok eminim. üst kuşaklarla karşılaştırılacak olursak; olayı hızlıca kabullenip önüne bakmaya çalışan bir kuşak olduğumuzu düşünüyorum. her kuşakta çürükler vardır neticede hepimiz insanız, başka şartlardayız ve farklıyız.
değerli şairimiz bedri rahmi eyüboğlu'nun da şiirinde söylediği gibi;

"(...)
en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde
ana avrat dümdüz gideceksin
en azından üç dil
çünkü sen ne tarih ne coğrafya
ne şu ne busun
oğlum mernuş
sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun."

biz sadece otobüsü kaçırdığımızın çok farkındayız, bir şekilde ayrıştırılıyoruz ama ufak ama büyük. bize destek yerine köstek olmaktan, ne hakkında bir düşüncemiz ,hayalimiz olsa nasıl gerçekleşmeyeceğinden bahsedip, ayrıştırmaya devam edebilirsiniz. yeter ki fikir diyebileceğimiz şeylerle gelin, gerçekten aşağılamadan, düzgünce eleştiriyle gelin.

okuduğum girdilerde de bizden umutlu olan, farklı olduğumuzu anlasa da kabullenen, farklılığa, değişime, geleceğe açık olan tüm yazarlara en içten teşekkürlerimi sunuyorum, en azından kendi adıma.
devamını gör...

güne bir şiir bırak

bu geç vakit
bu sonbahar gecesinde
kelimelerinle doluyum;
zaman gibi, madde gibi ebedî,
göz gibi çıplak,
el gibi ağır
ve yıldızlar gibi pırıl pırıl
kelimeler.
(…)
nazım hikmet ran

20 eylülde yazılmış bu şiir ama ben bugün doğan kendime hediye ediyorum. hepimiz biraz kelimelerle doluyuz bu sonbahar.
devamını gör...

sözlük yazarlarının bugün hissettikleri

sözlüğe girince bu başlığı aradım, sanırım yazıp rahatlamak istedim bilmiyorum. dün gece yıllar önce, resmen biz çocukken aramızın bozulduğu arkadaş grubumdan birinin mesajıyla afalladım.
merhaba, nasılsın ve arkasından gelen, beni anlık olarak sinirlendiren “nerelerdesin?” sorusu. insan onca yıl kendisi yazmayıp etmedikten sonra karşısındakine bu şekilde neyin sitemini eder anlamıyorum. ki ben ilk hatadan insanların üstünü çizdiğim için seni hiç aramamışım ki, senin için bir yerlerde olayım ya da bıraktığın yerde beni bulasın. öncelikle bir soru soracak sanırım ve naber nasılsın faslıyla giriş yaptı diye düşündüm. sonrasında nasılsın sorusunu ben ona yönelttiğimde “idare ediyorum işte” tarzı bir şeyler söyleyince derdinin sadece eskilerden biriyle konuşmak olduğunu anladım.
ama bir sorun vardı ki o da, benim ona karşı tamamen bir yabancıymış gibi hissetmem. bilmiyorum sizde insanları benim gibi ilk hatalarında kesip atıyor musunuz ? bu özelliğim hep bana iyi geldi ama kesip attığım kimse bu kadar uzun zaman sonra karşıma çıkmadı, değişik hissettim. sinirlenerek başladığım konuşmaya da buluşma tarihiyle son verdim. o zaman yaşanan yaşandı*, çocuktuk, yazdan yaza bir şeyler paylaşıyorduk hatta sadece oyun oynuyorduk. ona da şimdiki haliyle tanışmak istediğimi söyledim, konuşmadığımız yıllar için şimdiden üzüldüğümü gördüğümü de ekledim.
içimde heyecanla beraber biraz burukluk var, bilmem anlatabildim mi sözlük.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim