bulgarian yazar profili

bulgarian kapak fotoğrafı
bulgarian profil fotoğrafı
rozet
kafa izninde
karma: 470 tanım: 49 başlık: 0 takipçi: 6

son tanımları


betta balığı

sığ sularda yaşayan güzel renkli ve görünümlü hareketsiz balık.

kendi türüne bile tahammül edememeleri bu dünyaya yalnız yaşamak için geldiklerinin kanıtıdır. eğer üretmek isterseniz kuyruğu büyük ve gösterişli olan erkek, nispeten daha ufak ve küçük kuyruklu olanları dişidir. yumurtalar döllendikten sonra akvaryumdan erkek olanı almanız gerekiyor. yumurtalar çatlayıp balıklar çıkmaya başladığında ise dişi de alınır akvaryumdan. 2 hafta sonra ise tüm yavrular tek tek ayrı sulara konmalıdır. aksi halde balık kavgası izler, her gün ölen birini alıp atmanız gerekir.

suyu 2 güne bir değiştirip kendi haline bırakırsanız yaşayabildiği kadar yaşarlar. benim beslediğim 1.5 yıl kadar benimleydi. bir arkadaşıma hediye etmiştim "haydar berk" adlı balığımı. şimdi nerede ne yapıyordur kim bilir.
devamını gör...

brucella

hayvansal gıdalardan ve hayvan plesantasından bulaşan hastalık.

çocuklar arasında doğum yapan kedi ve köpek yavruları çok popülerdi büyüdüğüm yerde. daha gözleri açılmamış bu yavrular ilk olarak çocukların sevgi dolu ama acımasız ilgileriyle tanışırlardı. haliyle el yıkama alışkanlığı olmayan, henüz oral dönemini bile tamamlamamış çocuklar bu hastalığa yakalanmaya çok meyillidir.

olur da bir gün kapınızda doğum yapan bir kedi görürseniz yavrularını güzelce temizlemeden çocuklarınıza vermeyin sakın. çiğ süt, hijyenik koşullar gözetilmeden üretilen peynir gibi hayvansal ürünlere daha da dikkat edin.
devamını gör...

dünyanın en eski yalanı

tanrı/tanrılar göktedir.

bilinmeyen varlıklar her zaman bilinmeyen yerlerde olduğu düşünülür. tabi insanlık ilerledi, gökyüzünde bilinmez kalmamaya başlayınca yeni bir yalan daha gerekti. artık tanrı onu andığımız her yerde, kalbimizde. bir karıncanın ayağında, bir balinanın midesinde.
devamını gör...

libido ve zeka ilişkisi

zekanın libidoyla herhangi bir alakası yoktur. zekanın kontrol mekanizmasını kontrol edebilmeyle bi alakası olduğundan aşırı zeki insanların hiç üremek istemedikleri gibi bir algı oluşur sadece.

libido dediğimiz şeyi seks yapma isteği olarak algılarsak bu isteği kanalize edebilen dahiler sizi yanıltmasın. sizin seks isteğinizin yerine onlar başka şeyler koyarlar ve senin benim aradığım cinsel tatmini başka türlü gidermeye çalışırlar.

kısaca libido zekadan bağımsız, her iq seviyesinde gözlemlenebilen birşeydir. zeki olmak libidoyu doğrudan ya da dolaylı etkilemez. libido her zaman libidodur.

ayrıca;
(bkz: seksten daha çok keyif veren şeyler)
devamını gör...

yunanistan ile türkiye'nin arasındaki istikşafi görüşmelerin yeniden başlaması

açıkçası 60 kere yapılan görüşmelerin 61. si olandan da bir sonuç beklemiyor kimse. yunanistan'ın doğu akdenizde herhangi bir hak talebi türkiye nezdinde kabul edilmeyeceğinden, yunanistan da bu ısrarından vazgeçmeyeceğinden neredeyse emin iki taraf diplomatları da. tabi egedeki adalar, kayalıkların silahlandırılması durumu da var. orada zaten kimse uzlaşı beklemiyor.

savaşmak yerine olmayacak olsa da masaya oturmak, oturabilmek en azından gerilen ikili ilişkileri bir nebze de olsa yumuşatır.
devamını gör...

normal sözlük'ü beğenmeyenler sessizce gitsinler artık

sürekli bir fraksiyona gitmek yerine oturup birlik olmak daha mantıklıdır. peki neden bir bölünme ihtiyacı duyar bir topluluktaki gruplar? bunun cevabını az çok hepimiz biliyoruz o yüzden nedenler üzerine değil "ayrılsın" talebi üzerine durmayı daha doğru buluyorum.

her kendinden olmayanı, benzer düşünmeyeni kenara itmek yarardan çok zarar getirir ve bu konuda bir otorite oluştuğunda ise o "gitsin" denilenler hem söylem olarak hem de fiili olarak dışlanmaya maruz kalır. bu sözlük bile kendine yer bulamamış, genelin dışına itilmiş diğer sözlüklerden gelenlerle oluşmuştur. o sözlüklerdeki sıkıntılarını burada da görmeye başladıklarında bununla ilgili eleştiri geliştirmeleri olağandır.

pek sözlük içi kavgalara karışmak istemem ama nickimden de anlayacağınız üzere ben de öteki olarak adlandırılan biriyim bu ülkede. zaten gerçek hayatta söylemleriyle, fikirleriyle, ırklarıyla, zevkleri ve hayat tarzlarıyla yeterince dışlanan insanların kafasözlük gibi sosyal platformlardan da dışlanmasını doğru bulmuyorum.
devamını gör...

normal sözlük'te başlıkların yürümemesi

sözlükte "herbokolog" sayısının düşük olduğunu gösteren tespit.

herkes her konuda bilgi sahibi olunca açılan her başlığa katılım yüksek olur haliyle. ama insanların güzel başlık denilen ya da gündem olan başlıklara ilgi göstermemesi söyleyecek sözü olmadığından ya da söylemek istememesinden kaynaklıdır. açıkçası sırf entry olsun diye bir şeyler yazılmasındansa yeterli sayıdaki bilgi içerikli girdiler kafidir bana göre.

diğer sosyal medya uygulamalarından alışılagelen hızlı akış burada olmayınca biraz sıkılıyor sanırım yazar arkadaşlar.
devamını gör...

sanat ve zanaat ayrımı

zanaatin benzersiz olanına sanat denir.

ressam, heykeltıraş, mimar gibi meslekler baktığımızda zanaat meslekleridir. hemen hepsi geçmişte de günümüzde de zanaatleriyle geçim sağlayan, sipariş üzerine eser hazırlayan kimselerdir. bu eserler bazen o kadar kusursuz ve benzersiz olurlar ki sanat olarak adlandırılırlar.

sinema ise bana pek sanat gibi gelmiyor açıkçası. sanat sineması adı altında sunulan ürünlere baktığımda benzersiz hissine kapılmıyorum.
devamını gör...

hal fiyatı 2 lira olan ıspanağın pazarda 8 liraya satılması

üretimin hiçbir yerinde yer almayanların inandıkları asparas haber.

şu hava koşullarında 2 tl ıspanak satan varsa tüm malını ben alabilirim. çok ciddiyim.
devamını gör...

ak parti'nin sattıkları tam liste

zamanında ülkeyi kurtarması için önerilen özelleştirmeleri yapan hükümetin icraatlarıdır. 2001 krizinden sonra kemal dervişin yazdığı acı reçete ülke ekonomisini çok ileri götüremese de temel sorunların halledilmesinde bi nebze de olsa fayda sağladı. sonrasında 90 larda gündeme gelen özelleştirmeler birbiri ardına yapılarak ekonomi canlandırmaya çalışılsa da hazır gelen paranın efektif kullanılamaması yüzünden işler şu an daha da içinden çıkılmaz bir hale geldi. sıcak sermaye günü kurtarmak yerine uzun vadede yarar sağlayacak altyapı ve teknolojik yatırımlara yöneltilebilseydi belki de bugün eski ve yeni türkiye ayrımından ciddi manada söz etmek mümkündü.

özelleştirmeler faydasız şeyler değil aksine oldukça yararlı girişimlerdir fakat türkiyede yok pahasına yapıldığından bu kadar tepki çekmektedir. en basitinden türk telekom özelleştiğinde özelleştirme bedeli 5 milyar dolardı diye hatırlıyorum. o gün türk telekom envanterinde bulunan bakır madeninin fiyatı 1 milyar dolar civarıydı. satın alanlar özelleştirme maddesinde atıl ya da kullanılan bu madeni satması yasak olsa da buna göz yumuldu ve şirket o dönem altyapı değiştiriyoruz diye 100 milyon dolarlık fiberobtik kabloyu bakır tellerin yerine kullandı. harcama 100 milyon ama toplanan bakırın fiyatı 760 milyon civarındaydı. (rakamlar hatırladığım kadarıyla) kısaca o şirket sadece altyapıyı iyileştirmek adına bu bakırları toplayıp satsa zaten neredeyse özelleştirme bedelini çıkartmış olacak. zaten insanların ve muhalefetin rahatsızlığı da bu noktada başlıyor. "böyle bir özelleştirme ülkeye fayda sağlamaz, bunun adı peşkeş çekmektir" denme sebebi de tam olarak budur.

tekel özelleştirmelerinde tütün işçilerinin yaşadıklarına baktığımızda "500 kişinin çalışabileceği işte 1000 kişi çalışıyormuş" denildi. iyi de özel sektör zaten böyledir. minimum çalışan maksimum fayda olarak ilerler. işin hakkı 1000 kişidir ama bu devlet işinde böyle olur. özel sektörde 1000 kişinin çalışması gereken yerde asla 1000 kişi çalışmaz. olabildiğince azaltılmaya çalışılır bu işgücü çünkü bu ülkede hammaddeden daha ciddi bir giderdir çalışan maaşları.

şeker fabrikaları özelleştiğinde hatırladığım kadarıyla pancar kotası arttırılamadığı için dış ihracat için harcanacak şekerin gümrük vergisi 0 (sıfır) a indirildi. bunun sebebi de ab ülkelerinin ithal şekerle üretilmiş ürünlere ekstra vergi uygulamasıdır. ihracatçı bu noktada ab de rekabet edemez hale gelince tedbir mahiyetinde vergi sıfırlandı ki üretici daha ucuza temin edebilsin. şeker fabrikaları özelleşmeden önce böyle bir sorunumuz yoktu en basitinden.

demir çelik üzerine çok şey yazarım ama "ne desem gg" diyerek susma hakkımı kullanmak istiyorum. malum silivri soğuk.
devamını gör...

bulgaristan vs türkiye

versusun kazananı bulgaristandır.

refah seviyesi dediğimiz şey tek başına bir kritere bağlı değildir. bulgaristan da euro kullanılıyor kur farkından dolayı türkiyeden daha iyi ekonomileri var demek yanlıştır. yunanistan da euro kullanır ama türkiye ile kıyaslandığında ekonomi namına elle tutulur bir durumu yoktur. demek ki euro değil tek sebep.

bir ülkede devlet vatandaşları için ürettiği politikalarla onları korur ve yönlendirir. özellikle pandemi dönemi gibi zor zamanlarda bu önlemler hayati önem arz eder. türkiyede ki büyük şirketler bir biri ardına konkordato ilan ederken bulgaristan da böyle bir durum oluşmuyorsa bu oradaki devletin özel sektörü koruduğunu, yaptığı yasal düzenlemeler ile belirli güvenceler sunduğunun göstergesidir.

sosyo kültürel olarak baktığımızda ise herhangi bir gün haberleri izlediğinizde iki ülkede hangi ülke vatandaşlarının suça daha yatkın, hangi ülkenin yasalarının daha caydırıcı olduğu aşikardır.

uluslararası ölçekte yapılan eğitim araştırmalarında da bulgaristan gençleri bizim gençlerden öndedir.


demem o ki dev aynasıyla değil, rasyonel veriler ışığında kıyaslarsanız türkiyeyi sorunlarını görmeniz ve onlar için mücadele etmeniz daha kolay olur. öbür türlü sorunsuz görmek felakete sürükler sizi de ülkeyi de adım adım.
devamını gör...

rüyada kalabalık bir ortamda iç çamaşırı ile dolaştığını fark etmek

tam tersi olarak kalabalığın içinde iç çamaşırınız olmadan dolaşınca da aynı mahçupluk hissi yerleşir bünyeye. iç çamaşırı=mahrem ve haliyle varlığı da yokluğu da mahçupluk sebebidir rüyalarda da gerçek hayatta da.
devamını gör...

psikiyatristin bu olay beni biraz aşıyor demesi

penisinizi çıkarıp "sizce boşuna mı kompleks yapıyorum, yeter değil mi bu uzunluk" ya da üst giysi sıyrılarak "memelerim gözüme ufak geliyor, sizce de öyle mi?" diye de sorarsanız psikiyatr da "bu beni biraz aşıyor" der haliyle. sonuçta komplekleriniz ilgi alanı olsa da kalkıp penis ya da meme gösterilmez doktora. sonuçta ruhsal durumunla alakalı değil ki sorduğunuz penis boyunuz, meme ölçünüz. alanı haricinde sorulan her soru uzman da olsa profesör de olsa aşabilir karşınızdakini. bu gayet normal.

yukarıdaki yazarların bahsettiği şekilde anlatılan ruhsal duruma "bu beni biraz aşıyor" demez hiçbir psikiyatr. insan psikolojisini sizden daha iyi anladıklarını, bunu da sınavlar sonucunda aldıkları belgeyle ispatlamış kimseleri hafife almayın. alanında uzman insanları bu şekilde hakir görmeye çalışmak moda oldu olalı kimse işinin ehli değil algısı oluştu herkeste ve bu ciddi güvensizlik yaratıyor toplumda.
devamını gör...

yabancı

bilinir olmayan, her şey için kullanılan kelime, elalem.

sosyal hayatta ise yabancı kelimesi iki tanınmayandan biri için kullanılması çok sık karşılaştığımız bir durumdur. kendi sosyal çevremiz dışında herkes yabancı iken tanımadığımız iki kişiyi kıyasladığımızda "biz" olgusuna başvurarak cevap veririz. hiç tanımadığımız bir arap ile bir ingiliz yanyana geldiğinde ingiliz olana yabancı deriz. oysa ki arap da ingiliz kadar yabancıdır ama onunla buluştuğumuz bir payda olduğundan "bizden" görürüz.

az önce sayın cumhurbaşkanımızın konuşmasında farkettim ki onun da yabancıdan kastı sadece batı dediğimiz ülkeler. dilin öneminden bahsederken kullandığı pek çok kelime arapça ve farsça ama onun eleştirdiği şey dilimize eklenen ingilizce kelimeler. "gençlerimiz dedelerinin mezar taşını okuyamıyor" söylemine yine bir kez daha başvurdu konuşmasında.

o dönemin dili ve harfleri mi daha türkçeydi şimdi konuşulan türkçe mi daha anlaşılır tartışmasına girmeden söyleyebilirim ki arapla olan ortak - müslümanlık- payda olduğundan sanırım arapçayı yabancı dil olarak görmemekte kendisi de. bu bakış açısıyla haliyle yaptığı eleştiri de biraz boşa düşüyor.

"ketebe yektibü arabın, katip benim" demek katip kelimesini türkçeleştirmez. zira ketebe kelimesi de arap gramerine göre çekilerek katip (yazan kimse) olmuşken onu türkçe diye adlandırmak son derece yanlıştır.

peki yerine ne kullanalım, hangi kelimeyi alsak bir yerden aparmış olacağız derseniz haklısınız da arapça kelime girmesinde sakınca yok ama ingilizce kelime girmesin hassasiyeti beyhude.
devamını gör...

almanya'da 3 saat çalışmanın türkiye'de 21 saat çalışmaya bedel olması

harcanan emeğin değeri ve alın gücündeki farkları ortaya koyan haber.

10 temel gıda maddesinin üretim/edinim maliyetleri de düşünüldüğünde anlıyoruz ki türkiyede iki durumdan biri ya da ikisi de diğer ülkelere göre sorunlu; emeğin değeri, üretim maliyetleri.

ithal tohum, yapay gübre, toprak verimsizliği, erozyon ve yanlış tarım politikaları yüzünden pek çok ülkenin kolaylıkla ulaştığı yeme içme ihtiyacımıza bile daha zor ulaşıyoruz. hepsi bir yana tarım ürünleri üretiminin çoğunda karlılık o kadar düşük ki yeni üreticiler yetişmiyor artık.

emeğin karşılığında ödenen ücretlerin yetersizliğinden bahsetmek istemiyorum. artan nüfusu besleyebilmek için iktisadi olarak işçi ücretleri zaten düşecektir. keşke üretim maliyetleri de aynı oranda düşürebilsek.

son 10 yılda dünyada gıda fiyatları en çok artan ülkelerden biriyiz. bunun müsebbibi yanlış tarım politikaları ve üretim maliyetlerinin artmasıdır. ücretler o seviyede arttırmak mümkün olmadığından alım gücü de her geçen gün düşmektedir.
devamını gör...

bulgaristan göçmenleri

mübadele yıllarında türkiyeye zorunlu olarak göç ettirilen kimselerdir. çoğu 1893 yılında geldiğinden "93 muhaciri" olarak adlandırılır.

bulgaristan göçmenleri türkiye kurulduğunda yapılan inkilapları ilk benimseyip yayılmasına vesile olmuş göçmenlerdir.

bugün seküler olarak adlandırılan bu göçmenlerin dini konuları iş, eğitim, sağlık, siyaset ve sosyal hayatlarına karıştırmamaları nedeniyle dinsiz yaftası yeseler de ülkeyi ileriye taşıyacak olan yine göçmenlerdir.

ufak bi grubun sürekli birilerine nefret söylemlerinde bulunduğuna çokça şahit olduğumuz şu günlerde bir kez daha anlıyoruz ki gençler apolitik tutumlarını sürdürdüğü sürece bazı bağnazlar memleketi sahipsiz sanıp köpek seviciliğini göstermek adına havlamaya başlamıştır. bu ülkenin sahibi sanmayın kendinizi uluyan tayfa. bugün alıp başımızı gitsek "bizi de alın yanınıza" diye eteklerimize yapışıp yüzsüzce sadaka beklersiniz, unutmayın.
devamını gör...

