cinsiyetsiz vampir yazar profili

cinsiyetsiz vampir kapak fotoğrafı
cinsiyetsiz vampir profil fotoğrafı
rozet
karma: 1859 tanım: 136 başlık: 27 takipçi: 8

son tanımları


six feet under dizi finalinin son 10 dakikası

spoiler mod on

" bu anın fotoğrafını çekemezsin çünkü çoktan geçip gitti."

hüngür hüngür ağlatan son 10 dakikası ile dizi tarihinin en iyi finallerinden biri.

claire'nin gözlerinin içinde başlayan, yolculuk ve 10 dakika içinde bütün ailenin yaprak yaprak dökülmesi ile başlar. bir ailenin ölümle içli dışı bir yaşamlarının olmasıyla birlikte, sanki onlar hiç ölmeyecekmiş gibiydi hep. yaşlandılar ve döküldüler bir bir. yıllar geçti, anılar geçti.

herkesin sadece adı, doğum ve ölüm yılları sahne sahne aktı. sanki bir jenerik gibi. sanki hiç yaşanmamış gibi. hiçbir şeyin anlamı yokmuş gibi. her şey bir şekilde buraya bağlanacaktı ama ailenin her çözülmesine an be an tanık olup, herkesi çizgi film karakteri gibi öldürmeleri, hayır ölmeyin ölmeyin diye ağlattı ama o kadardı işte hepsi. an çoktan çekip gitti bile biz sadece izledik.

muazzam bir sondu. işte hepsi bu. çok fazla büyütmeyin der gibi. dondu zaman, dondu anılar. herkes bir yaprak gibi düştü.
devamını gör...

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

çok fazla acı çekiyorum sanırım. bilmiyorum.
devamını gör...

yazarların en kötü özellikleri

sabırsızlık, dürtüsel hareket etme, öfke kontrol problemi, uyumsuzluk.
devamını gör...

yazarların şu an dinledikleri şarkı

exit music - radiohead
devamını gör...

hayattan bugüne dek öğrenilen en önemli şey

hiçbir şey öğrenmemiş olmam. bunu edebiyat için söylemiyorum. hiçbir şey bilmiyorum.

insan ilişkilerini öğrenemedim. sevmenin, sevilmenin ne demek olduğunu sanırım hala bilmiyorum. gerçekten bilmiyorum. sevilince nasıl hissediliyor bilmiyorum.

nerede mutlu olmam gerekiyor, nerede mutsuz olmam gerekiyor yine bilmiyorum. hayatın ne gibi bir felsefi görüşü var. herkes için aynı mı çalışıyor yoksa biz mi değişkenleriz bilmiyorum.

güneş aynı güneş, deniz aynı deniz, hava aynı hava. eğer hayat bunlardan ibaretse, neden hala bir şey öğrenememiş olduğumu da bilmiyorum.

gerçekten neyin ne olduğunu bilmiyorum. amaçlar hizmet ediyor mu ? mesele her şey olması gerektiği yerde mi ? eğer yerinde değilse, nasıl olmalı ? olmalı mı ?

bilmiyorum. bilmediğim için uyum sağlayamıyorum. insan sadece bu kadar mı ? bu isek sadece her şeyi çözmüş olmamız gerekmiyor mu ? yolda düz çizgide yürümek kadar basitse eğer ben neden bilmiyorum. boşluklar açıyı genişlettikçe büyüyor içimde.
devamını gör...

bursa

benim için güzelliği çok başka olan şehir. en son taşınmadan önce gittiğimde bir daha bu şehire gelmeyeceğim diye yere tükürüp beni kucaklayan kalbi büyük, yer yer kaotik. yer yer sakinliğini sürekli korumuş şehir. tam 6 yıl yaşadım. 25 yaşımda girdiğim, 31 yaşında çıktığım, şu anki benliğime sahipsem çok büyük katkısı olan 16 plakalı memleket.

hiç bilmediğim sokakları, hiç tanımadığım insanları, hiç yemediğim yemekleri ve hiç tanımadığım aşkım. hepsi içindeydi. havasında sanki bir umursamazlık vardı hep. böyle ne kadar kalabalık olursa olsun, sanki sessizliği kabul etmişti. gerçek anlamda kimse yoktu ilk zamanlar, müthiş bocalıyordum. ailemden, memleketimden ayrı kaldığım, ilk anlarımda ıstırap dolu geçti. öğrendim. kaldırım taşlarını, caddelerini, çekirge, uludağ, merinos, f.s.m, tophane, görükle...

insanların yürüyüşleri, tepkileri, davranışları. hepsi benden başka dünyalar da varmış keşfine eşlik etti. düşünüyorum, hiç gitmeseydim eğer ne kadar eksik kalırdım. ne kadar çok kaybım olurdu. kendi perdelerimi, ütümü ilk defa yapma fırsatım oldu. hele bir an var ki, balkonda yaz zamanı. öyle berrak bir havaya sahipti ki; bir daha öyle bir balkon keyfi yaşamadım. özlediğim ve her zaman özleyeceğim şehir.

beni çok güzel sevdi. beni en zor zamanlarımda kucakladı. bana ev sahipliği yaptı. kalbimin bir parçası hep orada. bazen soran olunca bilinçsiz bursalıyım diyorum.
devamını gör...

artık hiçbir şeye şaşırmamak

kalkan olarak kullanılan olgu.

hala şaşırıyorum. yadırgıyorum. yakıştıramıyorum çünkü alışmak istemiyorum eğer olur ya dersem ne farkım kalır? ben alışmacağım, ben hiçbir kötülüğe alışmayacağım.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının acıları

geceleri ölmekten ve yeniden doğmaktan yıpranıyorum. bilincim ve hayatım müthiş bir ahenksizlik içnde. uyumsuzluk ruhumun en derinlerinden geliyor. sebebi nedir ? normal midir ? yoksa olması gerekenler mi oluyor bilmiyorum.

kütüphanelerde hiç okunmamıış, yıllarca öyle canlanmayı bekleyen bir kitap oluyorum, geceleri sert rüzgarlara maruz kalan başak tarlalarını düşünüyorum. hiç uçamayan bir uçurtmayım ben. toprağın altına girmeyi reddedenbir korkak. hiç tanımadığım insanların acılarını çekiyorum, onlar mutsuzsa ben mutsuzum. onlar acı çekiyorsa bilirlikte çekiyorum.

bitmeyen masalların kahramanı değilim, mutlu sonların adamı değilim. vedaların içinde gezen ruhum. bütün ölülerin pişmanlıkları ve hayalleriyim. yarım kalan aşkların dansındayım. hiç söylenmemiş şarkıların yalnızlığı.

yaşlı bir insanın bastonu, koparılmış ve çöpe atılmış bir karanfil. henüz doğmamış çocukların hayalleri. hepsi benim içimde yaşıyor kanlı canlı. olmamış aşklarımın yasını yıllardır tutuyorum. beni unutmuş herkesin, benliğinde yaşıyorum. ben soyut bir canlılıkla bütün evreni soğuk odamda, 2 metrekarelik odamda, bütün nesnelerin, bütün canlıların ve bütün yıldıların yalnızlığında yaşıyorum. ben hiçbir şeyim, ben dünyanın en kabalık canlısı ama en başı boş yaprağı.

toprak, su ve nefes.

en tutsak insanı ve en özgür bilincin hafifliğindeyim. acılar benim değil, benim acım yok. benim bütün kainatın içinde ölmekten hiç doğmamış bir ruhun rengini anlamaya çalışıyoruım. kimsesiz ve boşlukta sessizce sönmekte olan bir yıldızın tozu.

olamamış bir ruhum ve herkesi içinde taşımaya cüret eden bir boşluk.
devamını gör...

türk aile yapısının hasarlı oluşu

bu başlık farkındalık için açılmıştır.

özgürlük ve bireysellik kültürel anlamda bu türk aile yapısının sindirebileceği bir şey olmadı. olmaya da niyeti yok gibi. sürü halinde hareket etme iç güdüsü, en tepeden en aşağıya zihinlere hayalet gibi yerleşmiş durumda. bu da çok büyük sorunlara yol açtı ve açmaya da devam ediyor.

eğitim ve sosyolojik yapısı, özgür ve bireyselciliği savunmadan önce sanki bir batılılaşma hareketi gibi görülmeye devam ediyor çünkü birey özgür olursa, bilinmeyeni kabul edecek olgunluğa kendini rahatça erişebilir. türk aileleri, izlediği film ve televizyon dizilerinin altında özgür biriyi, sürekli kötü yola düşecek, düşer mantığı ile hareket ediyor. bunun en büyük sebebi, eğitim ve görgü.

geçmişten bu güne kadar baktığımızda, kimse tam anlamıyla ailesinden bağını bir türlü koparamıyor. maddi ve manevi olarak yetiştirilen bireyler; onların malıymış gibi görüyor. sevgi ile büyütmek yerine tercih edilen olgu hep mal olarak görmek. bunu en büyük nedeni, kırsal kesimde yapılan eğitim ve ahlak eğitimi.

birey olmak için, öz bilincin yeteri olarak kazandırılması gerekiyor. ailenin oto kontrolüne sürekli maruz kalan çocuk, aileden gelen otoriteyi böyle öğrenmesi gerekiyormuş gibi sanıyor çünkü doğruyu bilmiyor. doğru olan tek bir seçenek var. kıyas yapma şansı olmayan çocuk, anne ve babanın olmasını istediği çocuk oluyor.

bireysellik; bir marjinallik, aşağılık bir durummuş gibi kötüleniyor. koşullu sevgi, koşullu bir büyüme ile gelişen çocuk asla yeteneklerini keşfedemiyor. hata yapmayı sıfıra indirmeye çalışan kültür, sürekli hata üstüne hata yapıyor. çocuğuna bu hataları yakıştırmıyor çünkü kendisine önceki ebeveynlerine hata şansı verilmedi çünkü seçenek sunulmadı. dayak, küfür ve aşağılama ile büyüyen çocuk, ebeveyn olduğu zaman aynısı çocuğuna yapıyor. bu döngü bitmiyor.
devamını gör...

yazarların ölünce istediği şeyler

tanıdığım birisinin yanına gömmeyin. denizle bağı olan bir şehir olsun. neresi olduğu çok mühim değil. dostlarım, ailem ve eğer eşim, sevgilim, çocuğum olursa, yakınlarım lütfen sürekli gelmek zorunda hissetmesin. vicdan yapmayın. arada sırada bir çiçek ekin tepeme yeterli. istediğim herhangi bir çiçek yok. size bırakıyorum.

lütfen mezarın başına geldiğinizde ağlamayın, üzülmeyin ama sohbet edin benimle. ne yaptığınızı anlatın. hayatınız nasıl gidiyor, geyik yapın, siyaset konuşun, okuduğunuz kitap, müzik. öyle dertleşin. ben cevap veremiyor olsamda vaktim bol dinlerim. gidecek pek bir yok zaten sanırım.

müzik açın, radiohead, placebo, anathema, metallica, trivium tarzım belli. arka fonda çalsın. birlikte dinleyelim. klasik müzikte olur, blues, jazz ama müzik olsun.

çiçeğe nazik davranın, dikip dikip unutmayın. yazık o da bir can. sulayın arada.

bir abim var sağ olsun, o kendini iyi biliyor. seninle çok vakit geçirmek isterdim. o yüzden sen gel arada. uzun yol biliyorum, sen üşenirsin abi ama gel be arada. sinirini mezarım başında at. gülelim. ağlayalım ama sen gel olur mu? canın sağ olsun gelmezsen. lütfen vicdan yapma.

eşim olursa, lütfen iyi bak çocuğumuza. evlenir misin? evlenmez misin bilmem ama çocuğumuza lütfen iyi bak olur mu? yakana yapışırım yoksa zombi gibi. hayatta en sevdiğim şeye, en sevdiğim şekilde bakmak zorundasın.

seni hep seveceğim eğer evlendiysek ve ben yoksam. seni ölüyken bile seveceğim. sesim çıkmıyor biliyorum, bedenen yanında değilim ama seninle çok mutluydum. her an, her saniye bir nimetti benim için. bana katlandığın için, beni sevdiğin için, her şey için minettarım.

dostlarım arada gelin olur mu? unutmayın lan beni.

ağlamayın gülün. tebessüm edin ama lütfen ağlamayın. pişman olduğunuz bir şey varsa, ben sizi çoktan affettim. merak etmeyin, çok sinirli biriyim biliyorum ama ben kin tutamam. lütfen iyi anının beni.

geldiğinizde bir kitaptan paragraf okuyun. gerçekten çok sevinirim. kelimeleri severim. kelime hediye edin bana. bu kafi. başımda şarap içebilirsiniz, bana da ikram edin. abartmayın ulan. az az dökün.

başka tek şey hepinizi çok sevdim. ailemi, dostlarım. herkesi çok sevdim. dünyayı çok sevmesemde hayatı sevdim. sizde sevin. öteki taraf varsa sigara yaktım, sizi bekliyorum.
devamını gör...

six feet under

nasıl başlanır bilmiyorum. ruh halimden mi yoksa, dizinin yarattığı etkiden mi iyi hissetmiyorum. bunu yazarken 3. sezonun ortasındayım ve bittiğinde dizinin finaline gelmiş olacağım. o dizi six feet under.

ruh halimi mahvetti. niye bilmiyorum. çözemiyorum. ayırdına varamıyorum ama mahvetti. inatla izliyorum. son üç haftadır içler acısı durumdayım. arka planla nasıl bir üstünü kapattığım hislerimi ayyuka çıkardı bilmiyorum ama iyi değilim. zehirleniyorum.

dünyanın en iyi dizisinden biri şüphe yok. dizinin içi ve dışı tamamen psikolojik gelişime ve yıkıma yol açıyor. karakterlerin ayrı ayrı birer dünyası var ve bu ailenin aymı çatının altında uyumsuzluk, dışarıya uymaya çalışması ve daha bir çok derinlik barındırıyor.

karakterler; evlerine gelen her ölümle, değişiyor, kırılıyor ve yeniden anlam kazanıyor.

giriş bölümünde ölen her insanın ölüm anı ve daha sonrasında bu ölümlerin ailesine bağlayıcılığı ile birlikte muazzam bir birleşik bit kurgu sağlanmış. bunu da hayatın en acımasız gerçeği, ölüm ile sağlamışlar. evinize her gün ceset geliyor, mumyalanıyor ve tabutta seremonisi gerçekleşiyor.

aslında ev tabut. gerçekten benim gördüğüm bu. tabut. 3 katlı evin, en alt katında ölü bedenler var. bu organik evin toprak altında duran kısmı böyle çünkü bütün olağan akış içinde cesetler mumyalanıyor, insanlar sohbet ediyor, dramalarına eşlik ediyor, düşünüyor, onlarla sohbet ediyor ve sanki sadece bir işmiş gibi alışkanlık var bunun yanında. burada her şey cansız gibi dururken, ölüler bir anda aile üyeleri ile kişisel paylaşım içindeler. elbette kafalarının içinde. aile üyelerinin içinde gömülü travmaları bu ölülerin hayat hikayeleri ile birlikte özdeşleşiyor. her ölüm bir ders. her ceset bir arkadaş, dost ve yabancı. insanlar kafalarının içinde bit tabutla yaşıyor. tıpkı bu evin bodrumda dönen drama gibi.

bitince editlenecek.
devamını gör...

birinin hayatında iz bırakmak

dün bir arkadaşım tarafından arandım. açmadım elim meşguldü sonra mesaj atmış. "x kişisi öldü, kızı ağır yaralı. dua et lütfen. "

x kişisi eski sevgilim. ortak arkadaşımız yazmış, aradım. uzun zaman oldu, yıllar geçti üstünden uzun süreli bir birliktelik değildi. insan yine de garip hissediyormuş. birisinin hayatına kısa zamanda dokunmuş olmak bile değerliymiş. garip yıllar geçti ama ben yasını tutuyorum. muhtemelen mezarına gideceğim. bir karanfil bırakıp, dertleşmek için.

insanın ne olduğu, kim olduğu ve nasıl olduğu sıfıra indiği tek nokta. birbirinin hayatında güzel anılmak, güzel hatırlanmak bence en değerli şey olmalı. başka bir amacım yok. güzel bilineyim. ölünce şöyle bir insan vardı desinler. ego işte. insan ölünce bile egolu ama değerli olmak çok güzel. anlamlı kılan. dokunmak, sohbet etmek, sevişmek. zaman geçirmek. herkese bir borcumuz var, tanıdığımız ve tanımadığımız. o borç işte bir gün ödeniyor.

mekanı cennet olsun. kızı da umarım sağlığına kavuşur.
devamını gör...

bir ilişkiye başlarken dikkat edilmesi gerekenler

muhabbet.

birisiyle her zaman sohbet kasmıyorsa ve kimse konuşmak için sıra beklemiyorsa şansınızı deneyin.
devamını gör...

kimseye dert anlatmamak

dertler paylaştıkça azalır muhabbeti artık çok nostaljik kaldı. artık kimse kimsenin derdini ve sıkıntısını çekmek istemiyor. empati kurmak, paylaşmak ve dinlemek haddinden fazla azaldı.

artık ne yaşıyorsanız kendi içinizde çözün ve bitirin. yolunuza devam edin çünkü kimsenin umurunda değil.
devamını gör...

zamanın doğrusallığı ve döngüselliği

einstein demiş ki; zaman bir illüzyondur. bitmek bilmeyen bir illüzyon ve ekler, arka arkaya saniyesini milyonda biri hızında çekilen fotoğraf karelerden ibarettir.

zaman; kavramsal olarak üstünde, altında, yanında ve dibinde durulan bir soyut kavram değildir. hayatın en soyut ama aynı zamanda en somut şekilde düpedüz içimizden geçen saniyelerin hepsini kapsar. göreceli bir kavrama bizzat tanık olmak ve yaşamak çok karmaşık ve anlamlandırmanın ne kadar zor olduğunu ispat eder. zaman herkese aynı akmaz. mutlu insana, hasta insana, hüzünlü insana asla aynı değildir. teorik olarak; zaman gerçekten göreceli bir soyutluk içerir. kuzeye gidildikçe dünya üzerinde atomik saatle yola çıkan bilim adamları, aynı anda tam batıya giderek yine aynı saatlerde karşılaştırma yaparlar. (bkz: atomik saat) normal saatler ile fark edilemeyecek düzeyde sapmalar gözükür. saniyenin milyonda biri şekilde kuzeye doğru gidildikçe zaman daha yavaş akar.

peki zaman bildiğimiz gibi hep ileri mi gider ? yoksa bir döngü içinde kendini tekrar eden fotoğraf kareleri miyiz ? bilenler bilir, uzayda ışık hızından biraz fazla hızlı giderseniz eğer zaman yavaşlar. yıldızların milyon yıl önceki haline baktığımız, güneşin 7 dakika öncesini gördüğümüzü hesaba katarsak eğer zamanın aslında doğrusal bir düzlemde akmadığını düşünebiliriz. zaman akmaz, zamanın içinde hareket eden bizleriz. o öylece durur ama biz yeteri kadar hız, fizik kurallarını zamanın çalışma prensibine göre esnetebilseydik, tekrar tekrar içinden geçebilirdik.
devamını gör...

anarşizm

ütopyaların en güzeli.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının şiirleri

zamanın çizgisi bozuldu artık.
gezgin oldum uçsuz bucaksız diyarlarda.
yanlış atılmış dikişleri,
kırılmış kalbimin sağlam bel kemiği.
zayıflığımı sunuyorum sana,
koydum çıplak bedenimi,
dünyanın çürümüş dağlarının uçurumuna.
kaybetti desinler arkamdan,
sevilmedi desinler şimdi.
arkamdan arsızca gülsün şeytanlarım.
kirli camların arkasından baksınlar.
çoktan bıraktı asalet, bu dünyanın toprağını.
çoktan bıraktı beni tanrının yanık elleri.
arkamdan bir mektup bile yazılmasın.
bu zamana ayağım dokunmadı benim.
çağın yolcusu değildim sanki,
çıkmaz sokaklar getiriyorlar önüme.
hep ölmeyi dileyen bir acizliğin pençesinde.
batıyor tırnakları, yüzsüz insanların elleri.
benim güneşim çoktan battı.
benim güneşim çoktan unuttu beni.
karanlıklarım ışık tutmuyor artık.
rüyalar hep olduğu gibi,
rüyalar hep olduğu gibi.
gel...
bana gel...

hiçbir kötülüğün kılıcına, boyunumu getirmedim.
hiçbir arsızlığa kalbimin kapıları açmadım.
yalanların diyarında yaşayamadım.
kötülüğün içinde duramadı zayıflığım.
görüyorum,
görüyorum kazanamayacağım.
olmayacak hayallerin,
olmayacak sevinçlerim için.
sevgim için...
bana verilen özgürlüğümün,
son direnişi.
sana, senin için direniyorum.
bozguna uğramış savaşlarımın sonu.
kaderimin sahibinin evine doğru,
başı boş sessizliğin efendisini takip ettim.

duvarlara oyuk oyuk kazınan bir yalnızlık.
tırnaklarımı geçirdiğim beton hayallerin grisi.
renkleri geri verin bana !
kimsenin haberi yok mu ?
kim bu renkleri çalan hırsız.
kim hayallerime dil uzatan hadsiz ?
kimse yok mu ?
omuzlarım yıkılıyor, kum gibi dağılıyorum.
gözlerim kapalı, duvarlara şiir yazılıyor.
ellerim kalemsiz, kağıtsız benim.
bomboş renklerin içine sızan kalbimi.
kim durdurabilir, kim sokabilir kirli ellerini.
yoksun parmaklarım, tükendi mürekkebin mavisi.
kim bilir kimler aldı ?
soruların cevabı zihninin içinde.
duygusuz duvarlara renk veren benim.
suya adım atan benim.
kelimelerim duvara yazılı.
görebilen insan yok,
ziihnimin gördüğüne kimse ulaşamaz.
yıktığınızı tekrar yapacağım.
kanla yazılacak asaletin gururu.
boş duvarlarınız yine size kalacak.
delilik bu...
çılgınlık bu dünyanın sahteliği.
dayanmak ne mümkün,
yabancı ruhlarına gölgelerine.
boş tuğlalar ile yaptığınız gövde gösterisi,
ruhumu incitiyor bu komedi.
ruhumu yaralıyor, sahte hücreler.

öldü...
öldü bütün umutlarım,
dizildi bütün kelimeler boğazımın içine.
kılıç gibi geçti içinden, kelimelerin sivriliği.
benim dünyam, benim cümlelerim.
zihnimin renkleri, gaddarca çalınan hayallerim,
olmamış sevgimin, nefretine değdi şimdi.
yarım kalan dileklerimin kederi süzülüyor.
bu vahşi çiçeklerin kafamın içinde büyümesi,
sonu yokmuş hayatın, ölen sadece beden.
ölen sadece benim.
ölen sadece rüyalar.
ölen sevgimin aptalca savaşına gidiyorum.
kaybolan ruhumun parçasını arıyorum.
kapandı bütün perdeler, silik tenimin üzerine.
bu dünyanın yalanlarına geçirdiğim kanca,
tutmuyor bedenimi, ruhumun gömleğini.
kendimi aradım, anlamsız rüyaların içinde.
yaşanmamış olan,
bütün mutlulukların peşinde bir ölünün kayıtsılığını taşıyorum.
seni bulmak,
seni yaşamak ve yaşatmak için.
karanlığın en koyu yerlerinden, en göz kamaştırıcı yerlerini gezdim.
seni bulmak,
sanki tek gayem buymuş gibi.
hiçbir amacım doğru değilmiş gibi.
gerçeklikten, hayallere doğru uzanan uzun bir yolun yolcusu kalbim.
gururum çatlamış, ruhumun parçaları boşlukta kalmış.
utanma duygusu, isyanlarımı durduramıyor.
susmuyor,
bu çağın bozuk benliğine erişemedim.
unutulmuşluğun kahpe zehrini kusuyorum sizlere.
bütün tanrılar zamanı durdursun !
durdursun ölümlülülerin vasat sevgilerini !

başlasın yolumun sonu !
zamanın alacalı ruhu içimden geçsin.
bütün yaşanmamış güzelliklerin gücü,
yoldaş olsun bana ölümün cazibesi.
son bulsun yalanın parlayan saltanatı.
yıkılsın, gelişi güzel yaratılan dünya.
kapatsın ışıklarını,
gözlerimin canlılığını koruyan sevgi parlasın.
jfölülerin toprağında yürümeye geldim.
yaşamak ve yaşatmak için,
bütün atmayı bırakan kalplerin sesinin içinden,
unuttuğunuz, arkanızdan bakmadığınız ruhun temelsiz cümlelerini dinleyin.
karanlıklarınıza ve aydınlığınızla yüzleşmeye geldim.
kapılarınızı kapatın,
gizlenin en gizli sandıklara.
bana verdiğiniz o mükemmel laneti yaşamaya cesaretim var şimdi.
ne denizler yükselecek artık,
ne dağlar görkemiyle korkutacak beni.
yıldızlar bile önüme düşecek şimdi.
alamadığım o mutluluğu almaya geliyorum.
kurşun atmaya çok hevesli insanlar görüyorum,
hangi yağmur yıkar, teninizde ki kiri ?
hangi tanrı affeder ?
içimi kocaman sonsuz boşluğa itmenizi.
bakın odalarınızın boş duvarlarına,
neler hayal ettiğimi görün.
neleri kaybettiğimi biraz olsun görün.
hak edilmiş o sevinçleri almaya geliyorum.
cehennemin ve cennetin sahipleri,
sessizliği dinleyin.
yağmurlar yağıyor kalbime.
rüzgarlar fısıldıyor ruhumun kulaklarına.
kaderimin şarkısı bu.
yalnızlığımın bandosu.
korkun, siz yaşayanlar.
bana toz tanesi kadar sevinci reva görmemiş ucubeler.
gerçek ve hayali baştan yazmaya doğdum.
zihnimim ve kalbimin gaddarlığında gölgelere sığının şimdi.
tek bir şeytan,
tek bir melek bile gelmesin ruhlarına.
masumluğu çalan çağı durdurun.
hırsızların yaşamaya dermanı kalmayana dek,
sevginin yokluğunda zannediyorlar mı yaşadıklarını ?
zannediyorlar mı ?
söyleyin siz doğmamış çocuklar !
yaşıyorlar mı ?
sessizlik...
bu sonsuz sessizliğin !
havadaki çığlıkları anlatıyorlar şimdi.
sağır edici sessizliğin, aranızda şeytanlar gibi gezdiğini dinleyin.
korkularınızı hissediyorum.
sapkınlığınızı iliklerime kadar hissediyorum.
dinleyin beni.
kelimelerimin yüceliğini duyun !
aradığım bir insan değil,
aradığım bir nesne değil.
aradığım, kafamın içinde duran gözlerin.
bu hayatta benden esirgenen senin yüzün.
ararken öldüm ben.
öldüm ve hala arıyorum.
ruhumu parçalana dek arıyorum seni.
susun...
bozuk olan onurunuzu susturun.
burası gerçeklerin, gerçek olmayacak kadar güzel olduğu yer.
burası "o"nun sahnesi.
küflenmiş perdeler kapansın.

aklımın sinir ucundan seni izledim, karanlığa savaş açan bir hayalden yarattım güzelliğini.
tanrının gücünden rol kesme değil de nedir bu?
isyanları bastıracak sevgimin doruk noktasına eriştirdim seni.
benim duygularımdan ve rüyalarımdan doğduğunu unutma asla.
bu rüyalar kimseden çalınmadı.
bu hayaller kimsenin eseri değil.
tanrının bile bilmediği bir hayatın, yeniden gözlerimin önünde dans edişini görüyorum.
daha önce karanlıkta bıraktığım benliğimin, aydınlık tarafından sana elimi uzatıyorum.
kör bir yolun üzerindeyim hep.
kör gözlerimin arka odalarından sana,
kendi ruhumdan bir güzellik bırakıyorum.
gözlerimin ardından, kafamın içinde gezinen bir kadın bırakıyorum.
sessizliğin en huzurlu zamanından, senden öteye bir şarkı yazılmayacak.
senden öte daha güzel bir rüya yaratamıyorum.
kalbimin kırıklarını sana ayna olarak bırakıyorum.
kör olma bana.
kör olma aynalarıma.
kesmesin ayaklarını,
kırılmış kalbimin keskin yüzleri,
toprağın içinden geçen o narin ayaklarını,
kesmesin yolunun ışığını.
benim yaralarım, benim kalbim.
ruhuna dokunsun, hayallerimin ucu.
kendini benim gözümden görme mahremiyetini bile saklıyorum senden.
geçmişimin yolunu çoktan kapattım, geleceğimin içinde çoktan yaratıldın.
münezzeh bir yolun içinden yürümen için,
bütün günahların yokluğunda var ol !
kendime yeminler ediyorum, güzelliğinden kör olmayı bir onur sayıyorum.
bir ölünün şarkısı çalıyor doğuşunda.
bir hayat ne kadar anlamlıysa,
o kadar anlamlı zihnimin içinden yaratılışın.
anlamsızdı hayatım,
anlamsızdı anılarım.
sensiz anlamsızdı dünyanın güzelliği.
bir ölünün hayal dünyası belki de.
bir ölümsüzün gerçekliği,
ruhumun izlerini taşıyor gözlerinin içi.
bunların eriyor, atrşler sönüyor,
sana ulaşınca çözülüyor atomlarım.
bütün günahlara boyun eğmeyen ben,
senin masumiyetine eğiliyor.
içimde kalan son kalan kutsal sevgiyi,
sana sunuyorum...
sana sunuyorum.
olmayacak rüyaların gücünü sana bırakıyorum.
başaramadım, başaramadım.
yenildim ben çoktan herkese, her şeye.
kaybedeceğimi bildiğim savaşın içinden çıkan,
ruhsuz bir insanın yakarışı bu.
kaç para ediyor ?
bağırıyor salyalar akan çirkin ağızları.
kaç para bu dünyanın sevgisi ?

denedim,
seni bulmak için kayboldum.
kaybettim, yine denedim.
tekrar ve tekrar.
umutsuzluk kokuyor üstüm başım.
bir defa dokunmak için,
yüzlerce kez öldüm sana.
gerçeklik koptu artık.
sen nefes almazken,
ben sana da bir nefes bıraktım.
renklerimsin benim, gökyüzüne baktığım ay.
en büyük gizemim.
dinle beni !
ben bir yalancıyım. olmadığını biliyorum.
orada olmadığını biliyorum.
gecemin içinde açan bir çiçek.
karanlığımın dibinden canlanan bir ruh.
ben senin zihninim.
sen benim zihnimsin.
lütfen beni düzeltmeye çalışma.
benim ruhum kırılmadı.
delilerin duasını taşıyorum omuzlarımda.

kalbinin atışları, kafamın içinde yankılanıyor.
dinle sesleri,
dinleyin tanrılar sesimi !
dünyada yaşayan yalan sevgileri,
önüme getirin paçavraları.
hangisi gerçek ?
benim hayallerim mi ?
onların gerçekleri mi ?
bu sevgi çok dolaysız ve güçlü,
çünkü benim.
kıyaslayın ihtişamlı saraylarınızda.
sevgilim...
sevgilimin, kalbinin atışını duyuyorum ruhumda.
izle beni !
yıldızlar, senin ışığını kıskanıyor.
lütfen dans et benimle,
ilk ve son kez eşlik et bana.
ben çoktan öldüm.
ben çoktan sensizlikten öldüm.

hayatım kocaman hiçlikti,
yokluğunda yaşayan bir hiç.
varlığından habersiz, umarsız ve anlamsız.
hadi özgürce gez şimdi,
özgürce salınsın ruhun, kafamın içinde.
elinde ki baltayla dolaş,
zihnimin karanlık ormanlarında.
çürümüş ağaçlarımın üstüne sapla.
ayıkla sensiz geçen zamanın çirkinliğini.
tamamla cansız cümlelerimin altını.
doldur ışığını cennetimin ırmaklarının üzerine.
sensiz girilmiyorsa cehennemin kapılarından.
açılsın sonuna kadar bütün geçitler.

aşk yağıyor, sevgiyle yıkanıyor.
hepsi benim, hepsi benim.
seni hissediyorum.
seni gerçekten hissediyordum,
ölülerin, isimsizlerin toprağında.
kimliksiz, prensipsiz, kuralsız.
amaçsız ve çıkarsız.
seni istiyorum.
seninle gözlerimle konuşmak istiyorum.
seni çocuk masumiyetiyle izlemek.
sana yalansız dokunmak...
bütün bu acılara katlanırım.
bütün bu havayı doya doya doldurdum içime.
nefes almanın tadını gerçekten hissederdim.
bu acı sadece gerçek olan.

ah !
bir kez, sadece bir kez.
kalbim bana söyledi bunu.
imkansızı istiyorsun,
olmasını dilediğin, sadece hayalden ibaret.
kim yıldızları sarıya boyuyorsa,
kalbimin önüne getirin.
çocuk gibiyim karşında, bir günahsız ellerim var.
ve kalbim...
son çırpınışlarım.
son dileğimin içinde tutuyorum seni.
bu duvarlar beni durduramadı.
kimse alıkoyamadı beni senden.
ölürken bile, ölüyken bile.
zamanı durdum,
akrep ve yelkovanın tersten döndüğü bir dilimdeyiz.

imkansızı diledim,
imkansızdı seninle olmak.
o hakikate ulaşmak için imkansız olmak istedim.
çiçekler açmadı, yağmur yağmadı.
güneş bir kez olsun ısıtmadı içimi.
düzgün nefes almadım sanki.
aradım..
seni aradım...
ölüm bu kadar güzel.
ölüm kadar güzelsin şimdi.
kanlı canlı, ete kemiğe bürünmüş halde.
arafın en güzel heykelisin artık.

yoruldum.
seni yaşatmak için azaldı benliğim.
anılarım ve acılarım,
hepsi senin üstüne işlendi.
yorgun göz kapaklarım kalkmıyor artık.
yürümekten acizim kollarının içine.
tükendi ruhum, tükendi zamanım.
kapandı bütün kapılarım arkamdan.
yalnız...
son dileğim için...
senin için ağladım...
tarifi yok, açıklaması yok sensizliğin.
hepsi hayal, hepsi bir ölü bedenin duası.
ağıtlar yok bize.
şiirler yazılmadı arkamızdan.
ilahiler söylenmedi sevgimize.
bir anlığına kavuşmak, cehenneme razıydım oysa.
şeytanları susturmaya razıydım.
kendimi susturmaya razıydım.
merhaba.
ben "senim".
merhaba.
hayallerimin sonsuzluğu bu.
sevgimin sonsuzluğunda varsın.
seni unutana kadar hep yaşayacaksın.
kimseye bu kadar büyük bir keder yüklenmemeli.
bu kadar konuşmamalı kimse.
bu kadar hayal etmemeli.
umutlarının boynuna ip geçirip asmalı.
cennetin içinden kokular sinmiş yüzüne.
madem yaratıdı bu zihnim ve sevgim.
bırakın !
istediğim gibi yaşasın sevgim.
istediğim gibi yaşasın hayallerim.
ben çizdim, ben yanacağım.
ben yazdım, benimle ölecek gerçekler.
sen hep yaşa, benim dualarım gibi.
unutma seni seveni.
unutma sana güzelliğini gösterini.
unutmayın sizler ölü bedenlerin sahipleri,
bundan böyle böyle güzel ağıt yazılmayacak.
yaşayacak bütün sevgiler ölüler diyarında.

karanlık yaklaşıyor.
karanlık bizi yutmaya geliyor.
seni tuttum.
sadece bana güven, sevgiye inan.
ben buradayım.
seni tuttum.
aklımın incecik ipleriyle seni tuttum.
düşmeyeceksin, karanlık çukurlara.
inan, ben buradayım.
bilincim kapanana dek seninleyim.
bana sarıl, sevgiye kucak aç.
kaybolma hırçın fırtınaların içinde.
yitip gitme kötülüklerin arzusunda.
nefes al benimle birlikte.
yolumun sonunda buldum seni.
keşfedilmemiş bir aşkın,
gizli odalarından buldum seni.
kilitli kapıların arkasından,
tozlanmış, yüz çevrilmiş bir sevgi bırakıyorum.
kazanmanın en hüzünlü hali bu.
yarım saniye süren bir şiirdin.
kalbimin atışları durdu, zaman durdu.
herkes sustu.
bir anlık siluet için, sonsuzlukta öldüm.
bir anlık manzara için bütün bu çaba.
bütün bu kıyım.
bütün bu onursuzluk içinde, yaşayabildiğim bu kadar.
dokundurtmadım, konuşmadım.
bağırmadan, usulca yaşattım seni.
kirli eller olmadan, kirli düşünceler karışmadan.
bir dans şansı verilseydi, bunu seninle kullanırdım.
devamını gör...

defalarca aynı diziyi izlemek

(bkz: friends) aileden bir üye gibi hissediyorum izlerken.
devamını gör...

kendinde en sevdiğin özellik

hırs ve cesaret.
devamını gör...

sempatik hitap şekilleri

sevgilisi ise; güzellik.
normal arkadaş ise; moruk.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim