müşteri temsilcisi, yatırım danışmanlığı, canlı veri izleme vs. gibi şeyler diğer bankalar gibi berbattır. böyle de olmalıdır çünkü bunlar bankadır, aracı kurum değildir. bankalar yalnızca kredi dağıtarak para kazanır. ödeyemediğiniz batık kredileri de factoring şirketlerine satarak para kazanır.
pardon ama gelmişsiniz 30 yaşınıza daha bankalar ne iş yapar haberiniz yok. niye uzman ekonomistler "vatandaş borçlanmamalı" diyor? niye "düşük kredili konut faizi yanlıştır" diyor? niye "bitmiş evlere kredi vermek yanlıştır, proje aşamasındaki evlere kredi verilmeli" diyor? niye bankalar, merkez bankasından ihaleyle düşük faizle para alırken vatandaşa yüksek faizle para satıyor?
banka = faiz = enflasyon = para politikası
yukarıdaki eşitlik şunu anlatıyor: paranın üzerinde 100 sayısı yazıyor. ancak paranın gerçek satın alma değeri 100 değil. çünkü ülkede saçma sapan bir
nas inadı yüzünden para politikası yok.
enflasyon piyasaya arz edilen malların fiyatlarının artış hızıdır. yani %161 enflasyon varsa bunun adı
hiperenflasyon oluyor. bunu
hipertansiyon gibi düşünebilirsiniz. piyasadaki ürünlerin fiyatları aniden hızla yükselir ve artık banknot üzerinde yazan 100 sayısı piyasa için bir şey ifade etmez.
peki faiz nedir? faiz banknot üzerindeki sayı ile o banknotun satın alma gücünü birbirine yaklaştıran bir uygulamadır. bunu nasıl yapar? enflasyonu frenleyerek yapar. peki, faiz nasıl enflasyonu frenler?
üzerinde 100 yazan banknotu vadeli mevduat hesabınıza koydunuz. artık bu paraya faiz işlemeye başlar (aslında bankadaki bütün paralara faiz işler (bkz: repo) ). siz şimdi ne yaptınız? bugün harcayabileceğiniz bir parayı faize koydunuz, yani harcamanızı ötelediniz.
diğer tarafta para harcamaya bayılan bir sahte müslüman var. kredi kartıyle
rolex saat almış,
instagramdan hava atıyor, bize. aslında o saati satın alacak maddi gücü yok, kredi kullanıyor. yani gelecekte harcaması gereken parayı şimdi harcıyor. normal olarak bu harcaması için aldığı kredinin faizini ödemek zorunda. ödediği kredi faizinin bir kısmı bankanın hanesine kar yazarken bir kısmı yukarıdaki tutumlu arkadaşın vadeli mevduat hesabına yansıtılır.
bankalar eğer otokrat liderlerin iki dudağının arasına bırakılırsa, yönetim kuruluna pehlivan sokulursa, yandaşların cebine havadan para konursa adeta bir saatli bomba gibidir. zamanla bu sistem patlar.
bankalar eğer liyakatli kadrolar tarafından yönetilirse, ekonomi politikaları düzgün işlerse bütün bir ülkenin refahını, geleceğini hatta ülke sınırlarını korur. örneğin, isviçre bankaları o kadar iyi çalışır ki ülkede mülteciler barınamaz. banka hesabı açmanız için o ülkenin vatandaşı olmanız gerekmektedir veya büyük miktarda sermaye getirmiş olmanız gerekmektedir. oysa mültecilerde iki şartı da karşılayamaz ve piyasadaki her mal onlar için pahalıdır ancak isviçre vatandaşları için uygun fiyatlıdır. vergi kaçırmak çok büyük suç olduğu için kimse ülkeye giren mültecilere elden para vermez. sonuç olarak ülkenin demografik yapısı değişmez.
siz hiç isviçre'de yaşamak isteyen bir orta doğu faresi gördünüz mü? isviçre'ye iyi eğitimli, prezantabl insanlar nitelikli göçmen olarak yasal yollarla gider yerleşir.
dönelim ülkemize,
türkiye'nin en güzel, en müreffeh dönemi ne zamandı biliyor musunuz? eski
imf başkanı
kemal derviş dönemiydi. o dönem merkez bankası başkanı
süreyya serdengeçti idi. okumanız için bazı entryler bırakıyorum buraya:
#1403632 #1508422
bu dönemin ekonomi politikaları meyvesini akp iktidarında
ali babacan döneminde verdiği için ali babacan deyince bazılarınız sulu rüyalar görüyor. ancak fark ettiyseniz ali babacan, erdoğan'ın ve akp'lilerin faiz nefretini yakından görmüş biri olarak gemiyi en erken terk edenlerden biridir.
akp, denen oluşum, kitle, kanser artık adı neyse, hep tükürdüğünü yalamıştır. hafızalara kazınan en büyük olay montrö sözleşmesini savunan amiralleri hapse atmak istemesidir. rusya, ukrayna'yı işgal ettiğinde montro sözleşmesine sıkı sıkı tutundular. aynı tutumu merkez bankası başkanları ve politika faizleri konusunda da takındılar. zaten damat berat'ın ekonomi bakanı olması başlı başlına fiyaskoydu.
bakın bu insanlar çok cahil. lüks arabalara binip, suit giydiklerine bakmayın. gerçekten çok cahiller. ülkeyi bir avuç cahil yönetiyor. o kadar cahiller ki kaynağı belli olmayan parayla devlet işi yapacak kadar kendilerinden geçmişler, sarhoş olmuşlar. türkiye en az 10 yıl bu cehaletin bedelini ödeyecek. üstelik bu milleti imf'ye düşman ettiler. imf geldiğinde kimse rüşvet yiyemiyor ondan.
devamını gör...