sosyal medyadan eşine mesaj atan genci bıçaklayan adam

ufak yerler bu tarz olayları kaldırmaz genelde. herkesin birbirini tanıdığı bir ilçede, semtte, köyde ya da şehirde bu tür iletişim girişimleri ne maksatla olursa olsun "iyi niyetle" yapıldığı düşünülmez. haliyle kadının kocası da benzer mantıkla hareket etmiş, karısıyla iletişime geçmeye çalışan kişinin ne niyetini ne de maksadını sorgulamış.

bu tarz girişimler sosyal medya olmadığı zamanlarda da vardı ama sonu cinayete gitmezdi. daha ziyade eleman kıstırılır bir köşede öldüresiye dövülüp bırakılırdı. çoğunlukla ölmezdi ama dayağın psikolojik etkisinden dolayı aynı minvalde girişimlerde bulunamazdı.

nasıl bir ruh haline büründüysek toplum olarak şiddet eşiğimiz çok yükseldi. artık göz korkutma, tehdit, sıradan dayak, yaratıcı dayak, ufak çaplı yaralama falan görmüyor gözleri. doğrudan ölsün gebersin, ölmüyorsa da sürünsün. ortası yok artık hiçbir şeyin. bu şiddet merakımız adalet doğru düzgün işlemedikçe de geçmeyecektir.
devamını gör...

ceyda düvenci'nin kızının regl olmasını sosyal medyadan duyurması

anneler kızlarının ilk regl olduğu zaman zaten telefonla annelerine, kız kardeşlerine, kuzenlerine "küçük kızım artık büyüdü" diye anlatırlar. bu bir çeşit sevinçle karışık duyulan gururun dışa vurumudur. sağlıklı olduğunun, doğurgan olduğunun bir çeşit göstergesidir. bunu yakın akrabalara eşe dosta müjdelemede bi sakınca görmüyorum açıkçası.

bazı yörelerde ise kültürel olarak ilk regl olduklarında kızlara tokat atılır. bu tokat ne mana ile atılır bilmesem de bana her zaman "sen artık kadın oldun, alış şimdiden dayak yemeye" mesajı taşıdığını düşündürür. sanki kadınlığına atılan ilk tokat gibi, asla sevinme manasında ve utanman gerektiğini yüzüne çarpar nitelikte.
devamını gör...

benim belediyem ağzınıza tükürürüm

hiçbir vasfı olmayan kızını belediyeye sokmaya çalışan başkanın söylediği iddia edilen cümle.

bu tarz girişimlerde genelde adayın bir tek ayakkabı numarası yazılmaz ilana çıkılırken haliyle de tek başvuran kızı olabilirdi. demek ki hiç bi özelliği yok ki yazamamışlar ilana.
devamını gör...

kadıköy’de donarak ölen evsiz

sokakta yaşayanlar için zorlu hava koşullarında spor salonları tahsis edilir, tek tek sokak sokak gezilerek herkese ulaşılır. bu haberdeki kişiye ulaşılamadıysa ciddi bir görev ihlali var demektir. evsizler her sokakta uyumaz, her köşe başına çöküp oturmaz. bilindiği halde bu kişinin nerelerde gecelediği alınmaya gidilmediyse görevini ihlal eden kim ise soruşturulup bulunmalıdır.

bir yazarın bahsettiği gibi bi şahsa ulaşılmış ve "ben böyle iyiyim" diye reddetmesi de pek kabul edilebilir birşey değil. evsizlik hayatın zorluğu karşısında tutunamamaktan, çalışamayacak malüllükten doğan bir durumdan çok bir çeşit ruh halidir. kısaca bu adam yıllardır sokaklarda yaşıyorsa bilinsin ki durumu olmadığından değil psikolojik olarak kusurlu olduğundan. bu çok bilinen birşeydir evsizler konusunda. yani "ben gelmeyeyim" dese de o kişi gerekirse zor kullanılarak götürülmelidir.

her halükarda bu adamın sokakta donarak ölmesinde sorumlu kim varsa yasal düzenleme gereği görevini ifa etmemekten gereken cezayı almalıdır. bunun siyasetle bir ilgisi yok, insanlıkla ilgisi var. yönetim değişir, yasa değişir, sorumlular değişir, gerekirse rejim bile değişir bu ülkede ama insanlığın değişmesi, yozlaşması kabul edilmemelidir.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim